habercibotu
Yeni Üye
Olağandışı Duruma Verilen Olağan Tepkiler:
• Şok hali
• Mevcut durumu inkâr etmek
• Endişe, panik, korku, suçluluk duyguları
• Kendisinin ve başkalarının güvenliği konusunda endişelenmek
• Öfke patlamaları, sık sık tartışmalara girmek
• Huzursuzluk
• Üzüntü, depresyon
• Rahatsız edici rüyalar
• Umutsuzluk
• İzole olmuş, kaybolmuş, tükenmiş hissetmek
• Bellek sorunları yaşamak
• Kafa karışıklığı yaşamak
• Hesaplamada, öncelikleri belirlemede ve karar vermede güçlük
• Dikkati toplamada sorunlar
• Sınırlı dikkat süresi
• Sürekli deprem ile ilgili konuşmak ya da deprem ile ilgili konuşmalardan kaçınmak
• Aktivite azalması veya artması
• Dinlen(e)memek
• Uyku alışkanlıklarının değişmesi (aşırı uyuma ya da uykusuzluk)
• Bedensel şikayetler (mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, uyuşukluk vb.)
• Yeme davranışlarında farklılaşma (aşırı yemek yeme ya da iştahsızlık)
• Aşırı enerji hissetmek ya da yoğun yorgunluk, bitkin hissetme, halsiz hissetme
• İstemsizce zihne deprem ile ilgili görüntüler, sesler ya da koku gelmesi
• Çabuk irkilme
• Aile ve arkadaşlardan uzaklaşmak
• İletişim güçlükleri yaşamak
• Mizah yoluyla başa çıkmaya çalışmak
• Ağlama nöbetleri
• İş başarısında azalma
• Sosyal içe çekilme, içe kapanma
• Anıları canlandıran yerlerden veya etkinliklerden kaçınma
Yukarıda sıralanan tepkiler, kişinin yaşadığı sarsıcı durumla baş edebilmek için gösterdiği çabanın
sonucu olduğunu unutmamak gerekmektedir. Tüm şikayetlerin zaman ilerledikçe azalması beklenir.
Şikayetlerinizin azalmaması, gündelik yaşamınızı olumsuz etkilemeye başlaması, kendinize ya da
başka birine zarar verme fikirleriniz oluştuğunu hissederseniz ruh sağlığı çalışanlarından destek
alabilirsiniz
Doğal afetler sonrasında, olumsuz psikolojik etkiler olacağı yadsınamaz bir gerçektir, ancak bilimsel
araştırmalarda, travmatik olaylar sonrasında bireylerin olayla baş etme sürecinde ve sonrasında,
sadece olumsuz etkileri değil, psikolojik açıdan olumlu etkileri de rapor ettikleri görülmüştür. Buna
travma sonrası büyüme denir.
Bahsi geçen bu olumlu değişiklikler beş farklı alanda incelenmiştir.
1.Yeni olanakların algılanması
2. Kişilerarası ilişkilerin güçlenmesi
3. Bireysel güçlülük
4. Manevi değişim
5. Yaşamın kıymetini anlama
Hayat nehrinde bir salın üzerinde ilerleyen insanoğlu, beklenmedik şekilde karşılaştığı zorlayıcı
olaylarda, elinde kürekleri ile hayatta kalmaya, yoluna devam etmeye çalışır. Bazen dalgalı sularla
mücadele ederken, bazen de sığ sularda bataklığa saplanma, devrilme tehlikesiyle baş etmenin
yollarını arar. Ve aramızdan bazıları böylesi zor anlarda imkanlarını kullanarak can yeleklerini takar,
yanındakilerden daha güçlü rehberlikler kolaylıkla alabilirken, bazıları destekleri yetersiz olmasına
rağmen, dalgalı sularla savrulurken saplandığı bataklık kenarlarından deneyimlerle çıkar ve kendilerini
güçlendirerek sallarıyla yola devam ederler.
"Psikolojik sağlamlığı olmayan kişiler stresi kontrolsüz ve panik şeklinde yaşıyorlar. Psikolojik
sağlamlık, doğuştan gelmiyor sonradan kazanılıyor sonradan öğreniliyor. Deprem bir krizdir depreme
karşı psikolojik sağlamlığın olması için kriz planının olması gerekir. Evde otururken burada deprem
olursa ne yapmam lazım, deprem olursa çocuklarıma nasıl sahip çıkmam lazım, deprem olursa
kendime en uygun yer neresi ise orayı hazırlamam lazım, deprem çantam gerekiyor mu gerekmiyor
mu gibi sorular sorulmalıdır. Kişi bunları yaparsa depremle ilgili hazırlığı olduğu için panik yaşamaz.
Davranışlarını daha sağlıklı ve otomatik şekilde ortaya çıkarabilir. Bu durum, bütün krizler için öyledir.
Kriz müdahalesinin temel prensibi önceden hazırlıklı olmaktır. Eğer zihinsel olarak bir insan felakete,
depreme, doğal afete ve başka olaylara karşı zihinsel olarak kendini hazırlıyorsa psikolojik sağlamlık
oluşturur. O olay önüne geldiği zaman orantısız tepki vermez."
Depremden korkmak beklenen bir davranış ancak korkudan sonraki tepkiler bireyin seçimi. Deprem
önümüzde her zaman bir seçenek olarak var. Böyle durumlarda ilk büyük depremin ardından artçı
depremlerin de gerçekleşmesi muhtemeldir. Böyle durumlarda kişinin, depreme zihinsel olarak hazır
olabilmesi için yeni bir deprem olsa ne yapacağını düşünmesi gerekir. Çocukların böyle durumlarda
depremle ilgili korkuları yetişkinlere kıyasla çok daha sarsıcı olabiliyor. 10 yaşının altındaki çocuklarda
gerçeklik duygusu yeterli şekilde oluşmadığı ve yaşam tecrübeleri yeterli olmadığı için onların zihinsel
olarak hazırlanmaları çok zordur. Bu nedenle onlar deprem anında büyüklerin hal ve davranışlarına
bakarlar. Büyükler böyle durumlarda sakin ol der ama beden dili sakin ol demiyorsa annenin babanın
söylemlerinin hiçbir önemi kalmıyor. Ebeveynler çocuklarını depremden korumak istiyorlarsa önce
kendi streslerini yönetmeyi başarmaları gerek. Kendilerinin panik yapmadan sakin, soğukkanlı
olmaları ve çocuklarına her şeyin kontrol altında olduğu duygusunu vermeleri şart.
Okul öncesi ya da 5-6 yaşındaki çocukların korku hissetmesi doğal ve o korkuya karşı nasıl tepki
vereceğini sonradan öğrenebiliyorlar, bunu öğrenmesi için çocuğun kendi iç bilgi birikimi hayat
tecrübeleri yeterli değil. O anda hemen anne ve babasına bakacak, çevresine bakacak. Eski
yaklaşımlar şöyleydi; 'Bir yerde deprem varsa aman çocukları uzaklaştırın'. Travmayı kronikleştirdiği
için o şekilde bir davranış çocuklara verilecek en büyük zarar. Çocuk ancak anne ve babasının ya da
güvenli kişilerin yanında kendini güvende hisseder. Çocuk güvendiği kişilerin yanından uzaklaştığında
anneye, babaya ne olduğunu da düşüneceği için yaşadığı korku 1 iken 2’e çıkar. O nedenle deprem
yerinde çocukları uzaklaştırmak değil anne ve baba ile güvenli alan oluşturulması gerekiyor.
Çocuklar için vurgularsak anne ve babanın çocuğu rahatlatması için önce kendilerini rahatlatmaları
gerekiyor. Anne ve baba o anlarda panik yaşıyorsa çocuğun korkusu 5'e çıkar. Annenin babanın böyle
durumlarda kendilerinin inanması gerek korkmadığına. Korkma deyip gece uyumazsa ya da ufak bir
sarsıntıdan hemen panik yapıp kaçarlarsa çocukların korkusu daha da artar en büyük zararı çocuklar
hisseder. Bu duyguları yönetmek bir beceridir. Beklemediğimiz, ön göremediğimiz durumlarla
karşılaştığımızda ne yapacağımızı bilmemiz gerekiyor. Böyle doğal afetler, çocuğa hayatın bazı
kaçınılmaz yönlerini söyleyerek onlarla baş etme, stresi yönetebilme becerisi kazandırabilmek için
fırsattır. Depreme sadece fiziksel hazırlıklı olmak yetmiyor. Depreme psikolojik olarak da zihinsel
olarak da hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Enkaz altında yakınları olanların psikolojik olarak desteklenmesi ve yalnız olmadıklarının
hissettirilmesi gerekiyor. Böyle durumlarda destek gördüklerinde yakınları için bir şeyler yapıldığını
hissederler ve rahatlarlar. İnsanlar genellikle doğal afetlerde sonradan kendilerini yapabileceğim bir
şey vardı yapmadım mı diye suçlarlar. Daha sonra da suçluluk, pişmanlık ve nefret duygularının
arkasından kendisinin ve yakınlarının yapamadığı şeyler nelerdir diye sorgulayarak suçluluk
hissederler. Travma yaratan doğal olaylarda 4 kademeli tepki oluyor. İlk tepki protesto ve reddetmek
şeklinde oluyor. Daha sonra olayın gerçek olduğunu görünce kabullenme sürecine giriş başlıyor.
Neden böyle bir şeyin olduğunu ve başına geldiğini sorguluyor. Artık böyle durumlarda kişide bir
pazarlık süreci başlıyor. Çocuğum kurtulsun da şunu yapayım, enkaz altından çıksın da bunu yapayım
gibi bir pazarlık süreci oluyor. Bu süreci bazıları birkaç saatte aşıyor, bazıları birkaç günde aşıyor.
Kişinin psikolojik sağlamlık yapısına göre bu değişiyor.
Böyle durumlarda yakınları enkaz altında olan kişilere yalnız olmadıkları hissettirilmeli. İnsanın temel
ihtiyaçlarının o anda karşılanması gerek. Bazı kişilerde deprem olayları ile ilgili öyle tepkiler veriyorlar
ki bilişsel körlük deniliyor ona. Öyle bir şok, öyle bir stres yaşamıştır ki kişinin beyni o acıya karşı
dayanamadığı için kendini duyarsızlaştırmıştır ve kapatmıştır. Hiçbir şey hissetmedikleri gibi çevreye
boş bakma, yeme içmeyi bile unutma gibi istemsiz davranışlar ortaya çıkar. Onun umursamaz, boş
boş durmasını yanlış anlamamak gerekiyor. Kişi o şoku en şiddetli şekilde yaşadığı için beynini bloke
ediyor. Eğer kişi duygularını ifade ediyor, ağlıyor, tepki veriyorsa bu iyi bir şeydir. Bireyin bu tepkisini
ifade etmesini engellemeyelim, yanında olduğumuzu hissettirelim, yalnız olmadığını hissettirmek
önemli."
Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kederli yakınlarına ve tüm ülkeme sabırlar
diliyorum. Birlik olup bu zor günleride atlatacağız. Buna yürekten inanıyorum. Geçmiş olsun
Türkiye’m.