Ezana Saygısızlık

Ezana Saygısızlık DİNSİZ bir bayan yazan, ezan karşısında yazdı İmanlı olup olmamak bir nasip meselesidir Türkiye’de yaşayan bir dinsizin İslâmî konularda fazla itinalı, insaflı, hoşgörülü olması gerekir Ezan karşı konuşmak, çoğunluktaki Müslümanları üzer, öfkelendirir, fitne ve fesada sebebiyet verir İçinde saklasın Madalyonun arka tarafına geçiyorum: Bendeniz beş zaman namaz kılan, camiye dışarı giden, (bu devrin ölçülerine kadar) koyu bir Müslümanım Ezan konusunda bir takım şikâyetlerim ve tenkitlerim var 1 Sesi güzel olmayan, ezan okumasını bilmeyen kimselerin ezan okuması, ezana, İslâm’a, Müslümanlara cefa olmaktadır 2 Bazen ayrıca sesi güzel, ayrıca ezan okumasını bilen bir kimsenin okuduğu ezan, haddinden pozitif açılan hoparlörler yüzünden berbat olmaktadır 3 Bir tek minarede sekiz hoparlörü yer alan camiler vardır Günde beş defa bu hoparlörler sonuna kadar açılarak kulakları tırmalayıcı, pencere camlarını zangırdatıcı ses kirliliğine sebep olunmaktadır 4 Maalesef ülkemizde sabah namazı kılanların sayısı gayet azdır Sabah ezanlarının, ölüleri bile mezarlarından kaldıracak bir güzellikte, harika bir ses ve musikî ile okunması gerekir Tâ fakat, millet bu lâhutî ezanları kulak vermek için yataklarından kalksınlar, bir kısmının tüyleri ürpersin, gözleri yaşarsın, vicdanları ihtizaza gelsin Maalesef fazla nâdir istisnalar açık havada böyle bir hal göremiyorum 5 Diyanet İşleri Başkanlığımızın koskocoman bir bütçesi vardır Ülkemiz camilerinde gönülleri heyecana getirecek hoş ezanlar okunması için bu bütçeden ödenek ayrılmalı, dünya çapında müezzinler yetiştirilmelidir 6 Birtakım düşüncesizlerin hoparlörleri ardına kadar açarak ses kirliliğine yol açmaları mutlaka men edilmelidir Benim bu tenkitlerime “Ezan düşmanlığı yapıyor diyecek bir kimse çıkmaz inşaallah 28 Şubat’tan daha sonra müezzinlik kadrolarının büyük kısmı kaldırıldı Bu çok yanlıştır Bendeniz merkezî ezan sistemine de karşıyım Mutlaka vasıflı müezzinler yetiştirilmelidir Ezanlar güzel okunursa dinsizler, gayri müslimler ve tanıdık olmayan turistler de zevkle ve heyecanla dinlerler Ezanlar bed okunursa bundan Müslümanlar da rahatsız olur Natürel ki ezanın kendisinden yok, kötü okunuşundan, hoparlörden Yazımı iki fıkra ile bitiriyorum: 1 Şeyh Sadi bir şehirden geçerken, bir caminin minaresinden fazla kötü sesli birinin ezan okuduğunu görmüş Diyor fakat; “Sesi o kadar bed idi ki, Istahr Kalesi’nin dibinde bağırsa kale yıkılırdı Adam ezanı bitirince sormuş: “Hu erenler! Sen bu ezanı kaça okuyorsun?, adam kızmış: “Sen ne demek istiyorsun? Ben Allah için okuyorum Şeyh Sadi: “Böylece ise Allah aşkına okuma demiş 2 1950’li yılların sonunda Ankara Kızılay’daki bir otele, Suudî Arabistan kralının cülus yıldönümü münasebetiyle verilen bir davet sebebiyle gitmiştim Azerî olan İran askerî ataşesiyle birazcık sohbet etmiştik Ezanlar hakkında şöyle demişti: “Bizde (İran’da) sabahleyin namazları çok hoş okunur Pek ki, namaz kılmayanlar bile yataklarından doğrulurlar ve huşuyla ezan dinlerler Maalesef sizde genel olarak ezanlar iyi okunmuyor Namaz kılanlar bile, kalkıp dinleyeceklerine, yorganı başlarına çekiyorlar Sürçi lisan ettikse affola Bir Tenkit Yerli mi, Gereksiz mi? HEZİL takma adını kullanan vatandaşımız email ile şu satırları göndermiş: “Sayın hocam tutturdunuz bir eski yazıdır gidiyor Dedemin mezar taşını okusam ne olur, okumasam ne olur? Geriye Doğru dönmeye ne değin meraklısınız? İçinde bulunduğumuz internet çağında, Süleymaniye Kütüphanesi’nden bahsetmeniz ne dek doğru lütfen birazcık düşünün Şu eski yazı saplantısından kendinizi kurtarın Kendinizi azıcık yenileyin Eski eserlerin çoğu zaten çeviri edilmiş durumda Ne yani eski eserlerin içinde kuantum fiziğinin sırları mı saklı? Yahut İslâm dünyasının içinde bulunduğu sefaletin “(Mesajın devamını internetten indiremedim) Hakaret ihtiva etmemek (içermemek) şartıyla bütün tenkid ve itirazları saygıyla ve hoşgörüyle karşılıyorum Bu tenkidi yönelten muhtereme de selam ve hürmetlerimi sunarım Dünyaya bakmak lazım Tüm ileri, kalkınmış, dengelenmiş, medenî ülkelerin eğitiminde millî edebiyat öğretilir Dünyanın hiçbir önemli ülkesinde, vatandaşların 1928’den önce basılmış, yazılı evrakı, kitapları, arşiv malzemesini okuyamamaları gibi olağandışı bir şart yoktur Fransa’da, lisenin fen sınıfına dışarı giden bir genç de Fransız edebiyatı okur, felsefe grubu derslerini okur, tarih ve beşerî coğrafya okur İki yüz kelimelik caddeirtibat Türkçesiyle kültürlü yetişmez, bilirkişi yetişmez, vasıflı Türkiyeli yetişmez Lise mezunu bir Fransız; Balzac, Zola, Maupassant’ın romanlarını kolayca okuyup anlayabiliyor da, bir Türk genci o tarihlerde yazılmış Türkçe romanları neden okuyup anlayamıyor? Doğrusu bu, Türk kültürünün belini kıran korkunç bir kopukluktur Bir yüksek mimar iyi edebiyat bilmiyorsa, felsefe okumamışsa, sanat kültürü almamışsa, Fuzulî’nin nefis şiirlerini zevk ve şımartma alarak okuyamıyorsa maalesef o kişi güzel binalar yapamayacaktır Nitekim görüş ortadadır İlimlerin ve fenlerin iki temel aleti vardır: 1 Yazılı, edebî, derin edebiyat 2 Matematik Matematik bütün ilimler, uzmanlıklar, araştırmalar için şart ve zorunlu değilse de, edebiyat hepsi için lazımdır Lisaniyat (Linguistic) denilen bir ilim vardır Bunun minik bir özetini her vatandaşın bilmesi gerekir Lisanını yitiren bir toplum dejenere olur 1928’den önceki yazılı ve basılı kültür malzemesini okuyamayan bir toplum hafızasını yitirmiş demektir Bir toplumu devirmek istiyorsanız, onun dilini bozunuz, kopartınız Diğer bir sabotaja, suikasta, darbeye gereksinim kalmadan o toplum serseme döner Japonların hiç aklı değil muydu? O zorlama yazılarını atıp da 2830 harflik Latin yazısını kabul etmediler Kuantum fiziği ve ona aynı artı ilimlerde önde koşmak için geleneksel kültüre de vakıf elde etmek gerekir İnsan bir robot değildir haber7com