Son Konu

Farz Olan bir dilek.....Lütfen Okuyunuz İnşaallah

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Farz Olan bir dilekLütfen Okuyunuz İnşaallah


İslâm'dan kopan kavramların bir tanesinden olan, Allah'a yönelmekten; bir başka ifadeyle, Allah'a ulaşmayı dilemekten (ruhunu hayatta iken Allah'a ulaştırmayı dilemekten) bahsetmek istiyoruz

Hepinizin bildiği gibi, dînler yoktur Bir tek dîn vardır Hz Âdem'den Peygamber Efendimiz (SAV)'e kadar gelen tek bir dîn vardır Hristiyanlık diye, Yahudilik diye ve İslâm diye ayrı ayrı dînler olmamıştır

İslâm, Hz İbrâhîm'in hanifdîninin adıdır Hanif ise, İslâm anlamına gelmektedir, Allah'a teslim olmak anlamına gelmektedir Hz İsa'nın zamanında yaşanan dîn de Hz Musa'nın zamanında yaşanan dîn de yine Hz İbrâhîm'in hanif dînidir Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



42ŞURA13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted'ûhum ileyh(ileyhi) , allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu)

Dînde, onunla Hz Nuh'a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayındiye Hz İbrâhîm'e, Hz Musa'ya ve Hz İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah'a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır)



Allahû Tealâ diyor ki: Sana verdiğimiz şeriatla Hz İsa'ya verdiğimiz şeriat, Hz Musa'ya verdiğimiz şeriat, Hz İbrâhîm'e verdiğimiz şeriat, Hz Nuh'a verdiğimiz şeriat birbirinden farklı şeriatlar değildir Hepsi aynı şeriattır

Şeriattan neyi kastettiğini de Allahû Tealâ açıklığa kavuşturuyor:

1 özellik, dîni ayakta tutmak,

2 özellik, dînde fırkalara ayrılmamak Yani Tek bir fırka oluşturacaksınızdiyor Allahû Tealâ İşte konumuz da bu tek fırkanın oluşturulması

Hz İbrâhîm, Hz Musa'dan da Hz İsa'dan da Peygamber Efendimiz (SAV)'den de daha önce yaşamış olan bir peygamberdir Allahû Tealâ Hz Nuh'a verdiği şeriatı önce Hzİbrâhîm'e vermiştir Hz İbrâhîm'e verdiği şeriatı da daha sonra bu üç peygambere vermiştir Hepsi aynı şeriatı yaşamışlardır Allahû Tealâ bu beş peygambere, ulûl'azm peygamberlerdiyor

Bu peygamberlerin yaşadığı dizayna biraz daha yakından bakarsak, Hz İbrâhîm'in hanif dînini görürüz Allah'a teslim dînini görürüz Bu dînin esasları şunlardır:

1 Vahdet Tek Allah'a inanmak, Allah'ın tekliği (Vahdeti Vücut da tek vücut demektir)

2 Tevhid Tek olan Allah'a ulaşmayı dileyenlerin oluşturduğu tek bir fırka

3 Teslim Ruhu, vechi (fizik vücudu), nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etmek

İşte kâinatın dîni bunlardan ibarettir Ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etmek dînin temelidir Bütün bu teslimlerin başlayabilmesi ise bir taleple %100 ilişkilidir Dînin olmazsa olmaz şartı; mevcut olmazsa insanları mutlak cehenneme götürecek olan şartı: Allah'a yönelmek, Allah'a münîb olmak veya âmenû olmak, Allah'a ulaşmayı dileyen bir inanan kişi olmaktır Allah'a ulaşmayı dileyen bir mü'min olmaktır

Âmenû kelimesi, hem Allah'a ulaşmayı dilemeyen inananlar için kullanılmaktadı r hem de Allah'a ulaşmayı dileyenler için kullanılmaktadı r Bunu âyeti kerimelere baktığımız zaman hemen görmek mümkündür Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



8ENFAL29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec'al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi)

Ey âmenû olanlar, Allah'a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir) Ve Allah, büyük fazl sahibidir



Anlıyoruz ki buradaki takva sahibi olmakAllah'a inanmanın ötesinde bir olaydır Çünkü Allahû Tealâ bu âyeti kerimede, âmenû olanlara, inanan birisine seslenmektedir Eğer o kişi takva sahibi değilse, gideceği yer cehennemdir Allahû Tealâ buyuruyor ki:



50KAF31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîd(baîdin)

Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı



Takva sahibi olmayan kişilerin cennete girmesi mümkün değildir Acaba kimler takva sahibi olamazlar? Rum Suresinin 31 âyeti kerimesinde, Allahû Tealâ kesin olarak bunun cevabını veriyor:



30RUM31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne)

O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun Ve namazı ikame edin (namaz kılın) Ve (böylece) müşriklerden olmayın



Kişi Allah'a yönelmedikçe takva sahibi olamaz Bu 1 takvadır Takva sahibi olabilmek için Allah'a yönelmek (Allah'a ulaşmayı dilemek) gerekir Allahû Tealâ böyle olduğunu söylüyor Zaten, sadece takva sahiplerinin gideceği yer cennettir Allahû Tealâ âyeti kerimenin devamında: Böyle yap ki, namaz kıl ve müşriklerden olmadiyor Yani, kişi takva sahibi olmazsa, o müşriklerdendir Müşriklerin gideceği yer muhakkak ki cehennemdir Rum Suresinin 32 âyeti kerimesinde şöyle devam ediyor:



30RUM32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihû ne)

(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar



Peygamber Efendimiz (SAV), fırkalara ayrılanların 73 fırka olduğunu, bunlardan 72'sinin cehenneme gideceğini; bir tek fırkanın kurtuluşa ulaşacağını söylemektedir O tek fırka, şirkte (bu şirk, gizli şirktir) olmayanlardır, bunlar Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir

Allah'a ulaşmayı dilemekkavramı, son derece önemli bir kavramdır Kişiyi cehennemden cennete alır ve kişiyi takva sahibi yapar Rum31'de, Allah'a ulaşmayı dileyenlerin şirkten kurtuldukları nı ve şirke düşmediklerini görüyoruz Şirkte değillerse; Allah'a ulaşmayı dileyerek şirkten kurtulmuşlarsa, onların gidecekleri yer cennettir Yetmez, Allahû Tealâ onları Kendisine ulaştıracağına dair de kesin bir söz vermiştir

Allah'a ulaşmayı dilemek veya dilememek; cenneti seçmek veya cehennemi dilemek mânâsına gelmektedir Kur'ânı Kerim'de Enfal29'da geçen âmenû olan kişi, takva sahibi değildir Kurtuluşa ulaşabilmesi, takva sahibi olması şartına bağlıdır

Takva sahibi olmayan bir kişi şirktedir Takva sahibi olmayan kişi küfürdedir Kişi Allah'a inansa da küfürden kurtulamamıştır Allah'a inanmak, hiç kimse için bir kurtuluş değildir Ama hurafelerin devreye girdiği bir standart görüyoruz Bu hurafe: Kalbinde zerre kadar inanç olan bir kişi, cehennemde cezasını çektikten sonra cennete girerPeygamber Efendimiz ( SAV)'in böyle bir hadîsi olduğu söylenmektedir Oysa böyle bir hadîsin olduğu doğru değildir Böyle bir hadîs mevzû bir hadistir Peygamber Efendimiz (SAV) açık bir şekilde buyurmaktadır ki: Benim hadîslerim tartışılacaktır Kur'ân'a bakın Hiçbir hadîsim Kur'ân'a aykırı olamaz

Kur'ân'a baktığımız zaman, 29 âyeti kerimede, cennete girenin orada devamlı kalacağı ya da cehenneme girenin orada devamlı kalacağı, ebediyyen kalacağı ifade ediliyor Allahû Tealâ ister ebedîkelimesini kullansın, ister orada devamlı kalacaklardırdesin; ikisi de oradan bir yere ayrılmamakdemektir Bunun başka bir ifadesi var mıdır?

Bu insanlarda bir hastalık vardır Asırlardan beri birtakım yanlış şeyler gerçekleşmiştir Kur'ânı Kerim'i bilmeyen insanlar, Peygamber Efendimiz ( SAV)'in hadîslerini Kur'ân hükümlerinden önde tutmaya başlamışlardır Bu durum Kur'ân'dan haberdar olmadıkları içindir Hadîsin doğru olduğuna inanmışlardır ve hiç Kur'ân'la karşılaştırmamışlardır

10 asırdan bu yana geçen zamanda, Kur'ân tamamen saf dışı kalmıştır Peygamber Efendimiz (SAV) devrinde sahâbe, Peygamber Efendimiz (SAV )'den Kur'ân'ı öğreniyorlardı Kur'ân'ın hem lafzını hem de bu lafzın altında yatan Kur'ân'ın 7 ruhunu öğreniyorlardı Ve şimdi en az 10 asırdan bu tarafa dîn öğretimi, Kur'ân öğretiminin tamamen dışında kalmıştır İnsanları korkutmuşlar ve şöyle demişlerdir: Siz Kur'ân'ı anlamaya çalışmayın, çarpılırsınız ha! Kur'ân'ı öğrenmek, öyle kolay değildir Siz Kur'ânı Kerim'i boş verin Büyükleriniz ne yazmışsa onu öğrenin Size o kadarı yeterTıpkı şimdi orta yolu izleyenler gibi… Ne fazlasına git, ne eksik yap; ama sen orta yolda gitOrta yoldan gitmek isteyen insanlar Ne yapmam lâzım?diye sorduklarında, onlara şöyle cevap veriyorlar: Namaz kıl, oruç tut, zekât ver, hacca git, kelimei şahadet getir (bunların hepsi de gerçekten farzdır) Ve böylece İslâm'ın 5 şartını uygula, doğru cennete gidersin

Biz de diyoruz ki: Kimse İslâm'ın 5 şartıyla cennete gidemez! Allahû Tealâ Zariyat Suresinin 56 âyeti kerimesinde insanları niçin yarattığını söylüyor:



51ZARİYAT56: Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn(ya'budûni)

Biz, insanları ve cinleri başka bir şey için değil; Bize, kul olsunlar diye yarattık



Allah'a kul olmak, Allah'a ulaşmayı dilemeyen hiç kimseye nasip olmaz Sadece Allah'a ulaşmayı dileyenler, Allah'a kul olabilirler

Âmenû olmakifadesine geri dönersek; Kur'ânı Kerim'de tam 7 tane âmenû kademesi görürüz:

1 Allah'a ulaşmayı dilemek 1 kademe âmenû olanlar için,

2 Mürşide ulaşıp tâbî olmak, 2 kademe âmenû olanlar için,

3 Ruhu Allah'a ulaştırıp teslim etmek, 3 kademe âmenû olanlar için,

4 Fizik vücudu teslim etmek, 4 kademe âmenû olanlar için,

5 Nefsi teslim etmek, 5 kademe âmenû olanlar için,

6 Muhlis olmak, 6 kademe âmenû olanlar için,

7 İradeyi Allah'a teslim etmek, 7 kademe âmenû olanlar için geçerlidir

Her biri âmenû kelimesiyle ifade edilmektedir

Sadece cehenneme giden âmenû olanlarla, cennete giden âmenû olanları ayırt ettiğimizde gördük ki; Enfal29'daki kişi cennete giden âmenû olan kişi değildir Çünkü takva sahibi değildir Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



10YUNUS62: E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenû ne)

Muhakkak ki; Allah'ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur Onlar, mahzun da olmazlar, öyle değil mi?

10YUNUS63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekû ne)

Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır

10YUNUS64: Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhıreh(âhıreti), lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâ tillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu)

Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır Allah'ın sözü değişmez İşte o, fevzül azîmdir



İşte âmenû olanlardan takva sahibi olanlar buradadır Buradaki takva ilk takvadır çünkü Allahû Tealâ: Onlara korku yokturdiyor Eğer korku olsaydı, o zaman onların gideceği yer cehennem olacaktı Cehennem korkusuna sahip olacaktı O zaman, o âmenû olan kişi cennete girebilen birisi olmayacaktı Burada Allahû Tealâ açıkça: Onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardı rdiyor

İki nevi insan vardır Allah'a ulaşmayı dilemenin dışında, Allah'a inanan ve inanmayanlar İnanmayanlar mutlaka cehenneme gideceklerdir Ama inananların da Allah'a ulaşmayı dilemeyen kesimi; Allah'a inanmasına rağmen hatta ibadetlerini yapmalarına rağmen, gene ne yazık ki cehenneme gideceklerdir

İşte burada Allah'a ulaşmayı dilemenin Allah'ın indinde ne kadar büyük bir kavram olduğunu sizlere anlatmak için, elimizden ne kadar önemli bir şeyin kopmakta olduğunu anlatmak için bunu söylüyoruz: Kişi Allah'a ulaşmayı dilemezse ne olur?

1 O kişinin gideceği yer cehennemdir

2 O kişi Allah'ın âyetlerinden gâfildir

Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



10YUNUS7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne)

Muhakkak ki; onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezler Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır

10YUNUS8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibû ne)

İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir)



O kişi ne yaparsa yapsın, hiçbir şey ifade etmez Allah'a ulaşmayı dilemeyen bir kişinin cehennemden kurtulması mümkün değildir O kişi, hangi tür diplomanın sahibi olursa olsun Allah'ın âyetlerinden gâfildir Yeter mi? Hayır, yetmez Burada sadece iki özellikten bahsettik Şimdi Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişinin diğer özelliklerinden de bahsedelim:

3 Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişi takva sahibi değildir

4 Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişi şirktedir

Bu özellikler de cehenneme gitmenin işaretleridir Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



30RUM31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne)



O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun Ve namazı ikame edin (namaz kılın) Ve (böylece) müşriklerden olmayın



30RUM32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihû ne)

(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar



Bunlar müşriklerdir 73 fırkadan, ne yazık ki 72'sini müşrikler oluşturacaktır ve şu anda da oluşturmuş durumdadır Dünya üzerinde 72 fırka tespit edilmiş durumdadır Ayrı ayrı dînler, ayrı ayrı inançlar vardır Bu konunun incelemesini yapanlar, her tür inancı konunun içine almışlardır Fırkaların her birinin içinde, Allah'a ulaşmayı dileyenlerin oluşturduğu küçük gruplar bulunmaktadır ki; onlar 73 fırkayı oluşturuyorlar

İşte Allah'a ulaşmayı dilemeyen bir kişi, başlangıçta iki özelliğin sahibiydi (gideceği yer cehennemdi, Allah'ın âyetlerinden gâfildi), şimdi iki özellik daha ilave edildi (takva sahibi değil ve şirkte olmak) Bu kadar mı? Hayır Allahû Tealâ böyle insanlar için, ayrı ayrı açılardan birçok konuyu birden gündeme getiriyor

5 Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişi şeytanın kuludur Allah'ın kulu değildir İşte Zumer Suresinin 17 âyeti kerimesi:



39ZUMER17: Vellezînectenebû t tâgûte en ya'budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi)

Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinab ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar) çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler) Onlara müjdeler vardır Öyleyse kullarımı müjdele!



Sahâbe, tagutun (insan ve cin şeytanların) kulu iken, Allah'a ulaşmayı dilemişler ve tagutun kulu olmaktan kurtulup, Allah'ın kulu olmuşlardır Onlara hem cennet müjdesi hem de dünya müjdesi vardır Öyleyse Allah'a ulaşmayı dilemeyen birisi, Allah'ın kulu değildir; tagutun kuludur

6 Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişi aynı zamanda şeytanın dostudur Allah'ın dostu değildir Allah'ın dostu, Allah'a ulaşmayı dileyen mü'minlerdir Allahû Tealâ, mü'minlerle kâfirlerin mukayesesini Bakara Suresinin 257 âyeti kerimesinde şöyle ifade etmiştir:



2BAKARA257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tagûtu yuhricûnehum minen nûri ilaz zulumât(zulumâ ti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne)

Allah, âmenû olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar İşte onlar, ateş ehlidir Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır



Allahû Tealâ diyor ki: Allah âmenû olanların (Allah'a ulaşmayı dileyen mü'minlerin) dostudurBu kişi Allah'a ulaşmayı dilemeseydi tagutun dostu olacaktı Ama burada, Allah'ın dostu olan mü'minlerden bahsediyor Âmenû olanların içinden, Allah'ın dostu olan kişilerden bahsediyor Yani Allah'a ulaşmayı dileyen mü'minlerden bahsediyor Allahû Tealâ: Allah onların dostudur Onları (onların kalplerini) zulmetten nura çıkarırdiyor

Kalplerini zulmetten nura çıkardığı kişilerin dışında da elbette birileri vardır Allahû Tealâ âyeti kerimenin devamında onlardan da bahsediyor ve şöyle buyuruyor: Ve o kâfirler ki tagutun dostudurlar Onlar da tagut tarafından nurdan zulmete götürülürler

Öyleyse kâfirlerifadesi açık olarak âyette geçtiğine göre tagutun dostları kâfirlerdir Diğerleri mutlaka mü'minlerdir Allah'ın dostu olduklarına göre, kalpleri zulmetten nura ulaştığı cihetle, bunlar Allah'a ulaşmayı dilemişlerdir Mürşidlerine ulaşmışlar ve tâbî olmuşlar, ruhları Allah'a doğru yola çıkmıştır ve Allah'a ulaşmıştır Kalpleri %100 zulmetle doluyken, %51 nura kavuşmuştur (Allah'a ulaştığı yere kadar anlatılıyor) Bundan sonra bu kişiler tagut tarafından kandırılmış ve kalplerindeki Allah'ın nurları, onlar Allah'a ulaşmayı dilemekten vazgeçtikleri için, zikirleri yavaş yavaş azaldığı için, Allah'ın koruyucu kalkanı kalktığı cihetle şeytan o kişi üzerinde tesir icra ettiği için adım adım yok olmuştur Bu kişi tagut tarafından nurdan zulmete götürülmüştür Bunların isimleri kâfirlerdir

7 Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişi kâfirdir İki nevi insan vardır: Allah'a ulaşmayı dileyenler ve dilemeyenler Bunların birincisi Allah'a ulaşmayı dileyenler, mü'minlerdir Bu mü'minler, Allah'a ulaşıncaya kadar geçen süre içindeki mü'minlerdir Sonra bu kişilerin kalpleri nura ulaştıktan sonra, tagut tarafından nurdan aşağı düşürülürler Bunlar da kâfirlerdir

Mü'min olmak ya da kâfir olmak bu tarzda bir dizayn içeriyor Bütün insanlar için, kişinin Allah'a ulaşmayı dilediği andan itibaren cennete girecek olan bir mü'min olması söz konusudur Ama Allah'a ulaşmayı dilemezse, Allah'a inanması onu hiçbir zaman cehennemden kurtaramaz Bu açıdan bakıldığı zaman, Kur'ânı Kerim kavramları son derece önemli kavramlardır Allah'a ulaşmayı dilemek, konunun en büyük faktörüdür

Kurtuluşa ulaşacak olan tek fırkanın mü'minler olduğunu, geri kalan fırkaların şeytana kul olduğunu, Allahû Tealâ bir başka âyette daha anlatıyor Sebe Suresinin 20 âyeti kerimesinde Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



34SEBE20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mûminîn(mûminîne)

Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi Böylece mü'minleri oluşturan bir fırka (Allah'a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular



Mü'minleri oluşturan bir tek fırka hariç, geri kalan bütün fırkalar kâfirlerdir Rum Suresinin 32 âyeti kerimesine tekrar bakarsak, Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



30RUM32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihû ne)

(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar



Bunlardan sadece bir tek fırka şirkte olmayanlardır Geri kalan 72 fırka şirkte olanlardır Şirkte olmayanlar için sadece bir tek faktör belirtilmiştir O da, Allah'a ulaşmayı dilemektir (Allah'a yönelmektir)

8 Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişi hüsrandadır

9 Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişi hidayette değildir Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



10YUNUS45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedî ne)

Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek) Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar) Allah'a mülâki olmayı (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrana düştüler (nefslerini hüsrana düşürdüler) Ve hidayete eren kimse(ler) olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıramadılar)



Bu âyete göre, Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin hem hüsranda olması hem de hidayette olmaması söz konusudur

10 Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişi dalâlettedir Allahû Tealâ Rad Suresinin 27 âyeti kerimesinde şunları söylüyor:



13RAD27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi) , kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe)

Ve kâfirler: Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?derler Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir)



Buradaki ifadeye dikkat edin! Allah dilediğini dalâlette bırakırifadesi, Allah dilediğini seçer, isterse dalâlette bırakır ya da dalâlette bırakmazanlamına gelmemektedir Allah, dalâlette olan kişiyi dalâlette bırakır Kim Allah'a ulaşmayı dilemiyorsa, onların hepsi dalâlettedir Allahû Tealâ da onları, o dalâlette olduğu şekilde bırakır Acaba dalâlette bırakmayı dilemediği kişi kimdir? Allahû Tealâ âyeti kerimenin devamında şöyle söylüyor: Kim de Allah'a mülâki olmayı dilerse, Allah'a yönelirse (Allah'a münîb olursa), Allah onları Kendisine ulaştırır

Allah'a ulaşmayı dilemeyen insanlar vardır, onlar dalâlettedirler Allah'a ulaşmayı dileyen insanlar ise dalâletten kurtulanlar ve Allah'a ulaşanlardır Allah'a ulaşmayı dilemeyen insanların dalâlette olduğu kesinlik kazanıyor Yunus Suresinin 45 âyeti kerimesine göre Allah'a ulaşmayı dilemeyenler hidayette değillerdir Burada da dalâlette oldukları bir defa daha vurgulanıyor

Münîb kelimesi, yunîb kelimesi, münîbîne kelimesi, yönelmek demektir Peki, Allah'a yönelmekifadesinin, Allah'a ulaşmayı dilemekanlamına geldiğini nerden biliyoruz? Şura Suresinin 13 âyeti kerimesinde Allahû Tealâ bunu bize ispat ediyor Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



42ŞURA13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted'ûhum ileyh(ileyhi) , allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu)

Dînde, onunla Hz Nuh'a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayındiye Hz İbrâhîm'e, Hz Musa'ya ve Hz İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah'a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır)



Allahû Tealâ: Yehdî ileyhi men yunîb; Allah'a yönelmiş olan kişiyi Kendisine ulaştırırdiyor Yunîb olmak, münîb olmak ya da münîbîne kelimesi ile ifade edilsin; hepsi Allah'a yönelmektir Yöneldiği yer Allah'tır ki Allah onu yöneldiği yere (Kendisine) ulaştırıyor Zaten Allahû Tealâ Kendisine yönelenidiyor

…allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb; Allah dilediği kişiyi Kendisine seçer, onlardan kim Allah'a yönelirse, onları Kendisine ulaştırır

Seçtikleri henüz Allah'a yönelmemişlerdir ama başka insanları Allah'ın yolundan caydırmak diye de bir niyetleri yoktur Allah'a ulaşmayı henüz dilememişlerdir ama dileyebilirler Bu kişiler kendileri Allah'a ulaşmayı dilemedikleri gibi, başka insanları da Allah'ın yolundan caydıranlar, Allah'ın yolundan men edenler, ayıranlar olsalardı; o zaman bu kişiler Allahû Tealâ tarafından asla seçilmeyeceklerdi

Burada, Allah dilemeden siz dileyemezsiniz diyen insanlara cevap vardır Allahû Tealâ dilemiş ve kişiyi seçmiştir Onun Kendisine ulaşmasını dilemiştir Ama Allahû Tealâ, o dilediklerinden sadece Allah'a ulaşmayı dileyenleri Kendisine ulaştırıyor Yani Allah'ın dilemesinin arkasından kulun da dilemesi asıldır Allah'ın dilemesi ve kulun dilemesi, ikisi birlikte bir sonuç oluşturuyor

11 Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişinin amelleri boşa gider Zumer Suresinin 65 âyeti kerimesinde Allahû Tealâ Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin amellerinin boşa gittiğini söylüyor:



39ZUMER65: Ve lekad ûhıye ileyke ve ilellezîne min kablik(kablike) , le in eşrekte le yahbetanne ameluke ve le tekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne)

Ve andolsun ki sana ve senden öncekilere: Gerçekten eğer sen şirk koşarsan (Allah'a ulaşmayı dilemezsen), amellerin mutlaka heba olur Ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursundiye vahyolundu



Mu'minun Suresinin 103 âyeti kerimesi hüsranda olanların, günahları sevaplarından fazla olanlar olduğunu söylüyor:



23MU'MİNUN103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne)

Ve kimin mizanı (sevap tartıları), hafif gelirse işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır



Günahları sevaplarından fazla olan kişiler hüsranda olanlardır Hüsranda olanların Allah'a ulaşmayı inkâr edenler olduğunu ise Allahû Tealâ Yunus Suresinin 45 âyeti kerimesinde söylemektedir:



10YUNUS45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedî ne)

Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek) Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar) Allah'a mülâki olmayı (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrana düştüler (nefslerini hüsrana düşürdüler) Ve hidayete eren kimse(ler) olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıramadılar)



Allah'a ulaşmayı dilemeyenler hüsrandadır (Yunus45) Hüsranda olanlar, günahları sevaplarından fazla olanlardır (Mu'minun103) Bu hüsranda olanların amellerinin boşa çıkacağı da Zumer65'te ifade edilmiştir

Kehf Suresinin 103 ve 104 âyeti kerimelerinde Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



18KEHF103: Kul hel nunebbiukum bil ahserîne a'mâlâ(a'mâlen)

De ki: Ameller açısından en çok hüsrana uğrayanları size haber vereyim mi?

18KEHF104: Ellezîne dalle sa'yuhum fîl hayâtid dunyâ ve hum yahsebûne ennehum yuhsinûne sun'â(sun'an)

Onlar, dünya hayatında amelleri (çalışmaları) sapmış (kaybettikleri dereceler, kazandıkları derecelerden daha fazla) olanlardır Ve onlar, güzel ameller işlediklerini zannediyorlar



Kim Allah'a mülâki olmayı inkâr ederse (Allah'a ulaşmayı dilemezse) onların amelleri boşa gitmektedir

12 Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişi fısktadır Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:



57HADİD27: Summe kaffeynâ alâ âsârihim bi rusulinâ ve kaffeynâ bi îsebni meryeme ve âteynâhul incîle ve cealnâ fî kulûbillezînettebeû hu ra'feten ve rahmeh(rahmeten) , ve rehbâniyyetenibtedeû hâ mâ ketebnâhâ aleyhim illebtigâe rıdvânillâhi femâ reavhâ hakka riâyetihâ, fe âteynellezîne âmenû minhum ecrehum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne)

Onların arkalarından da resûllerimizi ardarda gönderdik Meryemoğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik ve ona İncil'i verdik Ona tâbî olanların kalplerine refet ve rahmet kıldık Ve üzerlerine farz kıldığımız, fakat kendilerinin güya Allah'ın rızasını kazanmak için icat ettikleri ruhbanlığa bile hakkıyla riayet etmediler Biz de içlerinden âmenû olanlara (yaptıklarına karşılık olarak) mükâfatlarını verdik Çoğu ise fasıklardı



Sadece âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), ecirleri almışlardır

Zumer Suresinin 17 âyeti kerimesine göre, bütün sahâbe bundan 14 asır evvel üzerlerine farz olan Allah'a ulaşma dileğini yerine getirmişlerdir

Allah'a ulaşma dileği farz mıdır? Elbette farzdır Allahû Tealâ buyuruyor ki:



30RUM31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne)

O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun Ve namazı ikame edin (namaz kılın) Ve (böylece) müşriklerden olmayın

Zumer Suresinin 54 âyeti kerimesinde şöyle buyuruyor:



39ZUMER54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye'tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarû ne)

Ve Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O'na (Allah'a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah'a teslim edin) Sonra yardım olunmazsınız

İster cehennem azabı deyin, ister kabir azabı deyin netice değişmez Allah'a ulaşmayı dilemek ya da Allah'a yönelmek, bu dünya hayatında olması gereken bir vetiredir Allahû Tealâ Lokman Suresinin 15 âyeti kerimesinde ise şöyle buyuruyor:

31LOKMAN15: Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı'humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi' sebîle men enâbe ileyy(ileyye) , summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta'melûn(ta'melû ne)

Bilgin olmayan bir şey hakkında, şirk koşman için seninle mücâdele ederlerse, ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol Bana yönelenlerin (ruhunu Bana ulaştırmak üzere yola çıkaranların) yoluna tâbî ol Sonra dönüşünüz Bana'dır O zaman yaptığınız şeyleri size haber vereceğim

Üç âyeti kerimede de Allah'a yönelmek, Allah'a ulaşmayı dilemek farzdır Gördük ki bütün sahâbe Allah'a yönelmişler, Allah'a ulaşmayı dilemişlerdir

12 ayrı cepheden, Allah'a ulaşmayı dilemeyen herkesin durumunu verdik Bugün Allah'a ulaşmayı dilemekdiye bir kavram dînde mevcut değildir Asırlarca evvel İslâm dînindeki Allah'a ulaşmayı dilemek kavramı, bütünüyle dînden atılmış ve devre dışı kalmıştır

Bu Kur'ân'dan ve İslâm'dan kopan kavramları incelemeye devam edeceğiz Zamanımızın en önemli konusu Müjde'den sonra şimdi budur Bu konuların üzerine çok daha ciddiyetle durmak mecburiyetindeyiz İslâm'dan neler koptuğunu adım adım beraberce göreceğiz Bu bölümde size sadece, Allah'a ulamayı dilemekavramının İslâm'dan kopmasıyla insanların neler kaybettiğini anlattık
 
Üst Alt