Son Konu

Evliya çelebi peygamber efendimizi rüyada görüyor kardeşlerim gerisini tıklayın okuyn

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Seyyahı âlem ve feridi beni âdem

EVLİYA ÇELEBİ On ciltlik muhteşem eseri Seyahatnamesiile dünya çapında tanınan âlimimiz ve seyyahımız Evliya Çelebi'nin hayatının dönüm noktası bir rüya ile başlar Seyahatnamenin birinci cildinde gördüğü bu rüyayı şöyle anlatmaktadır: İstanbul'da hanemde bir gece uykuya dalmıştım Birden bire kendimi Yemiş iskelesi yanında bulunan Ahi Çelebi Camiinde gördüm Camiinin içi nur yüzlü bir cemaatle dolup taşmıştı Ben de bu camiinin içine girerek minberin dibine diz çöküp oturdum Bu nur yüzlü pirleri hayranlıkla temaşaya daldım Fakat bunlann kim olduklarını anlayamamıştım Nihayet yanımda bulunan bir zata sordum: 'Benim sultanım, ismi şerifinizi ihsan buyurur musunuz?' dedim O zat, Kemankeşlerin Piri Sa'd ibni Ebi Vakkasolduğunu söyledi Derhal elini öptüm Yine:
Sizin yanınızdaki zatlar kimlerdir?' diye sual ettiğimde: 'Sahabei Kiram ve Ensar Hazretleridir dedi O tarafa baktım Bu zatlar sıra ile Hazreti Ebu Bekir (ra), Hazreti Ömer (ra), Hazreti Osman (ra), Hazreti Ali (ra) idiler Bunları doya doya seyredip taze can buldum Mihrapta ise Kâinatın Efendisi Peygamber Efendimiz Aleyhisselâtü vesselam oturmakta idi Biraz sonra yanımda oturmakta bulunan Sa'd İbni Ebi Vakkas Hazretleri elimden tutup beni Peygamber Efendimizin huzuruna götürdü ve dedi ki:
'Âşık'ı sâdıkın ve ümmeti müştakın Evliya kulun şefatin rica eder'
Ben de derhal Hazreti Peygamberin desti mübareklerini bûs ettim Fakat heybetlerinden çok korkarak titredim Kendilerine:
'Şefaat ya Resulallah!' diyeceğim yerde:
Seyahat ve Resulullah! diyi verdim Cenabı Peygamber derhal tebessüm ettiler Seyahatlerimin hayırlı olması için 'Fatiha' dediler Bundan sonra sıra ile Eshabı Kiram'in ellerini birer birer öptüm Cümlesi:
Seyyâhı âlem ve ferîdi beni âdem ol! diye dua ettiler Ben de Ahi Çelebi Camiinden dışarı çıktım
Sabah olup uyanınca bir abdest alıp bu rüyamı tabir ettirmek üzere Kasımpaşa'da İbrahim Efendi Hazretlerine gittim Bu zat bana:
Sen büyük bir seyyah olacaksın!'
buyurdu Ben de bundan sonra seyahata çıkıp gördüklerimi yazmaya başladımSahabelerin yaptığı dualar Dergâhı İlâhî'de kabul olunmuş ve Evliya Çelebi benzeri olmayan ve sahasında da tek olan dünya seyyahı oluvermiştir
Asya, Avrupa ve Afrika'ya yayılan imparatorluğun topraklarını adım adım dolaşarak gördüklerini tesbit eden Evliya Çelebi'nin telif ettiği on bin sahifelik Seyahatnamesi emsalsiz bir tarih ve coğrafya eseri olarak dünya ilim âleminin dikkatini çekmiştir
Meşhur seyyahımız 1630'da gördüğü yukarıda bahsi geçen rüyadan sonra, ilk seyahatim 1640'ta ailesinden gizli olarak Bursa'ya yapmıştır Çıktığı bu ilk seyahati bir ay devam etmiştir Evliya Çelebi Seyahatnamenin ikinci cildinde seyahat dönüşü babasının tavrım ve kendisine yaptığı nasihatlan şöyle anlatmaktadır:
Hakir o gün hanei gamkînimize (gam içinde olan evimize) varıp peder ü mâderin (baba ve ananın) desti şeriflerini (ellerini) öpüp huzuri şeriflerinde (önlerinde) karar ettiğimde (durduğumda) pederi azizim eyitti:
Safa geldin Bursa seyyahı! Sefa geldin! 'Halbuki ne canibe gittiğimden kimsenin haberi yok idi Hakir dedim: 'Sultanım, hakirin Bursa'da idiğimi nerden bildiniz?'
Buyurdular ki: Sen bin elli senesi muharreminin aşuresinde (1640 senesi Mayıs başları) kaybolduğun gece ben nice me'sure (makbul dualar) tilâvet ettim Bin kerre kevsersuresini okudum Ol gece Âlemi menamda (uykuda) seni gördüm ki Bursa'da Emir Sultan zaviyesinde ruhaniyetten istimdat ile seyahat rica edip bükâ ederdin (ağlardın) o gece bana nice ehli hal canlar rica edip senin seyahata gitmekliğin için izin talep eylediler Ben de ol gece cümlesinin rızasıyla sana destur (izin) verdim Fatiha tilavet eyledik
Gel imdi, oğul! Şimdengeri (bundan sonra) sana seyahat göründü Allah mübarek eyliye Amma sana nasihatim vardiye elimden yapışıp, huzurunda ayak üzerine durdurup sağ eliyle sol kulağımı burarak şu nasihata ağâz eyledi (başladı):
Oğul! âdem yoksul olur, besmelesiz taam (yemek) yeme Sırrın var ise sakın avratına deme Cünüp iken yemek yeme Esvabının (elbisenin) söküğünü üstünde dikme İyi adını keme takma Keme (kötüye) yoldaş olma, zararını çekersin Sen yürü ileri, gözüm, kalma geri Alay bozmaSeyahat için babasından da ruhsat alan Evliya Çelebi o tarihten itibaren vefatına kadar durmadan gezip dolaşmıştır
Tatlı dilli, hoş sohbet seyyahımız Evliya Çelebi, 1611 yılında, İstanbul'un Unkapanı semtinde dünyaya gelmiştir Asıl ismi Hafız Mehmed Zıllî Evliya idi Aslen Kütahyalı olan babası, Sultan IVMurad'ın Kuyumcubaşısı Derviş Mehmed Zıllî Efendi de âlim bir zattı Evliyanın kuvvetli bir tahsil görmesi için çalışmıştır Evliya da babasını mahcup etmemiş, zekası, çalışkanlığı ve kabiliyetiyle hocalarının takdirini kazanmıştır Hamid efendi medresesindeki tahsilini ikmal ettikten sonra, tanınmış âlim Ahfeş Efendi'den yedi sene ders almış, Evliya Mehmed Efendi'nin de ilminden istifade etmiştir Bilahare Topkapı Sarayındaki Enderunu Hümayun'a girmiş, burayı bitirdikten sonra da sipahi sınıfına dahil olmuştur
Sultan IVMurad, ilmini ve ahlakını yakinen bildiği Evliya Çelebiyi saraya muhasib olarak almıştır Evliya Çelebi Sultan İbrahim ve Sultan IV Mehmed devirlerinde de mühim resmi vazifeler almış ve bu vazifeler dolayısiyle çeşitli beldeleri gezmiştir
Defterdarzade Ahmet Paşa ile Anadolu'yu, Şam Beylerbeyi Murtaza Paşa ile Suriye ve Filistin'i gezdikten sonra Melek Ahmed Paşa'nın sadrazamlığında sadarette memuriyet almış, Paşa'nın Rumeli Beylerbeyliğine gönderilmesi üzerine onu takib etmiştir
Fazıl Ahmed Paşa'nın ordusuyla birlikte Avusturya'ya gitmiş, yolda gördüğü yerler hakkında çeşitli malzeme toplamıştır
Elçi Mehmed Paşa ile birlikte Viyana'ya gitmiş, bu vesile ile Avusturya şehirlerini dikkatle tedkik etmiştir Seyahatini İspanya, Hollanda ve Danimarkaya kadar uzatmış, daha sonra EflakBoğdan, Kırım, Kafkasya ve Hazer Denizi çevresini, Volga boylarını incelemiştir
Hac vazifesini yerine getirmek için Hicaza, oradan Mısır, Sudan ve Habeşistan'a gitmiştir
Yetmiş senelik ömrünü devamlı seyahat etmekle geçiren Evliya Çelebi, Osmanlı devletinin hemen bütün şehirlerini ve kasabalarını gezmiştir Anadolu, Rumeli, Suriye, Irak, Mısır ve Hicaz'ın yanı sıra Macaristan, Transilvanya, Almanya, Hollanda, BosnaHersek, Dalmaçya, Güney Rusya, Kırım, Kafkasya ve İran'ın birçok bölgelerini dolaşmıştır
Gördüklerini basit bir şekilde ele almamış, köklü incelemelerde bulunmuştur Bölgelerin ahlak, görgü ve an'anelerini, meşhur şahıslarını, binalarını ve tarihlerini inceledikten sonra kaleme almıştır
Seyahatlerinden bir kısmını savaşlara katılmak suretiyle yapan Evliya Çelebi, bizzat savaşlara da katılmış ve silah kullanmada, ata binmedeki maharetini harp meydanında göstermiştir
Güzel sesi ve hoş sohbeti ile her zaman padişahların, vezirlerin ve komutanların yanıbaşında bulunmuştur Onun hoş sohbeti yazı üslubuna da aksetmiş ve ölmez eseri Seyahatnamezevkle okunan bir klasik hüviyetini asırlardan beri muhafaza etmiştir
Ömrünü ilme adayan bu değerli âlim ve seyyahımız hiç evlenmemiştir 1681'de vefat eden Evliya Çelebi'nin mezarı kayıptır
Seyahatname'si muhtelif dillere tercüme edilmiş olan dünya çapında şöhret sahibi Evliya Çelebi'nin mezarının kayıp oluşunu kabullenmek istemiyorduk bir türlü Araştırmaya başladık Tarihî kaynaklar, Evliya Çelebi'nin Mısır Seyahati dönüşünde İstanbul'da vefat ettiğini ve Lohusakadın türbesinin yanına defnedildiğini söylemekteydi Şişhanede bulunan Lohusakadın türbesinin yanında Meyyiz Zade Kabri ve onun bitişiğinde Evliya Çelebi ailesine ait mezarlık bulunmaktaymış O civarda yaptığımız araştırmada, Lohusakadın türbesinden başka hiç bir mezar göremedik Nasıl olurdu, koskoca mezarlık nereye giderdi? Kafamıza düğümlenen suallerin cevablarını değerli tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı'da bulduk Şöyle diyordu Konyalı:
Evliya Çelebi ve babası, IVMurad'ın kuyumcubaşısı Mehmed Zıllî Efendi Lohusakadın türbesinin yanında medfundur Fakat yol yapılırken ordaki bütün mezarlar yerinden söküldü ve mezar taşları bir çukura dolduruldu Ben yol yapılırken gitmiş ve mezar taşlarını görmüştüm
Bu ifadeden sonra tekrar Şişhane'ye gittik ve bu defa mezar taşlarını aramaya başladık Ne yazık ki bütün aramalarımıza rağmen bir tek mezar taşına bile rastlayamadık Evet, Koca Evliya Çelebi'nin, Mehmed Zilli Efendi'nin ve daha nice büyüklerin mezarları yok olmuştu, yok dilmişti Evliya Çelebi'yi araştıran Batılı bir araştırmacı İstanbul'a gelip Evliya Çelebi'nin mezarını sorsa, yokturveya kayıpcevabı verilecekti O da Ayıpdiyemeyecek kadar nezaket sahibi ise, yazıkdiyecekti Nitekim öyle de demektedirler

MESUT BEKİR KOPDAĞI
BİLGİSAYAR BİLİMLERİ ARABİLİM TASARIMCISI
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

 
Üst Alt