Günümüze kadar çatlak tedavisine yaklaşım daima cilde mikro hasar verilmesi ve cildin kendini toparlaması üzerine olmuştur. Bu tip formüller hala mevcut olup çatlağın imgesini yalnızca %15-25 üzere bir seviyede tedavi edebilmektedir. Oysaki Çatlaklar yalnızca dış yüzeyde olan meseleler değildir. Cildi bir bütün olarak ele almalıyız. Çatlakların oluşumunun en kıymetli sebebi hormonal değişikliklere dayanmaktadır. Natürel ki mekanik tesirler ( yan çekimi, kilo alıp verme vs.) esasen halihazırda hormonal değişiklikler sonucunda oluşan çatlakların biraz daha derinleşmesine ve büyümesine vesile olur. Şimdiki çalışmalar çatlakların aslında atrofi olduğunu kanıtlamıştır. Atrofi nedir? Atrofi hücrelerin beslenememesi durumunda küçülmesidir, yani doku kaybıdır. Dikkat ederseniz çatlağa dokunduğunuzda parmağınız hafif içeri girer. Sonuçta hücre bazında bir zahmet varsa, fraksiyonel lazer, dermabrazyon üzere sistemlerle cildi soymak ya da mikro iğneleme sistemleriyle kuvvet vermenin yerinde olmadığı söz edilmektedir. Şimdiye kadar alınan ehliyetsiz sonuçlar bunu zati kanıtlamaktadır. Bir öteki kıymetli nokta ise ciltte oluşan çatlakların renklenememesi, bronzlaşamamasıdır. Bu üslup cilde zarar vererek yapılan pratiklerde çatlağın gereğince tedavi edilememesi dışında birde cildin renklenmesine ve bronzlaşmasına hiçbir ek sağlanamamasıdır. Bu da ayna önünde ve günlük hayatında çatlaklarından ruhsal olarak rahatsız olan hastalara pekte yardımcı değildir.
Yekunda 14 senelik çalışma ve araştırmalar ahir birinci kez cilde zarar vermeden çatlağı tedavi eden bir sistem geliştirilmiştir. İtalya’da üretilen bu sistemle çatlağı ortalama %85 nispetinde güzelleştirmenin artık mümkün olduğu belirtilmektedir. %85 derken bu rakamın yanlış anlaşılmamasının gerektiği, %15 üzere bir başarısızlık katiyen laf konusu olmadığı ve bu rakamın çatlağın doldurulması ile alakalı olduğu, yani her çatlakta güzelleşmenin kesin olduğu, hiçbir yan tesirinin olmadığı söz edilmektedir. Büsbütün Bio-uyumlu manyetik alan ile birlikte kimi spesifik amino asit bazlı serumlar cilde yedirilmesi suretiyle hiçbir acı hissetmeden, hayat standartlarına hiçbir kısıtlama getirmeden çatlaklarınızdan kurtulmak artık mümkün üzere gözükmektedir. Yani tedavi sırasında güneşe çıkabilir, solaryuma gidebilir, çatlaklarınızı bronzlaştırıp sağlıklı derinizle birebir renk ve bronzluk seviyesine getirebilirsiniz.
Bu cihaz bunu nasıl yapıyor? Gayrı sistemlerden farkı nedir?
Bilim adamlarının tabirlerine nazaran, cilde rastgele bir zarar verilmemekte, hücrenin istediği besin olan Sodyum ve Potasyum bio-uyumlu manyetik alan terapisiyle, müspet ve negatif güçle hücreye sodyum ve potasyum pompalanmakta. Müspet akımla hücre içine pompalanan sodyum ve potasyum hücrenin gereksinimi olan besini sağlamakta. Daha sonra negatif akım ile hücre içindeki toksinleri dışarı çıkararak detoksifiye (toksinlerden arınma) gerçekleşmekte ve böylece hücre gerekli besini alarak olağan seviyesine dönmekte. Seanslar ilerledikçe çatlaklar renklenme özelliğini kazanmaya başlıyor.
İtalyan innovasyon armağanı alan bu sistem artık Pisa üniversitesinde, Barcelona üniversitesinde medikal estetik yerindeki master programlarında ders olarak verilmeye başlanmıştır.
Aktifliği bağımsız araştırmalar, akademik çalışmalar ve ilmî yayınlar tarafından belgelendirilmiş olan çatlak tedavi yolu Biodermogenesi® kalıcı ve önemli sonuçlar elde etmeyi garantileyen ve çok sayıda biyopsi ve ultrason taraması aracılığıyla belgelendirilmiş olan tek tahlil olarak lanse edilmekte. Biodermogenesi® çatlak tedavisi tekniği Bi-One® ismi verilen sistem ile uygulanmaktadır.
Pisa Üniversitesi Dermatoloji Fakültesi'nin sürdürdüğü bir araştırma çatlakların, Biodermogenesi®'den evvel önerilen gayrı pratiklerden külliyen üstün olarak %80 üzeri üzere benzersiz bir nispette kaybolduğunu kanıtlamıştır. Binlerce kullanıcı üzerinde ayrıntılı olarak yürütülen vaka çalışması tıpkı devranda sonuçların hiçbir yan tesir ve hastalar üzerinde şahsi kısıtlamalar olmaksızın elde edildiğini de ortaya koymuştur. Binaenaleyh tedaviden sonra güneşlenilebilir, streç giysiler giyilebilir ve sporun yanı sıra dilenilen her şey yapılabilir.
Araştırma başkaca Biodermogenesi®’yle elde edilen sonuçların, tatbikten dört-beş yıl sonra bile motamot sürdüğünü ortaya koymuş ve bu metodun sadece estetik bir sonuç elde etmekle kalmayıp, çatlakları gerçek manada yok ettiğini de doğrulamıştır.
Biodermogenesi Prosedürü
Biodermogenesi® prosedürünü öbür tedavilerden ayıran kıymetli özelliği, dokuların biyolojik olarak tekrar canlanmasını sağlayarak kendi kendini yenilediği, derideki anormal olan metabolik faaliyetleri olağanlaştırdığı, destek dokusu ve üst deride hücresel faaliyetleri arttırarak olağanlaşmayı tetiklediği söz edilmektedir.
Biodermogenesi® tekniğinin yara oluşturmadan sıradanlaşmayı tetiklemesi ile deri destek dokusunda olağanda sair tedaviler ile elde edilemeyen doğal kollajen ( yara düzgünleşme kollajeni olağan kollajen dokudan farklıdır) ve elastik doku artışı sağlandığı üzere üst deride renk üreten hücrelerin olağan renk üretme yeteneğini tekrar kazanması sayesinde derinin renklenmesi sağlanabilmektedir. Biodermogenesi® sisteminin ağrısız ve günlük hayatı etkilemeyen bir tedavi olması ve elde edilen düzelmenin % 80’lerin üzerinde olması nedeniyle öbür tedavi seçeneklerine nazaran çok üstün olduğu belirtilmektedir.
Formülün en kıymetli aşamasında hücreler ve fibroblastlar içine Na+ ve K+ pompalanır. Biodermogenesi® formülü cilt içine kuvvet geçişine müsaade vermeyen, yüksek orantıda değişken olan müspet ve negatif valens frekanslı elektromanyetik dalgaları hususî prob yardımıyla kullanır. Na+ ve K+ bu sayede besleyici faktörleri hücre zarı içerisinden aktarım edebildiklerinden hücreleri besler, sıradan deri metabolizmasının ürettiği toksinlerin hücre içinden atılmasına yardımcı olur. Bu sayede hücrelerde ve fibroblastlarda mitöz % 400 orantısında artış gösterir. Düzgünleşme süreci tetiklenir, çatlaklarda doku atrofisine bağlı oluşan derinlik dolmaya başlar. Seanslar ilerledikçe üst derimizde renk üreten melanosit hücrelerinin alışılagelmiş renk üretme yeteneğini yine kazanmasıyla çatlakların renklenmesi sağlanır.
Aktifliği klinik çalışmalarla ve biopsi örnekleri, ultrasonografik sonuçlarla destekli olan Biodermogenesi® prosedürü ile deri çatlaklarının tedavisi ağrısız, deride olumsuz değişikliklere sebep olmayan, günlük hayatı etkilemeyen ve renklenmenin de sağlanabildiği deri çatlak tedavisinde çığır açan bir tedavi tekniği olarak gözükmektedir.
Seans Sayısı ve Aralığı
Çatlak tedavisine başlamadan önce hasta ve tabip tarafından seans sayısını belirlemek için hususî bir form dolduruluyor ve bunun neticesinde ortaya çıkan puanlamaya nazaran, tedavinin kaç seanstan oluşacağı belirleniyor.
Umum olarak, 10 yıla kadar olan çatlaklarda 15-20 seans, 10 yıl ve üzeri olan çatlaklarda 20 seans ve üzeri bir tedavi programı uygulanıyor.
Seanslar haftada en az 2, en ziyade 3 kere yapılıyor. Buradaki kıymetli kıstasın 48 saatte bir seans uygulanabilir olması ve daha sık yapmanın ekstra hiçbir yarar getirmediği belirtiliyor.
Yekunda 14 senelik çalışma ve araştırmalar ahir birinci kez cilde zarar vermeden çatlağı tedavi eden bir sistem geliştirilmiştir. İtalya’da üretilen bu sistemle çatlağı ortalama %85 nispetinde güzelleştirmenin artık mümkün olduğu belirtilmektedir. %85 derken bu rakamın yanlış anlaşılmamasının gerektiği, %15 üzere bir başarısızlık katiyen laf konusu olmadığı ve bu rakamın çatlağın doldurulması ile alakalı olduğu, yani her çatlakta güzelleşmenin kesin olduğu, hiçbir yan tesirinin olmadığı söz edilmektedir. Büsbütün Bio-uyumlu manyetik alan ile birlikte kimi spesifik amino asit bazlı serumlar cilde yedirilmesi suretiyle hiçbir acı hissetmeden, hayat standartlarına hiçbir kısıtlama getirmeden çatlaklarınızdan kurtulmak artık mümkün üzere gözükmektedir. Yani tedavi sırasında güneşe çıkabilir, solaryuma gidebilir, çatlaklarınızı bronzlaştırıp sağlıklı derinizle birebir renk ve bronzluk seviyesine getirebilirsiniz.
Bu cihaz bunu nasıl yapıyor? Gayrı sistemlerden farkı nedir?
Bilim adamlarının tabirlerine nazaran, cilde rastgele bir zarar verilmemekte, hücrenin istediği besin olan Sodyum ve Potasyum bio-uyumlu manyetik alan terapisiyle, müspet ve negatif güçle hücreye sodyum ve potasyum pompalanmakta. Müspet akımla hücre içine pompalanan sodyum ve potasyum hücrenin gereksinimi olan besini sağlamakta. Daha sonra negatif akım ile hücre içindeki toksinleri dışarı çıkararak detoksifiye (toksinlerden arınma) gerçekleşmekte ve böylece hücre gerekli besini alarak olağan seviyesine dönmekte. Seanslar ilerledikçe çatlaklar renklenme özelliğini kazanmaya başlıyor.
İtalyan innovasyon armağanı alan bu sistem artık Pisa üniversitesinde, Barcelona üniversitesinde medikal estetik yerindeki master programlarında ders olarak verilmeye başlanmıştır.
Aktifliği bağımsız araştırmalar, akademik çalışmalar ve ilmî yayınlar tarafından belgelendirilmiş olan çatlak tedavi yolu Biodermogenesi® kalıcı ve önemli sonuçlar elde etmeyi garantileyen ve çok sayıda biyopsi ve ultrason taraması aracılığıyla belgelendirilmiş olan tek tahlil olarak lanse edilmekte. Biodermogenesi® çatlak tedavisi tekniği Bi-One® ismi verilen sistem ile uygulanmaktadır.
Pisa Üniversitesi Dermatoloji Fakültesi'nin sürdürdüğü bir araştırma çatlakların, Biodermogenesi®'den evvel önerilen gayrı pratiklerden külliyen üstün olarak %80 üzeri üzere benzersiz bir nispette kaybolduğunu kanıtlamıştır. Binlerce kullanıcı üzerinde ayrıntılı olarak yürütülen vaka çalışması tıpkı devranda sonuçların hiçbir yan tesir ve hastalar üzerinde şahsi kısıtlamalar olmaksızın elde edildiğini de ortaya koymuştur. Binaenaleyh tedaviden sonra güneşlenilebilir, streç giysiler giyilebilir ve sporun yanı sıra dilenilen her şey yapılabilir.
Araştırma başkaca Biodermogenesi®’yle elde edilen sonuçların, tatbikten dört-beş yıl sonra bile motamot sürdüğünü ortaya koymuş ve bu metodun sadece estetik bir sonuç elde etmekle kalmayıp, çatlakları gerçek manada yok ettiğini de doğrulamıştır.
Biodermogenesi Prosedürü
Biodermogenesi® prosedürünü öbür tedavilerden ayıran kıymetli özelliği, dokuların biyolojik olarak tekrar canlanmasını sağlayarak kendi kendini yenilediği, derideki anormal olan metabolik faaliyetleri olağanlaştırdığı, destek dokusu ve üst deride hücresel faaliyetleri arttırarak olağanlaşmayı tetiklediği söz edilmektedir.
Biodermogenesi® tekniğinin yara oluşturmadan sıradanlaşmayı tetiklemesi ile deri destek dokusunda olağanda sair tedaviler ile elde edilemeyen doğal kollajen ( yara düzgünleşme kollajeni olağan kollajen dokudan farklıdır) ve elastik doku artışı sağlandığı üzere üst deride renk üreten hücrelerin olağan renk üretme yeteneğini tekrar kazanması sayesinde derinin renklenmesi sağlanabilmektedir. Biodermogenesi® sisteminin ağrısız ve günlük hayatı etkilemeyen bir tedavi olması ve elde edilen düzelmenin % 80’lerin üzerinde olması nedeniyle öbür tedavi seçeneklerine nazaran çok üstün olduğu belirtilmektedir.
Formülün en kıymetli aşamasında hücreler ve fibroblastlar içine Na+ ve K+ pompalanır. Biodermogenesi® formülü cilt içine kuvvet geçişine müsaade vermeyen, yüksek orantıda değişken olan müspet ve negatif valens frekanslı elektromanyetik dalgaları hususî prob yardımıyla kullanır. Na+ ve K+ bu sayede besleyici faktörleri hücre zarı içerisinden aktarım edebildiklerinden hücreleri besler, sıradan deri metabolizmasının ürettiği toksinlerin hücre içinden atılmasına yardımcı olur. Bu sayede hücrelerde ve fibroblastlarda mitöz % 400 orantısında artış gösterir. Düzgünleşme süreci tetiklenir, çatlaklarda doku atrofisine bağlı oluşan derinlik dolmaya başlar. Seanslar ilerledikçe üst derimizde renk üreten melanosit hücrelerinin alışılagelmiş renk üretme yeteneğini yine kazanmasıyla çatlakların renklenmesi sağlanır.
Aktifliği klinik çalışmalarla ve biopsi örnekleri, ultrasonografik sonuçlarla destekli olan Biodermogenesi® prosedürü ile deri çatlaklarının tedavisi ağrısız, deride olumsuz değişikliklere sebep olmayan, günlük hayatı etkilemeyen ve renklenmenin de sağlanabildiği deri çatlak tedavisinde çığır açan bir tedavi tekniği olarak gözükmektedir.
Seans Sayısı ve Aralığı
Çatlak tedavisine başlamadan önce hasta ve tabip tarafından seans sayısını belirlemek için hususî bir form dolduruluyor ve bunun neticesinde ortaya çıkan puanlamaya nazaran, tedavinin kaç seanstan oluşacağı belirleniyor.
Umum olarak, 10 yıla kadar olan çatlaklarda 15-20 seans, 10 yıl ve üzeri olan çatlaklarda 20 seans ve üzeri bir tedavi programı uygulanıyor.
Seanslar haftada en az 2, en ziyade 3 kere yapılıyor. Buradaki kıymetli kıstasın 48 saatte bir seans uygulanabilir olması ve daha sık yapmanın ekstra hiçbir yarar getirmediği belirtiliyor.