Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocuklarda en sık görülen psikiyatrik durumlardan biridir. Etiyoloji, klinik, tedavi ve seyir hakkındaki bilimsel bilgilerin araştırmalarla artması, DEHB’nin klinikte izlemini yıllar içinde değişmiştir. DEHB’nin son yıllarda yaşam boyu bir durum olarak kabul edilmesine ve değerlendirme, tedavi ve idame için uluslararası protokoller olmasına rağmen hala birçok genç, yetişkin hayata tanı konmamış DEHB ile başlamaktadır. Bu da çocukluk çağında tanının gözden kaçırıldığı ya da yanlış tanı konulduğunu göstermektedir. Aynı zamanda bu gençlerin, yaşadıkları belirtiler ve ilişkili sorunları için en uygun tedaviyi almadıkları anlamına da gelmektedir. Birçoğu sahip oldukları potansiyele ulaşamamakta, bazıları da bu yüzden belirsiz bir geleceğe doğru ilerlemektedir. İyi haber, DEHB için geliştirilmiş olan müdahalelerin tedavi etkinliklerinin geniş olması ve DEHB’ye her yaşta müdahale edilebilmesidir. Ancak DEHB’si olan çocukların psikolojik olarak sağlıklı ve yaşam kalitesi yüksek, kendine güvenli bireyler olarak yetişkinliğe erişmelerini istiyorsak, mümkün olduğunca erken teşhis ve müdahale edilmelidir.
Bazı bireylerde yaşla birlikte belirtiler azalır (en sık hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri), bazı bireylerde ise belirtiler ısrarcıdır ve yetişkin dönemde belirtilere bağlı bozulmalar görülür. DEHB’nin görülme sıklığı çocuklarda %5, yetişkinlerde %2.5 olarak saptanmıştır. Çocukluk çağında kızlara oranla 4 kat daha fazla erkek DEHB tanısı alırken, yetişkinlikte kadınların tanı alma oranları erkeklerle hemen hemen aynıdır. Bu durum, erkek çocuklarının kızlara oranla daha fazla hiperaktivite göstermesi ve böylece fark edilme ve değerlendirmeye yönlendirilme olasılıklarının daha yüksek olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Çocuklarda okul öncesi dönemde var olan ancak bir şekilde idare edilen bazı sorunlar bu dönemde gün yüzüne çıkabiliyor. Bunlardan birincisi öğrenmeyle ilişkili problemler; özellikle dikkat, derse adaptasyon, konsantrasyon ve öğrenme ile ilgili sorunlar çocukların akademik başarısını olumsuz yönde etkileyebilir. Sınıf içerisinde oturmakta, sınıf kurallarına uyumda sorun yaşama ile kendini gösteren hiperaktivite ve dürtüsel davranışlar ise davranış bozukluğu ile kendini gösterebilir. Bu tarz davranış ve sorunlar sadece çocuğun akademik yönden olumsuz etkilenmesine yol açmaz, bunun yanında arkadaşları tarafından dışlanmasına ve etiketlenmesine ve bu etki yoluyla özgüven sorunları ve depresyona neden olabilir.
Bu çocuklarda görülen belirtiler; dikkat eksikliği, derse odaklanma ve dikkatin sürdürülmesinde problem, unutkanlık, eşya kaybetme, dış uyaranlarla (gürültü, kalabalık gibi) dikkatin çabuk dağılması, kendisiyle konuşulurken dinlemiyormuş gibi görünme, dikkatsiz hatalar yapma, ders sırasında konuşma, sınıfta oturmakta güçlük çekme, sürekli yerinden kalkma isteği, sonucunu düşünmeden yapılan hareketler, sabırsızlık ve lafa dalma olarak sıralanabilir. DEHB tanısı alan bir çocukta bu belirtilerin hepsinin bir arada bulunmayabileceğini, “Bu hastalık için alt tipler tanımlanmıştır. Birinci grupta ‘sadece dikkat eksikliği’ görülmektedir. Bu çocuklar sessiz ve sakin oldukları için genellikle okuldan hiç şikâyet gelmez. Ancak dalgın olduklarından okuldan akademik bir kazanç sağlayamazlar ve genellikle hiperaktif olan gruba göre daha geç tanı alırlar. İkinci grup ‘hiperaktivitesi olan ancak dikkatte bozulma görülmeyen grup’tur. Üçüncüsü ise ‘hem dikkat eksikliği hem de hiperaktivitenin bir arada görüldüğü mixt tip çocukların oluşturduğu gruptur. Tanı için, DEHB ile ilişkili davranış ve zorlukların kişinin işlevselliğini önemli ölçüde etkiliyor olması gerekir.
Öncelikle bir çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı tarafından mutlaka çocuk ve gencin DEHB olup olmadığı belirlenmelidir. Tedavi çocuğu hayati risk taşıyabilecek kazalardan koruyabilmek, gerçek akademik performansını ortaya koyma şansını sunmak, aşırı hareketlilik ve dürtüselliğinin kontrol altına alınması, tedavi edilmediğinde oluşabilecek riskli durumlardan korumak için gereklidir.