Son Konu

Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite

makaleci

Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2020
Mesajlar
351,088
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
36
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0


DEHB çoğunlukla genetik kökeni olan aynı zamanda gebelik, doğum ve doğum sonrası bebeği etkileyebilecek bir takım tıbbı nedenlere bağlı olarak şekillenen nöropsikiyatrik bir bozukluktur.
DEHB kişinin yaşına ve içinde bulunduğu yaşam dönemine bağlı olarak okul, aile, arkadaş ilişkileri, iş ve toplumsal yaşam alanlarında bir takım zorluklar yaratır.
 
DEHB’nin farklı tipleri nelerdir? 
 
DEHB çoğunlukla hem dikkat eksikliği hem de hiperaktivite (aşırı hareketlilik) belirtileriyle karşımıza çıkmakla birlikte, sadece dikkat eksikliği belirtilerinin belirgin olduğu ya da sadece hiperaktivite belirtilerinin belirgin olduğu şekilde de karşımıza çıkabilmektedir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtilerinin birlikte bulunduğu tip (genelde en sık)
Öncelikle dikkat eksikliği belirtilerinin belirgin olduğu tip (kızlarda en sık)
Öncelikle hiperaktivite belirtilerinin belirgin olduğu tip
 
DEHB ne sıklıkla görülür?
 
DEHB okul çağı çocukların %5-7’sinde görülür.
DEHB çocuklukta başlar ve büyük oranda (%60-70) erişkinliğe kadar sürer.
Erkek çocuklarda kızlara oranla 4 kat daha fazla görülür.
DEHB yetişkinlerde %2-4 oranında görülür.
 
DEHB belirtileri nelerdir?
 
Çocukluk döneminde Dikkat Eksikliği Bozukluğuna bağlı olarak çocuklarda genelde şunlar gözlenir
*Dersleri dinlerken zorluk yaşama ya da çabuk sıkılma, dışsal uyaranlarla dikkatin çabuk dağılması,
*Dikkatinin dağılması sonucu ders dışındaki şeylerle uğraşma, (arkadaşlarıyla konuşma, dışarı bakma, kağıt-silgi-kalem gibi eşyalarla amaçsızca oynama gibi),
*Uzun süre zihinsel çaba gerektiren işleri yapmakta zorlanma ya da hiç başlayamama, 
*Ders anlatılırken sık sık hayallere dalma ya da dalgınlık, kendine söylenenleri dinlemiyor gibi görünme,
*Belirgin derecede dağınıklık, plansızlık ya da düzensizlik,
*Detayları gözden kaçırma, ödevleri üstünkörü-gelişigüzel yapma,
*Sık sık eşyalarını kaybetme, ödevlerini yapmayı ve eşyalarını getirip götürmeyi unutma,
öğrendiklerini çabuk unutma,
*Verilen yönergeleri sonuna kadar takip edememe,
*Ev ödevlerini getirmeyi unutma, ev ödevlerini yapmada ve tamamlamada güçlük çekme, ödevlerini son ana kadar erteleme,
*Evde ders çalışmamak için bahaneler üretme (karın ağrısı, baş ağrısı, acıkma, tuvalete gitme…),
*Verilen ödevleri tamamlayamadığı için okula gitme konusunda isteksizlik,
*Yalnızca ilgi duyduğu, hoşlandığı şeyleri yapma, sorumluluk alanı içerisinde olan fakat ilgisini çekmeyen ya da hoşlanmadığı şeyleri (ders çalışma, odasını toplama, diş fırçalama vb…)yapmakta isteksiz davranma,
*Ev içinde ya da dışında gerekli olan toplumsal kuralların öğretilmesinde belirgin zorluklar yaşama.
 

Çocukluk döneminde Hiperaktivite ve Dürtüselliğe bağlı olarak çocuklarda genelde şunlar gözlenir
 
*Oturduğu yerde duramama, sürekli kıpırdanma, hareket halinde olma,
*Yanındaki arkadaşını rahatsız etme, kurallara uymakta zorluk çekme, sınıfın düzenini bozma,
*Çok konuşma, karşısındakinin sözünü kesme, sırasını bekleyememe, sabırsız olma, 
*Her zaman bir şeylerle uğraşma,
*Düşünmeden hareket etme,
*İsteklerini ertelemekte çok zorlanma,
*Benzer hataları sık tekrarlama,
*Kontrolsüz hareketler, sakarlık,
*Sakin bir şekilde oynamakta ya da boş zaman etkinliklerine katılmakta zorluk çekme,
*Çabuk arkadaşlık kurma becerisine rağmen arkadaşlıkları sürdürmede sıklıkla sorunlar yaşama,
*Değişken ruh hali (çabuk sinirlenme, ağlama ve sevinme).
 
 
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu çocukları nasıl etkiler?
 
             Dikkat eksikliği nedeniyle derslerini dinlemekte, anlamakta ve çalışmakta zorlanan çocuklar eğitim hayatının tüm dönemlerinde kendi kapasitelerinin altında bir akademik başarı göstermek zorunda kalacaklardır. Bazen bu belirtiler ilköğretime yeni başlayan çocukların okuma yazma öğrenmesini geciktirebilecek düzeyde sorunlar yaratabilmektedir. 
 
             Kapasitesinin altında akademik başarı gösteren bu çocuklar zaman içinde, eğer yeterli düzeyde sorumluluk duygusuna sahip değilse (ders çalışmanın da çoğu zaman çok keyif verici bir etkinlik olmadığını dikkate alırsak) ders dinleme ya da ders çalışma etkinliği çok zor ve sıkıcı bir hal almaya başlayacaktır. 
Bir süre sonra ders dinleme ya da ders çalışma etkinliği çocuğa işkence gibi gelmeye başlayacağı için ya okula gitme konusunda belirgin isteksizlik yaşayacak ya da okulda ders anlatılırken kafası başka yerlerde olacak ve ders dışında başka şeylerle uğraşacaktır. 
 
              Evde de benzer şekilde, ders çalışmamak için “karnım ağrıyor”, “susadım”, “tuvaletim geldi” gibi bahaneler üreterek ya kaytarmaya çalışacaktır ya da dersleri hızlı ve özensiz bir şekilde yapma yoluna gidecektir. 
              Bunların sonucunda yeterince başarılı olamadığını gören çocuk bir süre sonra da, nasıl olsa yapamıyorum, başaramıyorum diyerek okulu ve dersleri önemsememeye başlayabilecektir. 
 
              Çocuk yeterli düzeyde sorumluluk duygusuna sahip ise, yaşadığı dikkat probleminden dolayı yaşıtları kadar başarılı olmak için onlardan daha fazla ders çalışmak zorunda kalacaktır. Arkadaşlarının belki de bir saat çalışarak elde ettiği başarıyı kendisi iki ya da üç saat daha fazla çalışarak ancak elde edebilecektir. Zamanla derslerin zorluk derecesi ve yoğunluğu artmaya başlayınca arkadaşlarından daha çok çalışsa bile onlar kadar başarılı olamadığını görecektir. 
 
              Bu durum hem çevrenin hem de kendisinin, kendisi hakkında olumsuz düşünmesine ve değerlendirmesine yol açabilecektir.  
 
              Sonuç olarak çocuk, “yeterince zeki olmadığım için çok çalışsam da başaramıyorum” gibi kendisini yetersiz ve başarısız hissetmesine neden olabilecek içsel konuşmalara başlayabilir. Zamanla yoğunlaşan “yapamayacağım, başaramayacağım” düşünceleri ve değerlendirmeleri, hem çocuğun kendine olan güveninin belirgin derecede azalmasına neden olabilir hem de performans- sınav kaygısı gibi, çocuğun çok çalışsa da bunun karşılığını tam olarak almasına engel olabilecek kaygı bozukluklarına yol açabilir.
 
              Kendine güveni belirgin derecede azalan ve yoğun kaygı yaşayan çocuk, ya “nasıl olsa çalışsam da yapamıyorum” diyerek mücadeleyi tamamen bırakma yoluna gidebilir ya da yoğun bir şekilde çalışmasına rağmen performans-sınav kaygısından dolayı potansiyelini tam olarak sergileyemeyebilir. 
 
              Hiperaktivite ve dürtüselliğe bağlı yaşanan sorunlar ise çocuğun sosyal uyumunun ciddi anlamda bozulmasına yol açacaktır. 
 
              DEHB olan çocuklar, arkadaşlarıyla hızlı bir şekilde kaynaşmasına rağmen; arkadaş ortamında devamlı olarak kendisinin istediği gibi hareket etmeyi istemesi, arkadaşlarının oyununu bozması ve çabuk sinirlenmesi sonucu arkadaşlarına sözel ya da fiziksel güç kullanması gibi nedenlerden dolayı, bu arkadaşlıkları istenilen seviyede sürdürememe ve bir süre sonra da bu arkadaşlıklarının sona erme olasılığı ile karşı karşıya kalacaklardır. Bu gibi sorunların sık olarak yaşanmasına bağlı olarak da hiçbir arkadaşı kendisi ile oynamak istemeyeceği için devamlı dışlanan bir çocuk haline gelebilir. 
 
              Benzer şekildeki olumsuz davranışları nedeni ile kendisi için önemli olan büyüklerle de (anne-baba, öğretmen ve diğer aile büyükleri) olumlu ilişkiler kuramayabilir. Devamlı olarak ya yaptığı olumsuz davranışlardan dolayı ya da yapması gereken fakat yapamadığı olumlu davranışlardan dolayı okulda öğretmen, evde ise anne-baba ve diğer büyükler tarafından kızılan, bağırılan, horlanan,  cezalandırılan, yani olumsuz olarak etiketlenen çocuk konumuna gelebilir.
 
              DEHB olan bu çocuklar zor yapılarından dolayı anne babalarından, kendisi için önemli olan diğer büyüklerden, öğretmenlerden ve arkadaşlarından ihtiyacı olan olumlu geri bildirimlerden yeterince yararlanamama riski ile karşı karşıya kalırlar. Oysaki olumlu geri bildirimlerle yeteri kadar desteklenemeyen ve beslenemeyen çocuğun normal kişilik gelişim ritmi bozulmaya başlar. 
 
              Bu çocukların bir kısmı yaşadığı örselenmeler sonucunda, zaman içinde ciddi özgüven eksikliğinin yanı sıra daha saldırgan, daha sinirli ve daha öfkeli davranabilirler. Bir kısmı da bunun tam tersine tamamen kendi halinde, içine kapanık, pasif davranan, kendine güveni olmayan bir yapı sergileyebilirler. 
Bu özelliklere sahip çocuklar zamanla, zor yapılarından dolayı kendi yaşamlarında daha fazla stresle karşı karşıya kalacakları ve aynı zamanda bu stres faktörleriyle baş etmede yeterince başarılı olamayacakları için, diğer çocuklara göre daha fazla depresyon, kaygı bozukluğu, davranış bozukluğu gibi psikiyatrik sorunlarla karşılaşacaklardır. 
 
 
           Not: Bir çocuğun psiko-sosyal açıdan sağlıklı ve kendine güvenen bir yetişkin olabilmesi için en önemli olan şeylerden birincisi, ailesi tarafından kayıtsız şartsız kabul görmesi, sevilmesi ve değer verilmesidir, ikincisi ise kendisi için önemli olan büyükler tarafından yeterli düzeyde olumlu geri bildirimlere beslenebilmesidir. Bir çocuğun Olumlu Geribildirimlere Belenebilmesi için gerekli olan şeylerden birincisi, çocuğun doğalında yapısal olarak olumlu şeyler yapmaya yatkın birisi olması, ikincisi de çocuğun olumlu şeyler yapabilmesi ya da olumlu özellikler kazanabilmesi için büyükler tarafından fırsatlar yaratılmasının yanınıda, çocuğun yaptığı bu olumlu şeylerin büyükler tarafından fark edilerek çocuğa da fark ettirilmesidir.
  
Ergenlik döneminde DEHB belirtileri
           
Dikkat eksikliği belirtileri çocukluk dönemindekine benzer şekilde devam etme eğiliminde olacaktır.
*Unutkanlık, dalgınlık, dağınıklık,
*Derslere karşı ilgisizlik, çok çalışmasına rağmen kendisinden beklenen performansı sergileyememe,
*Çabuk sıkılma,
*Çabuk pes etme,
*Hiçbir şeyden memnun olmama,
*Sorumluklardan kaçma, etkinlikleri (spor, müzik, dans kursları gibi) yarıda bırakma.

Hiperaktivite ve dürtüselliğe bağlı belirtiler ergenlik döneminde genel olarak aynı şekilde seyir göstermekle birlikte, özellikle hiperaktiviteye bağlı belirtiler bazı farklılıklar gösterebilmektedir.
 
*Ani duygu durum değişiklikleri, çabuk sinirlenme
*Anti-sosyal ve riskli davranışlara eğilim (araba kaçırma, gelişi güzel cinsel ilişkiler, suça karışma, evden kaçma, madde-alkol-sigara kullanma),
*Aşırı hareketlilik ya da içsel huzursuzluk,
*Sonunu düşünmeden hareket etme,
*Çok fazla arkadaşlarının etkisinde kalma,
*Çabuk motive olup harekete geçme ve motivasyonunun çabuk tükenmesi,
*Aile içinde ve okul ortamında geçimsizlik,
*Okul kurallarına uyumsuzluk.
 
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ergenleri nasıl etkiler?
 
            DEHB’nin ergenlik dönemine kadar tedavi edilmemesi durumunda, yukarıdaki belirtilerin aile, okul ve sosyal hayata yansımasının faturası bazen oldukça ağır olabilmektedir. 
            Ergenlik döneminin doğal olarak zor bir dönem olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Anne babanın ergene karşı biraz daha anlayışlı davranması, onu dinlemesi ve önemsemesi sayesinde, bu zorluklar çoğu zaman aile içinde çok büyük boyutlu çatışmalara neden olmadan aşılabilir. 
            Bu durumlardan farklı olarak sürekli ve çok büyük boyutta sorunların, çatışmaların, gelgitlerin yaşandığı bir ergenlikle karşılaşıldığı zaman, bunun yolunda gitmeyen bir şeylerin varlığına işaret ediyor olabileceği düşünülerek ilgili uzmanlardan destek alınmalıdır.
            DEHB olan ergen (erken yaş döneminde tedavi görmemişse) erken çocukluk döneminden itibaren birçok olumsuz deneyim yaşamak zorunda kalacağı için ergenlik dönemine de örselenmiş ve kişilik gelişim ritmi bozulmuş bir birey olarak girecektir.
           
ÇÜNKÜ DEHB olan bir çocuk, yaptığı ya da yapmadığı birçok şeyden dolayı anne-baba, öğretmen, arkadaş ve kendisi için önemli olan diğer büyükler tarafından sürekli eleştirilen, kızılan, horlanan, cezalandırılan ve dışlanan konumda olacak ve normal kişilik gelişimi için ihtiyacı olan olumlu deneyim ve geri bildirimlere yeterince maruz kalamayacaktır.
 
            Erken dönemden itibaren DEHB’ye bağlı yaşanan bu sorunlar anne-baba ile ergen arasındaki güvene dayalı ilişkinin (ergenlik dönemindeki sorunların tek çözüm yolunun güvene dayalı bir ilişkinin korunması olduğunu düşünürsek) gelişimini de bozacağı için, bu dönemde zaten normal olarak aileden uzaklaşma eğilimi olan ergenin aileden daha da uzaklaşmasına neden olacaktır. 
 
            DEHB’den dolayı kapasitesinin altında akademik başarı gösteren ve istenilen düzeyde sosyal ilişkiler geliştiremeyen ergen, ev içinde de sürekli olarak anne baba ile çatışma içinde olacağı için akademik başarısı daha da azalacak ve bir süre sonra da okuldan kopmaya başlayacaktır. 
 
            Okuldan kopmaya başlayan ergen, geleceğe yönelik ya hiç hedef oluşturamayacak ya da hedefine ulaşma konusundaki inancını ve motivasyonunu yitirecektir. Aynı zamanda aile ile de kopma noktasına gelen ergen bir süre sonra eve geç gelmeye, evden kaçmaya, okula gitmemeye, okuldan kaçmaya, uygun olmayan arkadaşlar ve alışkanlıklar geliştirmeye başlayacaktır.
 
DEHB ‘ye eşlik eden psikiyatrik sorunlar
 
*Özel öğrenme güçlüğü 
*Davranım bozukluğu
*Karşıt olma karşı gelme bozukluğu
*Kaygı bozuklukları
*Depresyon
*Tik bozuklukları
*Madde kullanım bozuklukları
 
            Öğrenme güçlüğü, karşıt olma karşı gelme bozukluğu, tik bozukluğu gibi bozukluklar erken dönemden itibaren DEHB ile birlikte görülebilen rahatsızlıklardır. Davranım bozukluğu, depresyon, kaygı bozukluğu ve madde kullanım bozuklukları gibi bozukluklar ise DEHB’nin tedavi edilmemesi durumunda çocuğun yaşayabileceği örselenmenin sonucu olarak, ilerleyen dönemlerde ortaya çıkabilecek rahatsızlıklardır.
 
 Yetişkinlik döneminde DEHB
 
             DEHB, yetişkinler arasında %2-4 oranında görülmektedir. Bu kişiler iş, sosyal, özel yaşamlarında ve özellikle ruhsal hastalıklar başta olmak üzere sağlık konusunda diğer kişilere göre daha fazla sorunlar yaşamaktadırlar. 
 
Yetişkinlerdeki Hiperaktivite ve Dürtüsellik belirtileri
 
*İşine aşırı düşkünlük (işkolik),
*Çok yoğun, sıkışık programlar yapma,
*Hareketli işleri tercih etme,
*Ailede gerginliğe neden olan değişmeyen hareketlilik,
*Aşırı konuşma, 
*Engellenmeye karşı düşük tolerans,
*Sabırsızlık,
*İş bırakma, sık iş değişikliği,
*İlişkileri sürdürememe,
*Hızlı araba kullanma,
*Öfkeyi kontrol edememe,
*Bağımlı kişilik özellikleri.
 
Yetişkinlerde Dikkat eksikliği belirtileri
 
*Dikkati sürdürmekte zorluk (toplantı, kitap-gazete okuma, ofis işleri, vb.), 
*Günlük işleri akılda tutmada zorluk,
*Sürekli görevlerini erteleme,
*Yavaş, verimsiz çalışma,
*Zamanı kötü kullanma,
*Plansızlık, dağınıklık.
 
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu yetişkinleri nasıl etkiler?
 
*Özgüven azalması: Erken dönemden itibaren kapasitesinin altında akademik başarı göstermesi ve anne-baba, öğretmen, arkadaş gibi kendisi için önemli olan kişilerle istenilen düzeyde ilişki kuramamasına bağlı olarak, gelişimsel ihtiyaçların tam karşılanamaması sonucunda yaşanan örselenme ve özgüven kaybı.
 
*Kaza ve yaralanmalar: Dalgınlık, unutkanlık, acelecilik ve hareketlerin koordinasyonundaki sorunlara bağlı olarak yaşanan kaza ve yaralanmalar.
 
*Genel sağlıkta sorunlar: Düşünmeden hareket etme, sağlık sorunlarının zamanında ele alınmaması-ertelenmesi, diyetine dikkat etmeme, aşırı çay-kahve, alkol-sigara-madde kullanımı gibi nedenlere bağlı sağlık sorunları.
 
*Trafikte sorunlar
 
*Ergenlik döneminden itibaren araba kullanmaya düşkünlük, sabırsızlık, dikkatsizlik, hıza tutkunluk, risk almaya yatkınlık sonucu oluşabilecek sorunlar.
 
*Sigara-alkol-madde kullanım bozuklukları
 
*Normal populasyona göre bağımlık geliştirme riskleri daha fazladır.
 
*Yasal sorunlar
 
*DEHB’ye, davranım bozukluğuna bağlı sorunlar da eşlik ediyorsa, yasalara uyum zorluğu yaşanabilir.
 
*Okul ve iş hayatında başarısızlık
 
*DEHB, yetişkinlerin okul ve iş hayatında kendi kapasitesinin altında başarı göstermesine neden olabilir.
 
*Aile ve arkadaş ilişkilerinde sorunlar
 
            Kişinin yaşam kalitesini en çok etkileyen alanlardan biri de insan ilişkileridir. DEHB’si olan yetişkinler, ruh halinde sık değişiklikler, çabuk sinirlenme, sonunu düşünmeden hareket etme, insanlara çok çabuk ve aşırı güvenme, sorumlulukları erteleme-yerine getirmeme, çabuk sıkılma-maymun iştahlılık gibi özelliklerden dolayı insan ilişkilerinde sorunlar yaşayabilir.
 
*Yaşam süresinin kısalması
 
             Kazalara sık maruz kalması, sağlığına gereken önemi gösterememesi, zor yapılarından dolayı strese daha fazla maruz kalması ve stresi daha yoğun şekilde yaşaması, psikiyatrik hastalıklara bağlı intihar gibi nedenlerden dolayı, DEHB’si olan erişkinlerin diğer kişilere göre yaşam süreleri (ortalama 8 yıl) daha kısa olmaktadır.
 
DEHB neden dolayı oluşmaktadır?
 
             DEHB beynin yürütücü işlevlerinin (davranış kontrolü, işleyen bellek, duygusal kontrol, odaklanma ve motor kontrol) yetersizliği sonucu ortaya çıkmaktadır.
 
             Dikkat, konsantrasyon, kontrol sistemi gibi işlevlerden sorumlu beyin bölgelerinin (frontal kortex, limbik sistem, cerebellum, vb.), dopamin ve noradrenalin gibi nörotransmitterlerin yetersizliğine bağlı olarak işlevlerini yeterince yerine getirememeleri sonucu DEHB’nin oluştuğu düşünülmektedir.
Çoğunlukla ailesel geçişli ve genetiktir (%80-90).
 
             Gebelik dönemindeki tıbbi sorunlar, stres, ilaç-sigara-alkol kullanımı, kurşun zehirlenmesi gibi etkenler de DEHB’nin oluşumunda rol alabilir.
 
             Doğum dönemindeki sorunlar  (zor doğum, çocuğun oksijensiz kalması veya morarması, erken ve düşük doğum ağırlıklı doğum) DEHB’nin oluşumunda etken olabilir.
 
             Özellikle 3 yaşına kadarki dönemde çocuğun beyin gelişimini etkileyebilecek epilepsi, kafa travması gibi hastalıklar da DEHB için bir etken olabilir.
 
Not: DEHB’ nin oluşmasında çevresel faktörlerin (anne baba tutumları, okul, öğretmen) herhangi bir etkisi yoktur. Çevresel faktörler, olumlu veya olumsuz olmasına bağlı olarak DEHB belirtilerinin hafiflemesine veya şiddetinin artmasına, hatta eşlik eden diğer durumların ortaya çıkıp çıkmamasına  sebep olabilmektedir.
 
DEHB tanısı nasıl konur?
 
             DEHB ile ilgilenen uzmanlar Çocuk ve Ergen Psikiyatristleri’dir. Gerektiğinde psikolog, pedagog, psikolojik danışman, özel eğitim uzmanı, öğretmenler gibi farklı disiplinden olan uzmanlarla birlikte çalışırlar.
 
             Kapsamlı bir değerlendirme sürecinde, çeşitli yöntemler (çocukla/ebeveynle/öğretmenle birebir görüşme, çocuğa uygulanan dikkat testleri ve ölçekler, ebeveyne/öğretmene uygulanan ölçekler vb.) kullanılarak, şu konularda mümkün olduğunca çok bilgi toplanır
             
             Çocuğun ailede, okulda ve arkadaşlarıyla yaşadığı davranış problemleri,
             Ailedeki psikiyatrik hastalık öyküsü,
             Hamilelik ve doğum bilgileri,
             Gelişimiyle ilgili bilgi (yürüme-konuşma,vb.),
             Çocuğun yaşadığı tıbbi hastalıklar, kazalar, ameliyatlar,
             Çocukta depresif ruh hali, kaygı, korku, düşük özgüven gibi belirtilerin olup olmadığı,
             Çocuğun ve anne-babanın içinde bulunulan durum hakkındaki düşünceleri ve başa çıkma biçimleri,
             Aile bireylerinin kişilik yapıları ve ilişki biçimleri,
             Öğretmen çocuk ilişkisi, öğretmenin çocuğun davranışlarıyla nasıl başa çıktığı.
 
DEHB tedavisinde neler yapılır?
 
                 İlk aşamada ilaç tedavisine başlanıp başlanmayacağına karar vermek gerekmektedir.
Okul öncesi dönemde; belirgin davranış sorunları yoksa, ilaç kullanımı mümkün olduğunca ertelenmeli ve anne baba eğitimi, öğretmen eğitimi-işbirliği, çocuğa özel eğitim programı ve ortamın düzenlenmesi gibi diğer yöntemlere odaklanılmalıdır.
 
Okul döneminde; anne baba eğitimi, öğretmen eğitimi-işbirliği, çocuğa özel eğitim programı ve ortamın düzenlenmesi ile DEHB belirtileri belirgin derece hafifliyorsa, ilaç tedavisi ertelenebilir.
 
Okul öncesi ve okul döneminde; eğitimsel-psikolojik müdahalelere rağmen DEHB belirtilerinden dolayı gün geçtikçe anne-baba, öğretmen, arkadaş ilişkilerinde sürekli olarak sorunlar yaşayan, kapasitesinin altında akademik başarı gösteren ve bütün bunların sonucunda kendine güvenini kaybeden ve örselenme sonucu kişilik gelişim ritmi bozulmaya başlayan çocuklarda tüm diğer eğitimsel-psikolojik müdahalelere ek olarak ilaç tedavisine de başlanmalıdır.
 
İlaç tedavisi
             Beraberinde diğer psikiyatrik sorunlar (davranış bozuklukları, depresyon, kaygı bozuklukları vb.) yoksa, sadece DEHB için metilfenidat (ritalin, concerta), atomoxetin (strattera), imipramin (tofranil) vb. gibi ilaçlardan biri veya dirençli durumlarda ikisi birlikte tercih edilebilir.
 
             İlaçların etkisi, beynin yürütücü fonksiyonlarının (davranış kontrolü, işleyen bellek, duygusal kontrol, odaklanma ve motor kontrol) işlevsel şekilde çalışmasına olanak sağlamak şeklindedir.
 
             Beraberinde diğer psikiyatrik sorunlar da varsa, onlara yönelik tedaviler de ayrıca düzenlenmelidir.
İlaçların yan etkileri genellikle başlangıç aşamasında görülür. Yan etkiler arasında sık olarak görülenler baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı hissi, sinirlilik, uykusuzluk, duygusallık ve iştahsızlıktır. Bunlar ilacın düzenli olarak kullanılması durumunda çoğunlukla iki hafta içerisinde geçmektedir.
 
İlaçla ilgili kısa bilgiler
 
DEHB de kullanılan ilaçların uyuşturucu ya da uyku yapıcı özellikleri yoktur.Tersine uyanıklığı ve dikkati artıran ilaçlardır.
DEHB de tedavi amacı ile kullanılan ilaçların bağımlılık etkileri yoktur.
Bazı ilaçların kırmızı reçeteli olması sadece doktor kontrolünde olması gerekliliği ile ilgilidir. İlacın çok ağır olması ya da bağımlılık yapması ile ilgili değildir.
Bütün ilaçlarda olduğu gibi psikiyatride kullanılan ilaçlarda da doktor kontrolünde olmadığı zaman kötüye kullanıma bağlı sorunlar yaşanabilmektedir.
Doktor kontrolünde kullanılan hiçbir psikiyatrik ilaç bağımlılık yapma riski taşımaz.
Anne baba eğitiminde şu konular üzerinde çalışılır
Temel çocuk yetiştirme ilkeleri: Empati, etkili iletişim, kayıtsız kabul ve sevgi gösterebilmek, çocuğu tanımak ve kabullenmek, hataları öğrenme fırsatı olarak görebilmesine yardım etmek, sorumluluk ve yardımseverliğin gelişimini sağlamak, problem çözme ve karar verebilme becerilerini geliştirmek, iç denetim ve disiplin geliştirmesine yardım etmek, vb. DEHB’si olan bir çocuğun annesi babası olarak, onunla olumlu ilişki kurabilmek, işe yaramayan yaklaşımları değiştirebilmek, anne baba tutumları arasındaki farklılıklar, çocukla doğru ve etkili biçimde ilgilenmek, olaylar karşısında sakin kalabilmek, vb.
Davranış kontrol sistemleri: Davranışın öncülleri, davranışların incelenmesi, davranışsal sonuçlar, davranış sorunlarını önleme, direnmeyi azaltacak yaklaşımlar, sorunu birlikte çözmek, kuralları sonuçlarla desteklemek, etkili davranışsal mesajlar, mola zamanı, vb.
Somut ödüllendirme,
Ortamın düzenlenmesi,
Ev ödevleri: Ev ödevlerinin önemi, ödev sistemi, ödev zamanını belirlemek, ödev yeri belirlemek, ödev kutusu (acil yardım kutusu), çocuğun ödevini kendisinin yapmasını sağlamak, ödevlerin kontrolü, çocuğu cesaretlendirmek, ödevler için önemli noktalar, motivasyon eksikliği, vb.
Sosyal ilişkiler ve etkinlikler: Sosyal beceriler geliştirmek, kardeş ilişkileri, oyun oynamanın önemi, DEHB’de uygun oyunlar, spor ve diğer etkinlikler, DEHB için uygun olmayan etkinlikler (aşırı tv ya da bilgisayar vb).
Öğretmen eğitimi-işbirliği: DEHB tedavisinde, en az anne babanın eğitimi kadar önemli olan bir yaklaşım da öğretmenle iş birliği yapılmasıdır. Öğretmenlere DEHB konusunda ayrıntılı bilgiler verilir, okulda yaşanabilecek çeşitli davranışlara ve öğrenme sorunlarına yönelik baş etme yöntemleri konuşulur.
Çocuğa özel tedavi ve eğitim programı: DEHB birçok çocukta benzer şekilde görünüm sergilemektedir. Ancak, DEHB olan çocuklar çeşitli açılardan önemli farklılıklara sahip olduklarından, bu çocukların tedavileri ve eğitimleri düzenlenirken kişiye özel düzenlemeler yapılmasına dikkat edilmelidir. Çocuğun yaşı, genel sağlık durumu, sosyoekonomik durum, DEHB’nin tipi-şiddeti, eşlik eden diğer psikiyatrik sorunlar, aile ve okul ile ilişkiler, ailedeki diğer sorunlar gibi durumlar göz önünde bulundurularak kişiye özel düzenlemeler yapılır.  
Tedavinin izlenmesi: İlaç tedavisine başlanan çocukta çoğunlukla bir ya da iki hafta gibi çok kısa bir süre içerisinde belirgin bir düzelmeler görülebilmesine rağmen tedavinin tam olarak değerlendirilmesi için bir ay kadar beklemek gerekebilir. Kısa zaman içinde görülen bu belirgin düzelme, birçok ailede “bu çocuk artık iyileşti ve ilaç kullanmasına gerek kalmadı” düşüncesinin ortaya çıkmasına neden olmakta ve bunun sonucunda da tedavi süresi tamamlanmadan ilaç bırakılmaktadır. Bazen de ilaç tedavisinden hemen cevap alınamadığı durumlar için birkaç hafta içinde aile “işe yaramıyor zaten” önyargısıyla tedaviyi kendi kendine sonlandırabilmektedir.
İlaç tedavisi başlandıktan sonra ön görülen süre 2 yıldır. Ancak tedaviyi düzenleyen doktor bir yıl aralıklarla ilacı kısa bir süre kesip ilaca ihtiyacı olup olmadığını değerlendirebilir.   
ÖZETLE DEHB tedavi edilmezse ne gibi sorunlarla karşılaşılabilir
*Akademik ve iş yaşamında kapasitesinin altında başarı,
*Kişilik gelişimin örselenmesi sonucu:
Sosyal ve özel hayatında kontrolsüz ve tutarsız davranışlar (kontrolsüz cinsel ilişkiler, çok sık arkadaş değişiklikleri, evlilik ilişkilerinde daha fazla sorunlar yaşama ve sorumluklardan kaçma, harcamalarında kontrolsüzlük),
*Depresyona ve Kaygı Bozukluklarına yatkınlık,
*İntihar girişiminde artış,
*Sigara-alkol-madde kullanım bozukluklarına yatkınlık,
*Hırsızlık, dolandırıcılık, yalan söyleme, eşyalara-kendi bedenine ve diğer kişilere zarar verme, genel ahlaki kurallara uymama gibi antisosyal özelliklerle seyreden Davranım Bozukluğu/Antisosyal Kişilik Bozukluğu
* DEHB için anne baba neler yapmalı
Erken tanı ve tedavi bütün hastalıklarda önemli olduğu gibi DEHB’de de oldukça önemlidir. Önemli olan, çocukların örselenme sonucu kişilik gelişimlerinin zedelenmesinin önüne geçmektir. Bu ancak erken tanı ve tedaviyle mümkün olmaktadır.
DEHB’nin biyolojik kökenli ve doğuştan gelen bir bozukluk olduğunun bilinmesi ve kabullenilmesi,
Anne baba, öğretmen ve doktor iş birliğinin önemsenmesi,
Tedavisinde; ilaç desteğinin yanı sıra anne babanın DEHB’nin doğru yönetimi konusunda eğitim, seminer ve
DEHB ile ilgili kaynaklardan yararlanarak kendilerini geliştirmeleri.
Özellikle geliştirilmesi gereken özellikler
DEHB’li çocukların genel özelliklerinin yanı sıra kendi çocuklarının özelliklerinin bilinmesi,
Çocukların temel ihtiyaçlarının öğrenilmesi,
Çocuklarla güvene dayalı iletişim kurma biçiminin öğrenilmesi,
Davranış ve tutumların öğrenilmesi,
Olumlu davranış kazandırma ve/ya olumsuz davranışları azaltma yöntemlerinin öğrenilmesi,
Ödev sorunlarına çözüm üretme,
Çocukla yaşanan çatışmaların azaltılması ve çatışmalarla baş etme,
Anne ve babanın kendilerine zaman ayırabilmesi.
Anne babalara 10 pratik öneriler
1-Çocuklarınızla gerçekten onu anlamak ve sorunlarına çözüm bulmak için iletişim kurmaya çalışın. İlk etapta sorgulayıcı, yargılayıcı, cezalandırıcı ve peşin hükümlü davranmayın. Önce ne olduğunu anlamaya çalışın sonra da durumun düzeltilmesi konusunda yönlendirin ve destek olun.
2-Çocuğun işe yaradığını hissettirmek için, yaşına ve gelişim düzeyine uygun sorumluluklar verin. Verdiğiniz sorumluluğun takipçisi olun ve o işi yapmak için verdiği emekten dolayı onu kutlayın.
3-Çocuğunuzun olumlu özelliklerini mutlaka fark edin ve bunları çocuğa fark ettirin.
4-Eleştirilerinizi ve uyarılarınızı mümkün olduğunca azaltmaya çalışın. Çok önemli olmayan davranışları görmezden gelmeye çalışın.
5-Yapılmasını ya da yapılmamasını istediğiniz davranışları önem sırasına göre listeleyin. Bunları mümkün olduğunca tek tek düzeltmeye çalışın.
6-Çocukla sık olarak yaşanan çatışma alanları ile ilgili, çocukla birlikte net kurallar oluşturun.
7-Çocuğa söylemek istediklerinizi açık bir biçimde ifade edin. Örneğin “ bana bir kalem getirir misin?” yerine, “bana odandaki kırmızı başlıklı kalemi getirir misin?” daha anlaşılır olacaktır.
8-Çocuğun ders çalışma zamanını ve kendine ait özel zamanını netleştirin.
9-Davranış ve tutumlarınızın çocuklar tarafından izlendiğini unutmayın.
10-Herhangi bir işi iyi yapmanın ilk şartı, o işi mutlaka önemsemek ve özenerek yapmaktır. Sağlıklı çocuk yetiştirmenin birinci şartının de önemsemek ve özen göstermek olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Öğretmenlere 10 pratik öneriler
1-Sınıfta yapılabilecek ve yapılamayacak davranışların neler olduğunu teker teker öğretin; kendisinden beklenenleri, bunlara uyulmadığında doğacak olan sonuçları açık biçimde anlatın ve sıklıkla tekarlayın.
2-Öğrenciye, önceden tahmin edebileceği biçimde, tutarlı davranın.
3-Çalışmalarını sıraya koyma ve ders çalışma becerilerini öğretin.
4-Zor anlarda bile anlayışlı, sabırlı ve esnek olmaya çalışın.
5-Sorunları, yaşanmadan önlemeye çalışın. (Örneğin sıkılmaya başladığında ona yerinden kalkmasını gerektirecek görevler verin ki bunu izinsiz yapmasını engelleyin.)
6-Öğrenciyle bireysel olarak da ilgilenin; sınıf içinde olumlu yönlerini ön planda tutma, kendinize yakın yere oturtma, fiziksel temas, sesinizin tonunu değiştirme, sık göz kontağı ve överek ödüllendirme yoluyla dikkatini odaklamasını destekleyin.
7-Öğrencinin derse katılımını en yüksek düzeyde tutmak için kolay anlaşılır, hareketli, ilgi çekici materyallerle zenginleştirilmiş öğretme tekniklerini ön planda tutun.
8-Sorumluluk duyguları genellikle zor gelişen bu çocuklar için verilen ödevlerin takibi önemlidir; verdiğiniz ödevlerin yapılıp yapılmadığını mutlaka kontrol edin.
9-Uygulamalarınızda adil olun, açık ve anlaşılabilir biçimde davranın.
10-Uygulamaları ve sonuçlarını izleyin


 
Üst Alt