bilgiliadam
Yeni Üye
Cok Okunan Şiirler
En Cok Okunan Şiirler Neler
HERŞEY SENDE GİZLİ
Yerin seni cektiği kadar ağırsın
Kanatların cırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gozlerinin uzağı gorduğu kadar genc
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kotu
Ne renk olursa olsun kaşın gozun
Karşındakinin gorduğudur rengin
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır omrun
Gulebildiğin kadaYerin seni cektiği kadar ağırsın
Kanatların cırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gozlerinin uzağı gorduğu kadar genc
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kotu
Ne renk olursa olsun kaşın gozun
Karşındakinin gorduğudur rengin
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır omrun
Gulebildiğin kadar mutlusun
Uzulme bil ki ağladığın kadar guleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin
Guneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gun yalan soyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana guvendiği kadar inansın
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Guneşin seni ısıttığı kadar sıcak
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve guclu hissettiğin kadar guclu
Kendini guzel hissettiğin kadar guzelsin
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar uşursun
Ve karşındakini unuttuğun kadar cabuk unutulursun
Cicek sulandığı kadar guzeldir
Kuşlar otebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi oğrendiğin kadar bilirsin bunu da oğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin
Can Yucel
Zindandan Mehmet'e Mektup
Zindan iki hece Mehmed'im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam boynunda yafta
Halimi duşunup yanma Mehmed' im!
Kavuşmak mı? Belki Daha olmedim!
Avlu Bir uzun yol Tuğla doşeli,
Kırmızı tuğlalar altı koşeli
Bu yolda tutuktur hapse duşeli
Git vegel yuz adım Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak
Bir alem ki, gokler boru iZindan iki hece Mehmed'im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam boynunda yafta
Halimi duşunup yanma Mehmed' im!
Kavuşmak mı? Belki Daha olmedim!
Avlu Bir uzun yol Tuğla doşeli,
Kırmızı tuğlalar altı koşeli
Bu yolda tutuktur hapse duşeli
Git vegel yuz adım Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak
Bir alem ki, gokler boru icinde!
Akıl olmazların zoru icinde
Ustuste sorular soru icinde:
Duşun mu, konuş mu sus mu unut mu,,?
Buradan insan mı cıkar, tabut mu?
Bir idamlık Ali vardı, asıldı
Kaydını duştuler, muhur basıldı
Gecti gitti, Bir kac gunluk fasıldı
Ondan kalan, boynu bukuk ve sefil;
Bahceye diktiği uc beş karanfil
Mudur bey dert dinler bu gun 'maruzat'!
Catık kaş hukumet dedikleri zat
Beni Allah tutmuş kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekcem
Anlamaz ruhuma gecti bilekcem!
Saat beş dedi mi, Bir yırtıcı zil;
Sayım var, Maltada hizaya dizil!
Tek yekun icinde yazıl ve cizil!
İnsanlar zindanda birer kemiyet
Urbalarla kemik, Mintanlarla et
Somurtuş ki bıcak, Nara ki tokat;
Zift dolu gozlerde karanlık kat kat
Yalnız seccademin yuzunde şevkat;
Beni kimsecikler okşamaz madem;
Op beni anlımdan, Sen op seccadem!
Caycı, getir ilac kokulu caydan!
Dakika duşelim senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan
Karıştır cayını zaman erisin;
Kopuk kopuk, Duman duman erisin!
Peykeler duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
gomulmuş duvara, baş baş golgeler
Duvar katil duvar, yolumu bictin!
kanla dolu sunger beynimi ictin!
sukut kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta secemez Dunyadan nazar
Yerinde mi acep olu ve mezar
yer yuzu boşaldı, habersiz miyiz?
Guneşe goc varda kalan biz miyiz?
Ses demir, su demir ve ekmek demir
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir elden kader bu emir
Garip pencerecik, kucuk, daracık;
Dunya ya kapalı, Allah'a acık
Dua dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avucta, gok parcalanmış
gozyaşı bir tarla, hep yoncalanmış
Bir soluk, Bir tutsu Bir ucan buğu
İplik ki incecik, orer boşluğu
Ana rahmi zahir şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin yuku ağırdır devin!
Kalk ayağa dim dik doğrul ve sevin!
Mehmed'im sevinin başlar yuksekte!
Olsekte sevinin, eve donsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tumsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gun doğmuş, gun batmış, ebed bizimdir!
Necip Fazıl Kısakurek
İMKANSIZ AŞK
Falcı kadın yalan soyluyor yalan
Bizi birbirimiz icin yaratmış Tanrımız
Nasıl mumkun değilse
Yıldızları toplamak gokyuzunden
Oylesine imkansız bir şey aşkımız
Kurudu golgesinde oturduğumuz ağaclar
Bahcelerde sevdiğin cicekler kalmadı
Sadece hatıralarda ebedi olan
Vazgecemediğimiz, unutamadığımız
Onlar bile bize yar olmadı
Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yaFalcı kadın yalan soyluyor yalan
Bizi birbirimiz icin yaratmış Tanrımız
Nasıl mumkun değilse
Yıldızları toplamak gokyuzunden
Oylesine imkansız bir şey aşkımız
Kurudu golgesinde oturduğumuz ağaclar
Bahcelerde sevdiğin cicekler kalmadı
Sadece hatıralarda ebedi olan
Vazgecemediğimiz, unutamadığımız
Onlar bile bize yar olmadı
Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Guneşi bir kadeh şarap gibi icip
Delicesine sarhoş olmak
En guzel tarafı imkansızlığın
Umitlerimiz fırtınalı denizler ortasında
Bir hurda teknedir şimdi
Dalgalar dunden daha zalim
Ruzgar daha hoyrat
Ne bulut var ufuklarda ne gemi
Mevsimler toz pembe değil
Gunduzler gecedir, geceler zindan
Guneşin doğmasını beklemek boşuna
Boşuna artık medet ummak
Taş kalpli zamandan
İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparca, kırık dokuk aşkımız
Caresizliğin, umitsizliğin turkusu
Turkulerin en iclisi, en huzunlusu
Buyuk aşkımız
Umit Yaşar Oğuzcan
YALNIZLIK ŞİİRİ
Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler
Orhan Veli Kanık
AŞK DERSI
Yabancı bir televizyon goruncesinde
Bitkilerin nasıl ciftleştiğin seyrederken ağlıyorum
Derken aklıma geliyor Guler'le ilk seviştiğimiz
Orda da ağladığımı gulerek hatırlıyorum
YOKLUĞUNDAKİ SEN
Yine yalnız değilim her zamanki gibi
Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım
Aramızda yirmibeşbin kilometre
Sen kıştasın ben yazdayım
Sen bir yarısında dunyanın
Ben ote yarısındayım
Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun
Daha da bir gonlumcesin
Varlığından bin kat guzel
O yalımsal cıplaklığın yalaz yalaz
Ve en gizlerden konuşurken ellerin
İcimden gelmiyor mektup yazmak demeden
Sevişiyoruz yirmibeşbin kilometreden
SENI SEVIYORDUM
Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli gunleri anımsattı akşam guneşi
Onca zamanın ustunde eskimeyen bir duşuncesin şimdi
İnsan hergun anımsarmı aynı gozleri
SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
Saclarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına duşuşu ve burnun, herkesden başkaydı işte
Gulduğu zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gulen gozlerin vardı
Ne guzeldiler sen bilmiyordun
BEN SENİ SEVİYORDUM
Kalbime sığmıyordu aklımdan gecenler
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara carpıyordu
Geri donuyordu, coğalıyordu
Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun
Kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve buyuyorduk,
Donemecler geciyor, kopruler goze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların uzerinden atlıyorduk
Cesurduk
Ufuk cizgisi maviydi, gun batımı hep turuncu ve kızmızıydı butun karanfiller
Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun
Sevinclerim oluyordun arasıra sen hic bilmiyordun
Sonra herhangi biri oldun, butun sevinclerim bittikten sonra
Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları
Derken bir gun uzaktan gordum seni
Sacların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
Kalbimi acıttı her zaman ki gibi
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi
BİRGUN ANLARSIN
Uykuların kacar geceleri, bir turlu sabah olmayı bilmez
Dikilir gozlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne carşaf halden anlar ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes cekmişcesine dolar icine
Kapanır yatağına caresizliğine ağlarsın
Sevmek ne imiş bir gun anlarsın
Bir gun anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, guzelliğin
Gun gelir de sesini bir kerecik duyabilmek icin,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Buyur gitgide incinmişliğin kırılmışlığın
Duyarsın,
Ta derinden acısını, caresiz kalmışlığın
Sevmek ne imiş bir gun anlarsın
Bir gun anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Nicin yaratıldığını
Bu iğrenc dunyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersin aynalarda guzelliğini
Boşuna gecip giden gunlerine yanarsın
Dolar gozlerin, icin burkulur
Sevmek ne imiş bir gun anlarsın
Bir gun anlarsın tadını sevilen dudakların
Sevilen gozlerin erişilmezliğini
O hic beklenmeyen saat geldi mi?
Duşer sacların onune, ama bembeyaz
Uzanır, gokyuzune ellerin
Ama caresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin
Bir zaman gecmiş gunlerin hayaline dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardına gercekler, acı
Sevmek ne imiş bir gun anlarsın
Bir gun anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, umit etmeyi
Bir kirli gomlek gibi cıkarıp atasın gelir
Butun vucudunu saran o korkunc geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir cicek buyur kabrimde, kendiliğinden
Seni sevdiğimi işte o gun anlarsın
En Cok Okunan Şiirler Neler
HERŞEY SENDE GİZLİ
Yerin seni cektiği kadar ağırsın
Kanatların cırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gozlerinin uzağı gorduğu kadar genc
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kotu
Ne renk olursa olsun kaşın gozun
Karşındakinin gorduğudur rengin
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır omrun
Gulebildiğin kadaYerin seni cektiği kadar ağırsın
Kanatların cırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gozlerinin uzağı gorduğu kadar genc
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kotu
Ne renk olursa olsun kaşın gozun
Karşındakinin gorduğudur rengin
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır omrun
Gulebildiğin kadar mutlusun
Uzulme bil ki ağladığın kadar guleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin
Guneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gun yalan soyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana guvendiği kadar inansın
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Guneşin seni ısıttığı kadar sıcak
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve guclu hissettiğin kadar guclu
Kendini guzel hissettiğin kadar guzelsin
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar uşursun
Ve karşındakini unuttuğun kadar cabuk unutulursun
Cicek sulandığı kadar guzeldir
Kuşlar otebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi oğrendiğin kadar bilirsin bunu da oğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin
Can Yucel
Zindandan Mehmet'e Mektup
Zindan iki hece Mehmed'im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam boynunda yafta
Halimi duşunup yanma Mehmed' im!
Kavuşmak mı? Belki Daha olmedim!
Avlu Bir uzun yol Tuğla doşeli,
Kırmızı tuğlalar altı koşeli
Bu yolda tutuktur hapse duşeli
Git vegel yuz adım Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak
Bir alem ki, gokler boru iZindan iki hece Mehmed'im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam boynunda yafta
Halimi duşunup yanma Mehmed' im!
Kavuşmak mı? Belki Daha olmedim!
Avlu Bir uzun yol Tuğla doşeli,
Kırmızı tuğlalar altı koşeli
Bu yolda tutuktur hapse duşeli
Git vegel yuz adım Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak
Bir alem ki, gokler boru icinde!
Akıl olmazların zoru icinde
Ustuste sorular soru icinde:
Duşun mu, konuş mu sus mu unut mu,,?
Buradan insan mı cıkar, tabut mu?
Bir idamlık Ali vardı, asıldı
Kaydını duştuler, muhur basıldı
Gecti gitti, Bir kac gunluk fasıldı
Ondan kalan, boynu bukuk ve sefil;
Bahceye diktiği uc beş karanfil
Mudur bey dert dinler bu gun 'maruzat'!
Catık kaş hukumet dedikleri zat
Beni Allah tutmuş kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekcem
Anlamaz ruhuma gecti bilekcem!
Saat beş dedi mi, Bir yırtıcı zil;
Sayım var, Maltada hizaya dizil!
Tek yekun icinde yazıl ve cizil!
İnsanlar zindanda birer kemiyet
Urbalarla kemik, Mintanlarla et
Somurtuş ki bıcak, Nara ki tokat;
Zift dolu gozlerde karanlık kat kat
Yalnız seccademin yuzunde şevkat;
Beni kimsecikler okşamaz madem;
Op beni anlımdan, Sen op seccadem!
Caycı, getir ilac kokulu caydan!
Dakika duşelim senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan
Karıştır cayını zaman erisin;
Kopuk kopuk, Duman duman erisin!
Peykeler duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
gomulmuş duvara, baş baş golgeler
Duvar katil duvar, yolumu bictin!
kanla dolu sunger beynimi ictin!
sukut kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta secemez Dunyadan nazar
Yerinde mi acep olu ve mezar
yer yuzu boşaldı, habersiz miyiz?
Guneşe goc varda kalan biz miyiz?
Ses demir, su demir ve ekmek demir
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir elden kader bu emir
Garip pencerecik, kucuk, daracık;
Dunya ya kapalı, Allah'a acık
Dua dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avucta, gok parcalanmış
gozyaşı bir tarla, hep yoncalanmış
Bir soluk, Bir tutsu Bir ucan buğu
İplik ki incecik, orer boşluğu
Ana rahmi zahir şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin yuku ağırdır devin!
Kalk ayağa dim dik doğrul ve sevin!
Mehmed'im sevinin başlar yuksekte!
Olsekte sevinin, eve donsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tumsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gun doğmuş, gun batmış, ebed bizimdir!
Necip Fazıl Kısakurek
İMKANSIZ AŞK
Falcı kadın yalan soyluyor yalan
Bizi birbirimiz icin yaratmış Tanrımız
Nasıl mumkun değilse
Yıldızları toplamak gokyuzunden
Oylesine imkansız bir şey aşkımız
Kurudu golgesinde oturduğumuz ağaclar
Bahcelerde sevdiğin cicekler kalmadı
Sadece hatıralarda ebedi olan
Vazgecemediğimiz, unutamadığımız
Onlar bile bize yar olmadı
Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yaFalcı kadın yalan soyluyor yalan
Bizi birbirimiz icin yaratmış Tanrımız
Nasıl mumkun değilse
Yıldızları toplamak gokyuzunden
Oylesine imkansız bir şey aşkımız
Kurudu golgesinde oturduğumuz ağaclar
Bahcelerde sevdiğin cicekler kalmadı
Sadece hatıralarda ebedi olan
Vazgecemediğimiz, unutamadığımız
Onlar bile bize yar olmadı
Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Guneşi bir kadeh şarap gibi icip
Delicesine sarhoş olmak
En guzel tarafı imkansızlığın
Umitlerimiz fırtınalı denizler ortasında
Bir hurda teknedir şimdi
Dalgalar dunden daha zalim
Ruzgar daha hoyrat
Ne bulut var ufuklarda ne gemi
Mevsimler toz pembe değil
Gunduzler gecedir, geceler zindan
Guneşin doğmasını beklemek boşuna
Boşuna artık medet ummak
Taş kalpli zamandan
İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparca, kırık dokuk aşkımız
Caresizliğin, umitsizliğin turkusu
Turkulerin en iclisi, en huzunlusu
Buyuk aşkımız
Umit Yaşar Oğuzcan
YALNIZLIK ŞİİRİ
Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler
Orhan Veli Kanık
AŞK DERSI
Yabancı bir televizyon goruncesinde
Bitkilerin nasıl ciftleştiğin seyrederken ağlıyorum
Derken aklıma geliyor Guler'le ilk seviştiğimiz
Orda da ağladığımı gulerek hatırlıyorum
YOKLUĞUNDAKİ SEN
Yine yalnız değilim her zamanki gibi
Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım
Aramızda yirmibeşbin kilometre
Sen kıştasın ben yazdayım
Sen bir yarısında dunyanın
Ben ote yarısındayım
Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun
Daha da bir gonlumcesin
Varlığından bin kat guzel
O yalımsal cıplaklığın yalaz yalaz
Ve en gizlerden konuşurken ellerin
İcimden gelmiyor mektup yazmak demeden
Sevişiyoruz yirmibeşbin kilometreden
SENI SEVIYORDUM
Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli gunleri anımsattı akşam guneşi
Onca zamanın ustunde eskimeyen bir duşuncesin şimdi
İnsan hergun anımsarmı aynı gozleri
SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
Saclarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına duşuşu ve burnun, herkesden başkaydı işte
Gulduğu zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gulen gozlerin vardı
Ne guzeldiler sen bilmiyordun
BEN SENİ SEVİYORDUM
Kalbime sığmıyordu aklımdan gecenler
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara carpıyordu
Geri donuyordu, coğalıyordu
Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun
Kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve buyuyorduk,
Donemecler geciyor, kopruler goze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların uzerinden atlıyorduk
Cesurduk
Ufuk cizgisi maviydi, gun batımı hep turuncu ve kızmızıydı butun karanfiller
Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun
Sevinclerim oluyordun arasıra sen hic bilmiyordun
Sonra herhangi biri oldun, butun sevinclerim bittikten sonra
Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları
Derken bir gun uzaktan gordum seni
Sacların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
Kalbimi acıttı her zaman ki gibi
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi
BİRGUN ANLARSIN
Uykuların kacar geceleri, bir turlu sabah olmayı bilmez
Dikilir gozlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne carşaf halden anlar ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes cekmişcesine dolar icine
Kapanır yatağına caresizliğine ağlarsın
Sevmek ne imiş bir gun anlarsın
Bir gun anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, guzelliğin
Gun gelir de sesini bir kerecik duyabilmek icin,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Buyur gitgide incinmişliğin kırılmışlığın
Duyarsın,
Ta derinden acısını, caresiz kalmışlığın
Sevmek ne imiş bir gun anlarsın
Bir gun anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Nicin yaratıldığını
Bu iğrenc dunyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersin aynalarda guzelliğini
Boşuna gecip giden gunlerine yanarsın
Dolar gozlerin, icin burkulur
Sevmek ne imiş bir gun anlarsın
Bir gun anlarsın tadını sevilen dudakların
Sevilen gozlerin erişilmezliğini
O hic beklenmeyen saat geldi mi?
Duşer sacların onune, ama bembeyaz
Uzanır, gokyuzune ellerin
Ama caresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin
Bir zaman gecmiş gunlerin hayaline dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardına gercekler, acı
Sevmek ne imiş bir gun anlarsın
Bir gun anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, umit etmeyi
Bir kirli gomlek gibi cıkarıp atasın gelir
Butun vucudunu saran o korkunc geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir cicek buyur kabrimde, kendiliğinden
Seni sevdiğimi işte o gun anlarsın