Son Konu

Evrensel Değerler-Evrensel Değerler Hakkında Bilgi

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Evrensel DeğerlerEvrensel Değerler Hakkında Bilgi
Evrensel Değerler Evrensel degerler hakkında bilgiler

Evrensel Değerler

Evrensel değerler konusuna girmeden once değer kelimesi uzerinde duralım:
“Değer kelimesinin sozluk anlamı “Bir şeyin onemini belirlemeye yarayan soyut olcu, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet, bir şeyin ya da şahsın taşıdığı yuksek ve yararlı nitelik ya da kıymet “ olarak verilmiştir
Değer kelimesini, psikolojik acıdan ele aldığımızda, duşunce, eylem işlem yada nesnenin insan icin taşıdığı onemi belirleyen, niteliğe ve niceliğe ilişkin inanclardır şeklinde tanımlayabiliriz
Bir insan, diğer insanların, onlara ait ozellikleri, niyetleri ve istekleri, davranışları hakkında hukum verirken, kendisine ait olan değerler penceresinden bakar Bu pencereden gordukleri, cerceve icerisinde kalıyorsa onaylar aksi taktirde yadırgar ve reddeder
Değer kelimesine toplumsal acıdan baktığımızda, ceşitli olaylar, olgular ve fikirler karşısında bireylerin tepki ve fikir birliği olarak tanımlayabiliriz
Anlaşılacağı uzere, kişi, cevresini sahip olduğu değerlere gore yargılar Aynı zamanda, kişi cevre tarafından, toplum değerlerine gore yargılanır Bu karşılıklı yargılamaların, toplum bireyleri arasında bir istikrara kavuşması noktasında, toplumsal bir kultur değerleri butununun oluştuğu gorulur
Fakat oluşan her kultur, sahip olunması gereken değerleri ihtiva etmeyebilir Psikolojik olarak sağlıksız insanlar mevcudiyeti nasıl doğal ise, sosyolojik olarak hasta toplumlar bulunabilir
Kişisel ve toplumsal, yani kulturel değerlerin ne olduğunu netletleştirdikten sonra, “Evrensel Değerler ifadesi ile neyin işaret edildiğini anlamaya calışalım
Doğaya baktığımızda, onun her bir parcasının kusursuzluğunu ve sayılamayacak kadar cok parcanın, inanılmayacak kadar mukemmel uyumunu goruruz Bunu, keşfedilmiş en buyuk astronomik sistemlerden, gozumuzle gorebildiğimiz en kucuk parcasına kadar gozlemlemek mumkundur
Bunun sonucunda ise, soyleyebiliriz ki; doğa belli doğrular, gercekler, kurallara gore işler ve bu kurallar, gercekler ve doğrular tum evren icin gecerli olacaktır
İnsan oğlunun da, bu evrenin icerisinde, onun bir parcası olarak varlığını surduğunu, duşunduğumuzde, insanoğlu icin de, evrende değişmez doğrular, gercekler ve kurallar olması gerektiği sonucuna varırız
Evrensel değerler kavramı da, bu duşunce ışığında ortaya cıkmıştır Evrensel değer olarak nitelendirilen bir olgunun, uluslararası bir nitelik kazanmış olduğu butun insanlığı ilgilendirdiği insanın doğasında mevcut olduğu varsayılır
Gunumuzde, evrensel değerler denilince genel olarak, insanın doğuştan sahip olduğu hak ve ozgurlukler, belli kriterlere bağlı olarak yaşamasını garanti altına almayı hedefleyen fikri, ahlaki ve sosyal değer yargıları anlaşılmaktadır Kulturleşme surecinde tum dunya milletlerinin paylaşmaları gereken ortak kultur oğeleridir
Uluslar arası duzeyde insan hakları, hayvan hakları, cocuk hakları, kadın hakları, işci hakları, hasta hakları ve azınlık hakları olarak algılanmakta ve uygulama alanı bulmaktadır
Evrensel değerleri, doğanın icinde kendiğilinden var olan değerler olarak tanımlamıştık Ote yandan, doğa kanunları ile uyumlu olan canlıların guclendiği, uyumu yakalayamayanların zayıfladığı ve zayıf olanların yine tabiat tarafından elendiği, kanıtlanmış bir gercektir Bu gercek “Doğal Seleksiyon olarak adlandırılmaktadır
Kulturun de toplumsal ve canlı bir olgu olduğunu goz onune alarak, sahip olduğu değerlerin evrensel değerlerle taban tabana zıt olduğu bir kultur duşunduğumuzde bu kulturun dolayısıyla toplumun doğal seleksiyona tabi tutularak, doğa tarafından yok edileceği sonucuna varmak yanlış olmaz ki; bu konu Antropolog Robert Edgerton tarafından yapılan araştırmalar ile kanıtlanmıştır
Robert Edgerton, tarihte yaşamış uc yuz kadar uygarlığı incelemiş bu uygarlıklar icerisinde kulturleri evrensel değerlerden yoksun olanların zaman icinde yok olduğu sonucuna varmıştır Kulturel değerler ve evresel değerler arasındaki ilişkinin ne kadar onemli olduğu gorulmektedir
Butun bunların ışığında, tarih oncesi cağlardan beri varlığını surdurmekte olan Turk Milletinin, sahip olduğu kulturel değerlerin evrensel değerler ile buyuk oranda ortuştuğu, değişimini ve gelişimini evrensel değerler doğrultusunda devam ettirdiği sonucuna varabiliriz Binlerce yıllık sağlam kulturel kokumuze rağmen Turk Milletinin kulturu de cağımızdaki baş dondurucu bilimsel ve teknolojik gelişmelerle, tum dunyanın yaşadığı değişim atağı icerisinde payına duşen değişimi yaşamaktadır Bu hızlı değişimin, tarihimizde yaşanmış olan ustun değerleri kayba uğratmadan, bir gelişim şeklinde yaşatmak ise, değişim istikametinin evrensel değerler doğrultusunda gercekleşmesiyle mumkun olacaktır
Halkımızın duşuk eğitim seviyesi goz onune alındığında, evrensel değerlerin Silahlı Kuvvetlerde gorev yapan rutbeli personel tarafından anlaşılmasının, ve vatani gorevini yapan erbaş ve erlerin bu bakış acısı ile yonlendirilmesinin, yaşanan kulturel değişimin, bir gelişim olarak yaşanmasına buyuk katkısı olacağına inanıyorum
Her birimiz duşunerek ya da hislerimize başvurarak pek cok değerin evrensel olduğuna hukmedebiliriz Bu değerlerin insan ve toplum icin zararlı olduğu ispatlanmadıkca, bunun yanlışlığı da iddia edilemez
Ben, bu gunku takdimimde, Robert Edgerton ’ın uc yuz uygarlığı inceleyerek tespit ettiği ve genel olarak altı maddede ifade ettiği evrensel değerlerden bahsedeceğim

a Gerceğe Saygı
Saygı, kısaca, benliğimiz dışındaki bir olgunun mevcudiyetinin kabulune verilen onaydır Kelimenin koku de varlığını kabul ettiğimiz şeylere uyguladığımız bir fiilden gelmektedir: “Saymak
Gerceğe saygı, “gerceğin bizim isteğimize gore değiştirilemeyeceği inancı ve “davranışlarımızı gerceği duşunerek yapmak demektir
Gerceğe saygı dendiğinde akla gelen bilimdir Bilimin ozunde gerceğe saygı vardır Bilimin gucu ve gerceğe saygının onemi, insanoğlunun karşılaştığı buyuk zorlukları bu yaklaşımla cozmuş olmasında yatar
Yalanı teşvik eden bir toplumda yaşayan bir kişiye, “ulkemizde erozyon var derseniz ; ondan da “Yok efendim erozyon merezyon, nereden uyduruyorsunuz bunları, bir daha konuşturmayın bu adamı gibi bir cevap alma ihtimalimiz yuksektir Cunku gercekle yuzleşme ve uzerine gitme cesaretini gostermek zordur
Gerceğin ortbas edildiği veya carpıtıldığı yerde aklın ve sağ duyunun yerini korku almaktadır Sağ duyunun yerini alan korku sayesinde, kotu niyetli pek cok kimse insanları maddi ve manevi yonden somurebilmekte, topluma istedikleri amaclar peşinde koşturabilmektedir
Bu gerceği cok iyi bilen Ataturk, “Dunyada her şey icin medeniyet icin, hayat icin, başarı icin en gercek yol gosterici yol ilimdir, fendir İlmin fennin dışında yol gosterici aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır ozdeyişiyle ifade etmektedir

b Kişisel Butunluk
Kişisel butunluk insanın ozunun, sozunun ve davranışının bir butun icinde olmasıdır
Kişisel butunluğun ozunde gerceğe saygı vardır İnsanın her şeyden cok, kendisi ile ilgili bilgiye ihtiyacı vardır Ahlaklı ve erdemli insan, kendisini tanıyan, tanımaya gayret eden, ozellikle, farkına vardığında kendisine acı veren eksiklikleri ile yuzleşme cesaretini gosterebilen insandır
İnsan ilişkilerinin temelinde guven yatar İnsanların Mevlana ’nın deyişiyle “ Ya olduğun gibi gorun, yada gorunduğun gibi ol şeklinde ifadesini bulan, kişisel butunluğe sahip bir insana guvenmemeleri mumkun değildir Karşılıklı guven ve anlayış toplumun istikrarını da sağlayan onemli bir dayanak noktasıdır
Kişisel butunluğe değer verilmeyen bir toplumda insanlar “mış gibi davranırlar Bu tarz ilişkilerin hakim olduğu toplumlarda verilen sozler tutulmamakta ve ağzından cıkan sozlerin ikna ve yaptırım gucu olmamaktadır
Daha geniş anlamıyla yeniden tanımlarsak, kişisel butunluk kişinin kendi kendini aldatmaması, inandığı değerler cercevesinde yaşamını oluşturmasıdır

* Hakkaniyet

Hak ve hakkaniyet, butun kulturlerde yer alan değerlerdir Adalet kavramının ve hukuk sistemlerinin ozunde bu değerler vardır
Hakkaniyet, haklı olana hakkını vermek demektir Bunu, “Emek mukabili olmayan hak mevcut değildir ozdeyişiyle Ataturk cok guzel ifade etmiştir Kulturu hakkaniyete değer veren bir toplumda haklı olan guclu, hakkaniyete değer verilmeyen toplumda ise guclu olan haklı konumunda olmaktadır Hakkaniyete değer vermeyen toplumlarda zamanla yalan, hırsızlık, gorevi kotuye kullanma gibi kotu davranışlar artmakta, durust insanlar ezilmekte, korku kulturu gelişmekte, yolsuzluk artmaktadır
Son olarak “Yiğidi oldur, hakkını yeme atasozumuz, hakkaniyet kavramının onemine işaret etmektedir

d İnsan Onuruna Saygı
İnsan onuru “canın bir parcasıdır ve doğuştan gelir Her insan ister yeni doğmuş bir bebek, ister fakir, ister zengin olsun onurları yonunden eşit bulunmaktadır
Kulturu, insan onuruna değer veren bir toplumda cocuğa da değer verilir Cocuğa gosterilen dikkat ve saygı aslında o toplumun geleceğine yapılan yatırımdır
Bireyin en değerli varlığı onurudur Birey onuruyla yukselir Bir ’in değeri olmadan, coğun değeri olamayacağına gore, toplumdaki insana değer verilmeden bir ailenin, bir kurumun, bir ulusun değeri oluşturulamaz
İnsan onuruna değer verilmeyen toplumda baskı ve korku kulturu gelişmekte ve insanların ozgurce yeni şeyler uretmeleri de mumkun olamamaktadır
Lider personel olarak bizlerin, yonetirken kullanmak mecburiyetinde olduğumuz vasıtaların en on onemlisi insandır İnsan faktorunun iştirak etmediği hicbir faaliyet soz konusu değildir Personelini objektif, vicdani ve insani niteliklerde yoneten bir amir veya idarecinin mutlaka başarılı olacağı kabul edilmelidir Boyle bir idarecinin mutlaka sevilip sayıldığı ve nihayet personelinin en yakın desteğine sahip olduğu tecrubelerle sabittir
Liderlerin bunu uygularken, personeline uygun davranışlar sergilerken uygulaması gereken genel kurallar, nizamlar ve disiplin sağlayıcı davranışlardan odun vermesi gerekli değildir Ozellikle silahlı kuvvetler yapısı icinde disiplini bozucu davranışlara goz yummak hakkaniyetli davranmak demek değildir Disiplinli olmak da despot bir yonetim uygulamak değildir Cunku disiplinin tanımı icinde ''Astın ve ustun hukukuna riayet ’ vardır
Turk tarihinde yoneticilerin halka insan onuruna saygılı ve hakkaniyetli davranmalarını buyuran pek cok eser vardır Atilla'nın liderlik sırlarında şoyle der:
“Komutanlar başkalarının değerlerini anlayıp takdir edebilmeli, başka kulturlere, inanc ve geleneklere karşı saygılı ve duyarlı olmalıdır
İnsanlara eşit adaletli ve insan onuruna saygılı davranmak bu kadar onemli olduğuna gore bizler astlarımıza nasıl davranmalıyız? Bu sorunun cevabını tarih boyunca butun komutanlar aramış ve ceşitli sonuclara varmışlardır Bunların ışığında, kabul goren bazı tavsiyeleri şoyle sıralayabiliriz:

* Astlarınızı inanclarıyla alay etmeyin saygı duyun
* Astlarınıza kotu soz sarf etmeyin
* Astlarınıza onları kucuk duşurucu işler vermeyin
* Aynı işi yapan kişiler arasında işini daha iyi yapanları bir teşekkurle de olsa odullendirin
* Haklarını koruyun
* Cezalandırmak gerektiğinde cezanın şiddetini iyi ayarlayın
* Astlarınıza guvendiğinizi hissettirin
* Astlarınızı gerektiği zamanlarda bilgilendirin

e Hizmet
Kısaca “biz yaşadığımızdan dolayı birbirimize hizmet etmekle yukumluyuz İfadesi hizmet değerini ozetlemektedir
Dunyadaki canlı cansız butun varlıklar, aslında farkında olmadan birbirlerinin yaşamlarını devam ettirebilmelerine yardımcı olmaktadır
Hizmet değerini yitiren toplumlar ulusal birlik kavramını da kaybettiğinden yok olmaya mahkum olmaktadırlar Nitekim tarih boyle orneklerle doludur
Turk Kurtuluş Savaşı, yurttaşların, şahsi cıkarlarını bir yana bırakarak, yurdu ve milleti kurtarma gayesiyle kenetlendiği, başarılı bir mucadele ve ulusal birlik orneğidir Kıt imkanlara rağmen insanlar yurda hizmeti onurla bir odev sayarak mucadeleden yılmamış ve zafere ulaşmıştır

f Sevgi
Sevgi, insanın en temel ihtiyaclarından birisidir Sevgi, duygu ve duşuncelerin paylaşılması, incelmesi ve boylece tutarlı ve zengin hale gelmesidir
18 yuzyılda yaşamış Alman filozof Arthur Shopenhauer, ahlak uzerine yaptığı fikri calışmaları ile felsefe dunyasına ahlak konusunda yeni bir cığır acmış, yeni bir felsefe dalının Ahlak Felsefesinin oluşmasına onculuk etmiştir Shopenhauer ’a gore, bencil bir varlık olan insanı, doğada var olan gercek ahlak doğrultusunda davranışa sevk edebilecek tek bir kok vardır Bu kok ise, insanın benliği dışındaki bir varlığın ızdırabını kendi benliğine dahil ederek acıyı kendi acısıymış gibi algılaması ve bu acıyı ortadan kaldırmak icin somut bir kazanım amacı gutmeksizin, caba sarf etmesidir
Sevgi de bunu gerektirir Buna gore ahlaklı davranışın tek ve gercek temelinin sevgi olduğu sonucunu cıkarabiliriz
Benliğimiz dışındaki bir varlığa sevgi ile yaklaşabilmek, o varlığın gerceklerini anlayabilmek ve kabul etmekten ve devamında bir cıkar amacı gutmeksizin harekete gecebilmekten gecer
Yurt sevgisi de, tek başına yalın bir sevgi değildir, bir takım değerlerle doğrularla ilişkilidir Yurt sevgisi bir insanın kendisinden başlayarak ailesini, dostlarını, calıştığı kurumu, ulkesini ve insanlarını, doğasını ve butun dunyayı fark etmesi anlamlı bulması, devamında değerli bulması ve sonucta sevmesinden başka bir şey değildir
“Bir ulkenin geleceğinin teminatı, o ulkenin yurttaşlarının bilincinde yatar Bilincli yurttaş ulkesini gercekten seven yurttaştır Bu yurdu sevdiği zaman nasıl bir gelecek yarattığının farkındadır İnsan, ancak yanlışlardan arınmış bir bilincle kendisine, ailesine, cocuklarına, topluma ve ulkesinin sorunlarına eğilerek doğru yaklaşımlar ve doğru tepkiler geliştirebilir











 
Üst Alt