Çağımızda insanoğlunun yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak, en azından gelişmiş ülkelerde; yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak yaşlanmayı geciktirme, geriletme ya da daha genç ve sağlıklı görünme gibi istekleri artmış, buna bağlı olarak da tıpta özellikle kozmetik dermatoloji alanında ciddi gelişmeler olmuş ve olmaya da devam etmektedir.
Yaşlanmayla beraber deride oluşan değişikliklerin patolojisinin ortaya konulması ile birlikte bunlara yönelik tedavi seçeneklerinde de her geçen gün artış görülmektedir.
DERİDE YAŞLANMA BELİRTİLERİ
Deride yaşlanma hem yaşa bağlı doğal süreçten etkilenmekte, hem de dış kaynaklı gerçekleşmektedir. Doğal yaşlanma genetik özellikler, hormonal etkiler ve hüzre metabolizmasına bağlıdır. Dış kaynaklı yaşlanma ise kronik güneş ışığı, iyonize radyasyon, hava kirliliği, çeşitli kimyasallara ve toksinlere maruz kalma, kalitesiz beslenme gibi kontrol edilebilir nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.
Yaşlanma ile birlikte derinin incelmesi, pigment üreten ve doğal savunma mekanizmasında rol oynayan hücrelerin azalması nedeni ile deri; travmalara, ultraviole radyasyona, alerjik maddelere, enfeksiyon ve kanser gelişimine daha yatkın hale gelir. Kronik ultraviole maruziyeti ile deride kalınlaşma, solgun görünüm, elastikiyet kaybı, derin kırışıklıklar, düzensiz lekelenme, kılcal damarlarda artma, iyi ve kötü huylu deri lezyonlarında artış görülür.
Günlük cilt bakımı: derinin yenilenmesini, elastikiyetini kazanmasını, pürüzsüz ve daha genç görünmesini kolaylaştıracaktır. Burada amaç; derini kollajen ve elastin gibi temel yapı taşlarının yıpranmasını önlemektir.
Günlük yaşamda; doğru ve dengeli beslenme, yeterli su tüketimi, egzersiz, stres yönetimi, alkol ve sigaradan uzak kalmak deri yaşlanmasını geciktirebilen önlemlerdir.
Cilde sürerek ya da ağız yoluyla alabileceğimiz, vücudumuzdaki zararlı maddelerle savaşan, antioksidan dediğimiz; A vitamini (retinol),E vitamini (alfa tokoferol), C vitamini (askorbik asit), B3 vitamini (niasinamid), resveratrol (kırmızı üzüm çekirdeği ekstresi), likopen, selenyum, çinko, melatonin, koenzimQ, alfa lipoik asit ve yeşil çayın deri yaşlanmasını yavaşlatıcı etkileri oldukça iyi bilinmektedir.
Güneşten korunma; dış kaynaklı yaşlanmayı önleme aşamasında mutlaka gereklidir.
Kliniklerde uygulanmakta olan deriyi yeniden yapılandırmayı amaçlayan çok sayıdaki uygulama ile derideki hasar ortadan kaldırılmakta, tamir mekanizmaları yeniden uyarılmakta ve yeni kollajen oluşumu sağlanmaktadır. Bu uygulamalar derinin durumuna seçilebilecek olan; kimyasal soyma işlemleri, dolgu tedavileri, botulınum toksin uygulamaları, iple yüz germe işlemleri, trombositten zengin plazma (PRP), cilde ihtiyacı olan vitamin, onarıcı, sıkılaştırıcı ve nem maddelerinin enjeksiyon yoluyla deriye verildiği mezoterapi yöntemleri, mikroiğneleme uygulamaları, radyofrekans, lazer ve odaklanmış ultrason tedavileri şeklinde özetlenebilir.