bilgiliadam
Yeni Üye
Dunyanın En Guzel Tablosu Hikayesi
Dunyanın En Guzel Tablosu Nedir
Dunyanın en guzel tablosu ile ilgili hikaye şoyledir:
Meşhur bir ressam, gunun birinde dunyanın en guzel şeyinin resmini yapmaya karar verdi Bunun icin dunyada en guzel şeyin ne olabileceğine dair bilgi toplamak uzere uzun bir yolculuğa cıktı
Ağaclık bir yolda giderken, beli bukulmuş yaşlı bir adamın yol kenarında oturmuş olduğunu gordu Yanına giderek ona dunyanın en guzel şeyinin ne olabileceğini sordu İhtiyar, hic tereddut etmeden:
İmandır dedi
Sonra, bir kasabadan gecerken, bir mabedin kapısı onunde toplanmış bir duğun kalabalığına rastgeldi Kalabalığın arasına girerek genc geline:
Dunyanın en guzel şeyi nedir sizce? diye sordu
Gelin, damadın gozlerinin icine bakarak:
Dunyanın en guze şeyi olsa olsa aşktır! dedi
Ressam yoluna devam etti Tozlu bir yolda giderken cepheden donen yorgun bir askere denk geldi Aynı soruyu ona da sordu Asker:
Dunyada en guzel şey barıştır diye cevap verdi
Ressam kendi kendine eğer dunyanın en guzel şeyleri iman, aşk ve barışsa ben bunların resmini nasıl yapabilirim ki diye duşunmeye başladı O duşunceyle evine dondu
Evinin kapısından iceri girdiğinde ise, dunyanın en guzel manzarasının karşısında durduğunu duşundu Cocuklarının masum bakışlarında iman, karısının gozlerinde aşk okunuyor, evinde ise barış hali hukum suruyordu
Bunlardan aldığı ilhamla ressam dunyanın en guzel şeyinin resmini yapmaya koyuldu Resim bitince de tabloya şu adı verdi:
Evim
Dunyanın En Guzel Tablosu Nedir
Dunyanın en guzel tablosu ile ilgili hikaye şoyledir:
Meşhur bir ressam, gunun birinde dunyanın en guzel şeyinin resmini yapmaya karar verdi Bunun icin dunyada en guzel şeyin ne olabileceğine dair bilgi toplamak uzere uzun bir yolculuğa cıktı
Ağaclık bir yolda giderken, beli bukulmuş yaşlı bir adamın yol kenarında oturmuş olduğunu gordu Yanına giderek ona dunyanın en guzel şeyinin ne olabileceğini sordu İhtiyar, hic tereddut etmeden:
İmandır dedi
Sonra, bir kasabadan gecerken, bir mabedin kapısı onunde toplanmış bir duğun kalabalığına rastgeldi Kalabalığın arasına girerek genc geline:
Dunyanın en guzel şeyi nedir sizce? diye sordu
Gelin, damadın gozlerinin icine bakarak:
Dunyanın en guze şeyi olsa olsa aşktır! dedi
Ressam yoluna devam etti Tozlu bir yolda giderken cepheden donen yorgun bir askere denk geldi Aynı soruyu ona da sordu Asker:
Dunyada en guzel şey barıştır diye cevap verdi
Ressam kendi kendine eğer dunyanın en guzel şeyleri iman, aşk ve barışsa ben bunların resmini nasıl yapabilirim ki diye duşunmeye başladı O duşunceyle evine dondu
Evinin kapısından iceri girdiğinde ise, dunyanın en guzel manzarasının karşısında durduğunu duşundu Cocuklarının masum bakışlarında iman, karısının gozlerinde aşk okunuyor, evinde ise barış hali hukum suruyordu
Bunlardan aldığı ilhamla ressam dunyanın en guzel şeyinin resmini yapmaya koyuldu Resim bitince de tabloya şu adı verdi:
Evim