Son Konu

Ekosistem Anlatımı

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
36
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ekosistem Anlatımı
Ekosistemler Konu Anlatımı
Ekosistem ve Madde Döngüsü Konu Anlatımı?
Ekosistem Nedir Kısaca Anlatımı


Ekosistem
Canlı organizmalarla cansız çevre elementleri birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır Müşterek olarak madde alışverişi yapacak biçimde birbirlerine etki yapan canlı organizmalarla, cansız maddelerin bulunduğu herhangi bir doğa parçası bir ekosistemdir Ekosistem yaklaşımı, bireysel organizmalar veya topluluklardan fazla bütün alanın işlevlerinin nasıl olduğuyla ilgilenir Bir alandaki canlı organizmalar ve cansız çevreleriyle olan ilişkilerine bakar Bir ekosistem, temel olarak abiyotik maddeler, üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılardan oluşur Ekosistemlerde hayat, enerji akışı ve besin döngüleriyle sürer Açık bir sistem olan ekosistemde, enerji ve beslenme antreçıkışı süreklidir

BESLENME İLİŞKİLERİ
Bir ekosistemde, enerjinin taşındığı organizmalar dizisine gıda zinciri denir Beslenme zinciri, güneşten gelen enerjinin fotosentez aracılığıyla kullanılmasıyla başlar Bunlara üreticiler denir Üreticiler otçullar tarafından, otçullar da etçiller kadar yenir Bazı türler hem ot gibi yaşama keza de hayvanlarla beslenir Bunlara hepçil denir Besin zincirindeki her bir besin basamağı trofik seviye olarak adlandırılır Yani, bütün üreticiler birlikte birinci trofik düzeyi, tüm otçullar ikinci trofik düzeyi ve bütün etçiller üçüncü trofik düzeyi oluştururlar Beslenme ilişkileri, çoğunlukla bundan daha kompleks bir yapıdadır Yani, karışık olarak birbirine geçmiş öyle çok gıda zinciri bulunur Bunların tümüne beslenme ağı denirBirçok ekosistemde, iki besin ağı bulunur Otlayan (grazing food web) besin ağı, herbivorları ve daha yukarıda yer alan gida düzeylerini kapsar Detritus besin ağı da, atık ürünler ya da ölü dokularla beslenen organizmaları ve bunlarla beslenen daha üst düzeyleri kapsar

ENERJİ AKIŞI

Canlılar arasında enerji akışı beslenme zincirleriyle sağlanır Güneşten gelen enerji, yaşayan sistemlere bitkilerin, bazı bakterilerin ve protistlerin yaptığı fotosentez sonucu girer Güneş ışığının %4 ’ü bitki örtüsü tarafından yakalanır ve yakalanan enerjinin yarıdan fazlası solunumda kullanılır Solunumda kullanılan enerji, ısı olarak kaybedilir bu nedenle, öteki organizmalar kadar kullanılamaz Kalan yarısı da, bitki dokularına dönüştürülür Bitki dokularındaki enerjiye aracısız olarak ulaşabilen iki çeşit organizma bulunur Bunlar canlı bitki üzerinden beslenen otçullar (herbivorlar) ve ölü bitkilerle beslenen ayrıştırıcılardır Birçok ekosistemde, enerjinin manâlı bir kısmı ayrıştırıcılar kadar alınır Örneğin, bir otlakta bitkilerdeki enerjinin sadece %10 ’u otlayan hayvanlar kadar alınır Otçullar, aldıkları enerjinin çoğunu solunumda ceset bakımı için kullanır Geri kalan, otçulların biyokütlesine gider Otçulların ceset kütlesindeki enerjinin büyük kısmı etçiller (karnivor) göre alınır Bir kısmı da tekrar ayrıştırıcılara gider Etçiller tarafından alınan enerjinin adeta hepsi bakım için kullanılır Bitki enerjisinin büyük kısmını alan ayrıştırıcılar, bunun yarıdan fazlasını bakım için kullanır Geri kalansa, toprak organik maddesinde depolanır ya da ayrıştırıcılarla beslenen organizmalar tarafından alınır neticede, bitkiler tarafından yakalanan enerjinin hepsi dönüştürülür ve bir kısmı ısı olarak kaybedilir Yani, ekosistemde enerji akışı tek yönlüdür bu nedenle, sistemin yaşamayı sürdürebilmesi için, üreticilerin güneş enerjisini tutma işlemini kesintisiz yapmaları gerekirÜreticiler tarafından alınan güneş enerjisinin fotosentez ürünlerine dönüştürülmesine toplam ilk üretim denir Bunun bir kısmı solunumda kullanıldıktan daha sonra, kalanı yeni dokular yapmak için kullanılır Buna da, net birincil üretim denir Ekosistemlerdeki birincil imal güneş ışığı, gıda ve su eldesine tabi Tropik yağmur ormanları, yağmur ve güneş ışığı bolluğu nedeniyle yüksek verimliliğe sahiptir Haliçler (Estuaries) ve bataklıklar, ırmaklar ve akarsulardan gelen yüksek beslenme miktarı sebebiyle yüksek verimliliğe sahiptirBir ekosistemdeki enerji akışını göstermenin bir yolu, enerji piramidi inşa etmek Bir enerji piramidi, üreticilerin yer aldığı en daha alçak trofik düzeyden en üstteki etçil seviyesine değin tüm besin seviyelerinin içerdiği enerji miktarını gösterir Her seviyedeki enerji miktarı, hacim olarak gösterilir Genel kaide şudur: bir seviyedeki enerjinin sadece %10 ’u bir üstteki seviyeye geçer Geri kalan solunum sırasında ısı olarak kaybedilirsonuç olarak, biyokütle miktarı ve desteklenen kişi sayısı piramitte yukarılara içten çıktıkça azalır böylece, otçulların sayı ve biyokütlesi etçillerden daha fazladır Bunu insan nüfusunun beslenmesine kadar uyarladığımıza karşımıza şu netice çıkar: Var olan otlar aracısız insan göre yenirse, benzer miktarda otla beslenen ineklerin besleyeceği insan sayısından 10 kat daha pozitif insan beslenebilirBirçok ekosistemde, üreticiler göre yakalanan ve dokulara dönüştürülen enerjinin kayda değer bir kısmı otçullara ve daha yüksekteki gida düzeyleri tarafından yok, ayrıştırıcılar ve detrivorlar kadar alınır Numaralar üreticiler tarafından yakalanan enerjinin her beslenme düzeyine geçen oranını veriyor

GIDA DÖNGÜSÜ
Enerjinin yanı sıra, tüm organizmalar suya ve farklı alanlara yönlendirilmiş besinlere gereklilik duyar Bu besinler arasında en önemlileri karbon, nitrojen, oksiyen ve fosfordur Enerjinin tersine, besinler ekosistemlerde biojeokimyasal döngüler içinde kesintisiz kullanılabilirler Herbir element için döngü, besinin bulunduğu bir ambar, bir başkalaşım havuzu ve besinlerin geçtiği organizmaları taşıyan bir biyotik topluluk içerir Ama, insan etkinlikleri bu besin döngülerini değiştirir

KARBON DÖNGÜSÜ
Tüm canlılar, karbon içerikli bileşikler olan organik moleküllerden oluşur Yani, karbon döngüsü epeyce önemlidir Karbonun başkalaşım havuzu atmosferdir Atmosferde karbon karbon dioksit formunda bulunur Karbon, biyotik topluluğa fotosentez aracılığıyla girer Fotosentez işleminde, CO2 havadan alınır ve karbonhidrat yerine getirmek için kullanılır Diyagramdaki kutular içinde yazılmış sayılar, belirtilmiş depolarda bulunan karbon miktarını gösteriyor Oklarla gösterilen sayılar da, depolar arasındaki geçiş miktarlarını gösteriyorKarbonun hareket ettiği 3 ambar bulunur: atmosfer, biyota denilen karasal organizmalar ve okyanus Atmosfer, karbon döngüsünde en kayda değer rolü oynar Burada karbon, karbon dioksit formunda bulunur Atmosferdeki karbon dioksit karasal besin zincirine fotosentez yoluyla ur yoluyla girer Bitki Örtüsü göre alınan karbonun bir kısmı solunum yoluyla baştan atmosfere geri döner Kalan karbon, bitki dokularının yapımında kullanılır sonra otçulların bitkileri yemesiyle beslenme zincirinde ilerler ya da bir kısmı bitkinin ölmesiyle ayrıştırıcılara geçer Hayvanlar ve ayrıştırıcılar karbonu solunum aracılığıyla yeniden karbon dioksit olarak atmosfere salar Kalan kısım da, ayrışarak toprağın bir parçası olur Uzun bir süre sonradan, bunların bir kısmı sıkışarak petrol ve kömür gibi eski kalıntı yakıta dönüşür Okyanuslar, atmosferdeki karbon dioksit seviyesinin belirlenmesinde önemli bir rol oynarlar Karbon içeren gazlar difüzyon aracılığıyla okyanus yüzeyi ve atmosfer aralarında hareket eder Su bitkilerinin de fotosentez için sudaki karbon dioksiti kullanmaları gerekir Okyanus bitkileri de karbonu tıpkı karasal ur gibi depolar Okyanus hayvanları bu bitkileri yiyerek karbonu depolarlar daha sonra, solunum yoluyla karbon dioksiti tekrar suya bırakırlar Okyanus bitkileri ve hayvanları öldüklerinde suda çürürler (ayrışırlar) Çürüyen bitki ve hayvanlar okyanusun dibine çökerek orada çözünür ya da okyanus dibine yerleşerek tortunun içine gömülürler Bir Takım deniz canlıları da karbon gazını okyanus suyundan alır ve kabuklarını yapmak için kullanırlar Bu canlılar öldüğünde karbon dolu kabukları çözünür ya da okyanus dibine yerleşir Her ne değin kayaların oluşumu ve aşınımı uzun bir süre alsa da, bu işlem de karbonu sudan uzaklaştırır Son olarak, okyanus dibinden yüzeye hareket eden su da karbonu taşır Okyanusdaki karbonun bir kısmı da okyanus yüzeyinden atmosfere hareket ederKarbon, bitkilerin soluması yoluyla yeniden atmosfere geçebilir ya da otçullar tarafından bitkilerin yenmesiyle bir üstteki besin düzeyine geçebilir Her düzeyde karbonun büyük bir kısmı solunum aracılığıyla baştan CO2 olarak atmosfere geri döner Okyanuslar da, bikarbonat formunda büyük miktarda karbon miktar Fosil yakıtların yakılması, atmosferde ama karbon dioksit miktarını yüksek oranda artırır Son 40 sene içinde atmosferdeki CO2 ’nin %30 oranında arttığı biliniyor

SU DÖNGÜSÜ
En kayda değer hayat kaynağı sudur Tüm canlıların %75 ’i sudan oluşur Denizler, karalar ve hava arasındaki su alışverişi, yeryüzünde yaşamın var olmasını sağlayan koşulları sürekli kılar Okyanus akıntıları ve rüzgar desenleri, su döngüsünde rol oynar
DÜNYA SU STOGU
Su, Dünya'nın doğal kaynaklarından biridir Dünya ’daki toplam su miktarı sınırlıdır Bu kaynağın büyük bir kısmı, okyanuslardaki tuzlu sudur Fakat, tuzlu suyu tatlı suya döndürmek çok fiyatı yüksek bir işlem olduğundan, kullandığımız su genellikle tatlı sudurDünya su kaynağının yalnızca %3'ü tatlı sudur Bunun da üçte ikisi donmuş halde bulunur Kalan %1'lik kısım yüzey suları veya yeraltı sularıdır Yeraltı suları, kullanılabilir su kaynağının üçte ikisini kaplar Yüzey suları, bildiğimiz ırmaklar, akarsular, göller ve dereleri kapsar Yeraltı suları, toprak içindeki boşlukları ya da kayaların arasındaki boşlukları dolduran sulardır

AZOT DÖNGÜSÜ
Yaşamın başlangıcından beri, atmosfer ve okyanuslar azot içerir Azot canlılar için önemli bir maddedir Çünkü, proteinlerin ve DNA ’nın kayda değer bir bileşenidir Gaz halindeki azot (N2), atmosferin %80'ini oluşturur Üçlü kovalent bağı, bu iki azot atomunu sımsıkı bir arada tutar (N?N) Oysa, azot gaz formuyla ur ve hayvanlar kadar kullanılamaz Yanardağ hareketleri ve şimşek gibi elektrik deşarjları, minik bir arz azotun gıda döngüsüne girmesini sağlayabilir Fakat, gerekli miktarın elde edilebilmesi için toprak organizmaları göre bitkilerin kullanabileceği bir forma dönüştürülmeleri gerekir Karasal ekosistemlerde, toprakta ya da bazı bitki gruplarının köklerindeki yumrularda nitrojen bağlayan bakteriler yaşar Bu bakteriler, azot gazını amonyağa dönüştürür Yumrulardaki bakteriler, besinlerini bitkiden sağlarken, bunun karşılığında bitkilere gereklilik duydukları azotu sağlar Artı amonyak, toprağa salınır ve burada nitrifikasyon bakterileri tarafından önce nitrite, sonra da nitrata dönüştürülür Nitrat bitki örtüsü tarafından emilir ve protein gibi manâlı moleküllerin üretiminde kullanılır Böylece azot, gıda zincirine girer Azot, ot gibi yaşama ve hayvanlar atık ürettiklerinde ya da öldüklerinde, ayrışma işlemiyle amonyak formunda tekrar toprağa döner Toprakta bulunan denitrifikasyon bakterileri de nitrit veya nitratı bitmiş azot gazına dönüştürür Bu Nedenle azot tekrar atmosfere karışır Bakteriler azot bağlama işlemi için nitrojenaz enzimi kullanırlar Bu enzim, iki proteinden oluşur Bu proteinler iki atom arasındaki bağları kırmak ve 1 molekül N2'den 2 molekül amonyak olmak için 12 saniyede 8 kere ayrılıp birleşirlerTerleme (transpirasyon): Su, bitkilerin kökleri göre emilir ve buradan yapraklara taşınır Yaprakların yüzeyinde ufak delikler bulunur Bu delikler baştan sona karbon dioksit emer, oksijen salarlar Su buharı da uçup gitme aracılığıyla bu deliklerden salınır Bu işleme terleme denir Şehirsel Alanlar: Mesken alanlarında su döngüsünde kayda değer kayıplar yaşanır Bunun nedenleri, baraj yapımı ve bitkiler kaybı olarak sıralanır Atmosfer: Hava, Dünya ’daki suyun %0001 ’ini tutar Su, burada ortalama 9 gün geçirir ve sonra her tarafta karaya döner Atmosferdeki gazlar, azot (%7 ve oksijendir (%21) Diğer gazlar, geri kalan %1 ’i oluşturur Havadaki miktarı heran değişebilen tek gaz su buharıdır Havada %04 oranında su buharı bulunabilir Havadaki su buharı, havanın nemliliğini belirler Güneşin Rolü: Güneş, buharlaşmanın olması için zorunlu ısı enerjisini sağlar bununla beraber, Dünya yüzeyinde değişken ısınmalar rüzgara neden olur Yere yakın olan olan hava (su buharı taşıyan), güneş göre ısıtılır Isınan hava yükselir ve sonra da soğumaya başlar Soğuk hava, sıcak havadan daha ağırdır bu nedenle, soğuyan hava her yerde yere iner Sıcak ve soğuk havanın bu hareketine “konveksiyon akım (convection current) deniralıklar ölür Göllerdeki bu kirlenmeye ötrofikasyon denir
FOSFOR DÖNGÜSÜ
Hayat için gerekli kayda değer minerallerden biri fosfordur Fosforun ana kaynağı kayaçlardır Fosfor kayaların yapısında fosfat olarak bulunur Kayaların aşınması ve erozyon gibi süreçlerle fosfat ırmaklara ve akarsulara karışır ve buradan okyanuslara taşınır Burada, diğer minerallerle birlikte depolanır Milyonlarca sene burada bekler Kabuk çarpışmaları esnasında deniz tabanının bir kısmı yüzeye çıkar ve karasal yapı oluşturur Kayaların her tarafta aşınmaya başlamasıyla da bitmiş döngüye katılır Oldukça yavaş ilerleyen bu döngüde, karadan okyanuslara daha seri bir geçiş yaşanır Fosforun baştan karaya dönüşü, yüzbinlerce sene alırFosforun ekosistemlerdeki döngüsü daha çabuk ilerler Bütün canlılar eksik miktarda fosfora gereksinim duyar Fosfor, ATP, NADPH, fosfolipitler, nükleik aistler ve öteki organik bileşiklerin esas bileşenidir Bitkiler, fosforun çözünüp iyonlaşmış formunu kullanırlar Bunu o kadar çabuk yaparlar oysa, topraktaki fosfor miktarı aniden bire olması gerekenin oldukça altına düşebilir Otobur hayvanlar için fosforun tek kaynağı bitkilerdir Etçil hayvanlar da, otçul hayvanları yiyerek fosfor gereksinimlerini karşılarlar Hayvanlar, fosforun bir kısmını dışkı ve idrar aracılığıyla atarlar Ölü canlıların çürümesiyle de bir kısım fosfor toprağa taşınır Toprağa karışan fosfor, buradan yine bitki örtüsü göre alınarak döngüye katılırFosfor, bilhassa sucul ekosistemde çoğunlukla bitki büyümesinde sınırlayıcı besindir Fosforun asıl kaynağı kayaçlar olmasına karşın, ticari gübrelerle döngüye daha artı fosfor katılır Fosforun döngüde pozitif miktarda bulunması çevresel sorunlara yol açar Mesela, tarım alanlarında gübre olarak kullanılan pozitif fosfor sığ göllere taşındığında, bu beslenme fotosentetik bakteri ve alglerin sayılarının ansızın bire patlamasına neden olur Bu şart, su yüzeyinin kaplanmasına ve güneş ışığının sualtındaki bitkilere ulaşmasına engel olur Bu bitki örtüsü ve yüzeydeki bakteri ve algler öldüğünde öteki bakteriler göre tüketilir Bu bakteriler besin esnasında sudaki çözünmüş oksijeni kullanırlar Göldeki oksijen miktarının düşmesiyle de, balıklar ölür Göllerdeki bu kirlenmeye ötrofikasyon denir

EKOSİSTEM MODELLEME
Bir ekosistemin, sadece bir parçasına bahşedilen hasar, aldırışsız gibi görünen bir başka parçasını da umulmadık şekilde etkileyebilir böylece, olabilecek etkilerin tahmini için farklı alanlara yönlendirilmiş yöntemler kullanılır Bunlardan biri, bilgisayar programlarıyla hazırlanan ekosistem modellemeleridir Bu yöntemde, araştırmacılar bambaşka ekosistem bileşenleri hakkında kayda değer bilgilere ulaşabilirler Tüm bilgiler birleştirilir ve elde edilen sonuçlar bir sonraki zararın çıktılarını tahmin etmekte kullanılır Örneğin, bir bölgedeki beslenme ağı, her bir populasyonun ne dek tüketildiğini belirten denklik dizilerine dönüştürülür Böylece, fazla tüketilen bir türün ya da sayıları çok büyüyen türlerin etkilerinin ne olacağı tahmin edilebilirBilgisayar modellemeleri, özellikle alanda deneyler yapmak zorlama ve maliyetli olacağından büyük ve kompleks ekosistemlerde kullanılır Ancak, bu modellemelerin güvenilir sonuçlar vermesi için, ekosistemdeki tüm anahtar ilişkilerin içten şekilde anlaşılması gerekir Eğer, modellemede eksikler varsa, meydana çıkan sonuçlar aldatıcı olabilir
by efsane isimli Üye şimdilik offline konumundadır Özel Baskı ile Cevapla *
 
Üst Alt