Ankara'da Ümitcan Uygun Esra Hankulu'nun konutunda meyyit bulunmasıyla ilgili tutuklu yargılandığı davada 'neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama' hatasından 10 yıl mahpus cezasına çarptırıldı. Karara reaksiyon gösteren Esra Hankulu'nun acılı annesi Sevil Hankulu, 'Neredeyse benim kızımı hatalı çıkaracaklardı. 10 yıl ceza oyuncak üzere bir şey. 10 yılı da düşürecekler 7 yıl yatıp çıkacak bu adam. Kaldığı yerden tıpkı biçimde devam edip bir annenin, bir genç kızın daha canını yakacak. Mahkemeden geldiğimizden beri şok içindeyim. Kâfi artık! sözlerini kullandı.
Esra Hankulu, Mamak ilçesi Akdere Mahallesi'nde yalnız yaşadığı meskeninde geçen yıl 5 Ağustos'ta meyyit bulundu. Hankulu ile geceyi meskende geçiren arkadaşları Dilan Civelek ve Furkan Gürgil ile kamuoyunda 'Aleyna Çakır' olarak bilinen Sema Esen'in vefatıyla ilgili devam eden soruşturmada kuşkulu olan Ümitcan Uygun gözaltına alındı. Uygun 'kasten öldürme' kabahatinden tutuklanırken, Furkan Gürgil ile Dilan Civelek isimli denetim kaidesiyle hür bırakıldı.
Ankara 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki karar duruşmasında sanık Ümitcan Uygun ile taraf avukatları hazır bulundu. Mahkemede son savunmasını yapan Uygun, 'Doğru bir tanedir ve er ya da geç ortaya çıkacaktır. Ben kimseyi öldürmedim, beraatımı talep ediyorum' dedi. Mahkeme, Uygun'a 'neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama' kabahatinden 10 yıl mahpus cezası verdi. Kararda takdir indirimi uygulanmadı. Kararla birlikte sanığın tutukluluğunun devamına karar verildi. Tutuksuz sanıklar Furkan Gürgil ve Dilan Civelek'e ise 'suç kanıtlarını karartma' cürmünden 1'er ay 6'şar gün mahpus cezası verilerek kararın açıklanması geri bırakıldı.
"Mahkemeden geldiğimizden beri şok içindeyim"
Esra Hankulu'nun annesi Sevil Hankulu, mahkemenin kararına reaksiyon gösterdi. Sevil Hankulu, 'Süreç hiç beklediğimiz üzere geçmedi. 25 yaşındaki genç bir kız ölüyor ve neredeyse benim kızımı hatalı çıkaracaklardı. Karşı tarafın avukatı 'Kendi kendine öldü' diyecekti. 'Ümit’in hiçbir kabahati yok' diyor. Bu adalet değil. 10 yıl ceza oyuncak üzere bir şey. 10 yılı da düşürecekler 7 yıl yatıp çıkacak bu adam. Kaldığı yerden tıpkı halde devam edip bir annenin, bir genç kızın daha canını yakacak. Adalete güvendik fakat kızımızın hakkını alamadık. Dava sürecinde avukatımız bize 'ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak, 30 yıl ceza alır' dedi. Hakikaten mahkemeden geldiğimizden beri şok içindeyim' diye konuştu.
"Başı ağrısa hastaneye giden bir insan o halde ambulansı nasıl istemez?"
Ümitcan Uygun'un avukatı tarafından yapılan savunmanın kanıtlara ters olduğunu savunan anne Hankulu, 'Esra’nın Ümit oradan çıktığında sağ olduğunu söylüyorlar. 'Kendi kendine düşmüş olabilir' diyorlar. İsimli tıp raporunu bile yalanlıyorlar. Nasıl bir plan kuruyorlar, gerilerinde nasıl bir takviye var bu kadar garanti konuşuyorlar. Benim kızımın bayılmadan dolayı 6 sefer hastaneye gittiğini söyleyip, orada da düşüp bayılmış olabileceğini tez ettiler. Bu türlü oldu diyelim, neden o halde ambulans çağırmadılar? Benim kızımı neden kurtarmadılar? Esra’nın ambulans istemediğini savunuyorlar. Benim kızım asla bu türlü bir şey söylemez. Esra lakin 'Beni kurtarın' der. Başı ağrısa hastaneye giden bir insan o halde ambulansı nasıl istemez? Duşa sokmuşlar, duşa sokana kadar benim kızımı kurtarsalardı. Hiçbir hataları yoksa neden kurtarmadılar? Neden mevte terk ettiler?' ifadelerini kullandı.
"Mahkeme salonundan güle oynaya çıktılar"
Verilen cezadan şad olmadıklarını söz eden anne Sevil Hankulu, kızının hakkını sonuna kadar arayacağını belirterek, şunları kaydetti:
'Bu Ümitcan'a bir ödül. Öbür hiçbir şey değil. Karşı tarafın resmen kazandığı bir ödül. Kızımın öldüğü yanına kalıyor. Anaların yüreğini yakıyor. Birini daha yaktı. Genç kızları da yaktı, mezara koydu. Bizi de yaktı mezara koydu. Çıkacak 7 yıl sonra diğerlerinin da canını yakacak. Sonuna kadar gideceğim. Ümitcan en çok cezayı alana kadar bu işin gerisindeyim. Kâfi artık. Güle oynaya çıktılar mahkeme salonundan. Benim içim kan ağlarken onlar güle güle oradan ayrıldı.
Kızımın vefat durumuna kadar anlatıp 'Biz suçsuzuz' diyorlar. En ağır cezayı almasını istiyorum. Benim kızım toprak altında çürüyor, o da mahpusta çürüsün. Bunun elinin değdiği genç kız neden ölüyor? Bu türlü sapık beşerler içeriden çıkmasın. Esra'mı elimden aldılar. 8 aydır toprağın altında sesini duyamıyorum, yüzünü göremiyorum. Ben kızımı ne zorluklarla büyüttüm. Bir katil gelip öldürsün diye büyütmedim.'
Sağlık çalışanı dayı Faruk Eroğlu da karara reaksiyon gösterdi.