bilgiliadam
Yeni Üye
Durustluk ile ilgili Hikayeler
KOR NİŞANCILAR
Tabiatın canlandığı, etrafın yeşillere boyandığı, sıcak bir bahar gunuydu İnsanın evde durası gelmiyordu Odevlerini bitiren Cetin, annesinden dışarıda oynamak icin izin aldı Yanlarındaki komşu bina ile evleri arasında boş bir arsa vardı Burası guvenli olduğundan arkadaşları da oyun oynamaya buraya gelirdi
Sokağa cıkan Cetin, mahalle arkadaşlarının soz verdikleri saatte gelmelerini bekliyordu Canı sıkılmaması icin kendi kendine bir oyun bulmuştu Birkac adım otesine koyduğu boş bir kola tenekesini kucuk taşlar atarak vurmaya calışıyordu Vurduğunda da `İsabet!` diye bağırarak seviniyordu
Kısa bir zaman sonra arkadaşları Fuat, Aykut ve Tuğrul geldiler Cetin`in oyunu onların da hoşuna gitti Aykut:
– Biz de oynayabilir miyiz? diye sordu Cetin de kabul etti
Kutuyu ortaya koydular Kutunun on adım gerisine cizgi cektiler Taşları ellerinde biriktirip sırayla atmaya başladılar Bu oyun pek eğlenceli gelmişti Bir ara kendilerini kaybedip ellerindeki taşların hepsini attılar O esnada karşı evin bodrum katından `Şangırt!` diye ses geldi Evlerine bakan tozlu, kucuk cam kırılmıştı Uc arkadaş suclu suclu birbirlerinin yuzune baktılar Hepsi bir ağızdan:
– Ben kırmadım, dedi
Bir anlık sessizlikten sonra Tuğrul:
– Engin amca gelmeden kacalım, dedi
Bir nefeste oteki sokağın caddeye bağlandığı koşesindeki parka koştular Hicbir şey olmamış gibi salıncağa bindiler, kaydıraktan kaydılar Ancak eğlencenin tadı kacmıştı bir kere Kırdıkları cam, bir turlu akıllarından cıkmıyordu Fuat, uzuntulu bir ses tonuyla:
– Acaba, kırılan camı harclıklarımızla odeyebilir miyiz, diye sordu
Cetin:
– Benim de icimden o geciyordu Gelin arkadaşlar, gidip Engin amcayla konuşalım, dedi
Engin amca once camının kırıldığına kızmıştı Fakat dort afacan, harclıklarını biriktirerek yeni cam taktıracaklarını soyleyince onların masum ve durust tavırları hoşuna gitti Bu olay, kulaklarına kupe olsun diye camın parasını odemelerine musaade etti Onları sevindirecek bir fikir sundu:
– Ailelerinizden izin alın, hafta sonu sizi ciftliğime gotureyim Torunlarım gelecek Onlarla ata binersiniz Piknik yaparsınız Haaa, unutmadan soyleyeyim Yanınıza boş teneke almayı unutmayın Taşlar da benden Ciftlikte kimseye zarar vermeden nişancılık oynarsınız
Cetin ve arkadaşları, o hafta eğlence dolu bir pazar gecirdiler Hem de yeni arkadaşlar edindiler
Hulusi Mutlu Ertan
DURUSTLUK CİCEĞİ
DURUSTLUK CİCEĞİBir Cin prensi tahta cıkacaktı ama yasalara gore, daha once evlenmesi gerekiyordu
Uygun bir aday bulmak icin bolgedeki genc kızları huzuruna cağırdı
Saraydaki hizmetcilerden birinin kızı prensi cok seviyordu O da prensin huzuruna cıkmak istedi Annesinin uyarılarını dinlemedi, cunku sevdiği adamı bir kere bile gormek onu mutlu edecekti
Beklenen gece geldi Genc ve guzel kızlar en guzel giysilerini giymişler, suslenmişler, kendilerini beğendirmek icin her careye başvurmuşlardı Prens kızlara birer tohum verdi Bunu saksılarına dikmelerini, altı ay sonra gelmelerini soyledi En guzel ciceği yetiştiren kızı kendine eş olarak sececekti Herkes tohumu alıp heyecanla evlerine geri dondu
Genc kız da kendisine verilen tohumu alıp saksıya ekti O kadar bakmasına, ozenmesine karşılık toprakta tek bir filiz bile gorunmedi Her şeyi denedi, uzmanlara danıştı ama bir fayda goremedi
Altı ay dolmuştu ama saksı hala bomboştu Prens sunacağı bir cicek olmadığı halde gene de belirtilen gun ve saatte boş saksıyla saraya gitti Oysa diğer kızlar guzel cicekli saksılarla gelmişlerdi…
Sonunda beklenen an geldi Prens salona girdi, kızların arasında dolaştı, saksıları birer birer inceledi Hizmetcinin kızını kendine eş olarak sectiğini duyurdu
Herkes şaşırmıştı Diğer kızlar bu karara tepki gosterdiler, itiraz ettiler Boş saksıyla gelen kız nasıl eş olarak secilirdi? Prens durumu şoyle acıkladı:
“Bu genc hanım en değerli ciceği yetiştirip bana sundu O ciceğin adı durustluk ciceğidir Cunku sizlere dağıttığım tohumların hepsi sahteydi ve cicek acmaları olanaksızdı
ANKA KUŞU İLE ODUNCU
Fakir bir oduncu ormanda derin bir ucurumun kenarında ağac kesiyordu Gec olmuştu ve oduncu yorulmuştu Ağac kesmeye, sabah guneş ışıklarıyla beraber başlamıştı Yorulduğu icin de balta darbeleri iyice gucsuzleşmişti Baltayı tutmakta zorlanıyordu Bu yuzden balta elinden kayıp ucuruma duştu
Oduncu mutsuz ve caresizdi Baltası onun yaşamasını surdurmek icin kazanc sağlayabileceği tek aletti Yeni bir balta alabilecek parası da yoktu Ellerini ovuşturup ağlamaya başladığı sırada cok guzel bir kuş yanında belirdi Bu, Anka Kuşu'ydu
Anka Kuşu oduncuya yaklaştı ve ona neden ağladığını sordu Oduncu da
durumu anlatınca, Anka Kuşu hemen ucurumdan aşağı uctu ve altından bir baltayla yukarı cıktı ve oduncuya seslendi “Baltan bu muydu? “Hayır diye, yanıtladı oduncu, uzgun bir sesle Anka Kuşu bir kez daha aşağı uctu, bu sefer elinde gumuş bir balta vardı Fakat oduncu o baltanın da kendisinin olmadığını soyledi Ucuncu kez ucurumdan aşağı ucan Anka Kuşu, oduncunun baltasını cıkardı Oduncu sevinc icinde baltasına kavuştu Anka Kuşu bir kez daha aşağı uctu ve onceki altın ve gumuş baltaları cıkardı ve oduncuya “Bunları al ve sat bunlar durustluğune karşı, Allah’ın bir armağanıdır Oduncu koye dondu Bir sure sonra cok zengin oldu
Başına gelenleri anlatınca da bunları yarım yamalak kavrayan kıskanc komşusu baltasını aldı ve bilerek ucuruma yuvarladı, sonra da oturup başladı ağlamaya Anka Kuşu ne olduğunu sorunca da tek gecim kaynağı olan baltasını suya duşurduğunu soyledi Anka Kuşu ucurumdan aşağı uctu ve altından bir balta cıkardı ve oduncuya sordu “Herhalde baltan bu olmalı? Altın baltayı gorup başı donen oduncu hemen atıldı: “Evet bu, benim baltam Bunun uzerine suratı asılan Anka Kuşu baltayla birlikte ucurumdan aşağı uctu ve bir daha hic cıkmadı
KOR NİŞANCILAR
Tabiatın canlandığı, etrafın yeşillere boyandığı, sıcak bir bahar gunuydu İnsanın evde durası gelmiyordu Odevlerini bitiren Cetin, annesinden dışarıda oynamak icin izin aldı Yanlarındaki komşu bina ile evleri arasında boş bir arsa vardı Burası guvenli olduğundan arkadaşları da oyun oynamaya buraya gelirdi
Sokağa cıkan Cetin, mahalle arkadaşlarının soz verdikleri saatte gelmelerini bekliyordu Canı sıkılmaması icin kendi kendine bir oyun bulmuştu Birkac adım otesine koyduğu boş bir kola tenekesini kucuk taşlar atarak vurmaya calışıyordu Vurduğunda da `İsabet!` diye bağırarak seviniyordu
Kısa bir zaman sonra arkadaşları Fuat, Aykut ve Tuğrul geldiler Cetin`in oyunu onların da hoşuna gitti Aykut:
– Biz de oynayabilir miyiz? diye sordu Cetin de kabul etti
Kutuyu ortaya koydular Kutunun on adım gerisine cizgi cektiler Taşları ellerinde biriktirip sırayla atmaya başladılar Bu oyun pek eğlenceli gelmişti Bir ara kendilerini kaybedip ellerindeki taşların hepsini attılar O esnada karşı evin bodrum katından `Şangırt!` diye ses geldi Evlerine bakan tozlu, kucuk cam kırılmıştı Uc arkadaş suclu suclu birbirlerinin yuzune baktılar Hepsi bir ağızdan:
– Ben kırmadım, dedi
Bir anlık sessizlikten sonra Tuğrul:
– Engin amca gelmeden kacalım, dedi
Bir nefeste oteki sokağın caddeye bağlandığı koşesindeki parka koştular Hicbir şey olmamış gibi salıncağa bindiler, kaydıraktan kaydılar Ancak eğlencenin tadı kacmıştı bir kere Kırdıkları cam, bir turlu akıllarından cıkmıyordu Fuat, uzuntulu bir ses tonuyla:
– Acaba, kırılan camı harclıklarımızla odeyebilir miyiz, diye sordu
Cetin:
– Benim de icimden o geciyordu Gelin arkadaşlar, gidip Engin amcayla konuşalım, dedi
Engin amca once camının kırıldığına kızmıştı Fakat dort afacan, harclıklarını biriktirerek yeni cam taktıracaklarını soyleyince onların masum ve durust tavırları hoşuna gitti Bu olay, kulaklarına kupe olsun diye camın parasını odemelerine musaade etti Onları sevindirecek bir fikir sundu:
– Ailelerinizden izin alın, hafta sonu sizi ciftliğime gotureyim Torunlarım gelecek Onlarla ata binersiniz Piknik yaparsınız Haaa, unutmadan soyleyeyim Yanınıza boş teneke almayı unutmayın Taşlar da benden Ciftlikte kimseye zarar vermeden nişancılık oynarsınız
Cetin ve arkadaşları, o hafta eğlence dolu bir pazar gecirdiler Hem de yeni arkadaşlar edindiler
Hulusi Mutlu Ertan
DURUSTLUK CİCEĞİ
DURUSTLUK CİCEĞİBir Cin prensi tahta cıkacaktı ama yasalara gore, daha once evlenmesi gerekiyordu
Uygun bir aday bulmak icin bolgedeki genc kızları huzuruna cağırdı
Saraydaki hizmetcilerden birinin kızı prensi cok seviyordu O da prensin huzuruna cıkmak istedi Annesinin uyarılarını dinlemedi, cunku sevdiği adamı bir kere bile gormek onu mutlu edecekti
Beklenen gece geldi Genc ve guzel kızlar en guzel giysilerini giymişler, suslenmişler, kendilerini beğendirmek icin her careye başvurmuşlardı Prens kızlara birer tohum verdi Bunu saksılarına dikmelerini, altı ay sonra gelmelerini soyledi En guzel ciceği yetiştiren kızı kendine eş olarak sececekti Herkes tohumu alıp heyecanla evlerine geri dondu
Genc kız da kendisine verilen tohumu alıp saksıya ekti O kadar bakmasına, ozenmesine karşılık toprakta tek bir filiz bile gorunmedi Her şeyi denedi, uzmanlara danıştı ama bir fayda goremedi
Altı ay dolmuştu ama saksı hala bomboştu Prens sunacağı bir cicek olmadığı halde gene de belirtilen gun ve saatte boş saksıyla saraya gitti Oysa diğer kızlar guzel cicekli saksılarla gelmişlerdi…
Sonunda beklenen an geldi Prens salona girdi, kızların arasında dolaştı, saksıları birer birer inceledi Hizmetcinin kızını kendine eş olarak sectiğini duyurdu
Herkes şaşırmıştı Diğer kızlar bu karara tepki gosterdiler, itiraz ettiler Boş saksıyla gelen kız nasıl eş olarak secilirdi? Prens durumu şoyle acıkladı:
“Bu genc hanım en değerli ciceği yetiştirip bana sundu O ciceğin adı durustluk ciceğidir Cunku sizlere dağıttığım tohumların hepsi sahteydi ve cicek acmaları olanaksızdı
ANKA KUŞU İLE ODUNCU
Fakir bir oduncu ormanda derin bir ucurumun kenarında ağac kesiyordu Gec olmuştu ve oduncu yorulmuştu Ağac kesmeye, sabah guneş ışıklarıyla beraber başlamıştı Yorulduğu icin de balta darbeleri iyice gucsuzleşmişti Baltayı tutmakta zorlanıyordu Bu yuzden balta elinden kayıp ucuruma duştu
Oduncu mutsuz ve caresizdi Baltası onun yaşamasını surdurmek icin kazanc sağlayabileceği tek aletti Yeni bir balta alabilecek parası da yoktu Ellerini ovuşturup ağlamaya başladığı sırada cok guzel bir kuş yanında belirdi Bu, Anka Kuşu'ydu
Anka Kuşu oduncuya yaklaştı ve ona neden ağladığını sordu Oduncu da
durumu anlatınca, Anka Kuşu hemen ucurumdan aşağı uctu ve altından bir baltayla yukarı cıktı ve oduncuya seslendi “Baltan bu muydu? “Hayır diye, yanıtladı oduncu, uzgun bir sesle Anka Kuşu bir kez daha aşağı uctu, bu sefer elinde gumuş bir balta vardı Fakat oduncu o baltanın da kendisinin olmadığını soyledi Ucuncu kez ucurumdan aşağı ucan Anka Kuşu, oduncunun baltasını cıkardı Oduncu sevinc icinde baltasına kavuştu Anka Kuşu bir kez daha aşağı uctu ve onceki altın ve gumuş baltaları cıkardı ve oduncuya “Bunları al ve sat bunlar durustluğune karşı, Allah’ın bir armağanıdır Oduncu koye dondu Bir sure sonra cok zengin oldu
Başına gelenleri anlatınca da bunları yarım yamalak kavrayan kıskanc komşusu baltasını aldı ve bilerek ucuruma yuvarladı, sonra da oturup başladı ağlamaya Anka Kuşu ne olduğunu sorunca da tek gecim kaynağı olan baltasını suya duşurduğunu soyledi Anka Kuşu ucurumdan aşağı uctu ve altından bir balta cıkardı ve oduncuya sordu “Herhalde baltan bu olmalı? Altın baltayı gorup başı donen oduncu hemen atıldı: “Evet bu, benim baltam Bunun uzerine suratı asılan Anka Kuşu baltayla birlikte ucurumdan aşağı uctu ve bir daha hic cıkmadı