Rusya ve Ukrayna ortasındaki tansiyonda, Putin'in bilhassa NATO'ya tehdit olarak nükleer silah kullanımını sık sık lisana getirmesi 'Gerçekten nükleer silahların kullanılma bahtı var mı?' sorusunu akıllara getirdi. Gelin geçmişten günümüze nükleer silahların kullanımına bir bakalım...
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
...Geçtiğimiz 24 Şubat tarihinde Rusya Devlet Lideri Vladimir Putin'in resmi olarak Ukrayna'yı işgal edeceklerini açıklamasıyla birlikte iki ülke ortasında bir savaş başladı bildiğiniz üzere.
Putin, birebir gün yaptığı konuşmasında 'Yolumuza kim çıkarsa, ülkemiz ve vatandaşlarımız kim tehdit oluşturursa, Rusya'nın karşılık vereceğinin farkında olmalı ve ortaya daha evvel tarihte hiç görülmemiş sonuçların çıkacağını bilmelilerdir.' demişti.
Putin'in bu telaffuzlarına ek olarak günümüzde Rusya'nın dünyadaki en değerli nükleer güçlerden biri olduğunu belirtmesi, üstü kapalı olarak herhangi bir durumda nükleer silahların devreye gireceği manasına geliyordu.
Aradan şimdi birkaç gün geçmişken 27 Şubat'ta tekrar açıklama yapan Putin, bu kere NATO'nun 'yasadışı yaptırımları ve saldırgan açıklamaları' olduğunu söyleyerek Rusya'nın nükleer kuvvetlerine özel talimat verdi!
İki ülke ortasındaki çatışmalarda şu ana kadar nükleer bir silah kullanılmadı, hücumlar çoklukla bombardıman uçakları ve tanklar aracılığıyla gerçekleştirildi.
Yine de Putin'in sözleri 'Nükleer silahlar kullanılacak mı?' sorusunu akıllara getirdi.
ABD çıkışlı yayın kuruluşu Vox'un nükleer silah uzmanlarına Rusya ve Ukrayna ortasındaki savaş hakkında sorduğu soruları sizler için derledik;
Öncelikle dünya üzerinde nükleer silahlara sahip olduğu bilinen yaklaşık 9 ülke var ve ülkelerin birçok Nükleer Silahların Yayılmasını Tedbire Antlaşması'nı imzaladı.
Nükleer silahlara sahip olduğu bilinen ülkeler Rusya, ABD, Çin, Fransa, İngiltere, Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana toplam silah sayısı ise 70 binden yaklaşık 13 bine kadar düştü.
Hatta Soğuk Savaş'ın sonunda SSCB dağıldığında Ukrayna, kendi topraklarında kalan nükleer silahları Rusya'ya vermişti.
An itibariyle yedi ülkenin küçük cephanelerine kıyasla Rusya ve ABD'nin cephaneleri dünya üzerindeki milyarlarca insanı katledebilecek kadar büyük...
Elde edilen bilgilere nazaran Rusya'nın 6 bin, ABD'nin ise yaklaşık 5 bin 500 nükleer silahı bulunuyor.
Rusya'da bulunan 6 bin nükleer silah ise ülkeyi resmi olarak en büyük nükleer cephaneliğe sahip ülke haline getiriyor.
24 Şubat'ta Rusya, Ukrayna'yı işgaline başladıktan sonra bu silahların birçoklarının yedekte durduğu; kara, deniz ve hava tabanlı olarak 1600 adet silah konuşlandırıldığı söylendi.
ABD Bilim İnsanları Federasyonu'nun Nükleer Bilgi Projesi Lideri Hans Kristensen, Ukrayna'nın kendi nükleer cephaneliğini kurmak üzere olduğunu sav eden Putin'in telaffuzlarına karşı olarak bu mevzuda hiçbir ispat olmadığını açıkladı.
Kristenen, 'Son gelişmelerin akabinde nükleer silahların kullanılma riski var mı?' sorusunu şöyle yanıtladı:
'Olay birinci başladığında bu türlü bir telaşımız yoktu lakin şu an, II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da yaşanan en büyük askeri operasyona şahit oluyoruz. Putin'in açıklamalarının akabinde NATO'nun da beklenmedik durumlara hazırlık düzeyine geçmesi savaşın göstergesidir. Savaşın ilerlemesiyle birlikte her hafta, nükleer silah muhtemelliğine bir adım daha yaklaşıyoruz.'
Harvard Kennedy Okulu'nda profesör olan Matthew Bunn ise ABD ve NATO müttefikleri Ukrayna'ya asker göndermediği sürece nükleer silah kullanılma talihinin olmadığını söylüyor.
'Putin'in nükleer silah kullanmak için bir sebebi yok, bilhassa Rusya ordusunun gücünü Ukrayna'yla kıyaslarsak...'
"Putin'in yakın etrafı dışında kimse neden bu türlü bir adım attığını tam olarak bilmiyor. Tahminimce Batı'daki ülkeleri Ukrayna'ya yardım etme kanısından caydırmak için sinyal vermeyi amaçlıyordu."
Ancak nükleer savaş sonucunda Ukrayna ele geçirilse bile Putin'in zaferi olmayacağını belirtiyorlar. Zira bu durumda yalnızca Batı değil, Çin üzere müttefik ülkeleri de kendilerinden uzaklaştırmış olacaklar.
'Çin, Putin'in halinden giderek daha fazla tasa duyacak ve muhtemelen onu Çin'in refahının bağlı olduğu global ticaret ve yatırım dünya tertibini yine kurmaya çağıracak.”
20. yüzyılla birlikte nükleer silahların kaygısının insanlığa işlediğini gördüğümüzde tüm bu tehditlerin NATO'yu caydırmak maksadıyla yapıldığını iddia ediyor uzmanlar.
Nükleer bir silahın yıkıcı gücünün insanlarda kaygı yaratacağını söylüyorlar ve bu gücün dehşetiyle birbirlerine saldırmayan ülkelerin 'nükleer caydırıcılık' uyguladığını belirtiyorlar.
Soğuk Savaş periyodunda kullanılan nükleer caydırıcılık siyaseti, an itibariyle yaşadığımız krizde de ABD üzere ülkelerin Ukrayna'ya asker göndermemesinin asıl sebebi olarak düşünülüyor.
Ancak ABD'nin yakın tarihte Vietnam, Irak ve Afganistan üzere ülkelerle çatışmalarına baktığımızda nükleer caydırıcılığın her vakit işe yaramadığı da görülüyor.
Ayrıca belirtelim, Ukrayna krizi Putin'in nükleer cephaneliğiyle yaptığı birinci güç gösterisi değil!
2015 yılında bir Rus devlet televizyonu belgeselinde, Rusya'nın Kırım'ı ilhakı sırasında 'nükleer güçlerini alarma geçirmeyi düşündüğünü' söylemişti.
1968 yılında imzalanan Nükleer Silahların Yayılmasını Tedbire Mutabakatı, şu ana kadar global olarak başarılı olsa da uzun müddetli dikkat ve devir dönem hatırlatma gerektiriyor.
'Kuzey Kore nükleer cephaneliğini geliştirmeye devam ediyor, Hindistan ve Pakistan kısa menzilli taktik nükleer silahlar oluşturmak için bir silahlanma yarışına giriyor üzere görünüyor ve ABD, Rusya ve Çin ortasında düşmanlık artıyor.'
Sonuç olarak uzmanların hepsi Rusya'nın an itibariyle nükleer silah kullanmak için bir sebebi olmadığını belirtmelerine karşın Putin'in davranışlarından 'emin olamadıkları' için her vakit bir tehlike bulunduğunu söylüyorlar...
