Sanat dünyasının en bedelli izlerini taşıyan kimi fotoğraflar, yıllar geçmesine karşın tüm dünyada popülerliğini korumaktadır. Pekala, dünyanın en ünlü tabloları nelerdir? Dünyanın en âlâ tabloları hangileridir? Dünyaca ünlü tablolar ve ressamları kimdir? Dünyanın en değerli tablosu hangisidir?
Sanatın en özel yansımalarından biri olan fotoğraflar, tarih boyunca tüm hislerin bir dışavurumu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimi vakit tabiatın eşsiz dokusu kimi vakit da hoş bir yüzün tuvalle buluşması fotoğraf sanatının bedelini gözler önüne sermektedir. Lakin kimi fotoğraflar vardır ki üzerinden asırlar geçse de tesirini sürdürecek kadar çarpıcı bir etkiyi içinde barındırır. Kıssaları ve göz kamaştıran fırça darbeleriyle ikon haline gelen bu tablolar, günümüzde ağır bir ilgiyle karşılaşmaktadır. Gelin, sanat tarihine damgasını vurmuş dünyanın en ünlü tablolarına birlikte göz atalım.
İNCİ KÜPELİ KIZ (GİRL WİTH A PEARL EARRİNG)
1665 yılına ilişkin olan İnci Küpeli Kız tablosu, "Kuzey'in Mona Lisa'sı" ya da "Hollandalı Mona Lisa" olarak isimlendirilmektedir. 17. yüzyılın Alman ressamı Johannes Vermeer'in imzasını taşıyan bu özel fotoğraf, egzotik elbiseli hayali bir genç bayanı ve bayanın epeyce büyük bir inci küpesini gözler önüne seriyor.
Bazılarına nazaran Vermeer'in öz kızı, bazılarına nazaran bir yakını, bazılarına nazaran konutundaki bir hizmetçiyi tasvir eden İnci Küpeli Kız'ın etkileyici bakışları, çarpıcı masumiyeti ve inci küpeleri adeta sanatın somutlaşmış halini ortaya koyuyor.
Hollanda’daki Mauritshuis Galerisi'nde sergilenen tablo, ressamın en ünlü yapıtı olarak tarihte kendine yer bulmuştur. Işık oyunlarının ve yansımaların ustası olan Vermeer'in bu yapıtı vefatından yaklaşık 200 yıl sonra Alman müze müdürü Gustav Waagen tarafından 1860 yılında keşfedilmiştir.
YILDIZLI GECE (THE STARRY NİGHT)
Dünyanın en ünlü ressamlarından biri olarak bilinen Van Gogh'un imzasını taşıyan Yıldızlı Gece tablosu, akıl hastanesinde kalan ressamın odasının penceresinden gördüğü Saint-Remy-de-Provence kentini gözler önüne seriyor. 1889 yılının yaz mevsiminde yapılan bu eser, 1941 yılından beri New York’ta yer alan Çağdaş Sanat Müzesinde kalıcı koleksiyonda bulunmaktadır.
Post-empresyonist devrin öncülerinden biri olan Van Gogh'un bu yapıtı pek çok sanat severin radarına girmiş ve uzun yıllar araştırmalara husus olmuştur. Sanat tarihçilerine nazaran; asıl görünümde bu türlü bir yer olmamakla birlikte, ressam Hollanda'nın mimarisi ve hayal gücünü kullanarak Yıldızlı Gece'yi resmetmiştir. Ayrıyeten Gogh'un kaldığı hastanenin camlarında yer alan demir parmaklıklara tablosunda yer vermemesi özgürlüğüne duyduğu hasreti de bizlere yansıtıyor.
BELLEĞİN AZMİ (THE PERSİSTENCE OF MEMORY)
Sürrealizm denildiğinde akla birinci gelen isimlerden biri olan Salvador Kolu'nin imzasını taşıyan Belleğin Azmi isimli tablosu, yumuşaklık ve sertlik anlayışının en kıymetli yansımalarından birini ortaya koymaktadır. 1931 yılında yapılan fotoğrafta eriyen saatler sembolizminde değişmez ve katı vakit algısı protesto edilmektedir.
Yumuşak saatler ya da eriyen saatler olarak da isimlendirilen Belleğin Azmi için sanat tarihçileri "Zaman, insanların düşündüğünden daha dirençsizdir" manasını taşıdığını düşünmektedir.
Birinci kere 1932 yılında sergilenen bu değerli eser için 250 dolar paha biçilmiştir. Günümüzde dünyanın en ünlü yapıtlarından biri olarak görülen Belleğin Azmi, New York'daki Museum of Çağdaş Art’ta (MoMA) sergilenmektedir.
ÇIĞLIK (THE SCREAM)
"Doğanın çığlığı" olarak da isimlendirilen Çığlık isimli tablo, 1893 yılında Norveçli ressam Edvard Munch tarafından yapılmıştır. 19. yüzyıl sembolizminin ruhsal temalarından ilham alan tabloda çizgiler ve renklerin harmanlandığı görülmektedir.
Ressamın dört farklı Çığlık tablosundan biri olan bu eşsiz eser, Norveç’teki Oslo National Gallery’de yer almaktadır.
Edvard Munch, Çığlık tablosunun esin kaynağını şu biçimde tabir etmektedir:
"İki arkadaşımla yolda yürüyordum; güneş battı, bir melankoli dalgasına kapıldım. Birden gökyüzü kıpkızıl bir renk aldı. Durup parmaklıklara yaslandım. Alev alev gökyüzü, mavi fiyordun ve kentin üstünde kan ve kılıç üzere sarkıyordu. Arkadaşlarım yola devam etti; ben ise büyük bir kaygıyla öylece duruyor ve tabiatta sonsuz bir çığlığı hissediyordum güya."
KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ
Gelmiş geçmiş en ünlü Türk ressamlardan biri olarak bilinen Osman Hamdi Beyefendi'e ilişkin olan Kaplumbağa Terbiyecisi isimli tablo, neredeyse herkesin bildiği kıymetli yapıtlardandır.
1906 ve 1907 yıllarında iki farklı versiyonda çizilen tablonun ilham kaynağı net olarak bilinmese de ünlü ressamın Fransız Tour du Monde mecmuasında gördüğü bir fotoğraftan etkilendiği söylenmektedir.