Son Konu

Çocuk Gelinler

makaleci

Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2020
Mesajlar
351,088
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
36
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0


Çocuk Kavramı

Ülkemizde son dönemde gündeme gelen ve bir çok kesim tarafından ‘’erken evliliklere tolerans gösterilmesi’’ olarak yorumlanan yasa tasarısı sayesinde; çocuk kavramının uluslararası kabul gören resmi bir tanımının olduğu herkes tarafından öğrenilmiş oldu.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre ve Türk Ceza Kanunun 6. Maddesi uyarınca “18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur.

Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve TCK Çocuk Koruma Kanunu (2005); 18 yaş altıdaki bireyi korunması gereken çocuk olarak kabul etmektedir.

Büyümek Ne Demek

Dışardan farkedilebilmeleri ve ölçülebilir nitelikte olmaları; yaş, kilo ve boyu; büyümenin ve gelişimin öncü göstergeleri olarak öne çıkarmakta.

Bununla birlikte gelişimin tanımı; yaş almaya veya boy/kilo artışına indirgendiğinde; bilişsel, ruhsal ve sosyal olgunlaşma hesaba katılmadığında sağlıklı bir değerlendirmeden söz edilemez.

Bir bireyin soyut düşünceyi de kapsayacak şekilde düşünebilmesi, karar verebilmesi, verdiği kararların sorumluluğunu üstlenerek yaşayabilmesi için; bilişsel, sosyal, fiziksel ve ruhsal olarak belirli bir olgunluğa ulaşılması gerekir. Bu da 18 yaşına kadar devam eden bir gelişimsel sürece karşılık gelmektedir.

Çocukluğun ulusal ve uluslararası kabul gören tanımlamaları takvim yaşı temelinde oluşturulmuş gibi görünmekle birlikte, 18 yaş sınırı aslında sosyal, bilişsel ve psikolojik gelişim içinde eşik bir değerdir.

Çocuk Gelin Ne Demek ?

18 yaşının altında evlendirilen kız çocuklarına çocuk gelin, yapılan evliliğe çocuk evliliği (Erken evlilik) denilmekte. İnsanı rahatsız eden kısım henüz tanımı yaparken başlıyor.

Bir arada bulunmaması gereken, aynı cümlede zikredilmesinin bile normal bir insanda rahatsızlık oluşturan üç kavramdan bahsediyoruz.

ÇOCUK, GELİN, EVLİLİK…

Tanım detaylandırıldığında rahatsızlık hissiyatı daha derinden hissedilmeye başlıyor. Çünkü;

Çocuğu, cinsel obje olarak görebilen bir yetişkine teslim edilmesinden bahsediyoruz.

Tanımadık birisine…

Yaşça büyük birisine…

Rıza alınmadan…

Anne baba zorlamasıyla…

Çocuğun gelişimsel süreçleri (bilişsel, ruhsal, fiziksel, fizyolojik ve psikolojik) henüz tamamlanmamışken, evlilik ve çocuk sahibi olmak gibi sorumlulukları taşımaya hazır olmadan yap(tır)ılan evliliklerden bahdediyoruz aynı zamanda..   

Anne baba sevgisini hissetmesi gerekirken, 11'inde gelin edilen, 12'sinde anne olan, 14'ünde ölü bulunan Ayşelerin Fatmaların dramından..

Öğretmen olmayı hayal ederken, bir adamın üçüncü eşi olan kızlarımızın hayal kırıklıklarından…

Karanlıktan korkan, evde yalnız kaldığında kendini yatıştırmakta zorlanan, babası eve biraz geç kalsa telaşa kapılan bir çocuğun; öz anne babasının, kendisine kıymasından, hayatını çalmasından bahsediyoruz.

 Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok yerinde en önemli sosyal ve kültürel problemlerden biri olan küçük yaşta çocukların evlendirilmesi ailelerin onayı olsa dahi;

Suçtur.

İnsan hakları ihlalidir.

Çocuğun cinsel istismardır.

Erken Evlilikler Olası Sakıncaları:

Yaşama Hakkına Tehdit:

İnsan için ‘’Yaşama hakkı’’ tüm hakların en temel olanıdır. “Geri alınamayan, telafisi olamayan” niteliktedir. Yaşam olmadığında, hayat son bulduğunda diğer haklardan bahsedilemez. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde de altı en çok altı çizilen, vurgulanan ve ilk sayılan haktır .

Erken yaşta evlilik çoğu kez erken annelik deneyimine neden olmaktadır. Erken evliliklerde evliliğin birinci yılında gebe kalma oranları %90’ların üzerindedir. Gebelik ve doğum her yaş grubunda riskli iken, adolesan gebeliklerde hem anneler ve hem de doğacak bebekleri için bu risk kabul edilemez düzeydedir. Bedenin anatomik, fizyolojik, hormonal gelişimi henüz tamamlanmadığından, doğum komplikasyonları çok daha sık, çok daha tehlikelidir. Dolayısıyla erken evlilikler riskli erken gebeliklere neden olarak hem anne hem de yenidoğanın hayatını önemli ölçüde riske atar.  

Ruh Sağlığına Tehdit:

Gelişim döneminde olan bir çocuk, evlilik ile uygun olmayan yaşantılar ve beklentilere maruz kalarak ağır bir yük altına girer.

Oyun oynaması, ders çalışması, yapabildiklerini görerek başarı hissini duyumsaması ve kendilik değerini  geliştirmesi, yaşıt ilişkileri kurarak sağlıklı kimlik duygusu geliştirmesi gerekirken..

İyi bir gelin, iyi bir eş, iyi bir anne rolü üstlenmek zorunda kalır..

Ev yönetme, çocuk büyütme sorumluluklarını yüklenmek zorunda kalır..

Henüz kendi kimlik yapılanması tamamlanmamışken bu rolleri  becerebilmesi, sorumlulukların üstesinden gelebilmesi zor gelir. Zamanında yaşanılamayan çocukluk doyumları, ertelenmiş hayallerin hissettirdiği hayal kırıklıkları ile baş edebilmek o zihin ve ruh için oldukça örseleyicidir.

Yetersizlik düşünceleri, değersizlik duygularının oluşması kaçınılmazdır.

Depresyon, uyum bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, konversif bozukluk ve intihar gibi çeşitli ruhsal sorunlar oldukça sık görülür.

Yaşam hakkını tehdit eden, ruh sağlığında kalıcı bozulmalar oluşturan genç yaş evlilikleri ile aynı zamanda kızların eğitim hayatları kesintiye uğramakta, vasıflı olamadıkları için istihdam imkânlarından da yeteri kadar yaralanamamaktadırlar. Dolayısıyla eğitim alma, meslek edinme, kendilerini sosyoekonomik refaha taşıma ümitleri ve hakları ellerinden alınmaktadır.

 Erken yaşta evlilikler kadına şiddetin de önemli bir nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu evlilikler daha çok kadın aleyhine sonuçlanmakta, evlilik sorunları, aile içi şiddet ve boşanma daha sık görülmektedir.

Kısacası;

Erken yaş evlilikler, ‘Çocuk’ ve ‘Evlilik’ kelimelerinin yan yana kullanımının hissettirdiği rahatsızlıktan çok daha öte olumsuzluklar içermekte..

GENÇ HAYATLARI TEHDİT EDİYOR…

ÖĞRENİM HAYATINI SEKTEYE UĞRATIYOR...

KADINA ŞİDDETE NEDEN OLABİLİYOR..

Nedenleri

Henüz ergenliğe bile girmemiş kız çocuklarının kendilerinden yaşça çok daha büyük erkeklerle zorla, iradeleri dışı evlendirilmelerini açıklayacak mantıklı bir gerekçe öne sürülemeyeceği kanaatindeyim.

Toplumun sosyal yapısı,yoksulluk, düşük eğitim düzeyi, geleneksel uygulamalar, kalıplaşmış yargı ve inanışlar ile çocuk yaşta evlenmeleri normalize edebilir miyiz ?

Anne babanın iradesi öncüğünde gerçekleşen bu evliliklerin, ailenin kendilerine göre haklı nedenlerinin olması ile daha masum hale gelebileceğini mi düşünüyorsunuz ?

Çocukluğunu yaşamadan koca koca adamlara eş olarak verilen hayatların bir telafisi olabilir mi ?

Sonuç:

Çocuğa yönelik cinsel istismarda, uygulanan eylemin mutlaka şiddet içermesi gerekmediği gibi çocuğun rızasının olup olmadığına bakılmaz.

Erken yaşta evlenmelerin nedenleri çok boyutlu, çözümü de çok boyutlu çaba gerektirmektedir. Önüne geçebilmek için medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çabaları en önemlisi de toplumun vicdani duyarlılığı gerekmektedir.


 
Üst Alt