Antik Cağ Yunan felsefesinde 'catışma' kavramını 'kavga (Polemos)' deyimiyle ileri suren ilk duşunur Herakleitos'tur Eytişimin babası sayılan Herakleitos bu deyimle 'karşıtların savaşı'nı dile getiriyordu Harekleitos'un doğada gorduğu bu catışma, yuzyıllarca sonra, eytişimsel ve tarihsel ozdekci dunya goruşunun doğa, toplum ve bilinc butunluğunde keşfettiği uc buyuk yasadan birini, 'karşıtların birliği ve savaşımı yasası'nı oluşturacaktır Herakleitos cok doğru bir seziyle, evrensel 'gelişme'yi bu catışma'ya bağlıyordu ve catışmanın geliştirici tek etken olduğunu ileri suruyordu Antikcağ Yunan felsefesinde buna benzer bir anlayışı da Empedokles, 'oluş'u yadsımakla beraber 'devim'i onaylıyor ve devimin sevgi'yle nefret'in catışması'ndan meydana geldiğini soyluyordu
Bu catışmalara karşı karşıtların birliği anlayışının izlerini Yunan mitolojisinde bulmak mumkundur Anteros kavramı, bu birliğin mitolojik simgesidir Yunan mitolojisinde Anteros, kişiliğinde cok onemli bir karşıtlığı dile getirir Sozcuk olarak 'karşıt sevgi' anlamını taşır ve buyuk kardeşi Sevgi (Eros)'un gelişmesi icin annesi Aphrodite tarafından dunyaya getirilmiştir Eros, Anteros'la beraber buyumuş ve ancak onunla beraberken mutluluğunu duymuştur Eros, Anteros yanındaysa neş'eli ve ondan uzaktaysa kederli olurmuş Herakleitos'un polemos kavramının ilk mitolojik belirtisi Anteros'tur
Toplumbilim terimi olarak catışma, eytişimsel ve tarihsel ozdekcilik anlayışına uygun olarak 'sınıf catışması' ve 'toplumsal catışma' deyimlerinde dile getirilir Catışma terimi kimi yerde 'celişme' terimiyle anlamdaş olarak kullanılmaktadır (Kimi ceviriciler aynı anlamı savaş, kavga, mucadele deyimleriyle de dile getirmektedirler Gercekte kavga ya da savaş sadece toplumsal celişmelerin uyuşturulamaz karşıtlığına ozgu bir catışma bicimidir Toplumsal celişkilerde de surup giden catışma, sadece, toplumun uyuşturulamaz karşıtlığında kavga ya da savaş'a donuşur) Bir eytişim ustasının dediği gibi, ''gelişme, karşıtların catışmasıdır'' Doğada, toplumda ve insan bilincinde (eş deyişle insan duşuncesinde) gelişme sureci, karşılıklı olarak birbirlerini yadsıyan karşıtlıkların catışmasıyla oluşur Bu catışma, eski bicimlerin olumsuz yanları yok edilip olumlu yanları ozumsenerek, yeni bicimlerin gercekleşmesini doğurur
Catışma, acık secik anladığımız sozcuk anlamında, en belli bicimlerde insan toplumlarında gercekleşir Organik ve inorganik doğadaysa, her zaman sozcuk anlamında kavrayamayacağımız değişik bicimler gosterir Toplumdaki catışmayı, ona verdiğimiz, orneğin bir elmanın gelişme surecinde goremeyiz Ne var ki elmanın gelişme surecinde de kendine ozgu bir catışma olup bitmektedir Doğa, toplum ve bilincin temel eytişim yasası şudur: bir olan, bircok karşı olanlara bolunur, bu karşı olanlardan kimileri birbirlerine duşmanca karşıt'tır, karşıt olanlar birbirleriyle celişme'ye başlarlar Bilimsel felsefenin buyuk ustalarından bir şoyle der:''Celişme şuradadır ki bir şey hem kendisinin aynı hem de kendisinin aynı olmayan'dır, yani hem kendisinin aynı olarak kalır hem de durmadan değişir İşte gelişme, bu 'kalıcılık'la 'değişme' arasındaki karşıtlık'tır'' Kalıcılık, eş deyişle değişmeden kalma nisbi ve gecici; değişmeyse temel ve sureklidir Doğa ve toplum celişmelerle gelişir Ancak her celişmenin yuksek bir kesime varabilecek gelişme gucu yoktur Gelişme gucu olan celişmelerde 'catışma' başlar Celişen karşıtlıklar keskinleşir ve catışmayla aşılan celişme yuksek bir duzeye ulaşır Gelişme otomatik olarak surup giden bir surec değildir Celişmenin aşılabilmesi ve boylelikle gelişmenin gercekleşmesi icin, celişmenin 'catışma'ya donuşmesi gerekir Gelişme gucu taşımayan (yanlış olanlar ve nesnel doğruya varmış olanlar N) ve catışma'yı gercekleştiremeyen celişme soner Orneğin Turkiye'nin bağımsızlıkla kolelik celişmesi, Ataturk'un yonettiği bağımsızlık savaşı catışmasına donuşmeseydi aşılamaz ve sonerdi Nitekim bireysel insan yaşamında da sayısız biyolojik ve toplumsal celişmeler catışma'larla aşılabildiği surece hayat devam eder, surup giden bu celişmeler catışma'ya donuşup aşılamazsa olum gercekleşir Hegel, Mantık adlı yapıtının birinci bolumunde şoyle der: ''Nerede celişmenin gucu yoksa, karşı durulan varlık bu celişme yuzunden olur''