Testosteron ya da namıdiyar erkeklik hormonu. Bugünkü içeriğimizde sizler için testosteron nedir, ne demek ile ilgili bir liste hazırladık. Cinselliği de direkt etkileyen testosteron(erkeklik hormonu) ile ilgili bilmeniz gereken değişik bilgiler için buyrun içeriğimize.
Ferdî beklenti ve kıymetlerimize tesir ettiği kadar toplumsal yaşantımıza da istikamet veren bir hormon olan testosteron hakkında birbirinden farklı bilgiler var; hatta bu mevzu üzerine deneyler yapılacak, belgeseller çekilecek kadar...
Dünyayı Yöneten Hormon: Testosteron
Ata-erkil bir toplumun oluşmasında ve kimi aşikâr kalıpların hayatımızda yer almasında en çok hissesi olan bu hormondur. Evvel biraz teknik bilgiyle girelim daha sonra toplum üzerindeki tesirlerine bakarız...
Androjenlerin, yani cinsiyet karakterlerinin oluşmasında tesirli olan hormonlardan tahminen de en kıymetlisidir. Erkeklerde testisler, bayanlarda da çok az ölçülerde yumurtalıklar tarafından kolesterolden üretilir. Ses kalınlaşması, beden ve yüz kıllarında artış üzere erkeksi özelliklerin gelişmesini sağlar. Ayrıyeten kan hücrelerinin yenilenme suratını arttırarak yaraların çabuk düzgünleşmesini sağlar, yağ yakımını hızlandırır.
Dışarıdan Alınırsa Problem Büyük..
Bilhassa beden geliştiriciler tarafından, kas kütlesini ve idman verimliliğini arttırmak için alınan testosteron, metabolik istikrarları bozarak östrojen salgısını arttırır. Dışarıdan alınan hormonun birden kesilmesi - beden tıpkı süratle yanıt veremediği için - kandaki östrojen testosteron istikrarının bozulmasına, cinsel organlarda küçülme ve erkeksi özelliklerin kaybına sebep olur.
1889 yılında Charles Brown isimli bir bilim adamı, birtakım hayvanların testislerini aldı. Bunları öğütüp kendine enjekte ettikten sonra, zihninin daha açık, fizikî olarak daha atik ve cinsel olarak daha faal olduğunu tez etti.
Enteresan olağan..
Parmak Orantısı ve Testosteron Alakası
Artık gelelim, bu hormonla ilgili farklı ayrıntılara. Yüzük parmağının işaret parmağıyla orantısı, anne karnında alınan testosteron ile alakalıdır diye bir tez var. Şöyle ki; şayet yüzük parmağınız işaret parmağınızdan uzunsa anne karnındayken testosteronu (erkeklik hormonu) fazla almışsınız demektir. Yani bir erkeğin kadınsı ya da bir bayanın erkeksi olup olmadığını yüzük parmağı ile işaret parmağı ortasındaki farktan çarçabuk anlayabilirsiniz.
BBC’nin yaptığı, bayan ve erkek ortasındaki farkları inceleyen 3 kısımlık küçük belgesel dizisi ‘’Secrets of The Sexes’’ da, testosteron hormonun tesirine dair bir deney yapılmıştı. Fizikî manada çok da farklı olmayan 6 atletin, yüzük parmakları ile işaret parmakları ölçüldü ve daha sonra piste çıkarak yarışları istendi. Yarış öncesinde bilim insanları bu uzunluk farkına nazaran bu atletlerin yarışı kaçıncı sırada bitireceklerini iddia ettiler ve bu kestirimlerini, atletlerin görmeyeceği biçimde sırtlarına karşıt bir biçimde astılar. Yarış sonunda yalnızca bir fire ile -3. ve 4. sıradaki atletlerin yerleri- tüm varsayımları gerçek çıktı. Birçok insan bunun sıradan bir tesadüf olduğunu düşünse de daha sonra yapılan incelemede birinci gelen atletin iki parmağının ortasındaki farkın, öbür atletlere nazaran çok daha büyük olduğu görüldü.
Erkeklerde Testosteron Düzeylerinin Değişimi İse Epey İlginç(!)
Bir öbür değişik bilgi ise bu hormonun bedendeki bedelleri erkeklerde evlenince düşüyor, çocuk olunca daha da düşüyor olması. Garip olan ise bu kıymetin boşanınca yükseliyor olması.
Tekrar erkeklerde bu hormonun düzeyi, eşi doğum yaptıktan sonra en alt düzeylere kadar düşüyormuş. Ama yeni doğan bebeği için konuta bakıcı geldiğinde ise tekrar yükseliyormuş.
Birbirine aşık yeni bir çiftte, testosteron ölçüsü erkekte düşerken, bayanda artıyor. Yani aşık olduğunda erkeğin cinsel isteği düşüyor. Yıllar geçtikçe ise bu bedel yükseliyor, bu seferde bayanda azalma görülüyor.
Nedenleri açık sanırım..
Şu da var, erkeklerin bayanlardan, kel erkeklerin de kel olmayanlardan daha kısa yaşamasının gerisindeki hormon da testosterondur.
Toplumumuz Üzerine Tesirleri
Artık gelelim bu hormonun toplumumuz üzerindeki tesirlerine. Dünyayı yöneten hormon demiştim başta, değil mi? Hormonumuz isminden da anlaşılacağı üzere testislerde üretiliyor. Bu da enteresan bir ironi yaratıyor bizler için. Erkeklerle alakalı ‘testis’ muhabbetlerinin dönmesinde, maço kavramların hayatımızda yer edinmesi de buradan geliyor. Delikanlılık, asker doğmak üzere kavramların önemli bir kısmı bu hormonun tesiri altında girmiştir hayatımıza.
Bunların da ötesinde sık sık övünç kaynağı olarak kullanılan ‘erkek’ cinsiyetinin oluşumu da bu hormonun birinci birkaç hafta içerisindeki müdahalesi ile mümkün hale geliyor. Evet, hakikat anladınız. Erkeklik, bir manada kadınlıktan evrimleşmiş bir şeydir.
İstikrar Değerli..
Pekala, bu hormon bedende aşikâr bir seviyeyi aştığı vakit ne oluyor? Erkeksi hallerin belirginleşmesinden de dem vurulduğu üzere bedendeki testosteron ile toplumsal zeka geriliği, huzursuzluk ve asabiyet ortasında hakikat orantı var. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki testosteron oranı yükseldikçe insanlarda agresiflik katsayısı da yükseliyor. Bu beşerler toplumsal uyumluluk konusunda da eza yaşıyor, asabiyet yapıyorlar. Bu beşerler toplum içerisinde kolektif çalışma gerektiren işlerde de başarısız oluyorlar. Ama bedenlerindeki testosteron düzeyi olağan olan bayan ve erkekler bu testlerden muvaffakiyetle geçiyorlar. Bir nevi huzurlu biçimde ömürlerini sürdürüyorlar da diyebiliriz.
Tabi ki bedende aşikâr bir oranın altında olması da düşünce yaşatıyor. Bu seferde cinsellik manasında eksiklik hissediyorlar. Cinsel manada bir şeyler yaşayarak geçirmeleri gereken mühletleri daha öteki şeylerle dolduruyorlar, cümbüşe harcıyorlar. Sonunda da bu üslup bir alaka içerisine girince sınıfta kalıyorlar, karşı cins tarafından ezilmeye mahkum oluyorlar.
Velhasıl istikrar kıymetli..