Disleksi bir engellilik değil, sadece öğrenme yöntemlerinin farklı olması durumudur. Disleksiler sayesinde dünya renklenmektedir; yeni ve farklı yollar bulunmaktadır. Disleksi olmasa dünya çok sıkıcı olabilirdi.Walt Disney, Albert Einstein, Bill Gates, Leonardo Da Vinci ve daha bir çok marjinal insan…Onlara çok şey borçluyuz.
Peki disleksi tam olarak ne demektir? Disleksi kişinin aldığı eğitim yoğunluğu ve kalitesine, yaşıtlarına ve zeka kapasitesine oranla tutarsız bir şekilde okuduğunu anlama ve okuma akıcılığındaki geriliğidir(en az 1,5 standart sapmalık). Matematikteki bu tutarsız geriliğe diskalkuli ,yazıdaki bu geriliğe ise disgrafi denir. Aslında üçü ayrı bozukluklar şeklinde düşünülmemelidir. Çünkü bunlar genellikle bir arada görüldüğü için 2013 yılından itibaren bilim adamlarınca “özel öğrenme bozukluğu” olarak adlandırılmıştır. Özel öğrenme bozukluğu sıklığının %5-15 arasında olduğuna dair çalışmalar mevcuttur. ABD’de bu oran%20-25’e kadar çıkar. Gelişmemiş ülkelerde daha sık görülmektedir. Burada zeka kapasitesi normal olmadan bu teşhis konulamaz. Bu nedenle “dâhilerin hastalığı” tabiri kullanılmışsa dayüksek zekalı bireylerde olduğu gibi normal zekalı bireylere de bu tanının konulabileceği unutulmamalıdır. Bu tanı konulmadan önce bireyin kulak burun boğaz ve göz muayenesi yaptırması gerekir.Yine tanıdan önce evde başka bir dil daha konuşulup konuşulmadığı öğrenilmelidir. Psikiyatri de ”Önemli bir tanı kılavuzu olan DSM altı aylık müdahaleye cevap verip vermediğini görmeden bu tanıyı koymayın.” diyor. Yani rehber öğretmen, sınıf öğretmeni ve aile işbirliği ile eğitime ek ilave yapılmalıdır. Altı ayda düzeliyorsa buna disleksi diyemeyiz. Tutarsızlık ilkesi, çocuğun şaşırtıcı şekilde yetenekleri olması, hafızası, duyduklarını anlatmasına rağmen okuduklarını anlatabilmesinin bunun çok gerisinde(1,5 standart sapmanın altında) olmasıdır. Okumanın akıcılığı yani okuma hızı, okuduğunu anlamaktan daha çok tanıyı koymada etkilidir. Dakikadaki okuma hızı performansı çocuğu bıktırmadan ölçülmelidir. Haftada birden fazla kelime sayısı ölçülmemelidir.
İlkokul öncesi konuşma gecikmesi olan, önce-sonra gibi sıralama becerileri zayıf, sağ ve sol kavramını öğrenemeyen çocukların, hızlı nesneleri isimlendiremeyen, dilimin ucunda ama aklıma gelmiyor diyenlerin, bu bozukluk açısından riskli olabileceği göz önünde tutulup gerekli testleri uzmanlara yaptırmaları gerekir. İlkokul döneminde de öğretmenleri, kapasitesini yansıtamıyor, diyorsa; bir verimsizlik varsa disleksi düşünülmelidir , değerlendirilmelidir.Dislektik bireyler harflerin seslerini birbirine çok yakın duyar ve bu sesleri hep karıştırırlar. Gördükleri harf sembollerini karıştırmaktan ziyade sesleri karıştırmak bu çocuklarda daha belirgindir. Bu konuda” Her Çocuk Özeldir” 2007 Hint yapımı film mutlaka izlenmelidir. Bu filmde çocuktaki belirtiler ve ailenin çocuğu gereksiz yere tembel, sorumsuz, şımarık gibi etiketlemesinin ne derece yanlış olduğu anlatılmıştır. Filmde çözüme yönelik ; koro şeklinde birlikte sesli okuma, kulaklıktan dinleyip sesli aynı anda okuma ve sırayla okuma teknikleri gösterilmiştir.Biz de , evde tahta alıp, tahtayı karelere bölüpve zorlandığı harfleri önce büyük sonra küçük yazıp onu çalıştırabiliriz.Ayrıca bol görsel içerikli bulmacalar da çözdürebiliriz. Tabii ki bu bahsettiğim teknikler dışında çocuğun kaçıncı sınıf olduğu, zeka kapasitesi gibi unsurlara da dikkat ederek bu konuda uzman bir öğretmenden destek almalıyız .
Disleksi varsa dikkat eksikliği, özgüven problemleri, kaygı bozukluğu gibi diğer psikiyatrik bozuklukların görülme ihtimali de yüksektir.Bu nedenle disleksi mutlaka çocuk psikiyatri doktoru tarafından tanılanmalı ve takip edilmelidir. Elden geldiğince bu konuda riskli çocukları öğretmenlerimiz tespit etmeli, bu konudaki tanılama testleri hakkında bilgi sahibi olmalı, dakikada okuma hızını, saat çizme testini en azından uygulama düzeyinde bilmelidir. Ailelelerde de farkındalık olmalı; aileler ” Böyle bir şey varmı ? ”diyebilmelidir. Farkındalık çalışmaları çok önemlidir.Dislektik bireyler topluma doğru bir eğitimle kazandırılmalıdır.Küçük yaşlardaki dislektik birey için bir çok şey yapabiliriz.Unutulmamalıdır ki bu özel çocuklar Türkiye’mize ve dünyamıza birçok güzellik katmıştır ve katacaklardır da.