Son Konu

Dinimize göre düğün nasıl olmalıdır?

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Dinimize göre düğün nasıl olmalıdır?

Dinimiz haram helal mekruh çirkin ahlaka aykırı nesneler ve davranışları açıklamış bunlara hangi durumlarda nasıl riayet edileceğini de bu yoldan -çerçeve olarak- aydınlatmıştır Düğünün nasıl yapılacağını din detaylarıyla belirlememiş; bunu haramlara düşmemek şartıyla düzenleme işini müslümanların örf ve âdetine içinde bulunduklara şartlara bırakmıştır Medine'de Peygamberimizin muhterem eşi bir yoksul kızı gelin etmişti gelin gittikten sonra Peygamberimiz eve gelmiş ve gelinin bu şehirde âdet haline gelmiş olan müzik eşliğinde gidip gitmediğini sormuş "Böyle bir şey yoktu" cevabını alınca "Keşke olsaydı Medineliler buna alışmışlardır bundan hoşlanırlar" demiştir Haramlar bellidir düğünde meşru eğlence ve neşe caizdir hatta gereklidir haram işlemeden "müzik oyun eğlence yeme içmeyi" de içeren düğün şekilleri bulunabilir
 

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Dinimize Göre Dügünler Nasıl Olmalıdır - Çalgılı Dügünün Dinimizdeki Yeri Nedir - Dügünlerde Kadın ve Erkeklerin Birlikte Oynamaları Caiz midir - Dügünlerde Müzik Caiz midir - İslamiyete Göre Dügünler Nasıldır



Düğünlerde erkeklerin ve kadınların ayrı ayrı kendi aralarında şarkılı ve türkülü olarak oynamaları caiz midir?

İslâm dininde düğün gibi şenlikler için erkeklerin ve kadınların ayrı ayrı olmak şartıyla kendi aralarında İslâm'ın yasaklamadığı şarkı, türkü ve şiir söyleyip oynamalarında bir sakınca yoktur.

Hazreti Aişe (ra) şöyle anlatıyor:

"Benim yanımda iki cariye şarkı söylerken Ebû Bekir (ra) eve girdi. "Resûlüllah'ın evinde şeytan çalgısı olur mu?" diyerek kızdı. Bunun üzerine Allah'ın Resulü buyurdu ki: "Onları bırak, bu günler bayramdır."

Peygamber (sav) bir hadiste de şöyle buyurur:

"Nikâhı ilân edip onun için def çalınız." Başka bir hadiste şöyle buyuruyor:

"Şiir normal söz gibidir. İyisi iyi, çirkini çirkindir." (l).

Şarkı, tanbur ve ud gibi çalgılarla beraber veya fahiş ve gayri ahlakî olursa haramdır.

1-el-Mühezzeb, c. 2, s. 326-328
Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar II.191


Düğünler Nasıl Yapılmalı



Evlenmek Peygamberimizin (a.s.m.) hem kavlî, hem de fiilî sünnetidir. Bunun için evliliğin bütün safhaları; nişandan nikâha, çeyizden düğüne kadar nasıl olacağı, nasıl yapılacağı, nelere dikkat edilmesi gerektiği bütün teferruatıyla hadislerde bildirilmiştir. Düğün merasimi de evliliğin önemli bir safhasıdır.

“Düğünlerinizi mescitlerde yapınız”1 hadis-i şerifi düğünlerde nelere dikkat edilmesi hususunda önemli bir ölçüyü vermektedir. Demek ki, mescidde yapılması yasak olan şeyler düğün merasimlerinde de yasaktır. Diğer bir ifade ile, mescitlerde yapılamayan, düğün salonlarında da yapılmamalı.2

Bugünkü düğün salonlarında ise, çalgılı, danslı, kadınlı-erkekli merasimler yapılmaktadır ki, bunun ne sünnette yeri vardır, ne mescitlerde... Ayrıca kutsal bir müessese olan aile; günah, hata ve yanlış bir temel üzerine kurulursa, doğacak neslin bundan etkilenmemesi mümkün değildir. Uygun bir zemine ekilemeyen tohumdan nasıl verimli bir ürün alınamazsa, sünnete aykırı olarak yapılan düğün ve nikâhlardan da sünnete göre yetişecek nesiller beklemek hayal olur.

Bundan dolayı kendi inanç ve tercihlerinizde haklı olarak ısrar etmeniz size çok şey kazandıracaktır. Böyle bir ısrarınız Allah ve Resulünü razı edeceği için aynı zamanda bir ibadet, sünnet çerçevesinde hareket ettiğiniz için de sizi vicdanen huzur ve rahata götürecektir. Ayrıca hakkın hatırını gözettiğinizden dolayı başkaları için canlı bir örnek oluşturmuş olursunuz. Yoksa, “delidir, ne yaparsa yeridir” sözünde olduğu gibi, “düğündür, ne yapılsa mübahtır” şeklindeki bir yaklaşım ölçüsüz bir harekettir ve kimseye bir faydası yoktur.

Buna benzer meselelerde baştan sıkı tutulmaz, tavizler verilmeye başlanırsa, “taviz tavizi getirir” sözünde olduğu gibi, her yanlış hareket için bir kılıf ve bahane bulunur, aile hayatı önü alınmaz sıkıntılarla çalkalanır durur.

Netice olarak, böyle bir uygulamaya rıza göstermediğinizi, kabul etmediğinizi, mes’uliyet de alamayacağınızı belirtir, açık tavrınızı bildirirsiniz.

1 Feyzü’l-Kadîr, 2: 11; Hadis no: 1198.
2 Mehmet Paksu'nun Kadın, Evlilik ve Aile

Sünnete uygun bir düğün nasıl olmalıdır



Sünnete uygun bir düğünü, aslında tercihlerini sünnete göre yapmaya duyarlı halkın örfü belirlemelidir ve nitekim belirlemiştir. Örf, halkın belirli sosyal davranışları ve toplumsal tercihleri kabul edip benimsemesi, yaygınlaştırması ve gelenekleştirmesidir. Bin yıldan beri Müslüman olan toplumumuzun tercih ve kabullerini sünnete göre yeniden kritize etmek ve sünnet şablonuna uyan toplu davranış biçimlerini yaşatmak aslında en mâkul olanıdır. Bilhassa düğünler toplum reflekslerinin en canlı örnekleridir. Halkın dinî ve inanç yapısını, yaşayış biçimini, tercihlerini, zevklerini, anlayışlarını ve hoş görülerini ilk bakışta düğünleri ele verir.

Sünnete uygun bir düğün diyerek dar bir şablon çizmek, aslında en başta sünnete uygun düşmez. Düğün şablonumuz her şeyden önce tüm haramlara kapalı, tüm mubah tercihlere açık olmalıdır. Nitekim söz konusu olan düğündür ve bunu halk yapar. Halk ise Müslümandır. Müslüman halkımız, gelenekleriyle taşları aslında yerli yerine koymuştur.

Öyleyse, Müslüman toplumun tercihi olan program alınır, sünnet açısından göze batan noktalar varsa düzeltilir; ama mubah davranış kalıpları daraltılmaz. Bulunduğumuz yörenin haram olmayan tercihlerini ve günah unsuru taşımayan geleneklerini yaşatmamızda sünnet açısından hiçbir sakınca yoktur.

Meselâ, zaten örf ve geleneklerimizde var olan; kızı Allah’ın emriyle, Peygamberin kavliyle istemek, kızın olurunu alan kız tarafının bu talebe uygun cevap vermesi, tarafların bu evliliğe yardımcı olmaları, köstek olucu davranışlardan uzak durmaları, kızın mehri konusunda erkek tarafının elinden geldiğince cömert olması, zorlukların anlayışlı yaklaşımlarla aşılması, tarafların birbirlerine karşı mütevazı olmaları ve sevgi ile yaklaşmaları, birbirlerinin hatâlarını örtmeleri, karşılıklı hazırlıkların yapılması, düğün gününün birlikte tesbit edilmesi, halkımızın adına yer yer “okuntu” da dediği ve imkânlar ve örf ölçüsünde küçük hediyeciklerle birlikte dâvetiyelerin dağıtılarak insanların düğüne çağrılmaları düğün öncesi sünnete uygun davranışlardır.

Düğün esnasında nelerin sünnet olduğunu hatırlayalım



1- Düğün programının yeri, şekli, tarzı, muhtevası düğüne katılacak insanların meşrû çizgileri de dikkate alınarak karşılıklı rızâ ile tesbit edilir. Halkın gönlü hoş tutulmaya çalışılır. Haram bir şey istenmedikçe, halkın istek ve dileklerine cevap vermeye gayret edilir.

2- Düğünün amacı, evliliği halka duyurmaktan ibârettir. Nitekim Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm: “Evliliğin alâmeti nikâhın îlân edilmesidir.” buyurmuştur.1

3- Düğünde yemek vermek sünnettir.

Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm, Abdurrahman bin Avf radiyallahü anh’ın üzerinde zâferân kokusu (düğünde sürülen koku) görünce sordu:

“Bu ne hal?”
Abdurrahman bin Avf radiyallahü anh: “Bir kadınla bir miktar altın mehir karşılığında evlendim” dedi.

Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm:

“Allah mübârek eylesin. Fakat bir koyunla da olsa düğün ziyâfeti ver” buyurdu.2
Enes bin Mâlik radiyallahü anh anlatmıştır: Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bir düğününde annem yemek hazırlamış, göndermişti. Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm bana:

“Onu koy. Git filanı, filanı, filanı ve karşılaştığın herkesi çağır” buyurdu ve bir çok adamın ismini söyledi. Gittim, Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm’ın adlarını söylediği kimseleri ve rastladığım herkesi çağırdım. Üç yüz kadar kişi geldiler.

Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm:

“Onar onar halka yapsınlar ve herkes yesin.” buyurdu. İlk gurup doyuncaya kadar yedi, kalktı. Sonra diğer gurup doyuncaya kadar yedi, sonra diğer gurup yedi. Herkes yedikten sonra Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm:
“Yâ Enes! Sofrayı kaldır!” buyurdu.

Ben de sofrayı kaldırdım. Fakat yemeği ilk koyduğumda mı daha fazlaydı, yoksa kaldırdığımda mı fazlaydı; bilemedim.”3

Sabit el-Buhânî radiyallahü anh anlatmıştır: Hz. Enes’e: “Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm Zeyneb radiyallahü anhânın düğün ziyafetini ne ile yaptı?” diye sordum. Hz. Enes radiyallahü anh:

“Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm sahabelerine doyup terk edinceye kadar ekmek ve et ziyâfeti verdi” dedi.4

4- Düğün ziyâfetinde fakîrler ihmal edilmez, muhakkak çağırılır. Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm: “Yemeğin en şerlisi fakîrlerin çağırılmayıp, zenginlerin çağırıldığı düğün yemekleridir.” buyurmuştur.5

5- Düğünde harama girmeksizin meşrû çerçevede eğlenmeye imkân verilir. Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm: “Gayr-i meşrû birleşme ile meşrû evliliği birbirinden ayıran şey, def çalmak ve ilân etmektir” buyurmuştur.6

Rubey binti Muavviz radiyallahü anhâ anlatmıştır: Ben gelin olduğumun kuşluk vaktinde Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm evlenme törenime geldi. O sırada küçük kızlarımız deflerini çalmakta ve Bedir günü şehit düşen atalarının kahramanlıklarını nağme ile dile getirmekte idiler. Nihayet içlerinden biri: “Aramızda yarını bilen bir Peygamber vardır” dedi. Bunun üzerine Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm:
“Bu sözü bırak da, bundan önce söylediklerini söylemeye devam et” buyurdu.7

6- Evlenen çiftler tebrik edilir ve hayır duâ edilir. Ebû Hüreyre radiyallahü anh bildirmiştir: Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm evlenen insanı tebrik edeceği vakit: “Allah mübârek etsin. Tebrik ederim. Allah sizi mutlu kılsın ve sizi hayırla bir araya getirsin” buyururdu.8

Yukarıda zikredilen temel ölçüler çerçevesinde, imkânlar ölçüsünde, Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin ifâdesiyle, ulvî hüzünleri ve Rabbânî aşkları seslendirecek biçimde9 meselâ ilâhîler, kahramanlık türküleri veya geleneklerimizde olduğu şekliyle mevlitler okuyan bir grup varsa düğün programına alınabilir. Günün anlam ve önemini belirten ve eşler arası görev ve yükümlülükleri konu alan kısa konuşmalara yer verilebilir. Küçük parodilerle, skeçlerle, eğlendirici ve düşündürücü oyunlarla, ulvî zevkleri tahrik eden şiirlerle ve hoş vakit geçirmeye yönelik küçük çaplı yarışmalarla düğün programı zenginleştirilebilir. Harama girmemeye, nefsi ve şehveti tahrik edecek biçimde kadın-erkek karışık şarkı, türkü, oyun ve sâir eğlencelere yer vermemeye, düğünün bütün safhalarında düğün gerekçesiyle de olsa israftan ve savurganlıktan kaçınmaya azamî özen gösterilmelidir.

Düğün sonunda evlenen çiftler tebrik edilmeli, hayırlı bir evlilik hayatı ve hayırlı nesiller dilemelidir.

DİPNOTLAR:

1- Nesâî, Nikâh, 72;
2- Nesâî, Nikâh, 74, 75; Müslim, Nikâh, 79, 80; Tirmizî, Nikâh, 10;
3- Mektûbât, s. 114; Nesâî, Nikâh, 84; Müslim, Nikâh 94; Buhârî,4/234;
4- Müslim, Nikâh, 91;
5- Müslim, Nikâh, 110;
6- Tirmizî, Nikâh, 6;İbn-i Mâce, Nikâh, 1896;
7- Tirmizî, Nikâh, 1096;
8- Tirmizî, Nikâh, 7;
9- İşârâtü’l-İ’câz, s. 72.

SORU:Bugünkü düğün salonlarında çalgılı, danslı, kadınlı -erkekli yapılan merasimler caiz midir. Böyle düğünlere(onların yaptığı meşru olmayan şeylere iştirak etmemek şartıyla) akrabaları memnun etmek için sadece orada bulunmak için gitmek caizmidir. Başkalarını memnun etmek adına orada bulunulduğunda onların o meşru hallerine ortak olunup aynı günahı işlemiş sayılırmıyız. Ayrıca gitmemek o kişileri dışlamak ve toplumdan soyutlanmak olur mu. Bunlar hakkında ayet-hadis var mıdır?

Cevap
Değerli Kardeşimiz;


Düğün yemeği için vaki olan davete icabet eden kimse, içki içmek gibi günah işlendiğini görürse, şayet oturduğu sofrada içilirse veya alim ve salih kimse olduğundan dolayı müslüman halk için örnek olursa orada kalması günahtır.

Sofrasında olmazsa ve müslümanlar için örnek sayılmıyorsa orada kalmasında beis yoktur (1).

Şafiî mezhebinde orada gayrı meşru hareket olursa mutlak surette herkes için haram olup orada kalmak caiz değildir (2).

Düğün yemeğinde gayrı meşru hareket olmazsa davete icabet etmek Hanefi mezhebine göre sünnet (3).

Şafiî'ye göre mazeret olmazsa vaciptir (4).

1-al-Fetavâ al-Hindiye c. 5 s. 343
2-İânetü'l-Tâlibîn. c. 3. s. 361
3-al-Fetâvâ al-Hindiye. c. 5. s. 343
4-İ'ânetü'l-Tâlibîn. c. 3, s. 358

Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar II. 242
 
Üst Alt