Son Konu

cumhuriyetcilik

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
41
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
CUMHURİYETCİLİK


Bircok yazarlar, cumhuriyeti hem bir devlet şekli, hem bir hukumet şekli olarak kabul etmektedirler Devlet şekli olarak cumhuriyet, egemenliğin bir kişi veya zumreye değil, toplumun tumune ait olduğu bir devleti ifade eder Devlet şekillerinin tasnifindekullanılan başlıca kriterlerden biri egemenliğin kaynağı olduğuna gore, cumhuriyetin bu anlamda bir devlet şekli olduğuna şuphe yoktur Ancak cumhuriyet, aynı zamanda bir hukumet (devlet yonetimi) şekli olarak da kabul edilebilir Bu anlamda cumhuriyet, başta devlet başkanı olmak uzere, devletin başlıca temel organlarının secim ilkesine gore kurulmuş olduğu, ozellikle bunların oluşumunda veraset ilkesinin rol oynamadığı bir hukumet sistemini anlatır Boylece cumhuriyet, secim ilkesine dayanan bir hukumet sistemi anlamını taşımaktadır Aslında, devlet ve hukumet şekli olarak cumhuriyet kavramlarının birbirleriyle cok yakından ilgili olduğu acıktır Egemenliğin siyasi toplumun tumunde (milli bir devlette bu siyasi toplum elbette bir millettir) olduğu bir sistemde, devletin temel organlarının millet iradesinin ifadesi olan secimlerle oluşması tabiidir Aynı şeklide, devletin temel organlarının secimden cıktığı bir sistem, milli egemenlikten veya halk egemenliğinden başka bir ilkeye dayanamaz

Turkiye'de Cumhuriyeti ilan eden 29 Ekim 1923 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanununun Bazı Mevaddının Tavzihen Tadiline dair Kanun,Turkiye Devletinin şekli Hukumeti, Cumhuriyettirdemek suretiyle, cumhuriyeti bir hukumet şekli olarak vasıflandırmıştı 1924 tarihli Anayasa ise, Turkiye Devleti bir Cumhuriyettirdiyerek, cumhuriyete bizce daha doğru olarak bir devlet şekli niteliğini vermiştir Cumhuriyet, daha sonraki Anayasalarımızda da bir devlet şekli olarak ifade edilmiş ve Cumhuriyet ilkesinin modern Turkiye bakımından taşıdığı buyuk ve tarihi onem dolayısıyle, bu ilkenin bir Anayasa değişikliği ile bile değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği hukme bağlanmıştır (1924 Anayasası, m102; 1961 Anayasası, m9; 1982 Anayasası, m4)

Goruluyor ki, Cumhuriyetcilik ilkesi Ataturk'un devlet anlayışının temellerinden birini oluşturduğunu gorduğumuz milli egemenlik ilkesiyle cok sıkı ilişki icindedir ye onun tabii bir sonucudur Gerci gunumuzun Batı anayasal monarşilerinde, hukumdarın devletin ve milletin birliğini temsil eden bir sembolden ibaret hale geldiği, bu ulkelerde etkin siyasi iktidarın tumuyle halk tarafından secilen devlet organları tarafından kullanıldığı bir gercektir Bu sebeple, egemenliğin kaynağı hakkındaki teorik duşunceler ve bicimsel kurallar ne olursa olsun, bu tur rejimlerde de milli egemenlik ilkesinin gercekleşmiş sayılacağı ileri surulebilir Turkiye Buyuk Millet Meclisinin 8 Kasım 1924 tarihli birleşimindeki gensoru goruşmelerinde Mahmut Esat (Bozkurt) Bey tarafından ileri surulen ve Ataturk'un Nutuk'ta tasviple değindiği şu goruşler de benzer niteliktedir: Hakimiyeti milliye başka bir meseledir Cumhuriyet, meşrutiyet, mutlakıyeti idare, istibdat, yine başka birer meseledir Bir kısmı eşkali hukumettir Diğeri milletin iradesinin infaz ve tatbikidir Bu dort şekil icinde, muhtelif şekilde, hakimiyeti milliyenin tatbik edildiğini gormekteyiz Hatta istibdatta bile bir parca vardır Meşrutiyette biraz daha fazla, cumhuriyette daha fazla, binaenaleyh bu noktada bu iki şeyi karıştırmamak lazımdır Hakimiyeti milliye cumhuriyetin tekamulu demek değildir Cunku hakimiyeti milliye şekil değildir Ruh ve esas meselesidirBununla birlikte, milli egemenliğin en mukemmel şekilde gercekleşebileceği devlet şeklinin, devlet başkanı da dahil olmak uzere, devletin butun temel organlarının halk tarafından secildiği bir cumhuriyet olması gerektiği acıktır

Milli egemenlikle cumhuriyet ilkesi arasındaki bu yakın ilişki gozonune alındığında, Anadolu'da milli egemenliğe dayanan ve millet iradesinden kaynaklanan bir rejimin kurulduğu anda, onun aslında bir cumhuriyet niteliği taşıdığını kabul etmek gerekir TBMM Hukumeti, adı henuz konmamış bir Cumhuriyetten başka birşey değildi Cumhuriyetin ilanına ilişkin TBMM goruşmelerinde milletvekili Abdurrahman Şeref Bey, bunu cok guzel ifade etmiştir: Eşkali hukumetin tadadına luzum yok Hakimiyet bilakayduşart milletindir dedikten sonra kime sorarsanız sorunuz, bu, cumhuriyettir Doğan cocuğun adıdır Ama, bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin

Şuphesiz, bir devletin adının cumhuriyet olması ve başında da veraset yoluyla iktidara gelmiş olmayan bir devlet başkanının bulunması, mutlaka o devletin milli egemenlik ilkesine dayanan demokratikbir rejime sahip olduğunu gostermez Kendisini cumhuriyet olarak vasıflandırdığı halde, gercekte ne millet egemenliği ile ne demokrasi ile hic ilgisi olmayan devletlerin, tarihte de bugun de pek cok Ornekleri vardır Oysa, Ataturk'un Cumhuriyetcilik anlayışı, sadece hukumdarlığın reddi anlamına gelen cumhuriyetcilik değil, fakat demokratik cumhuriyetciliktir Ataturk'e gore demokrasi prensibinin en asrı ve mantıki tatbikini temin eden hukumet şekli, cumhuriyettir Cumhuriyette son soz, millet tarafından muntehap (secilmiş) meclistedir Millet namına her turlu kanunları o yapar Hukumete itimat eder ve onu ıskat eder Cumhuriyette, Meclis, Reisicumhur ve hukumet, halkın hurriyetini, emniyetini ve rahatını duşunmek ve temine calışmaktan başka bir şey yapamazlar Cunku bunlar bilirler ki, kendilerini iktidar ve salahiyet mevkiine, muayyen bir zaman icin, getiren irade ve hakimiyetin sahibi olan millettir; ve yine bunlar bilirler ki, iktidar mevkiine, saltanat surmek icin değil, millete hizmet İcin getirilmişlerdir Millete karşı vaziyet ve vazifelerini suiistimal eyledikleri takdirde, şu veya bu tarzda, milli iradenin, kendi haklarında dahi tecellisine maruz kalabilirler

Klasik devlet nazariyecileri, her devlet şeklinin, kendisine uygun bir davranış ilkesine, bir prensibe dayandığını, bu ilkeye uyulmadığı takdirde devletin bozulacağını ve cokuntuye gideceğini ileri surmuşlerdir Bu prensiplere, cağdaş siyasal bilim terminolojisine uygun olarak, bir siyasi rejimin dayandığı temel siyasi değerler sistemi adı da verilebilir Bu konuda derin gozlemlerde bulunmuş olan unlu Fransız duşunuru Montesquieu'ye gore, despotizmin (istibdat) prensibi korku, monarşinin prensibi şeref, demokrasinin (cumhuriyet) prensibi ise, fazilettir' Ataturk, ustun sezgisiyle, Cumhuriyetin dayandığı ahlaki prensibin faziletolduğunu şu sozleriyle ifade etmiştir: Cumhuriyet nedir ve sultanlıktan farkı nedir ? Cumhuriyet, fazileti ahlakiyeye mustenit bir idaredir Cumhuriyet fazilettir Sultanlık korku ve tehdide mustenit bir idaredir Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuskar insanlar yetiştirir Sultanlık korkuya, tehdide mustenit olduğu icin korkak, zelil, sefil, rezil insanlar yetiştirir Aradaki fark bunlardan ibarettir

Cumhuriyet ile monarşi arasındaki temel değer ve zihniyet farklarından biri de, cumhuriyetin vatandaşlık,monarşinin ise uyrukluk(tabiiyet) kavramlarına dayanmasıdır Ne kadar sınırlandırılmış ve anayasallaşmış olursa olsun, her monarşide gecmişten kalan ve cağdaş eşitlik anlayışıyla bağdaşmayan birtakım ayrıcalık kalıntıları vardır Mesela monarşilerde hukumdarın şahsı, kutsal ve sorumsuz sayılır Hukumdarın suc işleyemeyeceği ve hata yapmayacağı varsayılır Demokratik rejimin beşiği İngiltere'de bile bu ilke, Kral hata yapamaz(the King can do no wrong) vecizesiyle ifade edilir Cumhuriyet ise, butun vatandaşların eşitliği ve devlet yonetimine eşit olarak katılmaları temeline dayanır Cumhuriyette devlet, vatandaşların ortak iradelerinin urunudur Turkiye Cumhuriyetinin her turlu
eşitsizliğe ve ayrıcalığa karşı oluşunu, aşağıda halkcılık ilkesini incelerken ayrıntılı olarak goreceğiz

Prof Dr Ergun OZBUDUN
Ankara Universitesi Hukuk Fakultesi
 
Üst Alt