bilgiliadam
Yeni Üye
Cumhuriyet Sonrası Turk Resim Sanatcıları,
Cumhuriyet Donemi Turk Resim Sanatı
Cumhuriyetimiz gecmişindeki altı asırlık bir devletin maddi ve manevi deneyimlerinden yararlanarak cok sağlam temellere oturtulmuştur Bu durum, devletin kuruluşundan gunumuze birlik ve beraberliğe verdiği onemden, cağdaş uygarlıklar duzeyi ve otesi hedeflere odaklanmasından, tum insanların barış ve refahı adına secmiş olduğu tam demokrasi yolundan ve diğer ulkelerle barış uzerine temellendirdiği ilkelerden de anlaşılmaktadır Cağdaş dunyada sanat eğitimi, artık hukumetlerden ote devletin bir politikası olarak desteklenmektedir Cunku sanat eğitimi, genel eğitim icinde onemli bir yere sahiptir Milletlerin tarihine bakıldığında da yine bu gercek fark edilecektir Bu nedenle gunumuz insanının “omur boyu eğitime gereksinimini belirtirken, sanat eğitimini bu eğitimin odağında duşunmek durumundayız Aksi takdirde hayat damarlarından biri kopmuş olan bir milletin ne denli yaşayabileceği kuşkuludur Konuya ilişkin gercekleştirilen literatur incelemesinde, Turkiye ’deki sanat eğitimi uygulamalarının, uluslar arası standartlara cok yakın olmadığı anlaşılmıştır Ancak, dunden bugune gelinen noktanın da kucumsenmemesi ve gelişim seyrinin bilinmesiyle bu ivmenin daha da yukseleceği gerceğine de inanılmaktadır
Osmanlıda resim sanatının kendini hissettirmesinden once sanat alanındaki hareketler suslemecilik ile sınırlıydı Bu donemde suslemecilik o kadar ileri gitmişti ki 3 Ahmet zamanında Sebi isimli sanatcı cekmeceleri lakeli manzaralarla bezemişti Ceşitli donemlerde sanatcılar en kucuk objeyi bile resim yaparak susleme yoluna gitmiştir Suslemecilik ve duvar resimlerinin daha sonra tuval resimlerine bırakması cok da kolay olmamıştır Resmin temelini oluşturan minyatur resmi zamanını doldurmuş ama Osmanlı resmi icin onemini devam ettirmiştir Ve zamanla yerini modern resme bırakmaya başlamıştır1Resim sanatımızdaki ilk primitiflerle birlikte pentur, yağlı boya ressamları da sanat tarihimizdeki yerini alarak şimdiki modern Turk resim sanatının temelini atmışlardır 15 yuzyılda Fatih Sultan Mehmet, İtalyan sanatcı Gentile Bellini ’yi bugun Londra National Gallery ’de sergilenen kendi portresini yaptırtmak uzere cağırmasına rağmen Batı tarzı resim, Osmanlı İmparatorluğu ’nda benimsenmemiş bunun yerini genelde minyatur sanatı almıştır Gecen sure zarfında Osmanlı İmparatorluğu ’na gelerek calışmalarda bulunan Batılı bazı sanatcıların olduğu bilinse de bu sanatcıların saray ve cevresinden buyuk destek gordukleri donem, Osmanlı ’nın Avrupa ile ilişkilerini arttırdığı Batılılaşma donemi olmuştur Ayrıca Osmanlı minyatur sanatının geleneksel cizgisinden ayrılmaya başlaması da yine aynı doneme rastlamaktadır 18 yuzyıl, Osmanlı sanatı acısından bir donum noktasını ifade etmektedir Bu yuzyılda ulkemizde yabancı sanatcıların resim ve mimari alanında etkinlikleri surerken III Selim (17891807) donemi ıslahatları arasında Batı yontemlerine uygun eğitim yapan askeri okulların kurulması kararlaştırılmıştır Bunlardan 1794 yılında eğitime başlayan Muhendishanei Berii Humayun adını taşıyan askeri okulda askeri amaclı ilk resim dersleri verilmeye başlanmış, fakat bu dersler icinde perspektif, ışıkgolge gibi kurallar da yer almıştır III Selim ’in başlattığı ıslahata II Mahmud (18081839) devam etmiş ve yine cağdaş anlamda eğitim veren Harbiye, Tıbbiye, Bahriye gibi askeri okullar acılmıştır II Mahmud, aynı zamanda kendi resmini coğaltarak devlet dairelerine astırarak yeni bir geleneğin başlatıcısı da olmuştur Askeri okullarda eğitim goren ve resim yapmaya ilgi duymuş olan sanatcılarımız cağdaş Turk resim sanatının bir bakıma onculuğunu yapmışlardır Genel olarak Asker Ressamlar Kuşağı olarak adlandırılan bu donem ressamları arasında en etkin olanları Kolağası Husnu Yusuf Bey, Ferik Tevfik Paşa, Osman Nuri Paşa, Ferik İbrahim Paşa, Huseyin Zekai Paşa, Şeker Ahmet Paşa, Suleyman Seyyid Bey, Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa ’dır Resimlerinde genel olarak peyzaj, naturmort gibi konulara ağırlık veren asker ressamlardan Şeker Ahmet Paşa ’nın kendini paleti ve fırcasıyla resmetmiş olduğu Kendi Portresi ise bu donem icin figur alanında yapılmış en onemli calışmadır Bu arada İstanbul ’da gercek anlamda ilk resim sergisi Şeker Ahmet Paşa ’nın cabalarıyla 27 Nisan 1873 tarihinde acılmıştır
Ataturk bir Ortacağ imparatorluğundan, cağdaş bir ulusal devlet yaratma cabasını simgelemiştir Ataturk ’un tarih, dil ve guzel sanatlara onem vermesinin sebebi de bunun icine girer Bu toplumunda kulturunu oluşturan temel oğeler ise ulusal beraberliği sağlayan dili, tarihi ve sanatıdır Sanat bir toplumun kulturunun urunudur Kultur kelimesi “Bir toplumun yaşam duzeyini oluşturan bilgi, duygu, duşunce, dil, sanat ve yaşayış bicimlerinin tumudur Kısacası tek sozcukle “Uygarlıktır Ataturk duşunce sistemi Cumhuriyet ile birlikte yeni kultur doneminin başlamasıdır Ataturk Turk toplumunun Batı dunyasınca kabul edilmiş kulturel değerlere kavuşmasını istiyordu Kulturleşme suresince guzel sanatlara onem veren Ataturk, 1923 yılında Cumhuriyet ilan edilişinden 1938 tarihine kadar son nefesini verinceye dek, 15 yıl Turkiye Cumhuriyeti ’ni ekonomik, siyasal ve kulturel alanlarda her yonu ile cağdaş bir devlet olması icin cabalamıştır 1924 ’de resim konusunda yetiştirilmek uzere, Guzel Sanatlar Akademisinden Avrupa sınavını kazanan beş ressam Paris ’e gonderilmiştir Bunlar Cevat Dereli (19001989), Mahmut Cuda (19041988), Refik Ekipman (19021974), Muhittin Sebati (19911935) ve Şeref Akdik (18981972) ’dir Akademiden ayrılıp Munih ’e gidenler 1922 ’de Mahmut Cuda ve Ali Celebi (1904) olmuştur 1923 ’de Zeki Kocamemi (19001959) Turk Ocağı tarafından Munih ’e gonderilmiştir 1925 ’de Hale Asaf (19021938) izlemiştir 1924 ’den itibaren, her yıl Akademi Resim ve Heykel bolumu mezunlarından Avrupa sınavını kazananlar, Avrupa sanat merkezlerine gonderilmişti İlk grup sanatcılar, 19271928 ’de Turkiye ’ye donduler
Modern Sanat Eğilimleri
Bugune kadar olan kısa zaman diliminde Turk resminin modern devresi, hareket ve mana itibari ile dikkate değerleri gostermekte ve resim tarihimizin en zengin bir kısmını teşkil eder Bunun nicin boyle olduğunu anlamak icin resim sanatının sosyal yapımız icinde yuzyılına yakın bir zamanda goz onunde bulundurmak gerekir Turk resminde en onemli gelişme, 1928 kuşağı sanatcılarının uyguladıkları Kubizm ve Ekspresyonizm (Dışavurumculuk) sanat akımlarıyla meydana gelmiştir Turk resminde 1927 ’den sonra gorulebilmiştir Munih ’ten donen Zeki Kocamemi ve Ali Celebi, Avrupa modern sanat akımlarını getiren iki oncu sanatcı olmuşlardır Resim sanatımızda ilk duşunsel eğilim onlarla başlamıştır Calışmalarında gorulen desen (sert, neşeli ve eğri cizgilerle geometrik kuruluş, bicim ve planların değerlendirilişi ile ortaya cıkan konstruksiyon, Turk resmine katkıda bulunmuştur Zeki Kocamemi Kubist anlayışında hacimlerinin geometrik duzenini aradı Tabloda derinliği; yakın uzak planlarının ve kitlelerin birbiri ile olan ilişkisini, cizginin yonlerinde zıtlıklar ve renklerle vermeye calışmıştır Ali Celebi ise Kubist duşuncede, nesneleri niteliklerini kaybettirmeden geometrik anlayışta betimlerken; kubizmin geometrik inşacı yanı ile Ekspresyonist anlayışı kişiliğine gore başarılı olarak birleştirmiştir Ali Celebi ve Zeki Kocamemi ’nin getirdiği modern sanat akımları, bu gruptan Cemal Tollu (18991964), Refik Epikman, Muhittin Sebati ile 1924 ’de Paris ’ten sonra Munih ’te Hofmanın ile calışan Hale Asaf ve daha ileriki yıllarda Cevat Dereli tarafından uygulanmaya başlanılmıştır Zeki Kocamemi Kubist anlayışında hacimlerinin geometrik duzenini aradı Tabloda derinliği; yakın uzak planlarının ve kitlelerin birbiri ile olan ilişkisini, cizginin yonlerinde zıtlıklar ve renklerle vermeye calışmıştır Ali Celebi ise Kubist duşuncede, nesneleri niteliklerini kaybettirmeden geometrik anlayışta betimlerken; kubizmin geometrik inşacı yanı ile Ekspresyonist anlayışı kişiliğine gore başarılı olarak birleştirmiştir Ali Celebi ve Zeki Kocamemi ’nin getirdiği modern sanat akımları, bu gruptan Cemal Tollu (18991964), Refik Epikman, Muhittin Sebati ile 1924 ’de Paris ’ten sonra Munih ’te Hofmanın ile calışan Hale Asaf ve daha iler ki yıllarda Cevat Dereli tarafından uygulanmaya başlanılmıştır
Mustakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği (1929)
Cağdaş Turk resim sanatının gelişmesinde sanatcı gruplarının, birlik ve desteklerinin cok onemli rolu vardır
Bu donem, resim sanatında onemli hareketlere tanık olagelmektedir Avrupa sanatının cağdaş akımlarına paralel eğilimler, D grubu adı altında toplanan ressamların karma ve tek sergilerinde goze carpmaya başlar Ama dikkat edilirse, Cumhuriyet donemi ressamlarında idealist bir şekilde de olsa, Anadolu halkına ve rengine bir yaklaşma gorulur Bircoklarını, folklor sorunlarıyla atbaşı giden bir nakış ilgisi sarar 1950'lere kadar Cumhuriyet doneminin onemli ressamları Turgut Zaim (19061974), Zeki Kocamemi (19011959), Cemal Tollu (18991968), Nurullah Berk (19061982), Bedri Rahmi Eyuboğlu (19131975), Sabri Berkel (1909), Cevat Dereli (19011989), Ali Avni Celebi (1904), Eşref Uren (18971984), Muhittin Sebati (19011935), Hale Asaf (19051938) ve Zeki Faik İzer (19051989)'dir Bu sanatcılar arasında Batı resminin etkilerini yerel bir duyuşla karşılaması ve Anadolu temalarındaki başarısıyla Turgut Zaim, kazandığı unu hak etmiştir Resimde folklorcu eğilimleri aşırı olcude gercekleştiren Bedri Rahmi Eyuboğlu ise gucu artan değil eksilen bir gelişme gosterir Bu donem suresince Avrupada kalıp o hava icinde calışmakta direnen sanatcılar arasında yalnız bir tanesi, Fikret Mualla (19031967) buyuk basarı gostermiş ve hayatı memleketinden uzak bir acıyla sona ermiştir Fikret Mualla cağdaş dunya resmini Turk gorsel duyarlığının katkısıyla yorumlamıştır 1950'den sonrası, yeni eğilimleri gercekleştiren resim sanatcılarının donemidir Nuri İyem (1915), Neşet Gunal (1923) gibi toplumcu eğilimde gorulen sanatcıların yanı sıra Orhan Peker (19271978), Nedim Gunsur (1924), Adnan Coker (1928) kişisel usluplarını başarıyla ortaya koyan sanatcılardır Bu sanatcılara Eren Eyuboglu (19131989), Aliye Berger (19061974), İhsan Cemal Karaburcak (18971969), Leyla Gamsız (1921) gibi, resim ilgilerini ozgun bicimlerde geliştiren ressamları da kuşak farkına rağmen katmak gereklidir Ama kuşkusuz, 1959'dan sonraki Turk resim sanatında ozgun kişilikleriyle değer kazanan birkac sanatcıyı unutmamak, hatta bu resim yukunun pek coğunu onların omuzlarında gormek de kacınılmazdır Cihat Burak (1915), Yuksel Arslan (1933), Omer Uluc (1931), yerel bir resim anlayışını başarıyla ortaya koyan kişiliklerdir (Resim Sanatının Tarihi, Sezer Tansağ, sy; 161,162,163)
Resimde Yeni Uslup Arayışı
1975 yılından bu yana, XX yuzyılın son ceyreğindeki ana eğilimler, yansıtan cabalar, resim sanatı alanında urun veren genclerle temsil olunmaktadır Daha once ana cizgileri belirlenmeye calışılan figur ve soyut resim yaklaşımları, kavramsal sanata donuk bicim araştırmaları bir yana bırakılırsa, karşılıklı ilintileri cokca surduren bir oluşum icinde bulunmaktadırlar Ahmet Oktem, Serhat Kiraz, Alpaslan Baloğlu gibi genc sanatcılar kavramsal duzenlemelerinde fotoğraf, resim ve diğer objelerin yer aldıklar, yerleştirildikleri ya da installé edildikleri, mekanı, da değerlendiren bir ozellik taşımasına ozen gostermektedirler Cevrenin sanatsal bir yonde duzenlenmesi, sorununa, ancak gecici bir katkı, olma ozelliği taşıyan bu calışmaların kendilerini,zihinsel bir icerik bağlamında temellendirme istekleri de gorulmektedir Serhat Kiraz'ın 1984 başında duzenlediği bir sergide kavramsal ilişkilere sokulan yuzey ve nesne bicimlerinin acıklanabilmesi icin şu turden kaynak metinlere de başvuruluyordu:
Kendisini algılayan biri bulunduğu surece, devingen bir ufuktur dunyamız; bizim algıladığımız ya da tasarladığımız dunyadır, nesnel ve değişmez bir dunya değil; belli bir anda, belli birinin dunyası olmayan dunya yoktur Bunun sonucu olarak, dunya konusunda her turlu bilginin en azından uc etkenin işlevi olduğu soylenebilir; dunyanın kendisi (uzam), onu ele alan ozne (belli biri) ve her ikisinin de yer aldığı zaman (belli bir an) Bu uc oğeden birinde en ufak bir değişiklik olmuşsa, dunya aynı dunya değildir artık İster bizi cevreleyen gercek evren soz konusu olsun, ister betimlenmiş ya da duşlenmiş oykusel bir evren, uc oğeden biri icin doğru olan, obur ikisi icin de doğrudur; yerlerin evrensel tarihe ya da bireyin ozgecmişine gore her zaman bir tarihselliği olduğundan, uzam icindeki her yer, değiştirme, zamansal yapının yeniden duzenlenmesini gerektirecek aynı bicimde, zaman icinde her yer değiştirme de uzamsal ve bireysel yapıların yeniden duzenlenmesini zorunlu kıldı
Cumhuriyet Donemi Turk Resim Sanatı
Cumhuriyetimiz gecmişindeki altı asırlık bir devletin maddi ve manevi deneyimlerinden yararlanarak cok sağlam temellere oturtulmuştur Bu durum, devletin kuruluşundan gunumuze birlik ve beraberliğe verdiği onemden, cağdaş uygarlıklar duzeyi ve otesi hedeflere odaklanmasından, tum insanların barış ve refahı adına secmiş olduğu tam demokrasi yolundan ve diğer ulkelerle barış uzerine temellendirdiği ilkelerden de anlaşılmaktadır Cağdaş dunyada sanat eğitimi, artık hukumetlerden ote devletin bir politikası olarak desteklenmektedir Cunku sanat eğitimi, genel eğitim icinde onemli bir yere sahiptir Milletlerin tarihine bakıldığında da yine bu gercek fark edilecektir Bu nedenle gunumuz insanının “omur boyu eğitime gereksinimini belirtirken, sanat eğitimini bu eğitimin odağında duşunmek durumundayız Aksi takdirde hayat damarlarından biri kopmuş olan bir milletin ne denli yaşayabileceği kuşkuludur Konuya ilişkin gercekleştirilen literatur incelemesinde, Turkiye ’deki sanat eğitimi uygulamalarının, uluslar arası standartlara cok yakın olmadığı anlaşılmıştır Ancak, dunden bugune gelinen noktanın da kucumsenmemesi ve gelişim seyrinin bilinmesiyle bu ivmenin daha da yukseleceği gerceğine de inanılmaktadır
Osmanlıda resim sanatının kendini hissettirmesinden once sanat alanındaki hareketler suslemecilik ile sınırlıydı Bu donemde suslemecilik o kadar ileri gitmişti ki 3 Ahmet zamanında Sebi isimli sanatcı cekmeceleri lakeli manzaralarla bezemişti Ceşitli donemlerde sanatcılar en kucuk objeyi bile resim yaparak susleme yoluna gitmiştir Suslemecilik ve duvar resimlerinin daha sonra tuval resimlerine bırakması cok da kolay olmamıştır Resmin temelini oluşturan minyatur resmi zamanını doldurmuş ama Osmanlı resmi icin onemini devam ettirmiştir Ve zamanla yerini modern resme bırakmaya başlamıştır1Resim sanatımızdaki ilk primitiflerle birlikte pentur, yağlı boya ressamları da sanat tarihimizdeki yerini alarak şimdiki modern Turk resim sanatının temelini atmışlardır 15 yuzyılda Fatih Sultan Mehmet, İtalyan sanatcı Gentile Bellini ’yi bugun Londra National Gallery ’de sergilenen kendi portresini yaptırtmak uzere cağırmasına rağmen Batı tarzı resim, Osmanlı İmparatorluğu ’nda benimsenmemiş bunun yerini genelde minyatur sanatı almıştır Gecen sure zarfında Osmanlı İmparatorluğu ’na gelerek calışmalarda bulunan Batılı bazı sanatcıların olduğu bilinse de bu sanatcıların saray ve cevresinden buyuk destek gordukleri donem, Osmanlı ’nın Avrupa ile ilişkilerini arttırdığı Batılılaşma donemi olmuştur Ayrıca Osmanlı minyatur sanatının geleneksel cizgisinden ayrılmaya başlaması da yine aynı doneme rastlamaktadır 18 yuzyıl, Osmanlı sanatı acısından bir donum noktasını ifade etmektedir Bu yuzyılda ulkemizde yabancı sanatcıların resim ve mimari alanında etkinlikleri surerken III Selim (17891807) donemi ıslahatları arasında Batı yontemlerine uygun eğitim yapan askeri okulların kurulması kararlaştırılmıştır Bunlardan 1794 yılında eğitime başlayan Muhendishanei Berii Humayun adını taşıyan askeri okulda askeri amaclı ilk resim dersleri verilmeye başlanmış, fakat bu dersler icinde perspektif, ışıkgolge gibi kurallar da yer almıştır III Selim ’in başlattığı ıslahata II Mahmud (18081839) devam etmiş ve yine cağdaş anlamda eğitim veren Harbiye, Tıbbiye, Bahriye gibi askeri okullar acılmıştır II Mahmud, aynı zamanda kendi resmini coğaltarak devlet dairelerine astırarak yeni bir geleneğin başlatıcısı da olmuştur Askeri okullarda eğitim goren ve resim yapmaya ilgi duymuş olan sanatcılarımız cağdaş Turk resim sanatının bir bakıma onculuğunu yapmışlardır Genel olarak Asker Ressamlar Kuşağı olarak adlandırılan bu donem ressamları arasında en etkin olanları Kolağası Husnu Yusuf Bey, Ferik Tevfik Paşa, Osman Nuri Paşa, Ferik İbrahim Paşa, Huseyin Zekai Paşa, Şeker Ahmet Paşa, Suleyman Seyyid Bey, Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa ’dır Resimlerinde genel olarak peyzaj, naturmort gibi konulara ağırlık veren asker ressamlardan Şeker Ahmet Paşa ’nın kendini paleti ve fırcasıyla resmetmiş olduğu Kendi Portresi ise bu donem icin figur alanında yapılmış en onemli calışmadır Bu arada İstanbul ’da gercek anlamda ilk resim sergisi Şeker Ahmet Paşa ’nın cabalarıyla 27 Nisan 1873 tarihinde acılmıştır
Ataturk bir Ortacağ imparatorluğundan, cağdaş bir ulusal devlet yaratma cabasını simgelemiştir Ataturk ’un tarih, dil ve guzel sanatlara onem vermesinin sebebi de bunun icine girer Bu toplumunda kulturunu oluşturan temel oğeler ise ulusal beraberliği sağlayan dili, tarihi ve sanatıdır Sanat bir toplumun kulturunun urunudur Kultur kelimesi “Bir toplumun yaşam duzeyini oluşturan bilgi, duygu, duşunce, dil, sanat ve yaşayış bicimlerinin tumudur Kısacası tek sozcukle “Uygarlıktır Ataturk duşunce sistemi Cumhuriyet ile birlikte yeni kultur doneminin başlamasıdır Ataturk Turk toplumunun Batı dunyasınca kabul edilmiş kulturel değerlere kavuşmasını istiyordu Kulturleşme suresince guzel sanatlara onem veren Ataturk, 1923 yılında Cumhuriyet ilan edilişinden 1938 tarihine kadar son nefesini verinceye dek, 15 yıl Turkiye Cumhuriyeti ’ni ekonomik, siyasal ve kulturel alanlarda her yonu ile cağdaş bir devlet olması icin cabalamıştır 1924 ’de resim konusunda yetiştirilmek uzere, Guzel Sanatlar Akademisinden Avrupa sınavını kazanan beş ressam Paris ’e gonderilmiştir Bunlar Cevat Dereli (19001989), Mahmut Cuda (19041988), Refik Ekipman (19021974), Muhittin Sebati (19911935) ve Şeref Akdik (18981972) ’dir Akademiden ayrılıp Munih ’e gidenler 1922 ’de Mahmut Cuda ve Ali Celebi (1904) olmuştur 1923 ’de Zeki Kocamemi (19001959) Turk Ocağı tarafından Munih ’e gonderilmiştir 1925 ’de Hale Asaf (19021938) izlemiştir 1924 ’den itibaren, her yıl Akademi Resim ve Heykel bolumu mezunlarından Avrupa sınavını kazananlar, Avrupa sanat merkezlerine gonderilmişti İlk grup sanatcılar, 19271928 ’de Turkiye ’ye donduler
Modern Sanat Eğilimleri
Bugune kadar olan kısa zaman diliminde Turk resminin modern devresi, hareket ve mana itibari ile dikkate değerleri gostermekte ve resim tarihimizin en zengin bir kısmını teşkil eder Bunun nicin boyle olduğunu anlamak icin resim sanatının sosyal yapımız icinde yuzyılına yakın bir zamanda goz onunde bulundurmak gerekir Turk resminde en onemli gelişme, 1928 kuşağı sanatcılarının uyguladıkları Kubizm ve Ekspresyonizm (Dışavurumculuk) sanat akımlarıyla meydana gelmiştir Turk resminde 1927 ’den sonra gorulebilmiştir Munih ’ten donen Zeki Kocamemi ve Ali Celebi, Avrupa modern sanat akımlarını getiren iki oncu sanatcı olmuşlardır Resim sanatımızda ilk duşunsel eğilim onlarla başlamıştır Calışmalarında gorulen desen (sert, neşeli ve eğri cizgilerle geometrik kuruluş, bicim ve planların değerlendirilişi ile ortaya cıkan konstruksiyon, Turk resmine katkıda bulunmuştur Zeki Kocamemi Kubist anlayışında hacimlerinin geometrik duzenini aradı Tabloda derinliği; yakın uzak planlarının ve kitlelerin birbiri ile olan ilişkisini, cizginin yonlerinde zıtlıklar ve renklerle vermeye calışmıştır Ali Celebi ise Kubist duşuncede, nesneleri niteliklerini kaybettirmeden geometrik anlayışta betimlerken; kubizmin geometrik inşacı yanı ile Ekspresyonist anlayışı kişiliğine gore başarılı olarak birleştirmiştir Ali Celebi ve Zeki Kocamemi ’nin getirdiği modern sanat akımları, bu gruptan Cemal Tollu (18991964), Refik Epikman, Muhittin Sebati ile 1924 ’de Paris ’ten sonra Munih ’te Hofmanın ile calışan Hale Asaf ve daha ileriki yıllarda Cevat Dereli tarafından uygulanmaya başlanılmıştır Zeki Kocamemi Kubist anlayışında hacimlerinin geometrik duzenini aradı Tabloda derinliği; yakın uzak planlarının ve kitlelerin birbiri ile olan ilişkisini, cizginin yonlerinde zıtlıklar ve renklerle vermeye calışmıştır Ali Celebi ise Kubist duşuncede, nesneleri niteliklerini kaybettirmeden geometrik anlayışta betimlerken; kubizmin geometrik inşacı yanı ile Ekspresyonist anlayışı kişiliğine gore başarılı olarak birleştirmiştir Ali Celebi ve Zeki Kocamemi ’nin getirdiği modern sanat akımları, bu gruptan Cemal Tollu (18991964), Refik Epikman, Muhittin Sebati ile 1924 ’de Paris ’ten sonra Munih ’te Hofmanın ile calışan Hale Asaf ve daha iler ki yıllarda Cevat Dereli tarafından uygulanmaya başlanılmıştır
Mustakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği (1929)
Cağdaş Turk resim sanatının gelişmesinde sanatcı gruplarının, birlik ve desteklerinin cok onemli rolu vardır
Bu donem, resim sanatında onemli hareketlere tanık olagelmektedir Avrupa sanatının cağdaş akımlarına paralel eğilimler, D grubu adı altında toplanan ressamların karma ve tek sergilerinde goze carpmaya başlar Ama dikkat edilirse, Cumhuriyet donemi ressamlarında idealist bir şekilde de olsa, Anadolu halkına ve rengine bir yaklaşma gorulur Bircoklarını, folklor sorunlarıyla atbaşı giden bir nakış ilgisi sarar 1950'lere kadar Cumhuriyet doneminin onemli ressamları Turgut Zaim (19061974), Zeki Kocamemi (19011959), Cemal Tollu (18991968), Nurullah Berk (19061982), Bedri Rahmi Eyuboğlu (19131975), Sabri Berkel (1909), Cevat Dereli (19011989), Ali Avni Celebi (1904), Eşref Uren (18971984), Muhittin Sebati (19011935), Hale Asaf (19051938) ve Zeki Faik İzer (19051989)'dir Bu sanatcılar arasında Batı resminin etkilerini yerel bir duyuşla karşılaması ve Anadolu temalarındaki başarısıyla Turgut Zaim, kazandığı unu hak etmiştir Resimde folklorcu eğilimleri aşırı olcude gercekleştiren Bedri Rahmi Eyuboğlu ise gucu artan değil eksilen bir gelişme gosterir Bu donem suresince Avrupada kalıp o hava icinde calışmakta direnen sanatcılar arasında yalnız bir tanesi, Fikret Mualla (19031967) buyuk basarı gostermiş ve hayatı memleketinden uzak bir acıyla sona ermiştir Fikret Mualla cağdaş dunya resmini Turk gorsel duyarlığının katkısıyla yorumlamıştır 1950'den sonrası, yeni eğilimleri gercekleştiren resim sanatcılarının donemidir Nuri İyem (1915), Neşet Gunal (1923) gibi toplumcu eğilimde gorulen sanatcıların yanı sıra Orhan Peker (19271978), Nedim Gunsur (1924), Adnan Coker (1928) kişisel usluplarını başarıyla ortaya koyan sanatcılardır Bu sanatcılara Eren Eyuboglu (19131989), Aliye Berger (19061974), İhsan Cemal Karaburcak (18971969), Leyla Gamsız (1921) gibi, resim ilgilerini ozgun bicimlerde geliştiren ressamları da kuşak farkına rağmen katmak gereklidir Ama kuşkusuz, 1959'dan sonraki Turk resim sanatında ozgun kişilikleriyle değer kazanan birkac sanatcıyı unutmamak, hatta bu resim yukunun pek coğunu onların omuzlarında gormek de kacınılmazdır Cihat Burak (1915), Yuksel Arslan (1933), Omer Uluc (1931), yerel bir resim anlayışını başarıyla ortaya koyan kişiliklerdir (Resim Sanatının Tarihi, Sezer Tansağ, sy; 161,162,163)
Resimde Yeni Uslup Arayışı
1975 yılından bu yana, XX yuzyılın son ceyreğindeki ana eğilimler, yansıtan cabalar, resim sanatı alanında urun veren genclerle temsil olunmaktadır Daha once ana cizgileri belirlenmeye calışılan figur ve soyut resim yaklaşımları, kavramsal sanata donuk bicim araştırmaları bir yana bırakılırsa, karşılıklı ilintileri cokca surduren bir oluşum icinde bulunmaktadırlar Ahmet Oktem, Serhat Kiraz, Alpaslan Baloğlu gibi genc sanatcılar kavramsal duzenlemelerinde fotoğraf, resim ve diğer objelerin yer aldıklar, yerleştirildikleri ya da installé edildikleri, mekanı, da değerlendiren bir ozellik taşımasına ozen gostermektedirler Cevrenin sanatsal bir yonde duzenlenmesi, sorununa, ancak gecici bir katkı, olma ozelliği taşıyan bu calışmaların kendilerini,zihinsel bir icerik bağlamında temellendirme istekleri de gorulmektedir Serhat Kiraz'ın 1984 başında duzenlediği bir sergide kavramsal ilişkilere sokulan yuzey ve nesne bicimlerinin acıklanabilmesi icin şu turden kaynak metinlere de başvuruluyordu:
Kendisini algılayan biri bulunduğu surece, devingen bir ufuktur dunyamız; bizim algıladığımız ya da tasarladığımız dunyadır, nesnel ve değişmez bir dunya değil; belli bir anda, belli birinin dunyası olmayan dunya yoktur Bunun sonucu olarak, dunya konusunda her turlu bilginin en azından uc etkenin işlevi olduğu soylenebilir; dunyanın kendisi (uzam), onu ele alan ozne (belli biri) ve her ikisinin de yer aldığı zaman (belli bir an) Bu uc oğeden birinde en ufak bir değişiklik olmuşsa, dunya aynı dunya değildir artık İster bizi cevreleyen gercek evren soz konusu olsun, ister betimlenmiş ya da duşlenmiş oykusel bir evren, uc oğeden biri icin doğru olan, obur ikisi icin de doğrudur; yerlerin evrensel tarihe ya da bireyin ozgecmişine gore her zaman bir tarihselliği olduğundan, uzam icindeki her yer, değiştirme, zamansal yapının yeniden duzenlenmesini gerektirecek aynı bicimde, zaman icinde her yer değiştirme de uzamsal ve bireysel yapıların yeniden duzenlenmesini zorunlu kıldı