Calışmak, bir iş meydana getirmek icin zihni ve bedeni guc sarf etmek, gayret etmek, uğraşmak demektir
İslam, kendisine calışıp mal kazanan kimseyi takdir eder Bu malın Allah tarafından calışmasının karşılığı olarak calışana verildiğini bilmelerini insanlara telkin edip, o malı veren gercek nimet sahibini ve onun verdiği nimeti unutan, bu yuzden şukretmesini bilmeyen azgın ve şımarık kimseler gibi olunmaması konusunda da ikazlarda bulunur:
Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu gozet Dunyadaki nasibini de unutma Allah'ın sana ihsan ettiği gibi sen de ihsanda bulun Yeryuzunde bozgunculuk yapma Doğrusu Allah, bozguncuları sevmez (elKasas, 2877)
İslam nizamı dengeli bir nizamdır İnsanı iki alem icin hazırlamaktadır
Bunlardan biri ahiret hayatı, diğeri dunya hayatıdır İlk olarak insanın kalbini doğrudan ebedi hayatın devam edeceği ahirete bağlayarak Allah'a kulluğa yonlendirirken; diğer taraftan bu dunya hayatının nimetlerinden de payını almasını engellemez
Hatta bunu teşvik eder ve ubUdiyetin diğer yuzu olarak insanlara benimsetir İslam, insanı ilahi mukellefiyetlerle yukumlu kıldıktan sonra hayatı yok edecek ve ihmale uğratacak aşırı cekingenlikten alıkoyarak dunya nimetlerinden faydalanmaya teşvik eder
Efendimiz (SAV) Kim nefsini dilencilikten korumak, coluk cocuğunun nafakasını temin etmek icin ve fakir komşularına yardım etmek icin helalinden kazanırsa, o kimse kıyamet gununde Allah'ın huzuruna yuzu ayın on dordu gibi pırıl pırıl parladığı halde varır buyurmuştur
Calışmak fazilettir dilenmek zillettir Cunku dinimiz başkasına yuk olmayı yasaklamış, helal yoldan calışıp kazanmayı, etrafına yardım elini uzatmayı emretmiştir
Toplumumuzda, calışmadan tembel tembel oturana iyi gozle bakmazlar Tembel kişi, ailesinin gecimini sağlayamadığı icin aile huzuru da olmaz
Buna karşılık, helal yoldan kazanıp ailesini guzel bir şekilde gecindirip etrafındaki ihtiyac sahiplerine de yardım etse, hem Allah tarafından sevilir, hem de cevresi tarafından sevilip sayılır
Bir muslumanın, kendisi ve bakmakla yukumlu olduğu kimseleri gecindirmeğe, borclarını odemeğe yetecek kadar helalinden kazanması farzdır
Calışmak ve emek sarf etmek, sadece kişisel yahut ailevi ihtiyacları gidermeye yonelik bir gayret ve mesai değil; aynı zamanda toplumsal uretimi ve refahı artıran muhim bir unsurdur İnsanlara fayda sağlayan herhangi bir işte calışan kimse, aynı zamanda toplum icin de calışmaktadır Bu gorev ihmal edildiğinde toplum icin zararlı sonuclar doğacağından, Allah huzurunda butun toplum sorumlu olur Bunun icin İslam cemiyeti ve İslam devleti, her turlu işin erbabını yetiştirmekle yukumludur
İslam'da sanat, zanaat ve sanayi makbul bir kazanc yoludur Bu faaliyetler toplum icin faydalı uretimlerde bulunurlar Ozellikle savunmanın guclenmesi sanayiin guclenmesine bağlıdır Bu, gunumuzde daha cok onem kazanmıştır
İslam'ın en cok muteber gorduğu kazanc yolları bunlardır Hic şuphesiz bu kazanc yollarının onem dereceleri zamana ve ihtiyaclara gore değişebilir
İslam'da calışmadan, dilenerek gecinmek yasaktır Calışabilecek durumda olan kimsenin dilenmesi haramdır En kotu şartlar altında dahi calışma, başkalarına yuk olmaktan ustundur: Kişinin sırtında odun taşıyarak gecimini sağlaması, versin veya vermesin birisinden bir şey istemekten daha hayırlıdır (Buhari, Buyu 15) hadisi buna işaret eder