Son Konu

Eflatun Cem Güney Kimdir?

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
36
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
EFLATUN CEM GÜNEY (18961981)


Değerli edebiyat adamımız, masal yazarımız ve folklor araştırmacımız Eflatun Cem Güney, 1896 yılında, babasının telgraf memuru olarak bulunduğu, Malatya ’nın Hekimhan ilçesinde dünyaya geldi 19171918 ders yılı sonunda Sivas Sultanisi ve İdadisi edebiyat kolundan mezun olan Güney, hemen ardındaki Konya Öksüzler Yurdu ’na Türkçe öğretmeni olarak görev edildi Kurtuluş Savaşı yıllarında, Konya Müdafaai Hukuk Cemiyeti ’ndeki etkin faaliyetleriyle milli mücadelemize kayda değer katkılarda bulundu

Memleketine yaptığı bu kıymetli hizmetlerden nedeniyle, dönemin meclis başkâtibi olan ve sonraları Başbakanlık görevinde de bulunan Recep Peker göre meclisin birinci dönem memurları arasında özel vazifeyle görevlendirildi Meclisin yazı işleri düzeninin oturtulmasında büyük emekleri oldu Bu vazifeden daha sonra, Eskişehir, Kayseri, Sivas, Samsun, Afyon, Kütahya ve İstanbul Haydarpaşa Lisesi ’nde yaklaşık sekiz yıl edebiyat öğretmenliği yaptı ve gittiği bitmiş yüksek bir edebiyat zevki ve duygusuyla mücehhez, kıymetli nesiller yetiştirdi

Öğretmenlik vazifesi nedeniyle her karış toprağını peyderpey gezdiği Anadolu ’nun kültürel ve folklorik zenginliklerinden derin biçimde etkilenen Güney, tüm fikri mesaisini ve enerjisini, Anadolu kültürününün eşsiz hazinelerini insanlığın istifadesine sunmaya adadı Yaşamı baştan başa birçok geleneksel hikaye ve masallarımızı derledi, onları günümüz Türkçesiyle her tarafta kaleme aldı Kendine has anlatımı, ince zevki ve titiz kalemiyle, masallarımızı hak ettikleri edebi eser seviyesine yükseltmeye çalıştı Bunun yanı sıra, kaleme aldığı benzersiz masallar ve öykülerle literatürümüze değerli katkılarda bulundu Bu özellikleriyle o kadar haklı olarak, Masalcı Baba diye anılır oldu

Eflatun Cem Güney, bütün bu çalışmalarıyla uluslararası edebiyat adamlarının ve kurumlarının da ilgisine mazhar oldu ve büyük bir milletlerarası şan kazandı Merkezi, ünlü masalcı Hans Christian Andersen ’in memleketi olan Danimarka'da bulunan Andersen Kurumu, 1956 yılında elli beş ülkeden yüzlerce masal içeren bir şeref listesi hazırladı ve Eflatun Cem Güney ’in Açıl Sofram Açıl isimli çalışmasını listenin en mükemmel eseri olarak seçti Yazar, Andersen Payesi ve Dünya Çocuk Edebiyatı Onur Belgesi ile taltif edildi 1960 yılında, Büyükbaba Korkut Masalları isimli çalışmasıyla, aynı ödüle ikinci defa değerinde görüldü

Eflatun Cem Güney, Anadolu ’da dergiciliğin ve gazete yazarlığının gelişimine de eşsiz katkılarda bulundu Süreli yayınlar konusundaki mesaisine İstiklal Gazetesi ’nde ve Kuvvai Milliye teşkilatının yayınlama organı olan Öğüd Gazetesi ’nde yazdığı yazılarla başladı Bir yanlamasına da kendi yayını olan İrşâd Dergisi ’ni çıkarmakla meşguldü Yaşamının değişik dönemlerinde çıkardığı Duygu ve Düşünce, Duygu ve Istek, Taşpınar gibi dergilerle süreli yayınlar konusunda aklıselim bir uğraş verdi ve etap bastığı her ilde, insanları lokal sanat mecmuaları çıkarmaları yolunda yüreklendirdi

Yazar, yaşamının çeşitli dönemlerinde öyle çok devlete ait görevlerde de bulundu Sırasıyla; Topkapı Müzesi ’nde Müdür Yardımcılığı, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü Yardımcılığı ve Halk Müziği Eğitimi Kurumu Başkanlığı yaptı Elli iki takvim yoğun bir hizmet döneminin ardındaki 1970 yılında emekliye ayrıldı İstanbul Radyosu ’nun Bir Varmış Bir Yokmuş isimli programında anlattığı birbirinden hoş masallarla kitlelerin beğenisini kazandı Masallarında umutsuz hastalara şifalar dağıtan Eflatun Cem Güney, yakalandığı hastalığı yenecek sihirli devayı bulamadı ve 1981 yılında, arkasından, sayıları altmışı geçen kıymetli eserler bırakarak hayata gözlerini yumdu Bu eserlerin bir kısmı aşağıdadır;

Masal Kitapları:


1 Nar Parça Başına (1945), 2 Düşünce Kutusu (1947), 3 En Güzel Türk Masalları (1948), 4 Altın Heybe, 5 Kül Kedisi, 6 Felek Sillesi (1948), 7 Açıl Sofram Açıl ve Congoloz Baba (1949), 8 Kara Yılan ve Kara Gülmez (1949), 9 Bir Varmış Bir Yokmuş (1956), 10 Evvel Süre İçinde (1957), 11 Gökten Üç Elma Düştü (1960), 12 Eksik Gittim Uz Gittim (1961), 13 Gülümseyen Ayva Acıklı Nar (1969), 14 Al Elma Yeşil Elma (1969), 15 Dayanma Taşı (1969), 16 Hasırcı Baba Keloğlan (1969), 17 Aygın Baygın Ses ve Nurtopu (1970), 18 Yedi Köyün Yüz Karası (1970), 19 Altın Gergef (1971), 20 Güldükçe Güller Açan Kız (1971), 21 Tellerinde Bülbüller Şakıyan Saz



INSANLAR EDEBİYATI ÇALIŞMALARI:


22 Acıklı Kaval (1945), 23 Büyükbaba Korkut Masalları (1958), 24 Âşık Acayip (1958), 25 Kerem İle Aslı (1959), 26 Tahir İle Zühre (1959), 27 Şah İsmail (1957), 28 Erzurumlu Emrah (1955), 29 Halk Müziği Şiiri Antolojisi (1947), 30 Âşık Ruhsati (1953), 31 Meslekî (1953), 32 Kâmilî (1958), 33 Irk Türküleri (2 deri, 19531956), 34 Nasreddin Hoca Fıkraları (1956), 35 Folklor ve Eğitim (1966), 36 Folklor ve Insanlar Edebiyatı (1917), 37 Ağıt Sesleri (1920, şiirler), 38 Dumlupınar ’a Doğru, 39 Kara Yazı, 40 Atatürk Hayatı ve Eserleri (1963)

Yazarımızın yüksek hatırasına atfen, onun, masallarımız üstüne kaleme aldığı hoş bir yazısını ve yazara Andersen Övünç Ödülü ’nü kazandıran Açıl Sofram Açıl ’da dahil elde etmek üzere, üç güzel masalını, kendi tabiriyle; “Türk halkının gönül yaylasından derlenmiş bir demet çiçek nâmına sizlere sunuyoruz


Not: Bu biyografi, farklı alanlara yönlendirilmiş internet sitelerinde yer alan ve birçok yetkisiz durumda bulunan, bozuk bir Türkçe ile kaleme dargın olan bölük pörçük metinlerden derlenmiş, ilave bilgilerle beslenmiş ve okurlarımızın istifadesine sunulmuştur


HER MASALIN BAŞI – Eflatun Cem Güney


Bizim de bir masal dünyamız var; uçsuz, bucaksız bir dünya bu! Keloğlan ’ı da içine alır, Köroğlu ’nu da; peri kızını da içine alır, dev anasını da; seni de içine alır, beni de; yine de bir fındık kabuğuna sığar, yedi dünyaya sığmaz Hani, şu masal dünyasını bir dönüp dolanayım diye, demir çarık, demir asâ yola düşseniz; nehir, yokuş düz, altı ayla bir güz gitseniz, bir arpa boyu yol gidersiniz fakat! İyisi mi, gelin derelerden su baskını gibi, tepelerden esinti gibi geçerek; lâle sümbül derleyip, soğuk sular içerek; daha da yorulursanız Hızır ’ın atına binerek bir tandır başına götüreyim sizi


Vay ne masallar, ne masallar var orada; makas kesmedik, iğne batmadık masallar! Oturup bunları dinlemekle kalkıp şu dünyayı dolaşmak bir kendimce Böylece ya, masal deyip geçmeyin; kökleri vardır geçmişte, dayanır durur dağ gibi Dalları var üstümüzde; yeşerir gider bağ gibi Fakat anlatılacağı gibi anlatılırsa Zira başlıca tadı anlatılışındadır bunların; hele masal ağzıyla iki tekerleyip bir yuvarlamasını bilen masal ustalarından dinlenirse tadına doyum olmaz açıkçası


Ha, işte bu niyetle sizi bir tandır başına götüreyim dedim lakin, bir yer bulabilirsek ne mutlu! Çünkü Allah ’ın kışı, tandırın başı olur da kim gelmez Çağrılan da gelir, çağrılmayan da; haylanan da kazanç, huylanan da; ahlanan da gelir, ohlanan da, Kambur Ese de kazanç, Sarı Köse de; hâsılı, aralıklı basandan sık dokuyana, bir taşla iki kuş vurandan her yumurtaya bir kulp takana değin kim var, kim yok; sırtı tüm, karnı tok cümlesi kazanç toplanır fakat, masalcıbaşıyı masala açtırmak basit mı?


Kutsal, kendini naza çektikçe çeker; onu söyletmek için herkes bir dereden su getirmeye başlar Kimi yukarıdan atıp aşağıdan tutar, kimi ağzını yumup dilini yutar; kimi ince eğirip sık dokur, kimi süt dökmüş kedi gibi oturur; kimi akıntıya kürek çeker, kiminin kırdığı ceviz kırkı geçer; daha bir istif maval, martaval derken masalcımızın çenesi açılır, gayri öyle bir dizip koşar ama, ağzından bal akar, dili de kaymak çalar balın üstüne!


İmdi; kalem benim, laf onun; nokta benim, harf onun; okuyun okuyabildiğiniz değin Okudukça gönlünüz gül olup açılacak; diliniz bülbül olup şakıyacak *
 
Üst Alt