bilgiliadam
Yeni Üye
Duyu Organlarımızın Gorevleri
Cevremizde olup bitenleri duyu*larımızla algılar nesneleri duyularımızla ayırt ederiz İnsanda ve hayvanların coğunda;
1 Gor*me
2 İşitme
3 Koku
4 Tat
5 Dokunma
gibi beş temel duyu vardır Bu duyularla edinilen bilgiler (duyumlar) somut bicimde algılandığı icin gorduğumuzun işittiğimizin dokunduğu*muzun koku ve tat aldığımızın her an bilincindeyizdir Oysa dış dunyadaki ve vucudu*muzdaki değişiklikler ustune bilgi edinmemizi sağlayan hareket basınc denge ısı ve ağrı duyuları bu değişiklikler bizi rahatsız edecek kadar belirgin olmadığı surece on plana cık*maz
Gorme Duyusu
Gorme duyumuzun organı goz sese dayalı işitme organına gore ses hızının ışık hızına oranı denli hızlı olduğu gibi geniş bir algıdır Goruntu yolu ile algılanan nesne sayısı cok fazladır Yakın temas olmasa da cok uzaktan cevre hakkında bilgi verebilir Cok hızlı avcı hayvanların gozleri cok gelişmiştir Goruntu ise insana seslerden daha fazla bilgiyi iletir ancak ayrımlaştırması zordur Fotoğraf ile yazı arasındaki fark gorsel gucu bize anımsatır Ne ki gormeyi tamamlamak icin işitme ve dokunma duyularının cok kuvvetli olması gerekir Bakıp gormeme gormedeki ayrımlaştırmanın onemini vurgular Bakmak butunseldir gormek ise ayrımlaştırma ile gercekleşir Bakılan bir alanda aradığını gormek icin aranılan şekli bilmek gerekir bu bilgi deneyimle sağlanır Gormenin olmadığı durumlarda insanların dokunma duyusu ve işitme duyusu daha da gelişir Dunyaya dokunarak yaşayan yılan gorme duyusunun eksikliğini dokunma duyusunu daha da geliştirerek cozer ve dokunma duyusunu geliştirerek termal olarak; ısıyla algyarak gorme eksiğini ustelik fazlasıyla giderir Teknolojinin gelişmesiyle gece goruşu elde etmek icin dokunma duyusu gibi ısıyla algılayan termal durbunler yapılmıştır
İşitme duyusu
Kulak kepcesiyle toplanan ses dalgaları kulak yolundan kulak zarına gelir ve kulak zarını titreştirir Zarın titreşimleri kulak kemikcikleri tarafından kuvvetlendirilip oval pencereye iletilir
Oval penceredeki ses titreşimleri dalız icindeki sıvı ile salyangozdaki sıvıya gecer
Ses titreşimleri salyangozdaki sıvıdan işitme duyu hucrelerine oradan da sinirlere aktarılırlar
Sinirier tarafından alınan ses beyne iletilir ve işitme sağlanmış olur:
Kulak kepcesi Kulak yolu Kulak zarı Ors cekic uzengi Oval pencere Dalız Salyangoz İşitme sinirleri Beyindeki işitme merkezi
İşitme duyusu ile gozun algılayamadığı durumlarda cevredeki değişiklikleri belirten cevre hakkında bilgi almamızı sağlarız ana organı kulaktır ve ağız ile bağlantısı vardır Ses hızına bağlı olarak titreşim algılanır İnsan 16 ile 16 bin desibel arasında işitirken kediler daha ust frekanslarda kopekler ise daha alcak frekanslarda işitebilirler Kimi canlılarda yuksek ultrasonik hızlar kullanılır İşitme Avcı hayvanlarda cok gelişmiştiryarasa gibi kulakları cok gelişmiş canlıların gozleri az gorur Seslerin ayrımlaştırılması birbirinden ayrılması cok onemlidir ortama sağlanan uyum giderek sesleri ayrımlaştırırak bir senteze varmamızı kolaylaştırır İşitme duyusu az olan canlılar dokunma ve gorme duyusu ile işitmenin eksiğini gidermeye calışırlar ki seslerin havadaki ritm etkisi dokunma duyusu ile giderilebilmeye uygundur Ne ki işitme ayrımlaştırılamadığında bir ses bir gurultudur Cağlayan sesini yıkılan kaya sesinden ayırmak icin bilgi gerekir Bu bilgi deneyimle kazanılır Genelde gorduğumuz bir duyunun kaybı ile diğerlerinin daha cok calıştığı ve birinin fazla gelişmesiyle diğerlerinin gorevi ona terk ettiğidir Gorme duyusu cok kuvvetli olanların işitmesinin diğerlerine gore az olması salt bir teori değildir
Koku Duyusu
Obur işlevlerinin yanı sıra burnun temel gorevlerinden biri de kokuları ayırt etmektir Koku alıcıları denen ozel sinir hucreleri burnun icinde organın tam tepesine ve gerisine rastlayan bolumde bir katman oluşturacak bicimde yerleşmiştir Burada yaklaşık bir posta pulu buyukluğunde yer kaplayan 5 milyon kadar koku hucresi bulu*nur Bazı nesnelerin sozgelimi bir gulun ya da yanan bir komur parcasının kokulu olması havaya kucuk parcacıklar yaymasından ileri gelir Normal olarak soluk alırken burun deliklerimizden giren havanın coğu doğrudan boğazımıza gittiği icin cok az koku alırız ya da hic almayız Oysa burnumuzu kokulu bir cisme yaklaştırıp havayı iyice icimize cektiği*mizde burnun icindeki dokular acılıp genişleyerek duyu hucrelerinin bulunduğu ust bolu*me daha cok hava gitmesini sağlar Boylece koku parcacıkları cevreye dağılmadan bu hucrelere ulaşır; burnun icindeki hucrelerin salgıladığı sumuksu maddede (mukusta) co*zunur ve kokunun turune gore belirli hucrele*ri uyarır Bu durumda kokuyu olanca keskinliğiyle algılayabiliriz Kokunun kaynağına ne kadar yaklaşılırsa havadaki koku parcacıkları da o kadar yoğunlaşır İnsanların biraz caba gostermekle 3000'in ustunde kokuyu tek tek ayırt edebilecekleri sanılıyor
Yaşamını surdurebilmek icin avlanmak ya da daha guclu duşmanlarına yem olmamak icin surekli cevresini kollamak zorunda olan hayvanların koku duyusu insanlarınkinden cok daha gucludur Ruzgarın esiş yonu uygun olduğunda bir geyik 800 metre otedeki bir avcının kokusunu alabilir Kopekler bir tavşa*nın ardında bıraktığı hafif kokuyu ya da koşarken ezip gectiği otların kokusunu alarak iz surebilirler Koku duyusu bu kadar geliş*memiş olan insan ustelik duyduğu kokulara kolayca alışır Hafif bir kokuyu birkac dakika kokladıktan sonra artık o kokuyu duymaz oluruz
Tat Duyusu
Tat alıcıları ağzın icinde tat tomurcukları denen kucuk hucre kumeleri halinde toplan*mıştır Bu tomurcukların coğu dilin uzerinde bulunur; bir bolumu de ağız boşluğunun icine ve boğazın gerisine doğru dağılmıştır Erişkin bir insanda her biri yaklaşık 30 duyu hucre*sinden oluşan 9000 kadar tat tomurcuğu vardır Cocuklarda bu sayı daha fazladır
Yiyecek ve icecekler tatlı tuzlu ekşi acı gibi dort temel tadın ve ceşitli kokuların bir karışımıdır Aslında yiyeceklerin tadı daha cok kokularla belirginleşir Uşuttuğumuz icin burnumuz tıkalı olduğunda yiyeceklerin ko*kusunu alamayız bu yuzden yiyip ictiklerimiz bize tatsız gelir Katkısız şekerli suyun tadın*dan da pek hoşlanmayız ama icine biraz cilek kokusu katıldığında bu iceceğin tadı değişirve hoşumuza gider
Ağzımızda değişik tatları algılayabilen ayrı ayrı tat tomurcukları vardır Tatlıya ve tuzluya duyarlı olan tomurcuklar en cok dilin ucunda ekşiye duyarlı olanlar iki yanında acıya duyarlı olanlar ise arka bolumunde toplanmıştır
Dokunma Duyusu
Bir cismin nerede bulunduğunu bicimini dokusunu orneğin sert mi yumuşak mı purtuklu mu yoksa kaygan ya da yapışkan mı olduğunu dokunma duyumuzla anlarız Dış dunyayı ve nesneleri tanımamızda cok onemli rol oynayan bu bilgiler butun vucudumuzu saran derideki duyu sinirleriyle beynimize ulaşır Ama vucudumuzun her noktası bu acıdan aynı duyarlıkta değildir Orneğin kolumuzun ust bolumunde hafifce dolaştırılan ince bir tuyu bazen hic hissetmeyebiliriz
Cunku deriye gomulu olan dokun*ma alıcıları yani duyu sinirlerinin ucları bu bolumde oldukca seyrektir ve deriye değdirilen tuy bu alıcıların bulunmadığı yerlere rastlayabilir Oysa ellerimizdeki ve yuzumuzdeki alıcılar birbirine cok yakın gruplar halin*de kumelenmiştir; ozellikle parmak ucların*daki derinin her santimetre karesinde 150'den cok dokunma alıcısı bulunur
Diğer Duyular
Sıcaklık Duyusu
Sıcaklık duyusundan sorum*lu olan alıcılar da gene derinin her yanına dağılmış olan duyu sinirlerinin uclarıdır Bun*lardan bazıları sıcağı bazıları soğuğu algılar Aslında insanda sıcaklık duyusunun sınırları cok dardır Isı cok yukseldiği ya da donma noktasının altına duştuğu zaman insanın so*ğuk ya da sıcak duyumları daha cok bir ağrı duyumuna donuşur Ustelik obur duyuların coğunda olduğu gibi sıcaklık duyusunda da daha once edinilmiş duyumların etkisi kolay kolay silinmez Orneğin bir elimizi soğuk suya oburunu sıcak suya sokup birkac dakika beklettikten sonra ikisini de hemen ılık suya tuttuğumuzda ılık su soğuk sudan cıkan elimize sıcak sıcak sudan cıkan elimize soğuk gelecektir
Ağrı Duyusu
Ağrı duyusu tehlike işareti vererek bizi uyardığı icin sağlığımız acısından cok onemlidir Bu duyu olmasaydı insan hic farkına varmadan surekli olarak bir yerlerini kesebilir yakabilir ya da incitebilirdi Hasta*landığımızı haber veren de gene ağrı duyuşu*dur Ağrı verici uyarıları alabilen duyu sinirle*rinin ucları derinin buyuk bolumunde nere*deyse aralıksız denecek kadar sık yerleşmiş*tir Yalnız vucudun bazı yerlerine orneğin bacakların dize kadar olan bolumunun (uy*lukların) dış yuzune bir iğnenin ucuyla doku*narak hic ağrı duyulmayan noktalar saptana*bilir Ama iğne iyice batırıldığında daha derindeki bir sinire rastlayacağından ve sinir*lerin coğu da ağrıya duyarlı olduğundan bu duyarsız noktalar bulunamaz
Hareket Duyusu Bu duyu aracılığıyla edin*diğimiz duyumlar oburleri kadar somut olma*dığından hic farkına varmayız; oysa beynimiz en kucuk bir hareketi bile bu duyumlara dayanarak yonlendirdiği icin bu duyunun onemi cok buyuktur Kaslardaki ve kirişler*deki bazı duyu sinirlerinin ucları her kas ya da kiriş lifinin gevşemesine kasılmasına ilişkin butun bilgileri beyne iletir; beyin de kol ve bacakların hareketlerini denetlemek vucu*dun dik durmasını sağlamak uzere bu bilgiler*den yararlanır Kısacası hareket duyusu olma*saydı insanın butun hareketleri sarsak ve duzensiz olurdu
Gozlerimiz kapalıyken bir elimizi orneğin yana doğru bukup parmaklarımızdan birini kıvırdıktan sonra gozlerimizi acmadan obur elimize de aynı konumu verebiliriz İşte bunu sağlayan hareket duyuşudur Kas ve eklem*lerdeki kasılma alıcıları parmakların ne kadar bukulmuş olduğunu beyne bildirir; boylece beyin obur elin parmaklarının da aynı bicim*de bukulmesini sağlar Kısacası piyano cal*mak daktilo makinesi kullanmak ya da dan*tel ormek gibi beceri gerektiren hareketler bu duyunun yardımı olmaksızın yapılamaz
Ayak tabanlarındaki ve vucudun başka bolumlerindeki duyu hucreleri de dik durma*mıza ve sozgelimi paten yaparken ya da dar bir yerde yururken dengemizi korumamıza yardımcı olur Bu hucreler ayak tabanının ceşitli bolumlerine ne kadar basınc bindiğini saptayarak vucudun hangi yana eğildiğini beyne bildirir Duşmek uzere olduğumuzu haber vererek vucudumuzu duzeltmemize yardımcı olan da gene bu duyudur
Denge Duyusu
Denge sağlamamızda hare*ket ve gorme duyularımıza da onemli gorevler duşer ama asıl denge organı ickulaktadır İckulaktaki iki kucuk boşluğun icini doşeyen duyu hucreleri başın her hare*ketinde ve konumunda şiddeti değişen yerce*kimi kuvvetine son derece duyarlıdır Ayrıca gene ickulaktaki uc kucuk yarım daire kanalı*nın icini dolduran sıvı başın en kucuk hareke*tinde calkalanır Bu sıvının kanalların icini doşeyen duyu hucrelerine doğru akmasıyla hucreler başın hangi yone eğildiğini beyne bildirir Boylece kendi cevremizde donduğu*muz zaman dengemizi koruyabiliriz
Butun bu duyu alıcıları ve duyu sinirlerinin ucları aldıkları uyarıları duyu sinirleri aracılı*ğıyla beyne iletir Bu mesajı yani sinir iletisinin şiddetini ve vucudun neresinden geldiğini yorumlayan beyindir
Cevremizde olup bitenleri duyu*larımızla algılar nesneleri duyularımızla ayırt ederiz İnsanda ve hayvanların coğunda;
1 Gor*me
2 İşitme
3 Koku
4 Tat
5 Dokunma
gibi beş temel duyu vardır Bu duyularla edinilen bilgiler (duyumlar) somut bicimde algılandığı icin gorduğumuzun işittiğimizin dokunduğu*muzun koku ve tat aldığımızın her an bilincindeyizdir Oysa dış dunyadaki ve vucudu*muzdaki değişiklikler ustune bilgi edinmemizi sağlayan hareket basınc denge ısı ve ağrı duyuları bu değişiklikler bizi rahatsız edecek kadar belirgin olmadığı surece on plana cık*maz
Gorme Duyusu
Gorme duyumuzun organı goz sese dayalı işitme organına gore ses hızının ışık hızına oranı denli hızlı olduğu gibi geniş bir algıdır Goruntu yolu ile algılanan nesne sayısı cok fazladır Yakın temas olmasa da cok uzaktan cevre hakkında bilgi verebilir Cok hızlı avcı hayvanların gozleri cok gelişmiştir Goruntu ise insana seslerden daha fazla bilgiyi iletir ancak ayrımlaştırması zordur Fotoğraf ile yazı arasındaki fark gorsel gucu bize anımsatır Ne ki gormeyi tamamlamak icin işitme ve dokunma duyularının cok kuvvetli olması gerekir Bakıp gormeme gormedeki ayrımlaştırmanın onemini vurgular Bakmak butunseldir gormek ise ayrımlaştırma ile gercekleşir Bakılan bir alanda aradığını gormek icin aranılan şekli bilmek gerekir bu bilgi deneyimle sağlanır Gormenin olmadığı durumlarda insanların dokunma duyusu ve işitme duyusu daha da gelişir Dunyaya dokunarak yaşayan yılan gorme duyusunun eksikliğini dokunma duyusunu daha da geliştirerek cozer ve dokunma duyusunu geliştirerek termal olarak; ısıyla algyarak gorme eksiğini ustelik fazlasıyla giderir Teknolojinin gelişmesiyle gece goruşu elde etmek icin dokunma duyusu gibi ısıyla algılayan termal durbunler yapılmıştır
İşitme duyusu
Kulak kepcesiyle toplanan ses dalgaları kulak yolundan kulak zarına gelir ve kulak zarını titreştirir Zarın titreşimleri kulak kemikcikleri tarafından kuvvetlendirilip oval pencereye iletilir
Oval penceredeki ses titreşimleri dalız icindeki sıvı ile salyangozdaki sıvıya gecer
Ses titreşimleri salyangozdaki sıvıdan işitme duyu hucrelerine oradan da sinirlere aktarılırlar
Sinirier tarafından alınan ses beyne iletilir ve işitme sağlanmış olur:
Kulak kepcesi Kulak yolu Kulak zarı Ors cekic uzengi Oval pencere Dalız Salyangoz İşitme sinirleri Beyindeki işitme merkezi
İşitme duyusu ile gozun algılayamadığı durumlarda cevredeki değişiklikleri belirten cevre hakkında bilgi almamızı sağlarız ana organı kulaktır ve ağız ile bağlantısı vardır Ses hızına bağlı olarak titreşim algılanır İnsan 16 ile 16 bin desibel arasında işitirken kediler daha ust frekanslarda kopekler ise daha alcak frekanslarda işitebilirler Kimi canlılarda yuksek ultrasonik hızlar kullanılır İşitme Avcı hayvanlarda cok gelişmiştiryarasa gibi kulakları cok gelişmiş canlıların gozleri az gorur Seslerin ayrımlaştırılması birbirinden ayrılması cok onemlidir ortama sağlanan uyum giderek sesleri ayrımlaştırırak bir senteze varmamızı kolaylaştırır İşitme duyusu az olan canlılar dokunma ve gorme duyusu ile işitmenin eksiğini gidermeye calışırlar ki seslerin havadaki ritm etkisi dokunma duyusu ile giderilebilmeye uygundur Ne ki işitme ayrımlaştırılamadığında bir ses bir gurultudur Cağlayan sesini yıkılan kaya sesinden ayırmak icin bilgi gerekir Bu bilgi deneyimle kazanılır Genelde gorduğumuz bir duyunun kaybı ile diğerlerinin daha cok calıştığı ve birinin fazla gelişmesiyle diğerlerinin gorevi ona terk ettiğidir Gorme duyusu cok kuvvetli olanların işitmesinin diğerlerine gore az olması salt bir teori değildir
Koku Duyusu
Obur işlevlerinin yanı sıra burnun temel gorevlerinden biri de kokuları ayırt etmektir Koku alıcıları denen ozel sinir hucreleri burnun icinde organın tam tepesine ve gerisine rastlayan bolumde bir katman oluşturacak bicimde yerleşmiştir Burada yaklaşık bir posta pulu buyukluğunde yer kaplayan 5 milyon kadar koku hucresi bulu*nur Bazı nesnelerin sozgelimi bir gulun ya da yanan bir komur parcasının kokulu olması havaya kucuk parcacıklar yaymasından ileri gelir Normal olarak soluk alırken burun deliklerimizden giren havanın coğu doğrudan boğazımıza gittiği icin cok az koku alırız ya da hic almayız Oysa burnumuzu kokulu bir cisme yaklaştırıp havayı iyice icimize cektiği*mizde burnun icindeki dokular acılıp genişleyerek duyu hucrelerinin bulunduğu ust bolu*me daha cok hava gitmesini sağlar Boylece koku parcacıkları cevreye dağılmadan bu hucrelere ulaşır; burnun icindeki hucrelerin salgıladığı sumuksu maddede (mukusta) co*zunur ve kokunun turune gore belirli hucrele*ri uyarır Bu durumda kokuyu olanca keskinliğiyle algılayabiliriz Kokunun kaynağına ne kadar yaklaşılırsa havadaki koku parcacıkları da o kadar yoğunlaşır İnsanların biraz caba gostermekle 3000'in ustunde kokuyu tek tek ayırt edebilecekleri sanılıyor
Yaşamını surdurebilmek icin avlanmak ya da daha guclu duşmanlarına yem olmamak icin surekli cevresini kollamak zorunda olan hayvanların koku duyusu insanlarınkinden cok daha gucludur Ruzgarın esiş yonu uygun olduğunda bir geyik 800 metre otedeki bir avcının kokusunu alabilir Kopekler bir tavşa*nın ardında bıraktığı hafif kokuyu ya da koşarken ezip gectiği otların kokusunu alarak iz surebilirler Koku duyusu bu kadar geliş*memiş olan insan ustelik duyduğu kokulara kolayca alışır Hafif bir kokuyu birkac dakika kokladıktan sonra artık o kokuyu duymaz oluruz
Tat Duyusu
Tat alıcıları ağzın icinde tat tomurcukları denen kucuk hucre kumeleri halinde toplan*mıştır Bu tomurcukların coğu dilin uzerinde bulunur; bir bolumu de ağız boşluğunun icine ve boğazın gerisine doğru dağılmıştır Erişkin bir insanda her biri yaklaşık 30 duyu hucre*sinden oluşan 9000 kadar tat tomurcuğu vardır Cocuklarda bu sayı daha fazladır
Yiyecek ve icecekler tatlı tuzlu ekşi acı gibi dort temel tadın ve ceşitli kokuların bir karışımıdır Aslında yiyeceklerin tadı daha cok kokularla belirginleşir Uşuttuğumuz icin burnumuz tıkalı olduğunda yiyeceklerin ko*kusunu alamayız bu yuzden yiyip ictiklerimiz bize tatsız gelir Katkısız şekerli suyun tadın*dan da pek hoşlanmayız ama icine biraz cilek kokusu katıldığında bu iceceğin tadı değişirve hoşumuza gider
Ağzımızda değişik tatları algılayabilen ayrı ayrı tat tomurcukları vardır Tatlıya ve tuzluya duyarlı olan tomurcuklar en cok dilin ucunda ekşiye duyarlı olanlar iki yanında acıya duyarlı olanlar ise arka bolumunde toplanmıştır
Dokunma Duyusu
Bir cismin nerede bulunduğunu bicimini dokusunu orneğin sert mi yumuşak mı purtuklu mu yoksa kaygan ya da yapışkan mı olduğunu dokunma duyumuzla anlarız Dış dunyayı ve nesneleri tanımamızda cok onemli rol oynayan bu bilgiler butun vucudumuzu saran derideki duyu sinirleriyle beynimize ulaşır Ama vucudumuzun her noktası bu acıdan aynı duyarlıkta değildir Orneğin kolumuzun ust bolumunde hafifce dolaştırılan ince bir tuyu bazen hic hissetmeyebiliriz
Cunku deriye gomulu olan dokun*ma alıcıları yani duyu sinirlerinin ucları bu bolumde oldukca seyrektir ve deriye değdirilen tuy bu alıcıların bulunmadığı yerlere rastlayabilir Oysa ellerimizdeki ve yuzumuzdeki alıcılar birbirine cok yakın gruplar halin*de kumelenmiştir; ozellikle parmak ucların*daki derinin her santimetre karesinde 150'den cok dokunma alıcısı bulunur
Diğer Duyular
Sıcaklık Duyusu
Sıcaklık duyusundan sorum*lu olan alıcılar da gene derinin her yanına dağılmış olan duyu sinirlerinin uclarıdır Bun*lardan bazıları sıcağı bazıları soğuğu algılar Aslında insanda sıcaklık duyusunun sınırları cok dardır Isı cok yukseldiği ya da donma noktasının altına duştuğu zaman insanın so*ğuk ya da sıcak duyumları daha cok bir ağrı duyumuna donuşur Ustelik obur duyuların coğunda olduğu gibi sıcaklık duyusunda da daha once edinilmiş duyumların etkisi kolay kolay silinmez Orneğin bir elimizi soğuk suya oburunu sıcak suya sokup birkac dakika beklettikten sonra ikisini de hemen ılık suya tuttuğumuzda ılık su soğuk sudan cıkan elimize sıcak sıcak sudan cıkan elimize soğuk gelecektir
Ağrı Duyusu
Ağrı duyusu tehlike işareti vererek bizi uyardığı icin sağlığımız acısından cok onemlidir Bu duyu olmasaydı insan hic farkına varmadan surekli olarak bir yerlerini kesebilir yakabilir ya da incitebilirdi Hasta*landığımızı haber veren de gene ağrı duyuşu*dur Ağrı verici uyarıları alabilen duyu sinirle*rinin ucları derinin buyuk bolumunde nere*deyse aralıksız denecek kadar sık yerleşmiş*tir Yalnız vucudun bazı yerlerine orneğin bacakların dize kadar olan bolumunun (uy*lukların) dış yuzune bir iğnenin ucuyla doku*narak hic ağrı duyulmayan noktalar saptana*bilir Ama iğne iyice batırıldığında daha derindeki bir sinire rastlayacağından ve sinir*lerin coğu da ağrıya duyarlı olduğundan bu duyarsız noktalar bulunamaz
Hareket Duyusu Bu duyu aracılığıyla edin*diğimiz duyumlar oburleri kadar somut olma*dığından hic farkına varmayız; oysa beynimiz en kucuk bir hareketi bile bu duyumlara dayanarak yonlendirdiği icin bu duyunun onemi cok buyuktur Kaslardaki ve kirişler*deki bazı duyu sinirlerinin ucları her kas ya da kiriş lifinin gevşemesine kasılmasına ilişkin butun bilgileri beyne iletir; beyin de kol ve bacakların hareketlerini denetlemek vucu*dun dik durmasını sağlamak uzere bu bilgiler*den yararlanır Kısacası hareket duyusu olma*saydı insanın butun hareketleri sarsak ve duzensiz olurdu
Gozlerimiz kapalıyken bir elimizi orneğin yana doğru bukup parmaklarımızdan birini kıvırdıktan sonra gozlerimizi acmadan obur elimize de aynı konumu verebiliriz İşte bunu sağlayan hareket duyuşudur Kas ve eklem*lerdeki kasılma alıcıları parmakların ne kadar bukulmuş olduğunu beyne bildirir; boylece beyin obur elin parmaklarının da aynı bicim*de bukulmesini sağlar Kısacası piyano cal*mak daktilo makinesi kullanmak ya da dan*tel ormek gibi beceri gerektiren hareketler bu duyunun yardımı olmaksızın yapılamaz
Ayak tabanlarındaki ve vucudun başka bolumlerindeki duyu hucreleri de dik durma*mıza ve sozgelimi paten yaparken ya da dar bir yerde yururken dengemizi korumamıza yardımcı olur Bu hucreler ayak tabanının ceşitli bolumlerine ne kadar basınc bindiğini saptayarak vucudun hangi yana eğildiğini beyne bildirir Duşmek uzere olduğumuzu haber vererek vucudumuzu duzeltmemize yardımcı olan da gene bu duyudur
Denge Duyusu
Denge sağlamamızda hare*ket ve gorme duyularımıza da onemli gorevler duşer ama asıl denge organı ickulaktadır İckulaktaki iki kucuk boşluğun icini doşeyen duyu hucreleri başın her hare*ketinde ve konumunda şiddeti değişen yerce*kimi kuvvetine son derece duyarlıdır Ayrıca gene ickulaktaki uc kucuk yarım daire kanalı*nın icini dolduran sıvı başın en kucuk hareke*tinde calkalanır Bu sıvının kanalların icini doşeyen duyu hucrelerine doğru akmasıyla hucreler başın hangi yone eğildiğini beyne bildirir Boylece kendi cevremizde donduğu*muz zaman dengemizi koruyabiliriz
Butun bu duyu alıcıları ve duyu sinirlerinin ucları aldıkları uyarıları duyu sinirleri aracılı*ğıyla beyne iletir Bu mesajı yani sinir iletisinin şiddetini ve vucudun neresinden geldiğini yorumlayan beyindir