Dolar/TL son aylarda başucumuzda. Dolar düştü, dolar yükseldi, dolar ne olacak derken, dolarla maaş almasak da maaşımız da, harcamamız da dolara bağlı.
Türkiye üretimde dışa bağımlı bir ülke. Harcamalarımızda elektronikten, gıdaya, giyimden, oyuncağa her şey dolar bir şekilde endeksli.
En basiti ulaşımda akaryakıt dolarla. Tedarikte akaryakıt kullanıldığı düşünüldüğünde zaten büyük resmi görebiliyoruz.
Belki de düşen dolar değildir!
Dolarizasyon da diğer yandan kanayan yaramız. Dolardaki yükselişin fiyatlara yansımasından dolarla maaş almayanlar kendini korumak için dolara koşuyor. Son dönemde yapılan bazı düzenlemelerle en azından tasarruf tarafında dolara kaçış engellemeye çalışılsa da halen sürecin içindeyiz.
Dolar ile ilgili sayfalarca şey yazılabilir ama burada ele alınacak olan kısım dolardan kazanılan para nerden geliyor?
Dolar düştü çıktı ne demek?
Belki de düşen yükselen dolar değildir!
TL değer kaybediyor olabilir!
Dolara bakınca ne görüyoruz?
Dolar/TL bir para karşılaştırması yani kur ya da parite. İki ülke para birimi karşılaştırması. Matematikte kesirler gibi düşünelim.
1 dolar bölü Türk Lirası karşılığını görüyoruz tabelalarda.
An itibarıyla 1 dolar 13,50 TL seviyelerinden karşılık buluyor. Yani Türk Lirası'nın değer kaybedip kazanması 1Dolar/TL kısmında değişime neden oluyor.
Geçen aylarda 9 liralardan 18 liralara çıktı. En basit yatırım mantığıyla düşükten alıp yüksekten satan kazandı. Peki kim kazandı? Nerden kazandı? Birileri kazanırken birileri kaybetti. Kim kaybetti diye de sorabiliriz.
Dolardan kim kazandı?
Bireysel olarak bakıldığında dolarının artmasıyla birlikte bankada dolar mevduatı veya yastık altında dolar birikimi yani kısaca doları olanlar, dolar ile kazananlar ve de dolar borcu olmayanlar kazandı.
Dolar yükseldiğinde zararlı çıkacak olanlar da TL ile kazananlar, dolar cinsinden borcu olanlar, yükseliş öncesi dolar bozmuş satmış olanlar, dolarla ödeme yapmak durumunda olanlar gibi kişiler örnek gösterilebilir.
Tüzel kişilerde alan biraz daha genişliyor. Şirketlerde yükselişten zarar görenler de yurt içinde ticaret yapıp TL kazanıp dolar borcu olan ya da ham madde ya da ürünlerini dolar ile alanlar ama bunun tam tersi yurt içinde üretim yapıp TL ile ürün ham madde alıp yurt dışına satış yapanlar kara geçti.
Peki Türkiye ekonomisi bundan nasıl zarar gördü?
Doların psikolojik etkisi
İnternet ansiklopedisi Wikipedi'de döviz kuru tanımlamasında şu ifade bulunuyor: 'Siyasi ve ekonomik istikrar paranın değerini yükseltirken siyasi zayıflıklar, ekonomik kriz gibi faktörler değer kaybına yol açar.'
Türkiye ekonomi tarihi krizlerle doludur. Bir çok akademisyenin deyimiyle ekonomide psikolojik olarak dolar ve enflasyon göstergeleri etkilidir.
4 Ağustos 1958 yılında 'İktisadi İstikrar Tedbirleri' ile yapılan devalüasyon ülkedeki ekonomik davranışlar üzerinde psikolojik olarak doların gösterge haline gelmesinin başlangıcı sayılmaktadır.
Dolardaki yükseliş özellikle 2000'ler sonrasında dalgalı döviz kuru rejimi, serbest piyasa ekonomisi ve ithal bağımlı bir ülke olarak bizi fazlasıyla etkilemektedir.
Dolardaki yükseliş bir çok bozulmayı beraberinde getiriyor. Bunlar neler mi?
Kurdaki yükselişin etkileri
Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak, kurdaki yükselişin ekonomiyi üç şekilde etkileyeceğini şu şekilde anlatıyor:
Döviz borcu olan şirketler eğer bu borca karşı sigorta almamışlarsa borçlarını bu kurdan ödeyemez hale gelecek. O yüzden şirket bilançoları bozulacak.
Doğrudan ve dolaylı enflasyon etkisi olacak. İthal edilen malların fiyatları fırlayacak. Türkiye'de üretilen ve ithal girdi kullanan malların fiyatları da artmaya başlayacak.
Kurun yükselişiyle beklenti bozulması yaşanacak. Hem beklentiler bozulduğu için döviz yükseliyor hem de döviz kurunun artışı beklentileri bozarak genel bir davranış bozukluğu ortaya çıkarıyor.
TOBB Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclis Başkanı Şeref Fayat, dolardaki yükselişin üretim tarafındaki etkisini şu şekilde vurguluyor:
“Dolarla ithal edip TL’ye çeviriyor, içeride bir de vadeli TL fiyatla satıyorlar. Bu firmalar ciddi zarar yazıyor. Çünkü volatil piyasada sen daha parayı tahsil etmeden karın da gidiyor, ana parayı da yiyorsun. Örneğin dolar 6 lira iken malı alıp TL’ye çevirip satan ithalatçı malı 4-5 ay vade ile sattığı için, şimdi kur 7.3’e geldiğinde vermiş olduğu doları yerine bile koyamıyor.”
İstihdama etki
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ve ekonomist Mustafa Sönmez'in BBC Türkçe haberinde dikkat çektikleri risk, dövizin yükselmesi sonucunda zora düşebilecek olan firmaların alacakları ilk tedbirlerden birinin istihdamı düşürmek, diğer bir deyişle çalışan sayısını azaltmak olacağını söylüyorlar.
DW Türkçe'ye konuşan ekonomist Barış Soydan'a göre de dolardaki yükseliş ekonominin büyük problemlere gebe olduğunu gösteriyor ve şu yorumu yapıyor:
Örneğin, dolardaki yükseliş marketteki domatesin fiyatını niye etkiliyor? Domatesi Antalya'dan İstanbul'a kamyon getiriyor ve kamyon mazot yakıyor. Mazotun fiyatını da dolar belirliyor. Bu çok küçük bir örnek. Birçok sektörde dolar maliyetler açısından en önemli kalem. Bu nedenle önümüzdeki günlerde mutfaktaki yangın artacak. Türkiye'de yatırımlar zaten düşük. Yatırım olacak ki şirketler yeni fabrikalar kuracak, mağazalar açılacak ki işsizlik azalsın, istihdam yaratsınlar. Şimdi yatırımlar zaten düşüktü bekle gör politikasına geçince de şirketler maalesef bunun işsizlik tarafında da çok ağır sonuçları olacak.
Tüm bunların sonucunda sorduğumuz soruya geri dönelim.
Kazanılan aslında kimin parası?
Dolar/TL alım satımından kazanılan para nerden geliyor?
Öncelikle finansal piyasalarda biri alırken biri satar. Örnek 11,40 seviyesinden dolar alan 13,50'den sattı diyelim. Yani biri 9,00 liradan aldığı doları 11,40'tan sattı, 11,40'tan alan 13,50'ye birine sattı. Kısaca değiş tokuş. Peki bu değişim hep yatırım için mi tüm okuduklarımızdan anladığımız kadarıyla hayır! Ya şirketler, ya borçlular, ya Merkez Bankası ya da herhangi bir banka ya da kurum alım-satım yapıyor.
Sonuçta bu Türkiye'nin kasasından kazananın cebine aktarılan bir para haline geliyor.
Kazanan yok mu?
Oyun ve ekonomi teorilerinde, her katılımcının kazanç veya kaybının diğer katılımcıların kazanç veya kayıpları ile dengelendiği durumun matematiksel temsiline sıfır toplamlı oyun (zero-sum game) denir. Katılımcıların toplam kazançları eklenip kayıpları çıkarıldığında sonuç toplamı sıfır olacaktır.
Dolardan da kazanç bu şekildedir. Faizler düşer, kur yükselir, ithal girdilerdeki bozulma, vergiler yükselir bunu halk öder ya da Hazine garantili ürünler olur bu devlet bütçesinden karşılanır, cari açık ya da bütçe açığı sonucu doğar.