Pudra uygulamamızdaki bebeklerin isimlerini size fikir vermesi için derledik. Kim bilir, tahminen bebeğiniz için bunlardan birini seçersiniz. Siz de yalnızca bayanların kullandığı Pudra pratiğimizi fiyatsız indirip ana, evlat, hamilelik, yemek üzere farklı mevzularda Türkiye'nin her mekanından farklı bayanlarla hayatı paylaşabilirsiniz.
HER PERIYOT TANINAN İSİMLER
A AÇELYA: Fundagillerden çok renkli çiçekler açan bitki
AHSEN: Çok hoş, dehşet hoş
AHU: Ceylan, karaca 2.Çok şık,ince,zarif bayan.
AJDA: Filiz,sürgün. Çok genç.
AJLAN: Süratli, çabuk, telaşlı
AKASYA: Şık kokulu bir süs bitkisi
AKGÜN: Parlak gün, uğurlu gün, ışıklı gün
AKTAN: Ak renkli tan; Kutlu tan, uğurlu tan
ALÇİN: Kızıl renkli küçük bir kuş
ALEV: Yanan cisimlerin imgesini tanım etmek için kullanılan bir söz
ALGIN: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun
ANDAÇ: Anılar, hatıralar
ANIL: Öbürleri tarafından kelamın edilsin
ARMAĞAN: Ikram, armağan
DILEK: Rastgele bir şey için duyulan haddinden fazla istek
ARZUM: İsteğim,dileğim,hevesim.
ASENA: Dişi kurt, şık kız
ASLI: Temelli,köklü. Bir şeyin gibisi.
ASU: Azgın, huysuz, isyan eden. Afacan.
ASUMAN: Gökyüzü
AYBEN: Ben ayım mealinde
AYBİKE: Ay üzere hoş kız
AYCAN:Ay üzere sevilen,aydınlık can.
AYÇA: Yay biçimindeki ay,Hilal.
AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki
AYDAN: Hoşluğunu aydan almış,ay üzere parlak ve şık
AYDENİZ: Hem ay, hem de deniz
AYGÜN: Hem ay, hem gün
AYLA: Birtakım yıldızların ve ayın etrafındaki ışık çemberi
AYLİN: AYLA ile tıpkı manadadır
AYNUR:Ay ışığı
AYSEL:Ay üzere olan sıklığıyla nam salmış olan
AYSU: Ay üzere parıltılı ve su üzere berrak.
AYSUN:Ay üzere ışıltılı ve hoş.
AYŞE: Rahat ve huzur içinde yaşayan
AYŞEGÜL:Güller içinde berhudar yaşayan.
AYŞEN:Neşeli,gülen,aydınlık.
AYŞİM,AYŞİN
arlak ışık saçan.AYTEN:Güzel bir tene sahip olan.
AZRA: Üstünde hiç yürünmemiş kum; Yeni yetme kız
B BAHAR: Yazla kış arasında olan mevsim. Sıklık,gençlik çağı.
BALIN: Yar, sevgili
BANU: Prenses; Hanımefendi. Yeni evli gelin.
BAŞAK: Ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı
BEGÜM: Hanım; Bayan hükümdar.
BELDE: Memleket, kent, kasaba
BELGİN: Kesin ve eksiksiz belirlenen
BELKIS:Efsaneye nazaran Hz. Süleyman vaktindeki Saba melikesinin ismi.
BELMA:Uysal,sakin.
BENAN: Parmak uçları
BENAY: Ben ayım, ay üzereyim
BENGİ,BENGÜ: Ölümsüz, sonsuz
BERGÜZAR: Anılmak için verilen şey, andaç
BERİL: Zümrüt
BERİN,BERRİN: En yüksek, en ulu manasında
BERNA: Bağlı, bağlanmış; Genç, körpe, delikanlı
BERRAK: Duru
BERRAN: Keskin, kesici
BETÜL,BETİL: Erkeklerden çekinen namuslu bayan, Hz. Meryem ve Hz. Fatma`nın gayrı isimleri
BEYZA: Çok beyaz, lekesiz
BİHTER: Daha düzgün, en düzgün
BİLGE: Çok haberli ve haberini yararlı kullanan kişi
BİLLUR: Pek duru, pürüzsüz
BİNGÜL: Gülü bol; Gül bahçesi
BİNNAZ: Çok nazlı,cilveli,kaprisli.
BİNNUR:Çok ışıklı, ışığı gür
BİRİCİK: Bir tane, tek, emsalsiz
BİRGÜL: Tek ve hoş bir gül.
BİRSEN: Yalnız sen
BUKET: Çiçek demeti
BURCU: Hoş koku, ıtır
BURÇAK: Bir bitki
BURÇİN: Dişi geyik
C CANAN: Gönülden sevilmiş, yar.
CANAY: Ay üzere duru.
CANDAN: İçten, gönülden
CANDAŞ: Candan, kıymetli dost
CANSEL:Hayat veren su.
CANSIN:İçten,gönüldensin.
CANSU: Can suyu. Hayat veren su.
CEREN: Çok süratli koşan, gözlerinin sıklığıyla ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan; ceylan
CEYDA: İnce-uzun boyunlu ve hoş
CEYLAN: Süzgün ve tatlı bakışlı. Yapısı ince ve koordinasyonlu olan. Gözlerinin hoşluğuyla ünlü zarif,ince bacaklı göğüslü.
Ç ÇAĞLA Badem, kayısı,erik üzere yemişlerin olgunlaşmamış hali
DAVET
avet. Doğan kuşu. Mavi hareli göz.ÇİÇEK: Bir bitkinin değişik renklerle bezenmiş kokulu kısmı
ÇİĞDEM: Akdeniz muhitinde yetişen çok renkli kır bitkisi
ÇİLER: Müzikler söyleyen, şakıyan
D DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli kesimi
DEFNE: Yaprakları hoş kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki
DEMET: Çiçek bağlamı, deste
DENİZ: Yeryüzünün birçoklarını örten engin su
DERYA: Büyük deniz mealinde
DEVRİM: Yerleşik toplumsal sistemini , esaslı, süratli ve geniş kapsamlı olarak değiştirme.
DİCLE: Bir nehir ismi. Ulu ırmak.
DİDEM: Gözüm üzere sevdiğim, sevgilim
DİLARA: Gönül alan, gönül okşayan.
DİLEK: İstek, rica,arzu.
DİLHAN: İçten ve yürekten konuşan
DİLŞAH: Gönül şahı,sevgili,sultan.
TABIAT: Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat
DOĞAY: Ayın yeni doğuş hali
HIS: Kişi, hadise ve nesnelerin bireyin iç yerküresinde uyandırdığı izlenim
DUYGUN
uygulu,hassas,hisli kişi.E EBRU:1.Keman kaş. 2.Bulut rengi. 3.Bir sanat kısmı
ECE: Kraliçe. Şık kız,kadın.
ECESU:Su üzere berrak ve hoş.
EDA: Naz, cilve. Davranış,tavır. Verme,ödeme. (Namaz için)kılma,yerine getirme. Üslup.
ELANAZ:Ela gözlü,nazlı hoş.
ELANUR:Ela gözleriyle parıltı saçan.
ELÇİN: Deste, tutam
ELİF: Kibar, narin yapılı, ince-uzun uzunluklu kız.
ELVAN: Renkler,çeşitler.
EMEL:Arzu,özlem.
EMİNE: İnanılır,güvenilir.
ESEN: Sağlıklı, salim
ESER: Emek sonucu ortaya çıkan eser, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan kesim
ESİN: Sabah rüzgarı
ESMA: İsimler,adlar. Çok yüksek olan.
ESNA: Yüksek, şanlı. Bir işin yapıldığı an.
ESRA: En çabuk, çok çabuk
MESKENIN: Bir şeyin içindeki öz; Buğday adedinin olgunlaşmış içi, özü
EZGİ: Melodi, müzik, türkü
F FATMA: Evladını sütten kesen bayan.
FERAH: Aydınlık, iç açıcı
FERDA: Gelecek vakit, yarın; Kıyamet
FERHAN: Sevinçli, gönlü güzel
FERİDE: Eşi gibisi olmayan,tek. Çok pahalı inci.
FEYZA: Bolluk, çokluk, rahmet. Taşkın.
FİGEN: Yaralayan, kıran
FİLİZ: Tohumdan çıkan sürgün. İnce ve hoş vücutlu.
FİRDEVS: Cennetler. Cennet bahçeleri.
FİRUZE: Açık mavi renkte, pahalı bir süs taşı
FULYA: Nergisgillerden hoş kokulu sarı bir çiçek
FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik
FÜSUN: Büyü
G GAMZE: Gülerken birtakım bireylerde yanaklarda beliren çukur
GAYE: Maksat, erek
GELİNCİK: Yazın kırlarda yetişen parlak al renkli bir çiçek
GİZEM: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey
GONCA: Tam açılmamış çiçek
GÖKBEN: Ben gökyüzü manasında
GÖKÇE: Gök mavisi, mavi gözlü şık
GÖNÜL: İstek, dilek, sevgi.
BEĞENILEN: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok şık.
GÜHER: Cevher
GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğine verilen isim; Gülmek hareketinden gül
GÜLAY: Gül üzere şık, ay üzere aydınlık olan.
GÜLBEN: Gül yüzlü,gül üzere beni olan.
GÜLBİN: Gül fidanı, gül yetişen mahal.
GÜLCE: Gül üzere.
GÜLÇİN: Gül toplayan, gül seven.
GÜLEN: Güleç yüzlü, mesut mealinde
GÜLENAY: Güleç ay, gülümseyen ay; Ay üzere gülümseyen şık
GÜLFEM: Ağzı gül üzere olan
GÜLGÜN: Gül renkli; Gülen, gülümseyen
GÜLİN: Şık,zarif.
GÜLİZ: Gül yetiştiren
GÜLİZAR: Al yanaklı, gül yanaklı; Alaturka müzikte bir bileşik bir makam
GÜLNİHAL: Gül fidanı.
GÜLRİZ: Gül saçan
GÜLRU: Gül yüzlü, gül yanaklı
GÜLSÜN: Hayat uzunluğu yüzü gülsün mealinde
GÜLŞAH: Gül kısmı; Sıklığıyla ün salmış olan
GÜLŞEN: Gül bahçesi
GÜLÜM: Bana ilişkin olan gül. Canım.
GÜNAY: Hem gün, hem ay
GÜNNAZ: Nazlı kişi.
GÜNNUR: Güneş üzere ışık saçan.
GÜZİN: Seçilmiş, seçkin. Beğenilen.
GÜZÜN: Güz mevsiminde olan
H HALE: Ayın muhitindeki ışık halkası.
HANDAN: Güleç, sevinçli,şen şakrak.
HANDE: Gülüş,gülme. Açılma. Eğlenme.
KUSURSUZ: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle beşerde hayranlık uyandıran
HAZAR: Barış
HEVES: Bir şeye duyulan istek
HELİN: Yuva
HÜLYA: İnsanın kurduğu tatlı düş; Sevda
HÜMA: Efsanelerde geçen, konuma konmayıp mütemadi gökte kaldığına inanılan cennet kuşu
HÜMEYRA: Kızıllık, pembelik
I ILGAZ: Atın dört nala koşması. Hamle,akın.
ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık
IRMAK: Akarsuların en büyüğü
IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fizikî kuvvet. Aydınlık,nur.
IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
IŞIN: Bir kaynaktan zahir bir doğrultuya giden ışık çizgisi
İ İDİL: Kır ömrü içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği isim
İLGİ: İki şey arasındaki ilgi; Bir şeye duyulan merak; Eğilim
İLKAY: Ayın birinci hali.
UNSUR: Temel alınan mütalaa, kural
BIRINCIYIM: Birinci evladım manasında
İLKNUR: Birinci ışık
İMGE: Düş, hayal, manzara, tasarım
İNCİ: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş pahalı unsur
İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar,zarif.
İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
İZEL: El izi manasında
İZİM: Evvelce bulunduğum yanda bıraktığım belirti manasında
J JALE: Çiğ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları
JÜLİDE: Dağınık,karmakarışı
L LALE: Çan biçiminde bir çiçek
LAMİA: Parlayan, parlak.
LEYLA: Saçları gece üzere simsiyah olan bayan; Çok karanlık gecede görülen ışık.
İZLE: BEBEĞE UĞUR GETİREN HARFLER
M MAHPERİ: Sıklar hoşu.
MANOLYA: Bir süs bitkisi
MELDA: İnce ve taze vücutlu
MELEK: Ilah katında bulunan ruhani varlıkların her biri
MELİKE: Bayan hükümdar,padişah eşi.
MELİS: Bal, bal arısı
MELİSA: Oğul otu
MELTEM: Yazın karadan denize yanlışsız esen yel
MERVE: Mekke'de Safa dağının önündeki al renkli tepenin ismi
MİNE: İnce ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası
MÜGE: İnci çiçeği
MÜJDE: Sevindirici haber; Yeterli haber getirene verilen bağış
N NAZ: İsteksiz üzere görünen, çekingen davranış
NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin.
NAZLI: Naz yapan; İşveli, edalı
NECLA: Evlat,çocuk. Soylu.
NERGİS: Bir süs bitkisi
NERMİN: Yumuşak,narin,ince.
NESLİ: Soylu.
NESLİHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden.
NEVAL: Talih,kader,kısmet.
NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık.
NİHAL: İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün.
NİHAN: Saklanmış, kapalı olan; Sır
NİL: Çivit. Mısır'da bir nehir
NİLAY: Işıklı mavi,ışıklı lacivert.
NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde
NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi
PARILTI: Aydınlık, parıltı, parlaklık
NURAN: Işıklı,ışıklı.
NURAY: Işık saçan.
NURCAN: Aydınlık insan.
NÜKHET: Hoş koku
O OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Ekseriyetle ipek yahut ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel
OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Fotoğrafta derinlik, üç boyutluk tesiri, mimarlıkta mekan karşılığı
Ö ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben mealinde
ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
ÖZGE: Yabancı. Düzgün,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek
HASRET: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık.
P PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi
PELİN: Acı ve şık kokulu bir bitki
PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları
PINAR: Büyük su kaynağıÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan hikaye
R RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı.
RENGİN: Boyalı, renkli; Beğenilen, latif ve şık
REYHAN: Yaprakları hoş kokan bir süs bitkisi, fesleğen
REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu
RUHŞEN: Neşeli,canlı.
S SANEM: Çok hoş bayan; Put
SEBLA: Uzun kirpikli göz
SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen
SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit
SEDA: Ses; Tabiat yahut bir kösteğe çarpıp geri dönen ses, yankı
SEDEF: Midye ve istiridye üzere deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz unsur SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak
SEHER: Tan ağartısı
SELDA: Bir söğüt cinsi
SELEN: Haber, müjde
SELİN: Gür akan su
SELMA: Barış içinde,huzur,erinç.
SELMİN: Barış ve sevgi hissiyle dolu olan
SEMA: Gökyüzü; Göç
SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik.
SEMRA: Esmer hatun.
SENEM: Kars dolaylarında hatun ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar hoş olan hatun, sevgili, şık
SERAP: Çorak mahallerde, çölde, sıcak ve ışığın tesiriyle, ileride, yakında ya da ufukta su yahut yeşillik var üzere görünmesi hikayesi
SERAY: Ay üzere hoş
SERMA: Kış soğuğu
SERPİL: Gelişmek,büyümek.
SERPİN: Yağmur
SERRA: Rahatlık,kolaylık
SERTAP (SERTAB): İnatçı mealinde
SEVAL: Severek al mealinde
SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, istek, kuvvetli istek
SEVGİ: Kişisi bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten his
SEVİL: Her devir sevilen biri ol
SEVİM: Sevmek hareketi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi diğerlerine sevdiren özellik
SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku
SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen.
SEYLAN: Sel, akma, akış
SEZEN: Hisseden, sezgili
SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
SEZGİ: Sezmek fiilinden sezgi; Sezme yeteneği
SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Hisli,anlayışlı.
nokta; Bahşiş, ikram; Bağ
SİBEL: Şimdi tarafa düşmemiş yağmur damlası
SİMGE: Manası olan harf, bitki üzere işaretler
SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim
SUMRU: Bir şeyin yüksek noktası, tepesi
SUNA: Uzunluklu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği.
SUZAN: Yakan,yakıcı.
Ş ŞAFAK: Gündoğumundan evvelki aydınlık
ŞEBNEM: Çiğ, gece nemi, jale
ŞENAY: Berhudar geçen ay
ŞEYDA: Çılgın, mecnun divane
ŞİRİN: Cana yakın, sevimli
ŞULE: Alev, ateş alevi
ŞÜKRAN: Güzellik bilme, minnettarlık
T TANSU : Göğüsle ilgili
TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, şirine giden laf
TİJEN : Taç, taçlar
TİLBE : Put - Şık bayan
TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, güzellik. 3.Rahat
TUĞÇE : Küçük tuğ
TÜLAY : Ayın ince ışığı
TÜLİN : Ayın muhitinde görülen ışık halkası
TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız
Ü ÜLKÜ : Hedef, ülkü
V VİLDAN : Yeni doğmuş evlatlar
Y YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki
YELİZ : Ferah nokta, aydınlık, havadar
YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen bedelli bir taş
YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.
YONCA: Çiçekleri al yahut mor renkli çayır bitkilerinin umum ismi
Z
ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü
ZELİHA : Züleyha, su perisi
ZERRİN : Altından yapılmış.
ZEYNEP : Süs, bezek.
ZUHAL : Satürn gezegeninin ismi.
ZULAL : Hafif, şık, soğuk su.
ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı.