Cilt, sadece genetik olarak değil dış etkenlere bağlı olarak da yaşlandığı için diğer organlardan farklıdır. Sadece içten değil dıştan da yaşlanan cildin yaşlanma nedeni genetik olarak ortaya çıkması %20’lik bir oranda gerçekleşirken çevresel ve dış etkenlere bağlı olarak gerçekleşen yaşlanma %70 – %80’lik bir oranda gerçekleşmektedir.
Yaşlı Cildin Özellikleri
Yıllar geçtikçe gerek genetik gerekse güneş ışınları, sigara, açık havada çalışma, makyaj malzemeleri, düzensiz yaşam tarzı gibi çevresel faktörlerin etkisi ile cildin “epidermis” dediğimiz üst tabakasında ve “dermis” dediğimiz daha derin tabakasında birçok değişiklik olur. Epidermal tabaka kalınlaşır ve daha pürüzlü bir yüzey haline gelir. Pigmentasyon dağılımı anormalleşir; yer yer koyu yer yer açık lekeler oluşmaya başlar. Cilt daha mat ve sarımsı bir renk alır. Dermis tabakasında kolajen sentezi azalır ve dizilimi daha düzensizleşir. Cilde esneklik sağlayan elastik lifler azalır. Kolajen ve elastik lifleri çevreleyen ve cildin nemi sağlayan hyaluronik asit ve türevlerinin azalması ciltte kuruluk ve kırışmalara neden olur. Tüm bu epidermal ve dermal değişikliklerin sonucunda kuru, incelmiş, elastikiyetini ve parlaklığını kaybetmiş, sarımsı bir renk almış, dokunmakla kaba ve pürüzlü bir yüzeyi olan, kırışıklıkların, anormal pigmentasyonun, kılcal damar genişlemelerinin eşlik ettiği bir cilt ortaya çıkar.
Yüz gençleştirmeye yönelik bir dizi ameliyat yapılmaktadır. Yüz cildinin gençleştirilmesi, yüz gençleştirme işlemlerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Sadece yüz cildi değil, günümüzde boyun, dekolte, el sırtı ve ön kol cildi gibi vücudun diğer alanlarının cildinde yaşlanmaya bağlı oluşan değişikliklerin tedavisi de gündemdedir.
Cilt Soyma Teknikleri
Genel olarak deriyi soyma işlemi mekanik aletlerle (klasik dermabrazyon), kimyasal maddelerle kimyasal soyma (peeling) veya lazer yardımı ile yapılmaktadır.
Cilt gençleştirmede en önemli noktalardan birincisi cilt tipinin ve yapısının doğru analiz edilerek uygun tedavi seçeneğinin belirlenmesidir. Standart bir tedavi yoktur; her hasta için ve aynı hastanın farklı bölgeleri için tedavi özelleştirilmelidir.
Ciltte soyma işleminin derinliği ile (hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın) işlem sırasında duyulan ağrı, işlem sonrasında ortaya çıkan kızarıklık, ödem veya oluşan yaranın tamamen düzelmesi için geçen süre, komplikasyon görülme ihtimali ve klinik sonuç arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Soyma işlemi ne kadar yüzeysel olursa ağrı, kızarıklık, ödem ve derlenme süresi de o kadar az olur. Komplikasyon görülme ihtimalide azalır. Ancak tedavi edilen ciltte elde edilen düzelme de bir o kadar az olacaktır. Soyma işlemi derinleştikçe ciltteki kırışıklıklar çok daha etkin şekilde tedavi edilir. Ancak işlem yapılan derinin üst tabakası tamamen kaldırıldığı için bir açık yara oluşur, ağrı, şişlik ve kızarıklık daha fazladır. Sosyal yaşama dönmek daha fazla zaman alır. Ciltte koyu veya açık lekelenme, kötü yara iyileşmesi veya uzun süren kızarıklık gibi istenmeyen etkilerin görülme ihtimali artar. Bu nedenle kişilerin cilt tipine, ciltteki hasarın boyutuna, kişinin işinden ve sosyal yaşamından ne kadar uzak kalmayı göze alabildiğine ve işlemden beklentisine göre o kişi için ideal olan yöntem belirlenir.
Son yıllarda artan iş ve sosyal yaşam temposu nedeniyle çok radikal olmayan, yüzde fazla ödem, kızarıklık veya yara bırakmayan yöntemler daha çok tercih edilmektedir.
Lazerle Cilt Gençleştirme
Son yıllarda geliştirilen ve hem epidermisi hem de dermisi hedef alan ve klasik yöntemlere göre daha az derlenme süresi ve yan etkisi olan bir lazer tedavi yöntemi de “fraksiyonel fototermoliz” dir. Bu yöntemde genellikle Erbium lazer kullanılarak ciltte ortalama 1.4 mm derinlik ve 250 mikron çapında silindirik kuyular açılmakta, bu silindirin içindeki cilt dokusu buharlaşmakta, takip eden günlerde mikron düzeyindeki bu kuyular hızla iyileşirken hem epidermis hem de dermiste bir yenilenme ve sıkılaşma görülmektedir.
Yaklaşık 1-3 günde hasta normal hayata dönmektedir. Ancak hedeflenen cilt yüzeyinin tamamının tedavi edilebilmesi için 3 hafta ara 3-6 seans gerekmektedir.