Son Konu

Cinsellik ve gebelik – doğru sanılan yanlışlar ve gerçekler c. Cinsellik hakkında her şey

yasuo

Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2021
Mesajlar
84,876
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
36
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Amaç – Genç kız ve erkeklerin cinsellik ve gebelik konularında okul ve aile ortamlarında yeterli eğitimi alamamaları, doğru ve güvenilir internet bilgilendirme kaynaklarına ulaşamamaları, ömürleri boyunca devam edebilecek psiko-seksüel sorunlar geliştirmelerine, hem fizik hem de ruhsal sağlıklarını tehlikeye atabilecek yanlış kararlar almalarına yol açmaktadır. Sosyal medyada çok sayıda kopyalanmasını ve beğeni almasını bilginin gerçekliği için bir kanıt zanneden ve böylece sürekli yanlış bilgiye maruz kalan gençler, zamanla bunları doğru olarak anımsamakta ve doğru zannedilen yanlış bilgiler bir süre sonra gerçek doğrunun algılanmasını engellemektedir.

Daha da kötüsü, yaratılan korku ortamı, genç insanları farklı cinsel deneyimlere itiyor veya cinselliği tabu kabul etmelerine ve sonuçta cinsellikten uzaklaşmalarına yol açıyor. Bozulan psikolojileri bir yana, cinsel yakınlaşma tarzlarıyla gebeliğin mümkün olamayacağı, gebeliği düşünmenin akıl dışı olduğu durumlarda bile ertesi günü hapı gibi yüksek hormon içeren ve pahalı ilaçlar kullanıyor, defalarca gereksiz yere gebelik testi yaptırıyor, doktor muayenelerine gidiyorlar. Dünyada bir araştırma yapılsa ben kesinlikle eminim ki Türkiye, eczanelerden en fazla idrar gebelik testi kitleri ve ertesi günü hapları satılan, en çok beta hCG ölçülen, tüm bu testler negatif olduğu hatta şüpheli ilişkiden sonra defalarca adet görüldüğü halde yine de doktora başvurulan, defalarca tekrar ve tekrar ultrasona girilen, yine de gençlerin “acaba bu testler kesin mi, ben gebe olabilir miyim?” sorularını sorduğu ülkelerin en başında gelme özelliğini açık ara elinde tutuyordur. Bunun nedeni bilinçsizlik ve daha önemlisi sürekli olarak belirli internet sitelerinden yapılan bir kısmı cehalet, bir kısmı yobazlık, geri kalan önemli bir kısmı da ticari kaygı kaynaklı yazılardır. Her isteyenin istediği tetkik ve muayeneyi, istediği sağlık kurumlarında, istediği sıklıkla yaptırabilmesini “İyi Sağlık Hizmeti” olarak topluma yansıtan siyasi yönetim görüşü de halkın vergileriyle zar zor dönen çarkın istismar edilmesine ortam hazırlamaktadır. Dünyanın hiç bir ülkesinde, insanlar yakınmaları bile olmadan, istedikleri kamusal ya da özel kurumlarda, istedikleri zaman ve istedikleri sıklıkta, istedikleri doktora muayene olabilir ve istedikleri laboratuar tetkiklerini, hem de defalarca yaptırabilir. Bu durum sistemin kötüye kullanılmasına, gereksiz milli gelir kaybına ve hastanın yakınması ile ilişkisi olmayan tesadüfi bulguların gereksiz yere tedavisine (abartılı tanı, abartılı tedavi), bazen hatta gereksiz yere cerrahisine yol açmakta, sonuçta insanımız zarar görmekte ve ayrıca da milli gelir heba edilmektedir. Oysa tüm ileri ve gelişmiş toplumlarda bir kurumsal hiyerarşi vardır. İnsanlar sağlık ocağı veya aile sağlığı merkezinden başlayarak gerekli durumlarda, aile hekiminin önerisiyle daha üst düzey kurumlara, gerektiğinde üniversite tıp fakültelerinde çalışan öğretim üyelerine (doçent, profesör) refere edilirler. Böylece zaman, emek, sağlık ve para kaybı olmadan, sistem en etkin ve verimli hizmeti sunmuş olur.

Güya şüpheli ilişkiden sonra defalarca adet gören genç kızları “üstüne görüyor olabilirsin” safsatasıyla her ay laboratuar testlerine gönderen, test negatif çıksa bile “test yanılmış olabilir” diyerek muayene ve ultrasona alıp “çok erken olduğu için gebelik görülmemiş olabilir” gerekçesiyle aylarca tekrar tekrar kontrola çağıran sağlık kurumları çok sayıdadır. Özetle, gençleri gebelik amacı dışında cinsel ilişkiden soğutmaya çalışan gerici yobazlar, gereksiz test, muayene ve ultrasonlardan para kazanmaya çalışan ticaret erbabı, gençlerin cinsellik konusundaki bilinçsizliklerini sonuna kadar sömürmektedirler. Üzücüdür ki bu gençlerin büyük kısmı, her hangi bir vajinal cinsel ilişkide bulunmadıkları halde güya etraftan bulaşan sperm ile gebelik takıntısı içinde ve büyük çoğunluğu psikolojik tedavi altındadırlar.

Bu kaynakta, bir kadın hastalıkları ve üreme tıbbı uzmanı olarak, yıllar boyunca bana yönlendirilmiş binlerce soru ve bunlara verdiğim cevaplar temel alınarak, gençleri doğru bilgilendirme amacı güdülmüştür. Bu bir didaktik kitap bölümü değildir. Aksine interaktif, yeni soru ve yorumlara açık, her zaman eklemeler ve değişiklikler yapılabilir, dinamik bir kaynak hazırlanması amaçlanmıştır.

Doğru bilgilenme ve algılama için önce üreme organlarının anatomik yapılarının bilinmesi gerekirdi. Bu nedenle “A. KADIN İÇ VE DIŞ GENİTAL (CİNSEL) ORGAN ANATOMİSİ” bütünün giriş yazısı olarak önceden bilgilerinize sunulmuştu. Bu temel bilgileri takiben “B. ADET DÖNGÜSÜ, YUMURTLAMA VE GEBE KALMA” konusunda bilgi vermeyi seçtim. Şimdi de ve son olarak “CİNSELLİK” konularını işleyerek konu ve anlam bütünlüğüne ulaşmış olacağım.

Cinsellik (seksüalite) kavramı

Cinsellik, insanların deneyimlerine dayanarak kendilerini cinsel olarak ifade etme şeklidir. Bu kavramın içine fiziksel, biyolojik, sosyolojik, psikolojik ve erotik duygu ve davranışlar girer. Fizik ve biyolojik yönleri, cinsel yanıt döngüsünü de içine alacak şekilde üreme fonksiyonları ile ilişkilidir. Bir kimsenin seksüel yönelimi, aynı ya da karşı cinse duyulan cinsel ilgi ile belirlenir. Cinselliğin duygusal yönü ise karşı tarafa duyulan aşk, yakınlık, ilgi ve şehvet şeklinde ifade edilebilir. Sosyolojik olarak toplum, kişinin cinselliğine önemli derecede tesir eder. Kişinin seksüalite kavramı algısı, yaşamın kültürel, siyasi, yasal, felsefi, ahlaki ve dinsel yönlerinden büyük oranda etkilenir. Ergenlikle başlayan cinsellik kavramı, aynı zamanda kişinin toplum içindeki kimliğini, sağlık açısından cinsel geçişli hastalıklar ve gebeliği önleyici yöntemler konularındaki bilgilerini de içermek durumundadır.

Cinselliğe kadın ve erkek bireylerin bakış açıları bazı farklılıklar gösterir. Her iki cinsin cinsel tatmin, oral seks sıklığı, masturbasyon ve homoseksüelliğe bakışları benzerken, cinsel partner sayıları, toplumsal farklılıklar göstermekle birlikte erkekler arasında daha fazla sayıdadır. Sosyolojik araştırmalar, erkeklerin kadınlara kıyasla evlilik ya da sürekli birliktelik dışı, kısa süreli cinsel ilişkilere daha meyilli olduklarını ve daha çok sayıda cinsel partnerlerinin olduğunu göstermektedirler.

Çiftlerde başarılı duygusal ve cinsel ilişkinin ana hatları

Hiç kuşkusuz, başarılı bir ilişkide çiftlerin birbirleri ile uyumları önemlidir. Tarafların birbirlerine dürüst olmaları ön koşuldur. Kişisel özel bilgilerin, örneğin utanç duyulduğu için gizli tutulan bir özelliğin veya içten içe hissedilen bir korkunun karşı tarafla paylaşılabilmesi için ilk gereksinim, karşı tarafa güven duygusudur. Tarafların birbirlerine en basit olaylarla ilgili olarak bile yalan söylememeleri, güven duygusunun başlangıcı için önemlidir. Güven duygusunun oluşması zaman alır ama kaybedilmesi bir anlıktır. Dürüstlük ve güven birbirlerini besler. Birisi olmadan diğeri de olamaz. Karşı tarafı olduğu gibi kabullenmek, sağlıklı bir ilişki için diğer önemli bir özelliktir. Bu durum, taraflardan birisinin toplumun kabul etmeyeceği özelliklerinin onları değiştirme ihtiyacı hissetmeden karşı tarafın öylece ve olduğu gibi kabul etmesi beklentisine hiçbir zaman dönüşmemelidir. En gizli ve gizemli kişisel bilgilerinizin karşı tarafla paylaşılması, sizi aynı zamanda fizik ve duygusal risklere karşı savunmasız da bırakacaktır. Kısa süre önce tanıştığınız birisinin kendinizle ilgili itiraf ettiklerinizi kabulleneceğinden emin olmamanız, defansa geçmenize yol açar. O halde, öncelikle kendinizi karşı tarafa karşı emniyette hissetmek, tam olarak içinizi açmak için neredeyse ön koşuldur. Karşı tarafın iyiliğini düşünmek, onun iyilik hali konusunda endişe, şefkat, hatta merhamet duymak, sevginin bir gereğidir. Duygusal yakınlık hissi ve karşı tarafa duyulan ilgi, sağlıklı bir ilişkinin diğer sergilenme şekilleridir. Nihayet taraflar arasında sağlıklı iletişim, başarılı bir duygusal ve cinsel ilişkinin olmazsa olmazıdır. Duyguların rahatça paylaşılabilmesi, anlatılanların karşı tarafça dikkatle dinlenilebilmesi ve onlarla ilgilenildiğinin hissedilmesi, hayatın paylaşıldığının en belirgin göstergeleridir. Bütün bunlar bir anda oluşabilecek ve anlaşılabilecek özellikler asla değildir. Süreç içinde edinilir. Bir sabah uyanıp, işte benim hayatım boyunca aradığım ideal ilişki budur demeyi, kendinizi kandırmayı hayal bile etmeyiniz. Bu arada sağlıklı bir ilişkinin gereği olarak çiftler arasında moda deyim olan “ruh ikizi” özelliğini partnerinizde arama hatasına düşmemenizi de öneririm. Ruh ikizliği, gerçekleşmesi mümkün olmayan ve tercih de edilmemesi gereken bir mizah konusu olarak kabul edilmelidir.

Yukarıda kısaca anlatılmaya çalışılan özellikler partnerinizde varsa ilişkiniz çok değerlidir ve asla harcanmamalıdır. Bu nadir uyumu, dolayısıyla sağlıklı ilişkiyi sakın ola ki ıskalamayın. Fizik ve ruh sağlığınız için iyi bir ilişki yaşamsal değer taşır. Aksine, bu özellikleri partnerinizde bulmuyorsanız, ilişkiye baştan başlamamak veya başlamışsanız ilişkinin bitirilmesi konusunda bir dakika bile tereddüt duymamalısınız. Hayatınızın cennet ya da cehenneme dönüşmesi, ilişkinizin uyumlu ya da uyumsuz olması ile yakından ilişkilidir.

Cinsel olarak uyarıcı vücut alanları

Vücudun her bölgesinde yaygın olarak bulunan uyarılabilir alanların sinir ucu yoğunlukları, dolayısıyla uyarıldıklarında verdikleri reaksiyonun derecesi, farklılıklar arz eder. Partnerlerin bu alanların uyarılması ile haz duyması veya aksine rahatsız olması, o andaki ortama, tarafların uygunluk durumuna, zamanlamaya, ilişkinin tarzına, kültürel faktörlere, kişilerin cinsel bilinçlilik durumları ve özgeçmişlerine bağlıdır. Aslında her vücut alanı, örneğin yüzde göz kapakları, kaşlar, şakak bölgeleri, saç dipleri, vücutta omuzlar, kollar, eller, el ve ayak parmakları, karın bölgesi öpme ve dokunmaya hassastırlar. Cinsel uyarılma açısından özellikle ve özgün olarak dudaklar, meme uçları, dış cinsel organları kaplayan deri, hassas alanların başında gelirler. Erkekte penisin baş ve gövde yan kısımları, glansın arkasında boylu boyunca skrotuma kadar orta hat arka yüzeyi, sünnet derisi ve özellikle glansın arkasına yapıstığı bölge, skrotum ön deri bölgesi, skrotum ve anüs arasındaki ve anüs etrafındaki cilt alanı, kadında ise özellikle klitoris ve küçük dudaklar uyarılabilir, hassas noktalardır. Vajina erotik alanlar arasında değilse de girime yakın dış üçte bir kısımda sinir uçları yoğundur, dolayısıyla özellikle ön duvarı, erotik bölgeler arasında sayılabilir. Klitorisin hemen altından vajinaya orta hattan parmakla girilerek üretrayı yani idrar yolunu takiben G noktasının bulunabileceği ve bu bölgenin kadının en hassas ve erotik bölgesi olduğu ifade edilmektedir. Üretral süngerimsi bölge olarak da tanımlanan G noktası alanının uyarılmasıyla kadının orgazma ulaşabileceği, hatta bir sıvı boşalması şeklinde ejaküle olabileceği iddia edilse de bu konuda fikir birliği yoktur. Bazılarına göre G noktası diye adlandırılan bölge, sadece klitorisin bir devamı niteliğindedir. Özgün noktalar olmasa da boyun, kolların ve bacakların iç kısımları, koltuk altı, göğüs kafesinin yanları da uyarılabilir alanlardır. Bazen olabildiği gibi gıdıklanma tepkisi verilmesi halinde aynı noktaların uyarılmamasına özen gösterilmelidir.

Cinselliğin sinir sistemi ile anatomik ve hormonal bağlantısı

Çekici bulduğunuz veya çok beğendiğiniz bir insanla en son karşılaştığınız anı hatırlayınız. Karnınızda hissettiğiniz kelebek uçuşmaları, ellerinizin terlemesi, kalbinizin yerinden çıkacakmış gibi hızlı atması, bunların hepsi, aslında sanıldığı gibi kalple ilgili değil beyindeki değişikliklerle ilişkidir. Şehvet, çekim ve bağlanma duyguları beyinin farklı bölgelerinin salgıladığı maddelerin etkisiyle olur. Erkekte beyindeki uyarılar sonucu testislerden salgılanan testosteron, kadında yumurtalıklardan salgılanan estrojen ve testosteron, cinsel istek ve şehveti tetiklerken partnerler arasındaki çekim ve yakınlaşma, beyinden dopamin, norepinefrin (noradrenalin) ve serotonin salgılanması sayesinde oluşur. Seksüel heyecan, nitrojen oksid ve norepinefrin boşalmasına, onlar da genital bölgelere kan akımının yönlenmesi ve birikmesine, böylece erkekte penil, kadında labial ve klitoral ereksiyona, ayrıca kadında ıslanmaya yol açar. Orgazm sonrası gevşeme (rezolüsyon) döneminde tekrar uyarılma ve ereksiyon potansiyeline ulaşma süresi ile salgılanan oksitosin ve prolaktin hormonlarının miktarı arasında doğrudan bağlantı vardır. Ne kadar çok salgılanırlarsa gevşeme dönemi o kadar uzun sürer. Partnerlerin birbirlerine bağlanması, özellikle kadınlarda oksitosin, erkeklerde vazopresin salgılanması sonucu ortaya çıkar. Erkekte vazopresin cinsel uyarılma yaparken, kadında cinsel isteği azaltıcı şekilde kızgınlık ve strese yol açabilir. Ön sevişme örneğin öpüşmek oksitosin, dopamin ve serotonin salgısını tetikler. Bu hormon kokteyli ise stres hormonu olarak kabul edilen kortizol hormonunu baskılayarak karşılıklı cinsel çekim için tarafları hazırlar. Oksitosinin güven duygusunu ve özlemi uyarırken testosteronun oksitosin aktivitesini baskılayarak ters etki yaptığı iddia edilmektedir. Kadında lüteinizan hormon seksüel heyecanı uyarıcıdır. Tam yumurtlama öncesi çok yüksek düzeylerde salgılanan bu hipofizer hormon, aynı zamanda yumurtalıklardan testosteron ve estrojen salgısını da maksimum uyarır. Lüteinizan hormon gibi bir diğer hipofizer hormon olan folikül stimüle edici hormon da (FSH) testosteron ve estrojen hormon salgılanmasını uyarır. Romantik bağ ve yakınlaşma, aynı zamanda orgazm durumunda magnetik rezonans çalışmalarında beyindeki 30 farklı bölgenin aktive olduğu, ayrıca “nerve growth factor” yani sinir büyüme faktörü artışı gösterilmiştir. Libido ile beyin iç üreme organları arasındaki hormonal etkileşimler ve yine dopamin salgısı da araştırmacıların bulguları arasındadır. Kadın ve erkekte farklı beyin bölgelerinde aktivasyon değişiklikleri görülmesi, fizyolojik farklılığın göstergeleridir.

Son olarak, seks doğal bir ağrı kesici ve rahatlatıcı aktivitedir. Yine beyinden salgılanan endorfinler (vücudun yaptığı endojen morfin), cinsel aktivite ve orgazmda insanların kendilerini uyuşturucu kullanmışçasına duygunun zirvesinde hissetmelerine ortam hazırlamaktadırlar.

Ön sevişme

Öpmek, öpüşmek (küçük dokunuşlarla başlayıp, akışa göre arzulu, dil kullanılarak derin öpüşmeye, küçük ısırmalara kadar giden aktivite), dokunmak, soymak, soyunmak, oral seks, uyarılmaya yüksek sesle reaksiyon vermek, mum ışıklı loş ortam, müzik, dans, birlikte duş almak, uzaktan hayal etmek, uyarıcı mesajlar yazmak ya da almak ve benzeri gerçek ya da sanal uyaranlar, cinsel uyarılmayı stimüle eder. Sonuçta, kalp atımı ve kan basıncı artar, cinsel organ bölgesindeki kan damarları gevşeyerek labiumlar, klitoris ve penis dolgunlaşır, memeler büyür, meme uçları belirginleşir, vajina ıslanarak cinsel ilişki için hazırlanır.

Dış cinsel organların birbirleriyle sürtünmesinin, oral, anal ve tabii ki vajinal seks aktivitelerinin cinsel hastalıkların geçişi için riskli olduğu akılda tutularak kondom kullanılması ihmal edilmemelidir. Romantik ve arzulu ön sevişme akışını sekteye uğratmadan penise kondom uygulanmasını da sürecin bir parçası haline getirerek tarafların sonradan ciddi sorun yaşamalarının önlenmesi, akılcı bir yaklaşım olacaktır.

Ön sevişmenin kendisi başlı başına cinsel bir aktivitedir. Vajinal birleşme ile devam etmesi gerekmez. Vajinal ilişki olmadan da duygusal tatmin ya da yoğun orgazm yaşanabilir. Ön sevişme, tarafların kendilerinin ve partnerlerinin erotik vücut noktalarının keşfedilmesi, birbirlerinden neler beklediklerinin ya da beklemediklerinin konuşulması için en uygun fırsattır.

Bu süreçte farklı rol modeller benimsenerek cinsel uyarıcı oyunlar sahneye konulabilir, bazı seks oyuncakları, vibratörler kullanılabilir. Fanteziler kurulması, örneğin erkek hemşire ile kadın doktor, erkek sekreter ile kadın patron ya da aksi cinsiyetlerle benzer kombinasyonlar denenebilir.

Masturbasyon gerçeği

Mastürbasyon, hem erkeklerin hem de kadınların cinsel zevk alma, vücutlarını tanıma, orgazm deneyimlerini sınama, fiziksel ve ruhsal açılardan rahatlama amaçlı, kendilerine ya da partnerlerine uyguladıkları doğal bir seks aktivitesidir. Her ne kadar bilimsel bir kanıtı yoksa da cinsel birleşimden önce örneğin erkeğin mastürbasyon yapmasının penisin duyarlılığını azaltacağı, böylece vajinal seks sürecinde orgazm öncesi ereksiyon süresinin uzayacağı iddia edilmektedir. Her iki cins için de mastürbasyon, haz verici, bir o kadar da cinsel ilişki öncesi fizik ve mental koşulları hazırlayıcı, bir ön sevişme yöntemidir.

Erkek kendisini aşırı uyarılmış ve cinsel gerilim içinde hissedebilir ve bu durumda bir an önce boşalarak rahatlamaya odaklanıp hemen seksüel ilişkiye girmek isteyebilir. Oysa önceden mastürbasyon ile birikmiş enerjinin boşaltılması, dikkatin orgazma odaklanması yerine seksüel aktivitenin bütününe konsantre olunması sağlanabilir. Orgazm, her iki cinste de beyinden salgılanan endorfin (morfin benzeri rahatlatıcı hormon) sayesinde seks öncesi olası stres, sebepsiz endişe ve gerilim duygusunu ortadan kaldırır. Bazı erkekler bir kez orgazm olduktan sonra ikincisine ulaşmak için daha uzun cinsel aktivite süresine gerek duyabilirler. İşte bu grup erkeklerde ilişki öncesi masturbasyon ile boşalmak, ardından gelen seksüel ilişki süresini uzatmak amacıyla denenebilir. Her birey farklıdır. Örneğin ereksiyona geçmek için zorlanan ve sertleşmenin daha az olduğu diğer bazı erkeklerde, mastürbasyonu takiben seksüel ilişki süresini uzatma çabası tamamen ters tepebilir ve seksüel performansı tamamen başarısızlığa dönüştürebilir. Bu tip erkekler aksine, seksüel ilişki öncesi mastürbasyon yapmaktan kaçınmalıdır.

Orgazmı takiben aşırı hassaslaşan, yumuşayan ve sertleşme özelliğini kaybeden penisin tekrar ereksiyona geçip boşalması için bir süre geçmesi gerekir. Bu süre, genç erkeklerde birkaç dakika, ileri yaşlarda ise 12-24 saate kadar uzayabilir. Bir orgazmı takiben toparlanma sürecinde cinsel isteği engelleyen faktörlerden birisinin, orgazm esnasında hipofiz bezinden salgılanan prolaktin olduğu düşünülmektedir.

Seksten önce mastürbasyon, sadece erkeklerde değil, kadınların biriken cinsel enerjisini boşaltmak ve onları rahatlatmak için de işe yarayabilir. Orgazmı takiben tekrar orgazm olunması için gereken bekleme süresi, kadınlarda erkeklerden çok daha kısadır. Hatta pek çok kadın aynı seksüel ilişkide çoklu orgazmlar yaşarlar. Öte yandan, orgazm sonrası vajina ve klitorisin aşırı hassaslaşıp artık uyarılmaya devam edilmesinin istenmemesi de yine doğal bir tepki olarak kabul edilmelidir. Genel olarak karşılaştırıldığında kadınlardaki tekrar seks istek süresinin erkeklerden daha kısa olduğu söylenebilirse de yine de bireysel farklılıklar vardır. Dolayısıyla kadın için seks öncesi masturbasyon seçeneği de erkekteki gibi tamamen bireysel, aynı bireyde zamansal ve şartsal değişiklikler gösterecektir. Sonuç olarak, en azından bazı insanlarda seks öncesi mastürbasyonla orgazma ulaşmak, hem tarafları gevşetip partnere yakınlaştırır hem de seksi orgazm amaçlı olmaktan çıkarıp zevk alınan bir aktiviteler bütünü haline dönüştürür. Unutmayalım ki sekste kaideler, kurallar yoktur, bireysel farklılıklar ve tarafların tercihleri vardır.

Mastürbasyonun olası yararları ve yan etkileri

Hiçbir bilimsel kanıt olmamasına karşın hurafe ve safsata örneği bazı asılsız iddialar masturbasyon için de her zaman ileri sürülmüştür. Bunlar arasında çok sık ve uzun süreli masturbasyon yapıldığında ileri yıl ve yaşlarda empotans, ereksiyon (sertleşme) sorunu, peniste küçülme, kavislenme, düşük sperm sayımı, infertilite, zihinsel hastalık, fiziksel güçsüzlük, hatta körlük ya da avuç içlerinde tüylenme gibi saçma sapan iddialar sayılabilir. Masturbasyon aktivitesi hiç kuşkusuz, kişiye ve/veya partnerine seksüel tatmin süre ve derecesini istemli şekilde kontrol edebilme olanağı tanır. Masturbasyonla elde edilen kontrollu hazzın, klasik vajinal seks ilişkisinden uzaklaşmaya yol açabileceği, hatta bir süre sonra mastürbasyonun vajinal ilişkiden daha çok tercih edilmeye başlanabileceği, her zaman iddia edilmiştir.

Çok nadiren hem erkek hem kadının dış genital organ ve dokularını örten deride çok sık, sert ve uzun masturbasyon nedeniyle soyulma, ödem sonucu şişme ve hassasiyet gelişebilir. Fiziksel sorunlardan çok psikolojik önyargılar, özellikle gençlerde yanlış algılara yol açabiliyor. Bazı insanlar dinsel, inançsal ve kültürel kaygılarla, mastürbasyon yaptıkları için suçluluk duyabilirler. Oysa cinselliğin hiçbir türü yanlış ya da ahlak dışı olmadığı gibi öz tatmin de utanılacak bir aktivite değildir. Erkeğin penisi çok sıkı kavrayarak sert şekilde mastürbasyon yapması, süreç içinde penis başının duyarlılığını azaltabilir. Tekniği yumuşatarak bu sorunu çözmek kolaydır. Vibratör kullanılması seksüel fonksiyonu, ıslanmayı ve erkekte ereksiyon performansını olumlu etkiler.

Bir 2016 çalışmasında erkeğin sık ejakülasyonunun (ayda 21 veya daha fazla) prostat kanseri olasılığını azalttığı, oysa daha eski bir 2008 araştırmasında 20-30’lu yaşlarda sık cinsel aktivitenin ileride prostat kanseri olasılığını artırdığı iddia edilmiştir. Daha çok kabul gören görüş, düzenli boşalmanın avantajlı olduğu şeklindedir.

Diğer olası yararlarına gelince masturbasyonun stresi, gerginliği, adetle ilgili veya ilgisiz alt karın ve kasık ağrılarını, vajinal kuruluğu azalttığı, aksine uyku kalitesini, dikkat odaklanmasını, duygudurumu ve genel olarak seks tatminini artırdığı düşünülmektedir.

Bekaret simgesi olarak himen, “kızlık zarı”

Giderek değer yargıları değişmekte ise de halen pek çok kültürde himen, bekaretin (virjinite) simgesidir. Geleneksel olarak bir kadının himeni sağlam ise o bir bakiredir, bir diğer deyişle en azından daha önce vajinal cinsel ilişkiye girmemiştir. Aslında bunun böyle olmadığını, yani himenin durumunun kadının seksüel geçmişini (en azından bazılarının) tam olarak yansıtmayabileceğini hepimiz biliyoruz. Himen anatomisinin esnek ve anüler olması yani ortasında yırtılmadan penisin girmesine izin verecek yeterli genişlikte yuvarlak bir açıklık bulunması durumunda, kızlık zarı denilen deri parçasının sadece doğum sırasında bebeğin vajinadan geçmesi sürecinde açıldığını biliyoruz. Aslında seksüalite yani cinsellik, sadece vajinal cinsel ilişkiyle sınırlandırılamayacak kadar geniş bir kavramdır. Bekaret kavramı, Türkiye’de ve dünya üzerindeki pek çok ülkede, özellikle Müslüman toplumlarda yaşamsal bir tabu olarak kabul edilir. Öte yandan, genç kızların bekaretlerini korumak adına oral, anal, her türlü cinsel aktivitede bulunmayı seçtiklerinin ve bunun çok yaygın olduğunun bilincindeyim çünkü yıllar içinde, çok fazla sayıda genç kızdan vajinal cinsel ilişki dışında gebe kalınabilirlikle ilgili sorular alıyorum. Sürtünme (hatta giysiler üzerinden) ve zevk suyu en yaygın kullanılan anahtar kelimeler ve bu şekilde gebe kalınabilirlik, gençler için bir kabus senaryosu. İlginç olarak internetteki pek çok kaynaktan oral ve anal seks, sürtünme ile, tuvaletten, hamamdan, havuzdan, denizden bulaşma ile gebe kalınma olasılığı pompalanıyor. Gençleri boş yere korkutarak olayı ticari boyuta taşımak, diğer pek çok safsata dışında bilgi kirliliğinin nedenleri arasında sayılabilir. Bu bağlamda, bekaret kavramının iki bacak arasında değil, beyinin düşünme tarzıyla ilişkili olduğunu söylemek, hiç de yanlış olmayacaktır.

Bazı kız çocukları hatta genç kızlar, cahillik ve bilgi eksikliğinden, sürtünme tarzındaki masturbasyon aktivitesinin, klitoral uyarının çok sert ve şiddetli olmasının, himeni açabileceğinden, zedeleyebileceğinden korkuyorlar. Yeri gelmişken söylemeden edemeyeceğim bir konu, himen kelimesinin Türkçe çevirisinin kızlık zarı şeklinde yapılmasının büyük bir şanssızlık olduğudur. Sanırım zar sözcüğü, soğan zarı gibi ince ve kolay yırtılan bir yapı algısını yaratıyor. Oysa himen vajina girişinden 1,5-2 cm. derinde bulunan, zar gibi incecik ve kolay yırtılan bir doku değil, normal bir mukoza, bir deri parçasıdır. Vajina içine cinsel ilişkide penis ile veya penis iriliğinde sert bir cisimle girilmedikçe mastürbasyon veya dıştan sürtünme ile himen açılamaz. Adet kanının dışarıya akması için ortasında farklı şekillerde bir açıklığı vardır. Bir kız çocuğunun dışarıdan büyük ve küçük dudakları parmaklarıyla ayırıp kızlık zarını kolayca görmesi ve gördüğünü de doğru şekilde yorumlaması mümkün değildir. Bazı himen tipleri ince ve elastik, diğer bazıları ise daha kalın ve frajildir. Eğer himenin ortasında bir açıklık olmasa idi adet kanaması vajinadan dışarıya akamazdı. Doğuştan yapısal bir sorun olarak himenin kapalı olması durumunda (imperfore himen), ergen kız çocuğu, her adet dönemi kanın dışarıya akamayıp içerde himenin gerisinde birikmesi sonucu her ay biraz daha şiddetlenen alt karın ağrısıyla hekime başvurmak zorunda kalır. Yapısal olarak esnek ve anüler tipte olmadıkça himenin ilk cinsel ilişkiyle açılması, aynen her hangi bir vücut deri parçasının travma sonucu zedelenmesiyle hafifçe kanaması ve acıya neden olması durumuna benzetilebilir. Aslında erkeğin güç kullanmadan ve nazik şekilde ilişkide bulunması, acele etmeden, kadının ıslanmasını bekleyerek yavaşça vajinaya girmesi, esnek yapıdaki himenin, kanama ve acı olmaksızın ve açılmadan penetrasyona izin vermesini sağlayabilir.

Kadınlarda ilk vajinal cinsel ilişki (penisin vajina içine girmesi – penetratif seks)

İlk vajinal ilişkinin (Şekil 6) çok kanamalı ve ağrılı bir süreç olacağı korkusu, gençleri dehşete düşüren bilgi kirliliği örneklerinden bir başkasıdır. Kadın ya da erkek olsun, insanların ilk seks deneyimleri romantik, heyecanlı, haz verici, merak uyandırıcı, keşfedici, duygusal, eğlenceli, şefkatli, beceriksizce, utandırıcı, rahatsız edici, ağrılı, hayal kırıcı veya bunların birden fazlası birlikte şekilde olabilir. Nasıl bu kadar farklı ve zıt duyguların yaşanabileceği, tamamen çevresel, sosyal, psikolojik, fiziksel, estetik, deneyimsel koşullarla açıklanabilinir. Bir sevgi, arzu ve cinsel istek fırtınası şeklinde heyecanla içine sürüklenilen bir cinsel yakınlaşma ve seks isteği dışında, taraflar sakin ve soğukkanlı şekilde bir birleriyle açıkça konuşarak cinsel deneyimi gerçekten arzu edip etmediklerini sorgulamalıdırlar. Çiftler öncelikle vücutları tanıma, en çok haz alınan bölgeleri keşfetme için enerji ve zamanlarını ayırmayı seçmelidirler. Dokunmak, okşamak, öpmek, masaj yapmak ile başlayan aktiviteler masturbasyona, oral sekse evrilebilir. Hatta bazen cinsel ve duygusal yakınlaşma süresinin zamana yayılması, orgazm ile veya orgazm olmadan da taraflara haz verebilir ve aceleye getirmeden, vajinal cinsel birleşme daha sonraki bir zamana bırakılabilir. Ön sevişme süresinin uzunluğu, her zaman kadının cinsel arzusunu ve bununla orantılı şekilde vajinal ıslanma sürecini hızlandıracaktır. Eğer penetratif penil vajinal birleşme olacaksa, erkeğin tam ereksiyondaki penisine, seçilmesi halinde prezervatif takılması, süreyi uzatarak, cinsel aktivite sürecinde alınan hazza katkı yapacaktır.

Gevşeyin, sürece zaman tanıyın, acele etmeyin, birbirinizle konuşarak haz veren, rahatsız eden aktiviteleri belirleyin. Bunları yaparken değişik vücut pozisyonlarını test edin. Penisin vajinaya girişini kolaylaştırmak için birbirinizin vajina girişine ve penisine su bazlı kayganlaştırıcı jel sürmek denenebilir. Acele edilmemeli, dış cinsel organların bir diğerine sürtünmesine olabildiğince izin verilmeli ve kesinlikle acele edilmemeli, zor kullanılmamalıdır. Bu koşullarda kadın için ilk vajinal penetrasyon deneyiminin hafif bir acı ile veya tamamen acısız ve ağrısız, sonsuz haz veren bir şekilde yaşanması, işten bile değildir. Himen (kızlık zarı) ortada yuvarlak açıklığı bulunan anüler tipte ise, hatta değilse de yeterli açıklığı olan elastik yapıda ise tam olarak ıslanmış bir vajina ve acele edilmeden gerçekleşen nazik bir penis girişi, çok az leke tarzında bir kanamayla ya da kanamasız bir şekilde cinsel birleşmeyi gerçekleştirmiş olacaktır. Bazen çiftin ilk deneyiminde beklenmeyenler olabilir, bunlara her zaman hazırlıklı olunmalı, espri anlayışıyla gülünüp geçilebilmelidir. Daima akılda kalacak olan, fizik ve ruhsal cinsel yakınlaşma ve vücut temasının olumlu, heyecanlı, haz verici ve doyurucu duyguları olacaktır. Nasıl olsa önünüzde eğleneceğiniz, haz duyacağınız, zevk alacağınız ve haz vereceğiniz çok uzun zamanlarınız olacaktır.

Cinsel aktivite bozuklukları (seksüel disfonksiyon)

Masters ve Johnson modelinde cinsel yanıt döngüsü dört aşamada değerlendirilir. Önce arzu ve uyarılma, takiben kalp atımının, kan basıncının ve solunumun sıklaşması, adelelerde kasılma, erkekte penis ve testislerin, kadında genital dudaklar ve klitorisin dolgunlaşıp belirginleşmesi ve ıslanma, cinsel tepkileri tırmandırarak sürdürür. Süreç, üçüncü aşamada orgazm ya da boşalma ve nihayet son evrede de rezolüsyon yani çözülme, gevşeme ve rahatlama şeklinde gerçekleşir. Orgazm sırasında kadında aşırı miktarda ıslanmaya eş zamanlı olarak cinsel genital organları ve anüsü çevreleyen adelelerde ve vajinada ardı ardına istemsiz kasılmalar hissedilirken erkekte ejakülasyon yani meninin penisten boşalması süreci yaşanır. Dördüncü yani gevşeme evresinden sonra özellikle erkekte bir süre için cinsel uyarıya yanıtsızlık yani tekrar ereksiyon ve orgazm olabilmesi için bir dinlenme süreci gerekir. Oysa en azından bazı kadınlarda etkin uyarılma devam ettiği sürece çok kısa sürede ardı ardına ve hatta daha şiddetli orgazmlar tekrarlayabilir. Diğer bazılarında ise klitoris çok hassaslaşıp daha fazla uyarıyla ağrı ortaya çıkabilir. Dolayısıyla bazı kadınlarda, erkekte olduğu gibi tekrar uyarılma için yanıtsız bir sürenin geçmesi gerekirken diğerlerinde buna gerek yoktur.

Cinsel fonksiyon bozukluklarına sanıldığından daha sık rastlıyoruz. Kadınların yüzde 43’ü, erkeklerin yüzde 31’i bir dönem cinsel fonksiyon bozuklukları ile profesyonel yardım ihtiyacı duyarlar. Her yaşta görülebilirse de en fazla 40-65 yaş arasında sorunlara rastlanmaktadır.

Cinsel istek / arzu sorunu veya sekse ilgisizlik, bir diğer deyişle libido düşüklüğü, kan estrojen (kadında) ve testosteron (erkekte) hormon düzeylerinin azlığı, şeker ya da kalp hastalığı gibi sağlık sorunları, partnerler arasında ilişki bozuklukları, yorgunluk, korku, depresyon ve anksiete gibi cinselliği baskılayan durumlar sonucu ortaya çıkabilir. Cinsel olarak uyarılamama sorununda kadın ya da erkek cinsel aktiviteye ilgi duyabilir ama fiziksel olarak kadında ıslanma, erkekte sertleşme sorunu olabilir. Cinsel arzu ve uyarılamama sorunları çoğu kez birlikte olur ve biri diğerinden ayırt edilemez, dolayısıyla bazılarına göre bu ikisi tek grup halinde değerlendirilmelidir.

Orgazm sorunları daha çok kadında, daha az olarak erkekte bulunabilir. Ağrılı cinsel ilişki, stres, yorgunluk, hormonal sorunlar ve libido düşüklüğü, orgazmı geciktirebilir veya tamamen engelleyebilir. Erkekte erken boşalma, sorunların başta gelen bir tanesidir. Erkek orgazmı, ejakülasyonla (meni boşalması) eş zamanlı zirveye ulaşılan cinsel haz şeklinde tanımlanabilir. Her ne kadar olağan cinsel uyarılmaya rağmen olağan sürede orgazma ulaşamama veya geç orgazm, erkeklerin yakındıkları bir sorun olarak öne çıkmaktaysa da orgazma ulaşmak için normal sürenin ne olabileceği de tanımlanamamıştır. Cinsel istek eksikliği ve orgazma ulaşamamanın bir nedeni, prolaktin hormon yüksekliği olabilir. Farklı testosteron (erkeklik hormonu) eksikliği nedenleri de dikkate alınmalıdır. İlerleyen yaşla birlikte azalan androjen düzeyleri, meni boşalma hacminin düşüklüğüne ve orgazm bozukluğuna yol açabilir. Meni hacmi ile cinsel haz arasında ilişki olduğu da iddia edilmiştir.

Erkekte orgazm bozukluğu denilebilmesi için başlangıçta cinsel istek ve uyarılmanın normal olması gerekir. Normal olmaması ise hipoaktif cinsel istek bozukluğu kapsamına girer. Orgazm bozukluğu çeken erkeklerin ereksiyonları ve vajinal penetrasyonları sorunsuz iken bazılarında orgazm ancak elle masturbasyon, oral seks veya gece uykuda boşalma şeklinde olur.

Erkekte geç orgazmın olası nedenleri arasında antihipertansif, antidepresan vb. ilaç kullanımı dikkate alınmalı, doz azaltılması veya farklı ilaçlar denenmelidir. Psikodinamik yaklaşımla olası cinsellikle ilgili endişe ve veya suçluluk duygusu temelli sorunların orgazma ulaşmayı engelleyici etkileri ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Her iki cinsel partnerin birlikte tedavi edilmeleri başarının sırrını teşkil edebilir.

Özetle, erektil disfonksiyon yakınmaları olan erkeklerin ayrıntılı tıbbi, seksüel ve psikososyal öyküleri alınmalı, fizik muayeneleri ve seçici laboratuar testleri yapılmalıdır. Sabah alınan kan örneğinde total testosteron ölçümü tanı için önemli göstergelerden birisidir. Tedavide fosfodiesteraz 5 inhibitörleri (sildenafil, tadalafil vb.), vakum ereksiyon aletleri, intrauretral veya intrakavernöz ilaç enjeksiyonları ve nihayet penis protez implantasyonu, tedavi seçenekleri arasındadır. Ereksiyon bozuklukları için penis içindeki toplar damarlara yönelik cerrahi girişimler önerilmemektedir.

Prematür ejakülasyon (erken boşalma), cinsel ilişkinin erkeğin arzu edilenden daha kısa süre içinde orgazma ulaşması ve ejakülasyonu (boşalması) sonucunda erken son bulması durumudur. Buradaki zaman sınırının ne olduğu, ne kadar erken boşalmanın prematür ejakülasyon kabul edilebileceği tam olarak bilinmiyor. Çoğunlukla bir dakika ve altındaki süre erken boşalma, 4-8 dakika ve üstü de geç boşalma olarak tanımlanmaktadır. Yayınlar 18-60 yaş grubu erkeklerin neredeyse üçte birisinin erken boşalma sorunu yaşadığını iddia etmektedir. Sıklıkla psikolojik kaynaklı olduğu düşünülüyorsa da organik nedenlerin de araştırılması gerekir. Depresyon, stres, suçluluk duygusu, cinsel performans beklentilerinin çok yüksek olması, çocukluktan cinsel baskılanma öyküsü, güvensizlik, eşler arasında sorunlar, olası psikososyal nedenler arasındadır. Ejakülasyon zamanını uzatan ve beyinden salgılanan serotonin maddesinin azlığı, suçlanan faktörlerden birisidir.

Psikososyal nedenlerin bir uzman tarafından çözülmeye çalışılması yanında bazı davranışsal tedaviler de en azından bazı erkeklerde yardımcı olabilir. Çiftlerin birlikte deneyebilecekleri yöntemlerden bir tanesi, ejakülasyonun başlayacağı hissedildiği anda penisin kuvvetlice sıkılarak boşalmanın ertelenmesi, ereksiyonun kısmen de olsa kaybedilmesidir. Benzer bir yöntem, penisin önce uyarılarak ereksiyona getirilmesi, tam ejaküle olacakken uyaranın kesilip kısa süre sonra aynı işlemlerin tekrar edilmesi şeklindedir. Her seferinde en az 3 kez ve haftada yine 3 kez aynı egzersizin tekrarlanması önerilmektedir. Böylece erkeğin kendisini kontrol etmesini öğrenmesi sağlanabilir.

Seksten 20-30 dakika önce penisin uyarılmasını azaltıcı krem ya da spreylerin glans penise uygulanması, önerilen bir başka yöntemdir. Dozun ereksiyonu önlemeyecek düzeyde ayarlanması ve vajinanın duyarlılığının da kaybolmaması için vajinal cinsel ilişkiden 5-10 dakika öncesi penisin yıkanarak temizlenmesi öneriler arasındadır. Serotonin düzeylerini etkileyen antidepresanların erkekteki ejakülasyonu geciktirdiği iddia edilmektedir. Adrenalin, noradrenalin gibi katekolaminlerin bağlandıkları alfa-1 adrenerjik reseptörlere yönelik ilaçların cinsel aktivite öncesi erkeğe verilmesi, denenen diğer yöntemlerden bir tanesidir. Psikolojik, davranışsal ve ilaçla tedavilerin erken boşalma sorunu yaşayan erkeklerin tamamına yakınında sorunu çözmesi beklenir.

Cinsel ilişkide ağrı, kadında vajinal kuruluk, kadın hastalığı veya vajinismus, erkekte peniste eğriliğe yol açan Peyroni hastalığı veya prostatit kaynaklı olabileceği gibi her iki cinste de idrar yolu enfeksiyonu, mantar, genital herpes (uçuk) ve diğer cilt hastalıkları sorunun nedeni olabilir.

Cinsel arzu sorunu olan kadınların yüzde 40’dan fazlasında diğer 3 sorundan en az birisinin, yüzde 20’sine yakınında ise 4 sorunun dördünün de bulunduğu gösterilmiştir. Bir diğer deyişle sorunları birbirinden ayırmak güçtür çünkü aralarında büyük oranda örtüşme vardır.

Parafilik bozukluk da cinsel fonksiyon bozuklukları arasında tartışılmalıdır. Parafili, alışılmamış cinsel davranışlarda bulunulmasıyla edinilen bir cinsel sapkınlıktır ki bazen bir nesneye (hayvan, çocuk, iç çamaşırı), bazen ise kendisini teşhir gibi bir davranışa yönelebilir. Zarar vermedikçe yani parafili sınırları içinde kalırsa klinik bir yaklaşım ve girişim gerekmezken hayali ya da gerçek uyarılma hiperseksüaliteye hatta saldırganlığa dönüşürse, bir diğer deyişle bu yoğun ve sürekli cinsel uyarılma durumu kişinin kendisine ya da karşısındakine zarar verme potansiyeli taşıyorsa, buna parafilik bozukluk denilir ve mutlaka klinik değerlendirme ve yönetim planı gerektirir.

Fetişizm, cinsel heyecan veren herhangi bir kişiyi değil o kişinin bir parçasını örneğin sadece ayağını veya o kişiyle ilgili bir nesneyi örneğin yüksek topuklu ayakkabısını, her hangi bir iç çamaşırını temsil eder. Fetişler bu nesneler olmadan hiçbir cinsel uyarılma hissedemezler. Cinsel mazoşizm bozukluğunda ise aşağılanmak, dövülmek, acı çektirilmek kişinin yoğun şekilde cinsel uyarılmasına yol açar.

Genel olarak cinsel fonksiyon bozuklukları, sigarayı bırakarak, düzenli spor yaparak, vücut ağırlığını ideal ölçülerde tutarak, dengeli beslenmeyle, alkol tüketimini en fazla günde 2 kadehe indirgeyerek ve doping ya da uyuşturucu maddelerden uzak durularak önlenebilir. Kalp damar hastalığı, şeker hastalığı veya benzeri kronik hastalıklar varsa bunların kontrol altında tutulması hayati önem taşır. En önemli nedenlerden bir kaçı da özellikle tutucu toplumlarda cinselliğe karşı bilgisizlik, bilinçsizlik, olumsuz yaklaşımlar, tabular ve vajinal cinsel ilişki dışındaki cinsel yakınlaşmalar sonucu yaratılmaya çalışılan gereksiz ve mantıksız gebelik korkusudur. Cinsellik, utanılacak, gizlenecek, suçluluk duyulacak bir aktivite değil, son derece sağlıklı ve fizik / ruhsal iyilik haliyle uyumlu bir yaşam tarzıdır. Sorun iyice yoğunlaşıp kalıcı bir hal almadan, öncelikle psikoseksüel sorunlar konusunda uzmanlaşmış bir hekime danışmak yaşamsal önem taşır.

Sorunun kaynağı, laboratuar testleri gerekmeden sadece öykü ve fizik muayene ile anlaşılabilir. Batı toplumlarında kadınlar tarafından yaygın şekilde kullanılan androjenik etkili dehidroepiandrosteron (DHEA) bu sorun için yararlı değildir. Bazen antidepresan kullanımı cinsel aktivite bozukluklarının nedenini oluşturabilir. Konunun uzmanları tarafından verilecek, gerektiğinde ilaç destekli ve partnerle birlikte uygulanan psikolojik tedaviler çoğu zaman başarılıdır.

Seks sırasında ve sonrasında ağrı ve kramplar (disparüni)

Disparüni, cinsel aktif kadınların yüzde 20 kadarında görülebilen ağrılı cinsel aktivite durumudur ve kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Nedeni açıklanamayan gerginlik (anksiete), depresyon, cinsellikle ilgili tabu ve korkular, eşlerin aralarındaki ilişki sorunları, stres, hepsi birlikte veya ayrı ayrı pelvik taban adelelerini kasarak disparüni nedeni oluşturabilirler.

Ayırıcı tanıda transvajinal ultrasonografi, klinik muayenede saptanmış serviks (rahim ağzı), mesane, uterus (rahim) veya adneks (yumurtalık ve tüpler) bölgelerindeki olası patolojilerin değerlendirilmesinde yardımcı olabilir.

Erkekte ağrılı cinsel ilişki, cinsel geçişli enfeksiyon hastalıklarında, testis kanserinde, prostatit, penil travma, nadiren kırık veya peyroni hastalığı (penis eğriliği) durumlarında ortaya çıkabilir.

Cinsel ilişki ile ilgili ağrı ve kramplar, spor yaparken olabileceği gibi pelvik ve karın kaslarında seks sırasında zorlanma, ters bir hareket, yeterince sıvı alınmaması, günlük stres ve yorgunluk, duygusal iniş çıkışlar, en önemlisi taraflar arasında olası huzursuzluk ve uyumsuzluklar nedeniyle de olabilirler. Çoğu zaman kısa süreli, dakikalar içinde kaybolan basit bir ağrı şeklindedir. Öte yandan, ardı ardına çoklu orgazm yaşayan kadınlarda, pelvik taban adelelerinin uzun süreli ve istemsiz kasılmaları, seks sonrası geçici kramplara yol açabilir.

Kabızlık, barsaklarda aşırı gaz birikmesi, huzursuz barsak sendromu (irritable bowel syndrome), idrar yollarında enfeksiyon, cinsel yolla geçen pelvik enfeksiyonlar, pelvis içinde arkaya doğru yapışmış ters uterus pozisyonları (retrovert uterus), seksüel aktivite ile bağlantılı ağrının diğer nedenleri arasında sayılabilir. Kadında derin vajinal penetrasyon, rahim ağzını (serviks) veya mevcut olan büyük bir yumurtalık (over) kistini veya urlar (myom) nedeniyle büyümüş bir rahmi (uterus) hareket ettirerek ağrı başlatabilir. Hiçbir sorun olmaksızın tesadüfen iki adet dönemi ortası yumurtlama (ovülasyon) gününde veya adet kanamasına çok yakın günlerde seks, ağrılı olabilir. Estrojen eksikliği veya ıslanma beklenmeden aceleci cinsel ilişki sonucunda oluşan vajinal kuruluk da ağrı için nedenlerden bir başkasıdır. Özellikle derin penetrasyonla ortaya çıkan ağrı durumunda (disparüni) düşünülmesi gereken en önemli hastalık, pelvik endometriosisdir. Ek olarak adet sırasında hatta adet dışı günlerde de şiddetli ağrı, endometriosis olasılığını güçlendirir. Endometriosis, karın içi zar (periton) ve organların yüzeylerinde odaklar halinde veya yumurtalıklarda çikolata kisti de denilen endometrioma kistleri şeklinde ya da derin pelvik dokularda vajina ile son barsak (rektum) veya mesane arasında nodül yapısında bulunabilirler. Endometriosis durumunda seks sırasında ağrıyı başlatacak olan derin vajinal penetrasyondan kaçınmak uygun olur. Seks öncesi rahatlatıcı ilık bir banyo alınması, zamanlamanın iki taraf için de uygun zaman ve mekanda ayarlanması, kayganlaştırıcı jel kullanılması, kadının süreci yönetebileceği kadın üstte, erkek altta seks pozisyonları, penetrasyon derecesini kontrol ederek ağrısız birleşmeye ortam hazırlayabilir. Postmenopozal kadınlarda estrojensizlik, atrojiye bağlı ağrılı vajinal cinsel ilişkiye neden olur.

Vajinismus

Vajinismus kadında vajina adelelerinin istemsiz olarak kasılması ve gevşememesi sonucu vajinaya penetrasyonun mümkün olmaması veya vajinal ilişkide penisin dışarı çıkmakta zorlanma durumudur. Vajinismus nedeniyle evli ama uzun süre cinsel ilişkide bulunamayan azımsanamayacak sayıda çift vardır. Özellikle vajina giriminde oluşan kasılma (ağrı olacak korkusu, vajinal ıslaklık olmadan erkeğin penetrasyon girişimi ve girişi zorlaması, cinsellikle ilgili duygusal travma – cinsel taciz öyküsü, cinsellikle ilgili bilinçsizlik, bilgisizlik, tabular ve korkular, ilk adet kanamasının korku ve panik yaratmış olması vb. nedenlerle) dairesel vajina kaslarının vajinayı daraltmasına zemin hazırlar ve vajinismus ortaya çıkar. Sorunun nedeni bilinmeden çözüm için zor kullanılması, kısır döngüyle durumun daha da ağırlaşmasına yol açacak, çözümü zorlaştıracaktır. Acele etmeden ve paniklemeden cinsel sorunlar konusunda bilgisi olan bir psikolog, bir seks terapisti, çift ile (tek başına kadın veya erkekle değil) tedavi seansları düzenleyerek kısa sürede durumu normale çevirebilir. Burada olabilecek en kötü senaryo, kadına “vajinal darlık”, “kızlık zarının aşırı kalınlığı” gibi aslında olmayan gerekçelerle cerrahi uygulanmasıdır. Olmayan bir anatomik soruna hastayı ve eşini inandırmak ve cerrahi uygulamak, bölgede gelişecek skar dokusunun da eklenmesiyle vajinismus problemini daha da çözümsüz hale getirecektir.

Erkeklerde kadınlardaki kadar sık olmasa da adele ile ilgili nedenler dışında örneğin prostat ya da idrar yolu enfeksiyonlarında ve cinsel geçişli hastalıklarda seks sonrası kramplar görülebilir.

Özetleyecek olursak, her iki cinste de seksle bağlantılı ağrı sorunu kısa sürede kendiliğinden kaybolmamışsa hatta aksine şiddetleniyorsa, ek bulgu olarak yüksek ateş, anormal vajinal kanama, vajinal veya penil akıntı varsa erkeğin bir ürologa, kadının bir jinekoloğa gitmesi önerilir. Başarılı çözümün başlangıcı, sorunun eşler arasında rahatça ve açıkça paylaşılması olmalıdır çünkü ortada taraflardan birisinin değil eşlerin ortak bir sorunu vardır. Suçlama izlenimi yaratacak “sen” diye değil “ben” ya da “biz” diyerek cümleye başlanması diyaloğu kolaylaştırır. Organik bir neden bulunamaması halinde ise psikolojik destek tedavisi yararlı olacaktır.

Seks performans anksietesi

Ne kadar deneyimli olurlarsa olsunlar, kadın ve erkekler “performans endişesi” de denebilecek bir gerilimi seks sürecinde yaşayabilirler. Kısa süreli ise sorun değildir ama tekrarlayan şekilde yaşanması halinde kısır döngü tarzında, giderek kalıcı bir hal alabilir. Kadında sekse karşı isteksizlik, havaya girememe, uyarılmakta zorlanma veya orgazm olamama, erkekte ise sertleşmede zorluk, ereksiyonu koruyamama ya da erken boşalma şeklinde kendisini gösterebilir. En basit tanımıyla, yatakta partneri tarafından nasıl göründüğü, kendisi hakkında partnerinin ne düşündüğü veya düşüneceği ya da birisiyle bu kadar yakın olmayı içine sindirememe endişesi, nedenini tam olarak açıklayamadığı bir huzursuzluğa neden olur. Önceden bir cinsel şiddet olayına maruz kalınması, kadında seks anksietesinin en belirgin nedenidir. Çoğu zaman ise çocukluktan bu yana büyütülme tarzı, aile ortamında anne baba ilişkilerinin nasıl olduğu, cinsellik hakkında yeterince doğru bilgilendirilmeme, tabular, bilinçsizlik, hem kendi hem karşı tarafın vücudunu, isteklerini, beklentilerini tanımamış olmak, içinde bulunulan sosyal ve kültürel beklentileri istendiği şekilde karşılayamamak, seks anksietesini oluşturan temel etkenlerdir. Yapılan araştırmalar, genç erkek ve kadınların yüzde otuzdan fazlasının kendi vücutlarının görünümünden mutlu olmadıklarını gösteriyor. Bunda internet sitelerinde boy gösteren estetikli ve “photoshop”lı “süpermodel”lerin ve porno yıldızlarının hiç kuşkusuz rolü var. Sanal yaşamın gerçek yaşamı etkilediği kesin. Eğer bu görüntüler gerçekten vücut algılamanızı etkiliyorsa, önerilen yöntemlerden bir tanesi, olabildiğinizce çıplak şekilde aynanın karşısına geçip her gün beğendiğiniz bir vücut kısmınızı yazarak süreç içinde kendinizle barışıklığınızı artırmak olabilir. Beslenme, spor, yaşam tarzı değişiklikleri kendinizi daha çok sevmek konusunda size yardımcı olacaktır. Bir süre sonra görünümünüzün ne kadar size özgü olduğunu, aslında size ne kadar yakıştığını itiraf etmeye başlayacaksınız.

En temel nedenlerden bir tanesi de, ister kabul edin ister etmeyin, cinsellik konusundaki bilgisizliğinizdir. Seksüel haz alma ve verme konusunda yeterli teknik bilgi ve deneyime sahip olmayabilirsiniz. Hayal ettiğiniz aktivitelerin normal ya da ahlaki olmadığı bile söylenmiş olabilir. Hatta belki de cinsellikle gebelik arasındaki ilişkide bazı yanlış bilgilere hatta hurafelere inanıyorsunuzdur. Bir diğer deyişle, size cinsel ilişkinin sadece çocuk yapmak amaçlı olması gerektiği dahi söylenmiş olabilir. Bu safsatalar cinselliğinizi serbest şekilde yaşamanızı kısıtlıyor olabilir. Bu konuda yazılmış çok sayıdaki Türkçe ya da yabancı dilde yazılmış kaynak vardır. Zannetmeyin ki erişkinler seks eğitimine ihtiyaç duymazlar. Kendi vücudunuzu tanımak, hangi bölge ve uyarıların size zevk verdiğini anlamak için kendinize zaman tanıyın. Anlaşılmaz ve cahilce, mastürbasyonu utanç verici veya hatta tehlikeli bulan kaynak ve çevrelerin beyninize, vücudunuza takmaya çalıştıkları zincirleri kırın. Bilimsel çalışmalar, aksine mastürbasyonun vücudunuzla ve cinselliğinizle barışıklığınızı sağlayabileceğinizi gösteriyor. Kendinizi tanıdıktan sonraki aşamada eşinizle onun ve sizin deneyimlerinizi, haz alınan ve alınmayan hareketleri, açıkça ve rahatlıkla paylaşın. Göreceksiniz ki seksüel haz ve orgazma ulaşma başarısı çok daha çabuk ve tatmin edici olacaktır. Özellikle erkeklere bir tavsiyem var. Şu “performans” gösterme takıntınızdan, hava atma hasletinizden vazgeçin. Porno filmlerindeki sanal ve yapay performans gösterilerine kanmayın. Kadın erkek cinselliği sadece ikinizi ilgilendirir. Seyirci önünde bir yarış ya da gösteri yapmıyorsunuz. Sadece ikinizsiniz, her anı bir diğerinizle konuşarak ve paylaşarak yaşayın. Birbirinizi beğenip istediğiniz için oradasınız, birliktesiniz. Anı yaşayın.

Seks hayatına olumsuz etki yapan tedaviler

Antihipertansifler – Hiç kuşkusuz bir erkeğin kalp damar sağlığı, penisinin ereksiyona geçmesinden daha önemlidir. Gerçek dünyada ise her zaman böyle mi acaba? Ereksiyon damarsal bir olaydır. Penise giden kan akımını sekteye uğratan her olay, ereksiyon bozukluğu yaratır. İşte bu nedenledir ki tansiyon düşürücü haplar (spironolacton veya thiazid grubu) sorun yaratır. Ek olarak seksüel uyarılmada bir insanın kalp hızı artar, böylece kalp atımını yavaşlatan beta blokürler (metoprolol) de yine performansı azaltabilen ilaçlardandır.

Alfa-blokürler – Prostat büyümesine bağlı idrar tıkanması için kullanılan, mesane boynu kaslarını gevşeten, ucuz ve etkin ilaçlar, iki şekilde erkeklerin seks hayatını olumsuz etkilerler, ya (Terazosin, prazosin) antihipertansif etkileriyle penise kan gidişini azaltarak ya da (tamsulosin veya silodosin) retrograd ejakülasyona (mesane içine geri yönde boşalmaya) yol açarak…. Bazı erkekler için dışarıya boşalmadan seks doyurucu değildir.

Depresyon ilaçları – SSRI tipi(seçici serotonin inhibitörleri -fluoxetine, paroxetine, sertraline, citalopram) depresyonu azaltırken kadında geç orgazm, erkekte geç boşalma yapabilirler. İlacın dozu düşürülerek yan etki azaltılabilir. Aslında hemen tüm depresyon ilaçlarının benzer istenmeyen etkileri vardır. Trisiklik antidepresanlar (amitriptyline, doxepin, imipramine, ve nortriptyline), monoamin oxidaz inhibitörleri (phenelzine, tranylcypromine), veya antipsikotik ilaçlar (thioridazine, thiothixene, ve haloperidol) da libidoyu olumsuz etkileyebilirler. Bazıları örneğin citalopram, erkek sperm üretimini olumsuz etkileyebilir. Hiç kuşkusuz, depresyon tedavi edilmesin gibi bir mesaj vermek tıp bilimine aykırıdır. Amaç tarafların bilinçli ve anlayışlı olmalarına yardımcı olmaktır.

Hormonlar – erkekte testosteron üretimini baskılayan GnRH agonistler veya benzerleri ileri prostat kanserlerinde önerilebilir. Erkekte libidoyu azaltırlar.

PDE5 inhibitörleri – Aslında ereksiyonu artırıcı olarak kullanılan sildenafil, tadalafil vb. fosfodiesteraz inhibitörlerinden burada söz etmemin nedeni, olası yan etkileri konusunda bilinçlendirmek içindir. Baş ağrısı, burun akıntısı, yüzde kızarma ve mide yanması sık görülen ve duygudurumu bozan istenmeyen etkilerdir. İlaç öncesi yemek yemek, alkol almak önerilmezken bol sıvı alınması uygun olacaktır. Altmışlı yaşlardan itibaren ve kalp damar hastalığı olanlarda dikkatli olunmalıdır.

Cinsel geçişli enfeksiyon hastalıkları

Cinsel yolla bulaşan hastalıkların tek önlemi kondom kullanarak cinsel ilişkide bulunmaktır. Bu tür hastalıklar kendiliklerinden iyileşmezler ve şikayet vermeyebilirler, dolayısıyla şikayetim yani enfeksiyon olursa tedavi olurum düşüncesi sağlıklı değildir. Esas olan, titiz cinsel partner seçimi ve her ilişkide prezervatifle korunmaktır.

Klamidya, genital siğil (HPV), genital herpes ve gonore sık, AIDS’e yol açan HIV virus enfeksiyonu nadir görülür. Tanı için bir sağlık kurumunda genel fizik muayene, dış cinsel organların dışardan, vajina ve serviksin spekülüm ile içerden gözle muayenesi, iç cinsel organların iki elin parmakları arasında hissedilmesi, varsa genital lezyon, ülser, akıntı örneğinden sürüntü, gram boyama ve kültür, idrar tahlili ve kan testi yapılmalıdır. Ağız içi, boğaz, anal bölge ve penis akıntısı sürüntü örneklemeleri de tanı koydurucudur. Bazı enfeksiyonlar bu testlerin sonuçlarına göre antibiyotiklerle tam olarak iyileştirilebilirken bazı durumlarda örneğin virutik hastalıklarda sadece kontrol sağlanabilir ama virus çok uzun yıllar vücutta kalabilir ve enfeksiyonların tekrarlamasına yol açabilir.

Klamidya enfeksiyonlarında tipik olarak vajinal akıntı, ara kanamaları, alt karın ağrısı, idrar yaparken ağrı, cinsel ilişkide ağrı ve erkekte penis akıntısı görülür. Genital siğil en sık cinsel geçişli hastalık etkeni olan HPV (human papilloma virus tip 6, 11) nedeniyle ortaya çıkar. Siğiller vajina etrafı veya içinde serviks (rahim ağzı) yüzeyinde, penis veya skrotumda veya anus etrafında bulunan deri yüzeyinden kalkık çıkıntılardır. Cinsel ilişkide cilt teması ile geçer. HPV virusunun çok sayıda farklı tipleri vardır. Bazıları genital siğil yapabilirken bazı tipleri kanser olasılığını artırır. Kadında periyodik aralıklarla yapılan pap smear, rahim ağzından ve vajinadan dökülen hücrelerin mikroskopik muayenesiyle kanser erken tanısı konulmasını sağlayan tarama testidir. Ayrıca doğrudan sürüntü alınarak HPV tiplemesi de yapılabilir. HPV virusu yıllarca vücutta kalabildiği gibi vücuttan süreç içinde tamamen temizlenebilir de. Kimyasal asidik sıvı veya medikal kremle tedavi edilebildiği gibi, dondurarak, yakarak veya lazerle ya da cerrahi olarak yok edilebilirler. Erkekler çoğu kez hastalığı yayarken kendileri lezyon geliştirmezler. HPV’den korunmak için ideal olanı ilk cinsel ilişkiden önce aşılanma, her cinsel ilişki sırasında kondom kullanılmasıdır. Kadınların 3 seneden daha seyrek olmamak koşuluyla pap smear ile taranmaları ve veya 5 senede bir HPV testi yaptırmaları uygun olur.

Genital herpes (uçuk) cinsel geçişli bir başka virutik hastalıktır. Tipik olarak ciltte çok ağrılı kabarcık şeklinde lezyonlar, ülserler veya yaralar şeklinde görülürler. Lokal veya sistemik antivirütik ilaçlarla tedavi edilirler.

Gonore (bel soğukluğu), genital bölge, boğaz ve rektum (son barsak) enfeksiyonudur. İnfertilite nedeni de olabilir. Bakterilerin partnerlere cinsel geçişi ile olur. Tipik olarak vajinal akıntı, ara kanamaları, alt karın ağrısı, ağrılı cinsel ilişki, idrar yaparken ağrı, penis veya rektumdan akıntı, testislerde ağrı nedenidir. Seks partnerlerinin antibiyotiklerle tedavisi, özellikle yüksek ateş ile birlikte ise hastanede damardan ilaç tedavisi şarttır.

AIDS, HIV (insan immün yetmezlik) virusunun kan, meni veya vajinal sıvı ile bulaşı sonucu olur. Cinsel geçiş dışında anneden bebeğine, enfekte kanın yanlışlıkla transfüzyonu sonucu her hangi bir hastaya veya aynı iğneyle damardan uyuşturucu kullananlarda birbirlerine geçebilir. HIV virusu beyaz kürelere saldırarak bağışıklık sistemini çökertir. Böylece bu hastaların ölümü, bağışıklık sisteminin karşı koyamadığı enfeksiyon hastalıklarından olur.

Senelerce hiçbir şikayet nedeni oluşturmayabilir. Nezle benzeri hastalık, mantar ve diğer enfeksiyonlarla ortaya çıkabilir. Hastalığın tamamen temizlenmesi değil sadece klasık antiretroviral ilaçlarla kontrolu mümkündür. Virus genetiğine yönelik girişimler ümit vadetmektedir.

Vajinal enfeksiyonlar (vajinit) çok yaygın cinsel geçişli alt genital sistem hastalıklarıdır. Hekimler tarafından en özensizce ve yetersiz değerlendirilip tedavi edilen ve bunun için de en çok tekrarlayan hastalıklardandır. Çoğu hekim, akıntı örneğini mikroskopik muayeneden bile geçirmeden ya görünüşüne göre ya da laboratuara kültür yollayarak sonucuna göre (vajina zaten steril değildir, pek çok bakteri bulunur) tedavi yapar. Gerçekten vajinal enfeksiyon varsa bunun tanısı muayene sırasında alınan akıntının hemen oracıkta, kurumadan ıslakken mikroskopik muayenesi ile yapılır. Mantar, Trikomonas ya da Gardnerella enfeksiyonu olabilir. Hangisi ise ona göre ilaç verilir. Bazı hekimler ise muayene bile yapmadan (hastaya dokunarak jinekolojik muayene yani spekülüm ile vajina ve serviksin görülmesi, daha sonra 2 elin parmakları arasında organları hissederek vajinal muayene bie yapmadan), her gelene ultrason yapmakla yetinirler. Bu durumda enfeksiyon etkeni özgün olarak saptanmadığı için her olası vajinit etkenine karşı mevcut ilaçların üçü dördü birden ezbere verilerek sınama yanılma yöntemi kullanılır. Bu kadar çok ilacın birlikte verilmesi sonucu normal vajinal flora bozulur ve bu defa enfeksiyondan değil fizyolojinin bozulması sonucu akıntı devam eder. Diğer bir olasılık ise aslında akıntının hormonal, yumurta akı gibi, adet döngüsüne göre bazen azalan bazen artan olağan bir akıntı olmasıdır. Gerçek enfeksiyon olmadığı halde gereksiz tedavi uygulanması hastanın yönetimini daha da karmaşık hale getirir.

Hijyen kurallarında eksiklik olabilir. Kadın dış genital organlarının bakımı çok önemlidir. Vajinanın içini kesinlikle yıkamayın, sabunlamayın, eczanelerde hijyen ürünü adı altında satılan sıvılarla lavaj yapmayın. Bunu yapmanız vajinanın yararlı olan doğal laktobasil ortamını yok eder, doğal asit ortamının alkaliye dönüşmesine neden olur. Böylece enfeksiyon bariyerleri yıkılarak vajinal enfeksiyona davetiye çıkarılmış olunur. Sadece dış genital organlar suyla, en fazla beyaz, doğal, parfüm veya boya katkısı olmayan sabunla (geleneksel, zeytin yağı temelli) temizlenmelidir. Her gün duş alın ve iç çamaşırlarınızı değiştirin.

Kadınların özellikle 2 adet dönemi ortasına doğru giderek artan yumurta akı kıvamında bir vajinal akıntılarının olması doğaldır. Bu akıntı, estrojenik, temiz bir hormonal akıntıdır. Külotta sarı leke bırakması sizi yanıltmasın, bu enfeksiyona işaret etmez. Her ne kadar çoğu kadın, bu bazen azalan, bazen artan akıntıdan haberdar bile olmazlarsa da bilinmelidir ki kadınlar hiçbir zaman kuru olmazlar, normal akıntıyı hemen enfeksiyon olarak algılamamalıdırlar. Sürekli külot içinde pet taşımayınız. Yüzeyleri sentetiktir, hava aldırmaz, terlemeye yol açarak özellikle mantar enfeksiyonuna meyil hazırlarlar. Kesinlikle pamuklu dışında iç çamaşırı giymeyin. Ayrıca yine havalanmayı engelleyen ve terlemeye yol açan külotlu naylon çorap, tayt, dar blucin gibi giysileri sürekli giymemeye ihtimam gösteriniz.

Mantar akıntısı beyaz, süt kesiği veya peynir kıvamında olur ve mutlaka aşırı kaşıntı eşlik eder. Gri, az miktarda, yapışkan ve çürümüş balık kokulu akıntı, Gardnerella Vajinalis enfeksiyonunu düşündürür. Sarı yeşil, köpüklü, bol miktarda akıntı trikomonas vajinalis ile uyumludur. Tanı için vajinal kültür gereksizdir ve sonuç vermez çünkü zaten vajinal ortam bakteri ve mantar içerir ve hiçbir zaman steril değildir. Doğru tanı, muayene sırasında alınan akıntı örneğinin muayeneyi yapan jinekolog tarafından hemen oracıkta, kurumadan mikroskop altında incelenmesi ile konur. ​

Tuvalet sonrası önden arkaya (vajinadan anüse doğru yapılması) kağıt ile silinerek her seferinde kağıt değiştirerek temizlik, çok önemlidir. Aksi taktirde dışkıdaki kalın barsak bakterileri ve mantarları vajinaya ve buradan da idrar borusu yoluyla mesaneye bulaştırırsınız. Her tuvalet ve banyodan sonra genital bölgenin ıslak bırakılmaması için kurulanması gereklidir. Mantar ve diğer bakteriler nemli ve sıcak ortamlarda daha kolay ürer.

Her cinsel ilişki sonrasında ve her zaman, biriktirmeden, sıkışmadan idrar ihtiyacınızı giderin. Bol su için. İdrar renginin koyu sarı değil, suya yakın renkte olmasına özen gösteriniz. Cinsel vajinal birleşmede acele etmeyin, yeterli kayganlık oluşmadan ilişkiye başlamamaya çaba gösterin. Kuruluk, ilişkide tahrişe, o da hem vajina hem de idrar yolunda enfeksiyona ortam hazırlar.
Adet kanaması döneminde vajinal tampon kullanıyorsanız bunların sık aralıklarla yenisiyle değiştirilmesine özen gösterin. Aynı anda birden fazlasını kullanmamaya dikkat edin ve değiştirirken de içerdeki her bir tamponu çıkarmış olduğunuzdan emin olun. Adet kana
 
Üst Alt