Son Konu

dokuzuncu hariciye koğuşu kitabının ozeti

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
26
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Dokuzuncu hariciye koğuşu Roman ozeti,
dokuzuncu hariciye koğuşu ,
9 hariciye koğuşu

İstanbulun kenar mahallelerinden birinde annesiyle beraber oturan on beş yaşındaki bir cocuk, hastanede muayene odasının onunde beklemektedir Hasta Cocuk, sol dizindeki mechul bir hastalıktan dolayı yedi yıldır tedavi gormektedir Birkac kez ameliyat olmasına, turlu ilaclar kullanmasına rağmen dizindeki iltihap bir turlu gecmemiştir Bacağının kesilme tehlikesi vardır Doktorlar, sargıyı acınca iltihabın şiddetli olduğunu gorurler İltihaplı bolgeyi pansuman ettikten sonra, cocuğun dizini yeniden sargıya alırlar Doktorlar her zamanki gibi bacağın durumuyla ilgili olumsuz şeyler soylerler

Hasta Cocuk, hemen eve gitmez, icindeki sıkıntıyı atıp biraz moral depolamak icin bir sure şehirde, kırlarda dolaşır Hastalığıyla ilgili her şeyi unutmak ister Evine gelir Annesini uzmemek icin doktorların soylediklerinin aksine olumlu şeyler soylemeye calışır, fakat annesi her şeyin farkındadır

Akşama doğru, uzaktan akrabaları olan emekli bir Paşanın evine, Erenkoye gider Hasta Cocuk, geceleri Paşaya eğlenceli ve maceralı romanlar okur Paşanın on dokuz yaşında Nuzhet adında bir kızı vardır Hasta Cocuğun kalbinde Nuzhete karşı guzel duygular uyanmaya başlar Hasta Cocuk roman okurken, Paşa uykuya dalar Hasta Cocuk ile Nuzhet bahceye cıkarlar, havuz başında sohbet ederler Nuzhet, kendisini Ragıp adında bir doktorun istediğini soyler Bu haber Hasta Cocuğu uzer, ancak Nuzhetin “Ragıp Bey beni istedi diye, ben de hemen evlenmiyorum ya Hem ben daha on dokuz yaşındayım (s23) sozleriyle bir parca teselli bulur Geceleyin Nuzhet, Hasta Cocuğun odasına gelir Bir sure konuşurlar Hasta Cocuk, Nuzheti ilk kez oper Nuzhet hicbir şey soylemeden hemen odasına cıkar

Hasta Cocuk ertesi gun hastaneye gider Doktor Mithat Bey kendisiyle yakından ilgilenir Doktorlar, mutlaka koltuk değneği kullanılması gerektiğini, hastalığının şakaya gelmeyecek derecede tehlikeli olduğunu soylerler Doktor Mithat, hic olmazsa baston kullanması icin Hasta Cocuğu ikna etmeye calışır

Hasta Cocuk koşke gelir, Paşanın odasının onunden gecerken hararetli bir konuşmaya tanık olur Odada Paşa, karısı, kızı Nuzhet ile hizmetcileri Nurefşan vardır Herkes bir anda susar Nuzhetin annesi aynalı dolabın icine saklanır Kendisinden gizli bir şeylerin konuşulduğunu anlayan Hasta Cocuk, ne yapacağını bilemez, bahceye cıkar Koşkteki herkesi kendisine yabancı hisseder Bir sure sonra Nuzhet gelir, gizli şeyler konuşmadıklarını, annesinin o sırada soyunduğunu, bu yuzden aynalı dolaba saklanmak zorunda kaldığını soyler

Hasta Cocuk, Nuzhetin soylediklerine inanmaz, yatmak icin odasına gider Evin hizmetcisi Nurefşan, bugun Doktor Ragıp Beyin annesinin Nuzheti istemek icin geldiğini, biriki gune kadar soz kesileceğini, bir aya kadar duğun yapılacağını, sonbaharda ise doktorun, kucuk hanımı Berline gotureceğini, kendisinin odaya girdiğinde bu konuların konuşulduğunu soyler Hasta Cocuk, Nuzhetin kendisine yalan soylemesine cok kızar, uzulur, bunu kabullenemez

“Nuzhet Bana Yalan Soyledi

Dunyanın hicbir Nuzheti yalan soylememelidir

Oyle bir yaşta idim ve oyle bir mizacta idim ve cocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az oğrenmiştim ki, yalan bana sucların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan soylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammul ettiğine şaşıyordum Yalana her şey isyan etmelidir Eşya bile: Damlardan kiremitler ucmalıdır, ağaclar koklerinden sokulup havada bir saniye icinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hatta yıldızlar duşup gokyuzunde bin parcaya ayrılmalıdır (s49)

Yalanını yuzune vurmak amacıyla koşk uykudayken, Hasta Cocuk sessizce Nuzhetin odasına gider Kendisiyle konuşmak istediğini soyleyerek, onu odasına cağırır Nurefşandan her şeyi oğrendiğini, kendisine yalan soylenmesinden hoşlanmadığını soyler Nuzhetin mum ışığında yarı cıplak guzel bir genc kız goruntusu, Hasta Cocuğa her şeyi unutturur Hasta Cocuk ile Nuzhet opuşurler

“Mum ışığında yarı cıplak, ne kadar guzelleşiyor! Her kımıldanışında bazı bir cocuk, bazı bir genc kız, bazı da bir kadın beliriyor: Saclarının gıdığından kurtulmak icin başının yaptığı ilcai kucuk sıcrayışlarıyla bir cocuk, gomleğinden kurtulan yarı cıplak bir omuzun yavaşca ve utangac iceri kacışıyla bir genc kız; ve arada bir, arzulu bir teneffusle gerilen goğsunun ileriye cıkışı, kendini gosterişi ve kuvvetli kabarışıyla bir kadın (s54)

Hasta Cocuk, ertesi gune neşeli bir ruh haliyle başlar Paşanın, yengesinin, Nuzhetin tavırları sıcaktır Yaşadığı mutluluğun bir anda yok olmasından korkar Nuzhetle, kukurt serpmek bahanesiyle bağa giderler Bağda yaprakların arasında opuşurler Doktor Ragıp, Paşanın evine gelir Hasta Cocuk da doktorla tanışır Soz hastalığından acılınca Hasta Cocuk, rakibi Doktor Ragıp karşısında eziklik duyar Hasta Cocuk hastaneye gider, durumu hic de ic acıcı değildir Ameliyat olması gerekmektedir Doktor, ameliyat oncesinde onon beş gun iyice dinlenmesini tembihler

Sohbet sırasında Paşa, Hasta Cocuğa Doktor Ragıpı nasıl bulduğunu, bu adamın Nuzheti mutlu edip edemeyeceğini sorar Paşanın karısı, Hasta Cocuğun vereceği yanıtı merakla bekler Hasta Cocuk, on dokuz yaşındaki bir genc kızın, kendisinden on altı yaş buyuk bir adamla mutlu olamayacağını soyler Bu yanıt, Nuzhetin annesinin pek hoşuna gitmez, onu sinirlendirir Zira, kızı ile Hasta Cocuk arasındaki yakınlaşmanın farkındadır Paşa da bu yanıttan pek hoşlanmaz ve Hasta Cocuğu “Nuzhet senin kardeşin Onunla beraber buyudunuz O senin kardeşin! (s67) diyerek anlamlı bir şekilde uyarır

Dizine pansuman yaptırmak icin eczaneye gidecek olan Hasta Cocuk, aşağı katta yemek odasın onunden gecerken Nuzhetle annesinin yuksek sesle tartıştıklarını duyar Ne soylediklerini anlamak icin kulak kabartır Nuzhetin annesi, Hasta Cocuğun bir “mikrop olduğunu, evin her koşesine mikrop bulaştırdığını, kaşığına catalına işaret koydurduğunu soyler, kızını azarlar Kendisine “mikrop denmesi, Hasta Cocuğu derinden yaralar Hemen o akşam koşkten ayrılıp evine donmeye karar verir Erenkoy eczanesinde pansumanların iyi yapılmadığını bahane ederek evine gitmek istediğini Paşaya soyler Paşa, kendisinden bir gun daha kalmasını ister

Ertesi gun, Hasta Cocuğun annesi koşke gelir Paşanın karısının daveti uzerine o gece Doktor Ragıpla annesi de yemeğe davet edilir Yemekte Paşa ile Doktor Ragıp, Fransız kulturunu ve dilini oven konuşmalar yaparlar, Turkcenin yetersiz bir dil olduğundan dem vururlar Hasta Cocuk bu boş konuşmalara daha fazla dayanamaz ve saldırıya gecer, Turkcenin guzelliklerinden bahseder Tartışma giderek şiddetlenir, tehlikeli bir durum alır Hasta Cocuk susmayı tercih eder

“Uyuyamadım, ağrılarım arttı, fakat ruhi azabıma nisbetle cok asil, sade ve saf olan et ıstırabımı o gece sevdim (s71)

Hasta Cocuk, annesi geldiği icin koşkte birkac gun daha kalır Fakat koşkteki her şey değişmiştir: Geceleri Nuzhetle havuz başında buluşmalar, gunduzleri kukurt serpmek icin bağa gitmeler, Paşaya roman okumalar yoktur artık Hasta Cocuğun gonlu gibi bedeni de kotu durumdadır Rengi solar, ağrıları artar Nuzhet, Erenkoyden bıktığını soyler Hasta Cocuk, şayet elinde olsa nereye gitmek istediğini sorar Nuzhet bir şeyleri ima edercesine Berline gitmek istediğini soyler Nuzhet bu yanıtıyla, Hasta Cocuğa ağır darbeyi vurur Hasta Cocuk her şeyin bittiğini anlar, susar

Hasta Cocuk ile annesi evlerine donerler Geceleyin muthiş bir sancıyla sabahı zor eder Sabahleyin hastaneye giderler Dizindeki sargıyı acarlar, iltihabı temizlerler Doktor Mithat Bey, Hasta Cocukla yakından ilgilenir Hastanın durumu hic de iyi değildir Kesinlikle koltuk değneği kullanması ve dinlenmesi gerektiği soylenir Hasta Cocuk evine gelir Komşular, akrabalar, dostlar kendisini yoklamaya gelirler Askeri hastanede calışan bir dostu, Hasta Cocuğu, calıştığı hastaneye goturur Hastanedeki Alman ve Turk doktorlar Hasta Cocukla ilgilenir Bacak uzerinde yirmi gun boyunca yeni bir tedavi yontemini uygularlar Mafsala sokulan demir borular icinden ilac sıkarlar Hasta Cocuk acılar icinde kıvranarak, baygınlıklar gecirerek dayanmaya calışır; fakat onca zahmet ve eziyete rağmen, yapılan tedavilerin hicbir yararı olmaz Hasta Cocuk endişe icinde ameliyat olacağı gunu bekler

Hasta Cocuk, Nuzheti ozler, onun hayaliyle avunmaya calışır Gozlerini her actığında kendisini Erenkoydeki koşkte zanneder, dudaklarında Nuzhetin dudaklarının tadını duyar Doktor Mithat, Hasta Cocuğu ameliyat icin hastaneye goturur Ameliyathanenin kapısında bacağı kesilmiş genc bir hastayı gorur Operatorler, Hasta Cocuğun bacağındaki sargıyı cozerler Yedi yıldır cektiği bu illetten kurtulabilmesi icin bacağını feda etmesi gerektiğini soylerler Hasta Cocuk, bacağının kesileceğini duyunca bayılır Hastanede daha fazla kalamayacağını soyleyerek Doktor Mithat Beyden kendisini eve goturmesini ister

Hasta Cocuğu komşuları, akrabaları ziyarete gelirler Son gelişmelerden Erenkoydekilerin haberi yoktur Ev her gun ziyaretcilerle dolup taşar Bacağının kesilme korkusu Hasta Cocuğun hayatını zehreder

“Vucudunun buyuk bir parcasını kaybetmek hayaline bir saniye katlanamıyorum, icime baygınlıklar geliyor, ellerimle hasta bacağı tutuyorum ve onun olumunu kendi olumumden daha dehşetli buluyorum

Giyinip soyunurken, pansuman yapılırken, minderin ustunde uzanırken, dakikalarca mahkUm uzvuma bakıyorum; her parcası, her hareketi, her yeni aldığı şekil bana bircok duşunceler veriyor, canlanıyor, ehemmiyet kazanıyor ve oteki sağlam uzuvlar arasında idama mahkUm bir kardeş gibi, endişeli bir hareketsizlikle susuyor Celladın bıcağına teslim olacak olduktan sonra senelerce bu işkenceyi nicin cekti? Nicin kan ağladı?

Onu testere altında tasavvur edemiyorum; keskin bir celiğin kalın bir kemik ustunde yuruyuşu hele cıkaracağı ses tuylerimi urpertiyor Fakat tahayyul etmekten daima kactığım bu korkunc tasavvur, en ummadığım zamanlarda beynime musallat oluyor Evde bıcakla ekmek kesilmesine bakamıyorum

Ameliyattan sonraki halimi duşunmek de ayrıca dehşet veriyor Buyuk bir uzvun boşluğunu hissetmeye nasıl dayanacağımı anlamıyorum, bir diş cektirdikten sonra bile yerinde ağızdan daha buyuk bir boşluk kaldığı zannedildiği halde ayrılan bir bacağın yerinde kalan ucurumun baş donmesine nasıl alışılır? (s8889)

Hasta Cocuk, Doktor Mithatla hastaneye gider Cocuğun bacağı son bir umit olarak başka bir operatore gosterilir Operator, hastanede aylarca kalmayı goze alır ve ucbeş ameliyata dayanırsa bacağını kurtarabileceğini soyler Hasta Cocuk buyuk bir heyecanla “Dayanırım! diye bağırır Bacağının kesilmeyecek olması, Hasta Cocuğu yeniden hayata bağlar Hasta Cocuk, Dokuzuncu Hariciye Koğuşuna yatırılır, burada derin bir yalnızlık duyar Odanın karanlığı, sessizliği, cevresini kaplayan duvarlar Yarı baygın bir halde Nuzhetin adını sayıklar Doktorlar Nuzhetin kim olduğunu sorarlar Hasta Cocuk ağlamaya başlar

Annesi ile Doktor Mithat, Hasta Cocuğu ziyarete gelirler Hasta Cocuk, ameliyatı buyuk bir korku ve endişeyle bekler Sonunda sıra kendisine gelir ve ameliyat olur Yedinci pansumandan sonra operator, bacağının kurtulduğunu soyler Nuzhet ile Doktor Ragıpın perşembe gunu nikahlarının kıyılacağını oğrenir Annesi ile Doktor Mithat, Hasta Cocuğu hastaneden cıkarmak icin odaya girerler

“Yarın hastaneden cıkacağım

Dışarda yaşamaktan korkuyorum

Burada ıstıraba ve tevekkule o kadar alıştım ki, onları bırakırsam ruhumun bir parcası kesilmiş gibi boşluk duyacağım; bırakmazsam isyansız nasıl yaşayacağım?

Kalanların bana karşı gıptalarına biraz merhamet de karışıyor Nadir insanların bildikleri ince bir saadeti kendilerin hasrediyorlar Hasta olmayanların bilmedikleri bu saadeti, ilerde, hic olmazsa hatırlayabilsem

Bir gun hastanelerde okunmak icin bir roman yazsam ve bu notlarımı icine karıştırsam

Buyuk bir hastalık gecirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler

İki hasta kadar birbirine yakın hic kimse yoktur

Hasta olmayanlar bizi ne kadar az anlayacaklar! (108109)

S O N
 
Üst Alt