Bir dakika durup düşünün. “Karşınızdaki kişinin sizi sürekli eleştirdiğini, aşırı baskı yaptığını, yönetmeye çalıştığını, aşağıladığını, alay ettiğini, sürekli kontrol ettiğini, sürekli utandırdığını, kendi hataları için sizi sorumlu tuttuğunu, sürekli terk etmekle tehdit ettiğini, şartlı sevgi gösterdiğini, sizin yerine kararlar aldığını ve korkuttuğunu”. Ne hissederdiniz? Ya da bir annenin ya da babanın çocuğuna “sevgisini göstermemesi, her yaptığı davranışa öfkeyle karşılık vermesi, sürekli hakaret edip başkalarıyla kıyaslaması” sizde ne gibi bir duygu oluşturur? Olacak şey mi? düşüncesi bile ürkütücü diyebilirsiniz Birçoğumuz istismar denildiğinde, bunun ne olduğunu kolayca kavrayıp, sıklıkla fiziksel ya da cinsel istismarı gözlerinin önüne getirebilir. Hele ki cinsel ya da fiziksel istismarın yaşandığı bir olayı duyduğumuzda gözlerimizin önüne şiddete, tecavüze uğrayan ya da fuhuşa zorlanmış kadın veya çocuğu getiririz. Aynı zamanda hızlıca tepki verip, bu olaya karşı öfke, gerginlik, üzüntü gibi duygularla da karşılık verebiliyoruz.
Peki cinsel ve fiziksel istismara yönelik belirlediğimiz sınırlar, duygusal istismarı da içine alıyor mu? Yasalarca duygusal istismarın bir suç olduğunu biliyor olsakta diğer istismar türlerinde farklı olarak işlendiğinde kanıtlanması daha zordur. Belki de birçoğumuz yaşamımızın bir bölümünde duygusal istismara maruz kalıp, bu durumun istismar olduğunu dahi bilmiyor olabilirdir. Duygusal istismarı tanımak oldukça önemlidir. Başta bir insanla yaşana bilen her tatsız olay, sevgiliniz ya da eşinizle olan bir tartışmanız, birini kırdığınızda karşı tarafın tepkisi duygusal istismara maruz kaldığınız anlamana gelmemektedir. Aynı zamanda yaşadığımız toplumun kültürel yapısı da duygusal istismara uğrayıp uğramadığımızı etkilemektedir. Duygusal istismar cinsel ve fiziksel istismar ile birlikte görülebileceği gibi, kimseye bir zarar vermeden de yaşanabilir.
Duygusal istismar da istismarcı ne ya da neler yapar? Öncelikle sizin sürekli nerede olduğunuzu ne yaptığını sürekli kontrol etme eğilimi gösterir. Öyle ki siz markete dahi gittiğinizde tedirginlik yaşayabilirsiniz. Sıklıkla nerede, ne zaman, kiminle olduğunuzu öğrenme isteği içinde arar ya da mesajlar atar. Bu nedenle sizde, anında aramalarına dönmek zorunda kalırsınız. Telefon rehberinizde yer alan kişilerin kim olduğu, kimine mesaj attığınız, kimi aradığınız sürekli kontrolü altında almalıdır.
Sosyal medya hesaplarınızın şifresini bilmek ister, eğer vermek istemezseniz “benden ne saklıyorsun, kesin farklı işler çeviriyorsun” ifadeleri kullanır. Sürekli başkalarının yanında sizi küçük düşürme eğilimi gösterir ve zayıf yönlerinizi sürekli açığa çıkarır. İsim takma, alay etme, davranışları içinde siz tepki gösterdiğinizde “şakadan da anlamazsın” şeklinde cevaplar verir. Kendi yaşadığı duygusal problemlerin sorumluluğunu size yükler. Mutsuz ya da kaygılıysa bunun nedenini sizsinizdir. Sürekli kendi fikirleri ön plandadır ve sizin de kendisi gibi düşünmesini ister. Sürekli sizden mükemmel olmanızı hata yapmamanızı güzel ve kibar olmanızı ister. Sizin haberiniz olmadan sizin adınıza işler yapabilir. Her tartışmada tehditkar bir yapı içindedir. Bu ve buna benzer davranışlar duygusal istismarın en belirgin yönleridir. Duygusal istismarın psikolojik etiklerini incelediğimizde; çocukluk döneminde karşılaşılan duygusal istismar yaşam boyu depresif bozukluk geliştirme riskini kadınlar için 2,7 kat arttırırken bu oran erkeklerde 2,5 kat artmaktadır. Yapılan araştırmalarda çocukluk dönemindeki duygusal istismar yaşayanların yaşam boyu depresyon geçirme riski daha yüksektir. Yine bir diğer araştırmada duygusal istismar yaşayanların, içe kapanma, sosyal ilişkiler problemler, öz güven problemi, intihar eğilimi ve farklı ruhsal problemlerim görülme oranı da çok yüksektir. Aynı zamanda çocukluk döneminde duygusal istismara maruz kalanların ailelerinden uzaklaşması, antisosyal davranışlar geliştirmesi, gergin ve öfkeli olması, değersizlik hissi içinde, saldırgan ve uyumsuz olma durumu da yüksektir. Ayrıca yine çocukluk döneminden itibaren duygusal istismara maruz kalanların herhangi bir zihinsel problemi olmamasının yanında öğrenme güçlüğü, dikkat problemi, okulda başarısızlık gibi sorunlarla karşı karşıya kalma olasılıkları yüksektir. Unutulmamalıdır istismarın hiç bir türü kabul edilebilir değildir.