Son Konu

Cinsel Terapide Çalışılan Konular

makaleci

Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2020
Mesajlar
351,088
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
36
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0


Boşalma Sorunları

Erken Boşalma

Erkeğin cinsel ilişkiye girmeden önce veya ilişki sırasında denetimsiz bir şekilde boşalması erken boşalma olarak isimlendirilir. Boşalma refleksleri üzerinde kontrolü sağlayamayan kişi, birleşmeden önce, birleşme anında ve birleşmeden bir süre sonra boşalabilir. 7 dakika boşalma süresi olarak normal kabul edilirken, bu süre sonrasında da istemsiz boşalma sorunu yaşanbilir. Sorun cinsel ilişkinin kısa sürmesinden çok, boşalma üzerinde denetimsiz olunmasıdır. Dünyada yapılan araştırmalar her dört erkekte birinin bu sorunu yaşadığını gösterirken, ülkemizde yapılan bazı çalışmalar bu oranın %70'e çıkabildiğini göstermektedir.

    Ergenliğinde birtakım cinsel tabulardan etkilenmiş, cinselliği yanlış veya eksik öğrenmiş erkekler, eğer düzenli bir seks hayatları yoksa ve gerçekdışı hayallerle, cinselliklerini kısa sürelerde, uygun olmayan ortamlarda yaşıyorlarsa ve bu birleşim suçluluk hissettiriyorsa, boşalmayı kontrol edemeyebilir. Sorun genellikle cinsel işlevlerinden çok cinsellik konusundaki düşünceleridir.  Partneri hamile bırakma, hastalık kapma, hayal kırıklığı yaratma ve mahrem yerlerin görülmesi korkuları da erken boşalmaya sebep olur.  

Geç Boşalma

Ejakülatuar yetmezlik adı verilen bu sorun, erkeğin cinsel ilişki sırasında geç boşalması veya hiç boşalamamasını ifade eder. Erken boşalmaya karşıt biçimde, orgazm sürekli gecikmektedir. Genellikle cinsel ilişki sırasında yaşanır, mastürbasyonda ise boşalma gerçekleşebilir. Kişinin performansından duyduğu endişe, mastürbasyon bağımlılığı veya eşler arası problemler geç boşalmaya sebep olabilir.  

Geriye Doğru Boşalma

Boşalma dışarıya doğru gerçekleşmez. Retrograd Ejakülasyon da denilen, spermsiz boşalma, spermin idrar kesesine atılmasıyla gerçekleşir. Orgazm sonrası incelenen idrarla tespit edilir. Mesanedeki sfinkter kasının uygun bir şekilde kasılmamasından dolayı ortaya çıkar. Prostat ameliyatı, spinal hasar, diyabet, yüksek kan basıncı için kullanılan ilaçlar da bu duruma neden olabilir. 

    Penis Sertleşmeden Boşalma

Penisin ağız veya elle uyarılması sonucu sertleşme olmadan boşalma yaşanabilir. Gerçek anlamda orgazm yaşanmaz.

Spermsiz Boşalma

Orgazm yaşanmasına rağmen yalnızca üretra salgısı dışarı atılır. Kısırlık teşhisinde ortaya çıkabilir. 

Hiç boşalamama

Ejakülasyon inhibisyonu da denir. Şeker hastalığı ve omurilik zedelenmeleri gibi fizyolojik rahatsızlıklar sonucu ortaya çıkabilir . 

Sertleşme Sorunu

    Sertleşme sorunu cinsel ilişkiye girmek için gerekli olan ereksiyonu sağlayamama veya vajina ve penis birlikteliği sırasında orgazm öncesinde sertliğin kaybolması şeklinde görülebilir. Bu sorun mastürbasyon sırasında veya başka partnerlerle yaşanan ilişkide görülmeyebilir. Yalnız eşiyle olduğu zamanlarda ereksiyon olabilen erkekler de vardır ve bu sertleşme sorunun farklı şekillerde meydana geldiğini gösterir. Temel olarak, hayat boyu, sonradan edinilmiş ve durumsal olarak 3 çeşit ereksiyon problemi görülür. Hiç sertleşemeyenler, daha önce yeterli işleve sahipken sonradan sertleşme problemi yaşayanlar ve yalnızca spesifik durumlarda bu sorunla karşılaşanlar olarak sınıflandırabiliriz. Gençlerde yüzde 10 oranında gözükmesine rağmen, 40-70 yaş arasında her iki kişiden biri sertleşme sorunu yaşayabilir. 

    Sertleşememe, erken boşalmadan daha onur kırıcı olarak görülmektedir. Erkeğin cinsel gücüne verdiği önem sertleşmeyle özdeşleşmiş bir haldedir. Dolayısıyla sertleşememe büyük bir kaygı, endişe ve yıkım sebebi olabilir. Cinsel performansa karşı duyulan bu kaygı sertleşememe problemini daha da büyütebilir. Başarısız olunacağına dair inanç, sorunu kısır döngü haline getirir. Bunu yanısıra, çocuklukta yerleşen yanlış cinsellik algıları, ilişki içinde yaşanan problemler ve fizyolojik bozukluklar da sertleşme sorununa yol açabilir. 

Disparoni

Penetrasyon olarak bilinen cinsel birleşme sırasında ağrı hissediliyorsa ağrılı cinsel penetrasyondan bahsedebiliriz. Disparoni denilen bu sorun, kadınların cinsel ilişki sırasında yaşadığı rahatsızlık verici hisleri barındırır. Ağrı, acı, yanma, batma gibi sorunlar, ilk cinsel deneyimde ortaya çıkabildiği gibi daha sonraları da yaşanabilir. İlk cinsel deneyimde ortaya çıkan disparoniye birincil (primer), daha sonraları ortaya çıkana ise ikincil (sekonder) disparoni denir. Her 10 kadından birinde rastlanır. 

    Ağrı, acı, yanma ve batma gibi hoşnut olmayan durumlar vajina girişinde veya daha derin kasık bölgelerinde görülebilir. Vajina girişinde hissedilen ağrıların sebebi vulvar vestibulit sendromu, vajinit ve vulvitler, perine yırtıkları ve iyileşmeyen doğum dikişleri, vajina darlığı, vajinal kuruluk, kızlık zarının kalın olması gibi problemlerden ortaya çıkabilir. Derin kasık bölgelerinde görülen disparoni ise rahim, yumurtalık ve türlerle ilişki hastalıklardan, batın içinde yapışıklıklardan ve sezaryen gibi batın ameliyatlarından dolayı ortaya çıkabilir. Bu sebepler disparoninin fizyolojik sebeplerini oluşturur. Vajinismus olarak bilinen ve cinsel ilişkiye dair bilinçdışı algıların rol oynadığı hastalık ise, disparoninin psikolojik sebeplerinin başında gelir.

Cinsel İstek Bozukluğu

Cinselliğe olan ilginin azalması, ilişki başlatmaya isteksizlik ve fantezilerin azalmasıyla ortaya çıkan bir sorundur. Bu durumlarda cinsel ilişki sıklığı azalır, partneri çekici bulmak zorlaşır, cinsel içerikli uyanlara tepki azalır ve birleşmeye olan istek ciddi ölçüde azalır. Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırmaya göre kadınlarda yüzde 32, erkeklerde yüzde 15 oranında gözükmektedir. Cinsel isteğin azalması, bir işlev bozukluğunun saklamak için de kendini gösterebilir. 

    Cinsel istek, cinsellikle ilgili olumlu deneyimler ve doğru bilgilere sahip olmaya, partnerin kişiliğine ve ilişkinin gidişatına, günlük hayatın yoğunluğuna, bedensel ve ruhsal özgüvene bağlıdır. Hormonal dengesizlik, nörotransmitter sorunları, kronik hastalıklar cinsel isteğin azalmasına sebep olabilir. Şefkat yoksunluğu ile geçen çocukluk, bunun sonucu ortaya çıkan bağlanma problemleri ve kişilik bozukluklarının yanında depresyon ve anksiyete gibi hastalıkları da cinsel isteksizliğin ortaya çıkmasında bir etken olarak kabul edebiliriz. Cinsellikle ilgili kültürel normlar, kişilerarası problemler ve çevresel faktörler de cinsel istek bozukluğuna işaret edebilir.

Anorgazmi

Orgazm, cinsel ilişkinin ve ilişkiden alınan hazzın zirve noktasını teşkil eder. Erojen bölgelerde ve bedenin genelinde gerçekleşen kasılma hareketlerinden sonra gevşeme ve rahatlama hali gelir. Orgazm, cinsel doyumu tamamlayıcıdır. Anorgazmi ise kadınlarda görülen bir orgazm olamama halidir.  Eğer kişi mastürbasyon yoluyla orgazm olabiliyorsa koital anorgazmi eğer mastürbasyon ve cinsel ilişki sırasında hiçbir şekilde orgazm olamıyorsa klitoral anorgazmi denir. 

    Orgazm sırasında, kişi bir nevi hazzın esiri olur. Anorgazminin temel sebeplerinden biri de, kontrolü kaybetme korkusudur. Hayatta ve insan ilişkilerinde kontrolcü, mükemmelliyetçi ve idealist kadınlar, orgazm sırasında yaşanan kendini kaybetme halinden korktukları için anorgazmi sorunu yaşayabilirler. Bu hazzı gözardı eden, kendine ve performansına odaklanan bireyler de orgazm olma sorunu yaşarlar. Çocuklukta cinsellikle ilgili kabul edilmiş mitler, yaşanan travma ve tacizler, kişinin kendi anotomisini bilmemesi, partnerinin yaşadığı cinsel rahatsızlıklar da anorgazminin diğer sebepleridir. 

Uyarılma Bozukluğu 

Orgazmla doruk noktasına ulaşan cinsel birleşme, penis ve vajinanın birleşmeye hazırlandığı ön-sevişmeyle başlar. Arzunun ortaya çıkması ve erotik duyguları, vajinada ve göğüslerde yaşanan değişim izler. Uyarılma problemi yaşayan kadınlar için bu hazırlık dönemi yaşanmadığından, cinselliğin diğer safhaları da yaşanamıyor. Uyarılma bozukluğunu, cinsel uyarılmanın hissedilmediği veya uyarılmanın birleşme süresince devam etmediği durumlar için kullanabiliriz. 

    Uyarılma bozukluğu genelde erken boşalma problemi yaşayan erkeklerin ön-sevişme faslını atlamasıyla, kadının cinsellik için hazırlananaması sebebiyle ortaya çıkıyor. Cinsel mitler, endişe, kaygı ve suçluluk hisleriyle çevrelenmiş bir cinsellik algısı, diğer cinsel problemler gibi uyarılma bozukluğunun da sebepleri oluşturmaktadır. Geçmişinde yaşadığı taciz, tecavüz; erkeğin cinsel organından duyulan tiksinti, cinselliğin yaşanacağı ortamın temiz, güvenli ve rahat olmaması da diğer etkenler olarak görebiliriz. 

Hiperseksüelite - Nemfomani

Cinsel isteği ve girdiği ilişki sayısı normalin üstünde olan, tek eşle yetinemeyen, partner seçiminde kontrolü sağlayamayan kişilerde nemfomani görülmektedir. Kişi yalnızca cinsellikle ödül hissine ulaşabileceği kanısındadır. Farklı eşlerle cinsel ilişkiye girme konusunda gösterdiği aşırılık, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı kadar tehlikeli ve küçük düşürücüdür. Sosyal hayatı arzuladığı gibi yaşayamayabilir. Her 100 kadından en az 3'ünde olduğu sanılmaktadır. 

    Hiperseksüel kişiler borderline ve narsistik eğilimler gösterebilirler. Terapiler sonucunda bu kişilerin bir zamanlar çok sevdikleri babalarına karşı takıntılı oldukları ortaya çıkmıştır. Çocukluklarında yaşadıkları güvensiz ve tatminsiz ortamı tolare etmek için sürekli ilişkiye girerler. Cinselliğe aşırı düşkünlük beraberinde aklı ve ahlaki değerleri de kişiden uzaklaştırır. Kendilerini suçlu hissetseler, cinsel haza duyarsızlaşsalar da aşırı cinsel isteği ketleyemezler. 

Cinsel Tiksinti Bozukluğu 

Cinsel ilişkiye karşı duyulan aşırı tiksinti olarak tanımlanabilir. Genital birleşme veya cinsellik fikri kişiye aşırı kaygılanma, korkma ve iğrenme hisleri verebilir. Cinsel ilişki sırasında panik benzeri davranışlar, cinsel ilişkiyi küçümseme veya daha hafif olarak ilişkiden haz alamama durumları gözükebilir. Bu kişilerin libidolarında bir sorun yoktur, orgazm olabilmektedirler. Yalnızca bazı durumlarda tiksinti duymak ve ilk deneyimden itibaren bu bozukluğa sahip olmak üzere iki tipi bulunur. Genellikle azalmış cinsel istek bozukluğuyla beraber görülmektedir. 

    Cinsel Tiksinti Bozukluğu, kökünü kişinin çocukluğundan alabilir. Çocukken yaşanan taciz, öğretilen yanlış inanışlar, cinselliğin ketlenmesi ve bekaret, namus kavramlarının baskıcılığı bu bozukluğun kaynakları olabilir. Cinsel travmalar, beraberinde aşağılanma, acı çekme, tiksinme, iğrenme, öfke ve utanma gibi hisleri de beraberinde getirdiği için kişi cinselliği bu duygularla eşlemiş olabilir. Cinsel tiksinti, disparoni ve vajinismus gibi rahatsızlıkların sonucu olarak da ortaya çıkabilir. 

Vajinismus

En sık görülen cinsel rahatsızlıklardan biridir. Ön-sevişme sırasında bir problem yaşanmamasına rağmen, cinsel birleşme sırasında kadının kontrolünde olmadan ağrı ve acı endişesiyle aşk kasları denilen pelvik kaslar kasılarak ilişkiye mani olur. Gerçek bir ilişkide yaşanabileceği yalnızca hayal ederken bile korku ve endişe ortaya çıkabilir. Cinsel birliktelik imkansızmış gibi algılanır, eğer gerçekleşirse normal üstü bir ağrı ve acı hissedilir. Bu kadının istem dışı bir şekilde kendini koruma refleksidir. 

    Vajinismus vakalarının yüzde 90'ının psikolojik kökenli olduğu düşünülmektedir. Diğer rahatsızlıklarda olduğu gibi, çocuklukta cinsellikle ilgili yanlış algılamalar, toplumun kadın cinsel organına karşı takındığı tavır, gizleme, örtme ve saklama tenbihleri, yaşanan cinsel taciz ve tecavüz olayları, bekaret algısı bu istemsiz ve kaygılı bir şekilde kendini koruma davranışı olan vajinismusa yol açabilir. Bunun dışında doğum sırasında yaşanan kötü tecrübeler, düşük, kürtaj gibi olayların yol açtığı rahatsızlıklar da ikincil vajinismus olarak nitelendirilir. 


 
Üst Alt