Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı'nın akabinde açıklamalarda bulundu.
?Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu formda:
-Afetin duyulduğu andan itibaren devletimiz halkımızın yanında yer almıştır. Bugünkü kabine toplantımızda durumu etraflıca değerlendirdik. Giresun'daki vergi mükelleflerimizi zorlayıcı sebep kapsamına alıyoruz. Bildirimlerin müddetini 15 Aralık 2020'ye , tahakkuk eden vergilerin ödeme mühletine 31 Aralık 2020'ye kadar uzatıyoruz.
-Her türlü ceza, gecikme müddetlerini 31 Aralık'a alıyoruz. 2020 yılı üçüncü süreksiz vergi devrine ait süreksiz vergi beyannamelerinin de alınmamasını kararlaştırdık. Amme borçlularından faizsiz halde 24 ay müddetle erteliyoruz.
-Vergi mükelleflerini zorlayıcı sebep kapsamına alıyoruz. Ülkemizin pek çok yeri üzere Karadeniz'de de kuralların zorlamasıyla coğrafyanın gerçeklerini dikkate almayan bir yapılaşma ortaya çıkmıştır. Bir müddettir bu mevzudaki hassasiyetimizi kentsel dönüşüm, yeni imar planları ile aslında hayata geçiriyorduk. Yaşadığımız her afet bizi daha kararlı hareket etmeye yöneltmektedir.
-İnşallah bizden sonraki jenerasyonlara her bakımdan daha inançlı ve yaşanılabilir bir Türkiye bırakacağız. Ekranlarda izlediğimiz Giresun, Dereli tamamiyle Dereli'nin merkezinin nasıl kayalarla dolup taştığını, mağazaların, dükkanlarının ne durumda olduğunu gördünüz. Birebir halde Espiye, birebir halde Espiye. Şu anda Süleyman Soylu, Bekir Pakdemirli, Murat Kurum kardeşimiz çabucak oraya geçtiler ve milletvekili arkadaşlarımızla birlikte çalışmaları vatandaşlarımızla birlikte yerinde izleyerek atılması gereken adımları atmak, mâlum jandarmalarımızdan şehit olanlar oldu, onların takibi, tıpkı formda sivil vatandaşlarımızdan şehit olanlar oldu, onların takibi, yaralılarımızın hastanelerde takibi devam ediyor.
-Bekir Pakdemirli kardeşimiz Adana'da çıkan yangın sebebiyle daha sonra Giresun'dan Adana'ya geçti. Artık de yeniden Giresun'a Adil Bey'i, Ulaştırma Bakanımızı gönderiyorum. Tıpkı biçimde yeniden elektrikteki badireler sebebiyle Fatih Bey'i de oraya gönderiyoruz. Karayolları olarak rastgele bir düşünce var, yok şahsen yerinde takip etmesini istiyorum.
-Karayolları Genel Müdürümüz orada olmasına karşın Ulaştırma Bakanım da orada bulunsun, olaya müzaharet etsin, bir an evvel altyapıyla ilgili zahmetleri inşallah giderelim.
Karadeniz'deki doğalgaz keşfi
-Türkiye'nin kalkınma gayretindeki en büyük külfetlerden biri güçteki yüksek oranlı dışa bağımlılığı olmuştur. Ufak tefek petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahipsek de gereksinimimizin yanında devede kulak misali kalıyordu.
-İhracatımızı olağanüstü arttırmamıza karşın güçteki yapısal dert sebebiyle cari açığımızı bir türlü kapatamıyorduk. Yerli ve ulusal imkanları seferber ederek güçteki dev açığa kısmi de olsa tahlil getirmeye çalıştık. Elektrik üretimi oranını üçte ikiye çıkardık. Petrol ve doğalgazda dışarıya bağımlılığımız önemli bir seviyedeydi.
-Derin deniz aramaları için birinci sondaj gemimizi alarak bismillah dedik. Akabinde ikinci sondaj gemimizi, bu yılın başlarında da üçüncü sondaj gemimizi aldık. Fatih, Yavuz, Yasal ismini verdiğimiz derin deniz sondaj gemileriyle dünyanın en büyük filolarından birine sahip olduk. Oruç Reis, Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemilerimizi devreye soktuk.
-Çalışmalarımızı engellemek isteyenlere gerektiğinde güç kullanmak değerine hakkımıza sahip çıkacağımızı gösterdik. Ege'de de, Akdeniz'in en uzun kıyısına sahip devleti olarak ülkemizin hakkının, hukukunun, çıkarlarının gereğini tereddütsüz halde yerine getirdik. Karadeniz'i de arama alanımıza dahil ettik. Azim ve kararlılıkla bu çalışmaları hayata geçiren Güç ve Olağan Kaynaklarımız eski Bakanımız Berat Albayrak ve halihazırdaki bakanımız Fatih Bey'e bir defa daha teşekkür ediyorum.
-Karadeniz'de Sakarya Gaz Alanı ismini verdiğimiz bölgede 320 milyar metreküp rezerve sahip doğalgaz kaynağı keşfettik. Bu muştuyu geçtiğimiz cuma günü milletimizle paylaştık. Rezervin çok daha büyük kaynağın birinci habercisi olduğu tarafında kuvvetli bulgular var. İnşallah bu müjdenin devamı gelecek. Bu kuyuların sayısının fazla oluşu oradaki ümitlerimizi çok daha arttırıyor.
'Gazın fiilen milletimizin hizmetine sunulması 2023 yılını bulacak'
-Gazın fiilen milletimizin hizmetine sunulması 2023 yılını bulacak. Önümüzdeki süreçte Akdeniz'de de emsal sonucu alacağını umuyoruz. Elektrik üretiminde yerli ve yenilenebilir kaynaklarla bağımsızlığını ilan eden Türkiye doğalgaz ve petrolde benzeri düzeye ulaştığında Allah'ın müsaadesiyle yepisyeni bir devir başlayacaktır.
-Yıllardır dışarıya oluk oluk akıttığımız kaynaklarımızı kendi ülkemizin kalkınması, amaçlarımızın gerçekleşmesi, milletimizin zenginleşmesi için kullanacağız. Savunma sanayinden ticari kullanımlara kadar her alanda Türkiye'yi hak ettiği düzeye çıkartacak çalışmaları destekliyor, teşvik ediyoruz. Kazandığımız her muvaffakiyet milletimizin özgüvenini yükseltmektedir.
-Yıllarca bu milletin önünü kesen araçların tümünü yerle yeksan ediyoruz. Yapılamaz denen, cüret edilemez denen ne varsa yaptık. Müsaade vermezler denilen ne verse müsaade istemeden yapılabileceğini gösterdik. Bize yıkılmaz kaleler olarak gösterilen sırça köşkleri harekatlarımızla tuzla buz ettik. Aşılmaz bentler olarak gösterilen kilden duvarları yüreğimiz, atılganlığımızla yıktık geçtik.
-Yaptırım tehditlerini sağlam duruşumuzla birer birer boşa çıkarttık. Maruz kaldığımız ikili standart, çiğnenen teamülllere karşın girdiğimiz yoldan geri dönmedik. Siyaset, iktisat, askeri alanda kendi kararlarını kendi alan, kendi gayelerini belirleyen, projelerini kendi uygulayan bir Türkiye inşa ettik. İnşallah en kuvvetli devri geride bıraktık. Ektiğimiz tohumların hasadını toplamanın, verdiğimiz emeklerin karşılığını görmenin vaktidir. Bu kuvvetli uğraşta ülkemizin ve milletimizin yanında yer alan herkesten Allah razı olsun diyorum.
-Kendi halkın safında olmak yerine gavurun kılıcını çalmayı tercih edenleri de milletimize havale ediyoruz. Teröriste terörist, darbeye darbe diyemeyen, düşmana düşman diyemeyen Rabbim bizi bu türlü mankurtlardan eylemesin diliyorum. Kin, nefret, hasımlık çukurunda boğulanları kendi akıbetleriyle başbaşa bırakıyoruz. Biz 83 milyonla daha güçlü, büyük, huzurlu, müreffeh bir geleceğe gerçek başlattığımız bu kutlu yürüyüşü sürdüreceğiz.
'Türkiye döviz ve altın değerleri bakımından kıymetli güce sahiptir'
-Bize dayanak olan bizimle yürüyen herkesten Allah razı olsun. Öteki alanlarda ülkemize diş geçiremeyenler yeniden ekonomimize saldırıyorlar. Klasik hale gelen döviz kuru, faiz, enflasyon, şer üçgenini bir sefer daha başımıza musallat etmek için tüm güçleriyle yükleniyorlar.
-Merkez Bankamızın 45,4 milyar doları dövizdir. 2016 yılında altın rezervimiz yalnızca 14 milyar dolar düzeyindeydi. Yurtdışındaki altınımızı ülkemize getirerek, ülkemizde çıkan altını Türk Lirası üzerinden alarak altın rezervimizi yaklaşık üç kat arttırdık.
-Türkiye döviz ve altın değerleri tarafından kıymetli güce sahiptir. En büyük rezervi de Karadeniz'in altında bulduğumuzu tekrar hatırlatmak isterim. Türkiye çok yakında doğalgazda dünyanın en büyük rezervlerinden birine inşallah sahip olacaktır. Buradan elde edilen her kuruşluk yarar milletimizin hayat düzeyini yükseltecek çalışmalara gidecektir. Her alanda milletimizin cebine ek kaynak girişi sağlayacağız.
-Bu hakikate karşın ülkemizle ilgili olumsuz hava pompalayanların bir kısmı bunu esasen doğrusuna, yanlışına bakmaksızın taammüden yapıyor. Maksatları siyasi sonuç almaktır. Ekonomiyi araç olarak kullanıyorlar. Dünyanın salgınla en başarılı gayretini yürüten ülkelerinden birini en berbatları ortasına koyanların içerideki akıldanelerinin kim olduğunu pek âlâ bildiğimiz yeminli Tayyip Erdoğan ve AK Parti düşmanlarıdır.
-Ekonomi notumuzu aksiye dönüştürenlerin bu aklı nereden aldıklarını görebiliyoruz. Tüm dünyanın borç batağına sürüklendiği periyotta Türkiye kendi istikrarları üzerinde yoluna kararlılıkla devam ediyor. Türkiye kamu borç yükünün ulusal gelire oranında yüzde 35,6 ile nitekim çok güzel bir yerde duruyor.
-Maruz kaldığımız hücumlara karşın dimdik ayakta kalmamızı hazmedemeyenlerin yeni oyunlar, tuzaklar, senaryolar peşinde koşmaları şaşırtan olmaz. Dışarıdaki senaryolara içeride figüranlık yapanlar önümüze mahzurlar düzenler istedikleri kadar uğraşsınlar başaramayacaktır. Herkesin bir hesabı vardır lakin hiç elbet en büyük hesap sahibi Allah'tır. Biz Rabbimizin hesabına ram olduk. BM'ye deklare edilen kıta sahanlığı hudutları içinde Oruç Reis tarafından yürütülen sismik araştırmalarımızla ilgili seyir durumumuzun müddetini 27 Ağustos'a kadar uzatmıştık. Nokta mı, virgül mü? Buraya ben artık bir virgül yoğunum.
'Yunanistan kendi kendini içinden çıkamayacağı bir kaosun içine atmıştır'
-Yunanistan yetkisiz halde ve şımarıkça bir edayla kendi Navtex bildirisini yayınlamıştır. Yunanistan'ın bu türlü bir ilana hakkı yoktur. Bölgede bulunan tüm gemilerin kıyı ve seyrini tehlikeye atan bir şımarıklıktır. Komşuluk münasebetlerine muhalif bu tavrıyla Yunanistan kendi kendini içinden çıkamayacağı bir kaosun içine atmıştır. Yunanistan'ı Türk donanmasının önüne atanların yarın yaşanacak problemde ortada görünmeyeceklerini Yunanlı komşularımızın bilmesini mülahaza ediyoruz. Bu bölgede hakkını ve hukukunu korumak konusunda çok daha kararlı hareket edecektir. Bundan sonra ortaya çıkacak sonuçlara katlanmaya çalışanlar Navtex'te karşımıza çıkacaklardır.
-Türkiye 200 yıldır insan hakları, hukuk devleti üzere kozmik kıymetler haline dönüşen çizginin takipçisidir. Yaşadığımız kayıplara, acılara karşın bu pahaları sonuna kadar müdafaayı ve yaşatmayı başarmış bir milletiz. Biz dost ve kardeş olarak gördüğümüz halkların güvenliği ve iyiliği için kendi canımızı feda ediyoruz. Bu sağlam maya günümüzde birebir formda bize taraf vermekte, istikamet çizmektedir. Bu faziletli duruş batının kurduğu demokratik ve ekonomik sistemin dünya çapında hükümran olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Biz de Osmanlı'dan itibaren basamak evre bu sistemin içinde yer almanın çabası içinde olduk. Biz bu tercihi yaptık fakat batının bize hiçbir vakit tıpkı hüsnüniyetle yaklaşmadığını da kabul etmek durumdayız. Hangi adımları atarsak atalım batı bizi hiçbir vakit kendisi üzere görmedi. Bu gerçeği AB tam üyelik sürecinde şahsen yaşamış bir şahısım.
-18 yıldır ülkede Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yaptım. AB ile olan görüşmelerin daima içinde oldum. Fakat AB önderlerinin daima tutarsızlıklarıyla karşı karşıya olduk. Hiçbir vakit dürüst olmadılar, kelamlarının gerisinde durmadılar. Ülkemizin tam üyeliği için hangi kuralları önümüze getirdilerse tamam dedik, ne istedilerse yaptık, ancak sonuçta ortaya çıktığı üzere AB'nin bizi tam üyeliği yapmak üzere ta başından itibaren niyeti yoktur.
-AB'nin bir kıymetler bütünü değil bir küme ülkenin saplantısının esiri bir yapı olduğunu gördük. Ülkemize karşı teröristleri destekliyor. Yunanistan'dan FETÖ, PKK giriyor, gittiği yer neresi? Almanya. Bir başka kısmı Fransa'ya gidiyor. Onlara mesken sahipliği yapıyorlar. Dostluk bu mu? Bunlarla oturduğumuzda maalesef inkar ediyorlar. Her türlü sapkınlığı destekliyorlar.
'Türkiye'ye karşı sergilediği ikiyüzlü hal AB'nin sonunun da ilanı olmuştur'
-Türkiye'ye karşı sergilediği ikiyüzlü tutum AB'nin sonunun da ilanı olmuştur. Artık dünyada hiç kimse buna bir pahalar manzumesi olarak bakmıyor. Bu ülke yıllarca NATO ittifakının doğu kanadının en kıymetli ülkesi olan Türkiye'yi terör örgütleriyle uğraşında yalnız bırakmıştır. Ne yazık ki bir terör devleti kurulmasının da önünü açtılar. Bu terör devletinin kurulmasıyla ilgili olarak her türlü silah takviyesini binlerce kamyonlarla Fırat'ın doğusuna yığdılar.
'Terör örgütüyle bir olup ülkemize karşı durum alan hastalıklı zihniyet, Amerikan siyasetini esir almıştır'
-Bunları konuştuğumuzda 'yok bu türlü bir şey' dediler. Hepsi kayıtlarımızda, istihbari bilgilerimizde var. PKK, YPG terör örgütüyle bir olup ülkemize karşı durum almışlardır. Bu hastalıklı zihniyet Amerikan siyasetini esir almıştır. Ülkemiz terör örgütlerinin hücumlarına uğradığında başını çeviren, darbeye maruz kaldığında heyecanla neticeyi bekleyen bu zihniyet demokrasinin yüz karasıdır.
'Oturup çay içmişliğimiz var, bu türlü bir ifadeyi nasıl kullanırsınız?'
-Türkiye'de darbe ile yapamadıklarını muhalefeti destekleyerek gerçekleştireceklerini kameralar önünde söylemekten çekinmiyorlar. Tanışıklığımız var, en azından oturup çay içmişliğimiz var. Bu türlü bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsınız? Lakin kullandılar. Bu hezeyana yanıt vermesi gereken bizden evvel muhalefet olmalıdır. Ülkemiz muhalefeti bu ağır ithama yansısını tüm şiddetiyle ortaya koymak yerine bahsin bir müddet sonra gündeme geldiğine dair bir zırvanın ardına sığınmıştı.
'Delikanlıca milletin karşısına çıkıp, müsabakaya bile cüret edemiyorlar'
-Bu siyasi anlayış Türkiye'nin en büyük ayıbı ve kaybıdır. Seçimlerde delikanlıca milletin karşısına çıkıp, müsabakaya bile cüret edemiyorlar. Şeytana bile pabucunu aykırı giydirmek için binbir alavare dalavere ile siyaset mühendisliği oynuyorlar. Biz harbi olun, hasbi olun, mert olun, delikanlı olun, yenileceksiniz, öyleyse onurunuzla yenilin, bunu söylüyoruz.
-Kin, hasımlık ve bağnazlıkla kararan gönüller gözleri de kör ediyor. Kimlerle yürüdüklerine, kimlerden takviye aldıklarına dahi bakmıyorlar. Türkiye siyasetinin tek mottosunun Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin haline dönüşmüş olması hakikaten yüreğimizi acıtıyor. Sandıkla geldik, gidecekse o denli gideriz. Bunun kararını terör örgütleri, marjinal sapkın kümeler ne Amerika ve oradaki odaklar verebilir. Tek karar merci millettir.
-AK Parti ulusal iradenin üstünlüğü prensibiyle bu çarkı kırdığı için 18 yıldır iktidardır. Devayı dışarıda arayanlar için bundan daha büyük örnek ve ibret olabilir mi? Allah'ın müsaadesi ve milletimizin dayanağı ile 2023'te de milletimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Şayet muhalefet faşist kafayı değiştirmezse korkarım 2028'de de birebir şeyi konuşuyor olacağız.
-Dünya ile birlikte ülkemizi de tesiri altına alan koronavirüsle uğraşımız sürüyor. Maalesef son devirde olumsuz bir görünümle karşı karşıyayız. Düğün, cenaze, taziye, tatil üzere toplu etkinlikler virüsün yayılma alanı haline dönüştü. Hele hele plajlar, buralar başka felaket. Can kaybında küçük de olsa bir artış yaşanıyor. Bundan ötürü hüzünlüyüz. Milletimizden bir kere daha tamam diye söz ettiğimiz paklık, maske, ara kurallarına sıkı bir biçimde riayet etmesini istiyoruz.
-Her bir kuralın gerisinde çok büyük deneyim, emek, bedel ve acı vardır. Paklığa dikkat etmeyen, maske takmayan, fiziki aralığa uymayan her kişi, temas ettiği herkes için sonu vefata kadar tehdit kaynağı haline dönüştüğünü unutmamalıdır. Kimileri taşıyıcı olduğu için hastalığın ağır tesirlerini hissetmiyor olabilirler ancak bu şahıslar virüsü bulaştırdıkları kişinin hayatını kaybetmesine, çok büyük acılar çektirmesini hiçbir vakit aklından çıkarmamalıdır.
-Milletimden bir defa daha rica ediyorum. Türkiye şu illeti yenene kadar lütfen kurallara uyalım. Uymayanları ikaz edelim. Tamam; yani paklık, maske, aralık. Fakat bir de bir gün bir şey daha hatırlatacağım. Lütfen şu sigaralarınızı bilhassa artık çöpe atın. Biliniz ki en büyük tehdit ögelerinden bir tanesi de işte o sigaradır. Kendi kendinize adeta vefat fermanını imzalıyorsunuz o sigaranın dumanıyla. Bunu da bir kenara koymanız lazım. Her türlü toplu aktifliğe işte bu müddette orta verelim. Düğünlerimizi az sayıda iştirakle, kısa müddette yapmanın bize hiçbir maliyeti olmaz. Çok çok sevdiklerimin dahi düğünlerine gitmedim, gitmiyorum. Kendilerini makamıma davet ediyorum, kendileriyle görüşüyorum, hediyelerimi de makamımda veriyorum ve bir halde uğurluyorum. Taziyelerimizi telefonla bildirmek, Fatihamızı uzaktan okumak tıpkı sonucu verir.
-Türkiye'nin üretimde, istihdamda, ihracatta amaçlarına ulaşabilmesinin yolu da salgının seyrini düşürmesinden geçiyor. Geniş bir alanda tarihi gayret yürüten bir ülke olarak gücümüze, dikkatimize, gücümüze alanda gereksinim var. Denizi geçtiğimiz yerde derede boğulmamak için daima birlikte dikkatli, dirayetli hareket edelim. Bir defa daha sizlere sevgilerimi, hürmetlerimi sunuyorum, hepinizi Allah'a emanet ediyorum. Kalın sağlıcakla, teşekkür ediyorum.