Son Konu

Fıtır Sadakası Nedir

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Fitre Nedir
Fıtır Sadakası Hakkında Data
Fıtır Sadakasının Önemi

Fıtr sözlükte orucu başlamak, fıtra da yaratılışanlamına gelir Türkçe'de fitre şeklinde söylenen fıtır sadakasıdinî bir terim olarak şöyle tanımlanabilir: Ramazan bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçlarının açık havada belirlenmiş bir arz mala sahip olan müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle sorumlu oldukları malî bir ibadettir

Fıtır sadakasına baş zekâtı ve cisim zekâtı da denmektedir Bu isimlendirmeler onun şahsa emrindeki, şahıs başına konmuş bir malî zorunluluk olması özelliğine dayanmaktadır

Fıtır sadakası, ramazan orucunun farz olduğu hicrî 2 yılın Şâban ayında, zekâttan önce farz kılınmıştır Dinî bir mecburiyet oluşunun dayanağı hadislerdir Bu hadisler bununla beraber Hz Peygamber devrindeki fıtır sadakası uygulamalarını da göstermektedir

Abdullah b Ömer'in rivayetine tarafından: Hz Peygamber fıtır sadakasını 1 sâ` (ölçek) hurma ve 1 sâ` arpa almak üzere köle, erkek, kadın, ufak ve büyüklere farz kılmış ve ırk (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir(Buhârî, Zekât, 76; Müslim, Zekât, 12)

Bu konuda Ebû Saîd elHudrî'den gelen bir rivayet de şöyledir: Biz Peygamber devrinde fitreyi yiyecek maddelerinden 1 sâ` olarak verirdik O süre bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı küskün peynir) idi (Buhârî, Zekât, 74)

Yukarıdaki hadislerin yanı sıra hemencecik bütün kaynaklarda fıtır sadakası ile ilgili benzer anlamda başka hadisler de nakledilir

Bu konudaki hadislerin değerlendirilmesi ile dört fıkıh mezhebinde fıtır sadakası emrinin muhakkak ve bağlayıcı bir zorunluluk içerdiği sonucuna varılmıştır Ancak böyle bir durumda farz ve vâcip terimlerini anlamdaş kullanan ve hükmün dayanağını yaratıcı delilin zannîlik ve katîliği arasında fark gözetmeyen Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîler fıtır sadakasının farz olduğunu söylemişlerdir

Hanefîler ise, ilgili hadislerin söylenti yollarını dikkate alarak fıtır sadakasının farz yok, vâcip olduğu görüşüne varmışlardır Hanefîler'e kadar farz, muhakkak kanıt ile değişmez olan hükümdür; vâcip ise zannî delil ile değişmez olan hükümdür Ancak vâcip de farz gibi amelî yönden gereksinim açıklama eder Bunun için Hanefîler'e kadar de fıtır sadakası, yerine getirilmesi gerekli malî bir ibadettir İfa edilmemesi dinî sorumluluğu ve âhirette cezayı muciptir

A) FITIR SADAKASININ ÖNEMİ

Abdullah b Abbas'tan rivayet edilen bir hadiste fıtır sadakasının, oruçluları gereksiz ve çirkin sözlerinden (günahlarından) arındırmak ve yoksullara yiyecek temini için farz kılındığı bildirilir (Ebû Dâvûd, Zekât, 17; Müsned, II, 277) Hadisten anlaşıldığına göre fıtır sadakası, oruç tutan müslümanın, oruçluya uygunsuz davranışlarla zedelenen ibadetinin eksikliklerini tamamlar, aynı zamanda yoksulların bayram sevincine katılmalarını sağlar

Fıtır sadakası zekâttan öbür olarak geniş bir mükellef kitlesi tarafından yerine getirilir Bu sayede her müslüman, yoksul din kardeşine malî yardımda bulunmanın sevincini yaşar, devamlı bağış almanın ezikliğinden bir lahza için deha olsa kurtulur Ramazan boyu tuttukları oruçlarla ruh yapıları güçlenen fakirler, maddî yönden de şiddet kazanarak zenginlerle birlikte ve aynı coşku ile bayrama iştirak ederler Iki Taraflı sevgi ve kardeşlik bağları pekişir; bu nedenle toplumda kaynaşma, paylaşma ortamı oluşur

B) FITIR SADAKASIYLA MÜKELLEFİYET

Fıtır sadakasının dinen gerekmesinin (vücûb) sebebi, ilgili hadislere dayanılarak sağ olma(sağ olarak ramazan bayramına kavuşmuş olma) biçiminde belirlenmiştir Bu yüzden, fıtır sadakası, fıkıh eserlerinde başa izâfe edilerek zekâtü'rre's(baş zekâtı) şeklinde anılmıştır Bir diğer anlatımla, fıtır sadakası yükümlülüğü, yüce Allah'ın kişiye (ve velâyeti altındakilere) canını bağışlamış olmasına karşılık bir şükran davranışı edinmek üzere konmuş bir hükümdür Bu sebeple fıtır sadakası Türkçe'de can, baş sadakasıdiye de anılır Ayrıca bu ibadet o yılın oruç farîzasını eda edebilen müslüman bakımından, bunu nasip etmesinden ötürü ulu yaratanına şükürde bulunma anlamı da taşır Nitekim Şâfiîler ramazan orucunu fitrenin ikinci bir vücûb sebebi saymışlardır Ancak fıtır sadakasının vâcip olması için ramazan orucunu tutmuş edinmek şart değildir

Vücûb şartı, sebebi meydana gelmiş olan hükümle yükümlü addedilmek için aranan şartları ifade eder Yukarıda belirtildiği üzere (ramazan bayramı zamanında) sağ olarak bulunma fıtır sadakasının vücûb sebebidir Ancak sebebin bulunması, söz gelimi kendi ihtiyaçlarını deha karşılayamayan yoksul bir müslümanın kayıtlı vakte sağ olarak kavuşması onun fıtır sadakası yükümlüsü olduğunu göstermez Sorumlu addedilmek için bir takım şartların bulunması gerekir ancak, bunlar fıtır sadakasının vücûb şartlarıdır

Fıtır sadakası ile ilgili hadisler, genel olarak tüm müslüman fertler için fıtır sadakası ödenmesi gereğini belirtmektedir bununla birlikte, bir kimsenin ister kendisi ister kendi dışındaki kişiler bakımından fıtır sadakası yükümlüsü sayılması için bulunması gereken koşullar ve bu şartların kapsamı ile ilgili olarak mezhepler arasında ictihad farklılıkları vardır

1 Müslüman Elde Etmek Fıtır sadakasının vâcip sayılması için yükümlünün müslüman olması gerektiği hususunda İslâm bilginleri hafıza birliği içindedirler Oysa, Şâfiî mezhebinde sahih kabul edilen bir görüşe göre, gayri müslim bir kimsenin bakmakla mesul olduğu müslüman yakınının fitresini ödemesi gerekir öte taraftan Hanefî bilginlere kadar bir müslüman, gayri müslim olan kölesinin fitresini vermekle de yükümlüdür

2 Mal Varlığı Hanefîler'e göre fıtır sadakası yükümlüsü sayılmak için kişinin varlıklı olması gerekir Varlıklı olma ölçüsü, zekâtta olduğu gibi nisab miktarına, meselâ bu iki meblağ kıymetçe eşdeğer olduğunda 20 miskal altın veya 200 dirhem gümüş kıymetine eşit mala sahip olmaktır Yine zekâtta olduğu gibi temel ihtiyaçlar (havâici asliyye) bu miktarın dışındadır Ancak zekâttan ayrı olarak, fıtır sadakasının vücûbu için sahip olunan malın artıcıözellikte olması ve üzerinden bir sene geçmiş bulunması gerekmez

Bir başka anlatımla, Hanefîler'e tarafından meskeni, ev eşyası, elbiseleri, bineği, silâhı ve ailesinin bir yıllık geçim masrafları ile borçları dışarıya artıcı nitelikte olsun olmasın 20 miskal altın değer malı olan kimse bu mala sahip olduktan daha sonra bir yıl geçmiş olma şartı da aranmaksızın fıtır sadakası ile yükümlüdür

Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre ise, fıtır sadakasının vücûbu için zenginlik ölçüsü olan nisaba mâlik elde etmek şart olmayıp, varlıklı fakir her müslüman fitre ile yükümlüdür Ama bu bilginlere kadar fıtır sadakası yükümlülüğü için kişinin, temel ihtiyaçlarının yanı sıra bayram günü ve gecesine yetecek kadar azığa sahip olması şarttır Mâlikîler'e tarafından, ödeyebilme umudu varsa, kişi borç alarak fitre vecîbesini yerine getirmelidir

Fıtır sadakası ile mesul olan kimse sahip olduğu malı kaybetse veya bu mülk nisabın altına düşse de fitre yükümlülüğü sona ermez Lakin fitre borcu olan bir mükellef ölürse Hanefîler'e göre bu borç terekesinden ayrılıp ödenmez; ancak mirasçıları kendiliklerinden öderlerse bu iyi olur Fakihlerin çoğunluğuna kadar ise terekeden fitre borcu ödenmelidir

Alışılmış kaynaklarda fıtır sadakasıyla mükellefiyet için hürriyet şartından söz edilir ve kölelerin fıtır sadakasıyla mükellef olmadıkları belirtilir Bunun da sebebi, o dönemlerde bütün toplumlarda yaygın olarak bulunan kölelerin, tekrar mevcut telakkiler sebebiyle mülkiyet hakkının bulunmayışıdır Bunun için de kölelerin fitrelerinin sahipleri göre verilmesi gerektiği belirtilmiştir

3 Sürücü Ehliyeti Fakihlerin büyük çoğunluğuna göre, fıtır sadakasının malî yükümlülük yönü ağır bastığı için, yükümlünün âkıl ve bâliğ olması koşul değildir Konuya bu açıdan bakan üç mezhep imamının yanı sıra Hanefî imamlardan Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf'a göre, mülk varlığına ilişkin şartı taşıyan küçüğün ve düşünce hastasının malından da fıtır sadakası verilmesi gerekir

Fıtır sadakasında ibadet yönünü üstün kabul eden İmam Muhammed ve Züfer'e tarafından ise böyle kişilerin malından fıtır sadakası verilmesi gerekmez

4 Velâyet ve Bakmakla Zorunluluk Kişinin kendi dışındaki kimselerin fıtır sadakası ile yükümlü sayılması için, bunların kendi velâyeti altında olan ve bakmakla mükellef bulunduğu kimselerden olmaları gerekir Buna göre:

Zorunlu mülk varlığına sahip yer alan bir müslüman, velâyeti aşağı yer alan ve mal varlığı fıtır sadakası ödemeye elverişli olmayan küçüklerin, akıl hastalarının ve fikir zayıflarının (ma`tûh) fıtır sadakasını ödemekle yükümlüdür Dört mezhebe kadar, mükellefin bulûğ çağına gelmemiş çocukları ile us hastalığı ya da zayıflığı nedeniyle velâyeti aşağı yer alan büyük çocukları ve öteki yakınları bu kapsamdadır

Bunların dışındaki kimselere gelince:

Hanefîler'e göre, ölüm eden oğulun çocukları ve müslüman olsun gayri müslim olsun ticaret amacıyla gücenmiş olmayıp hizmet amacıyla bulundurulan köleler için fitre ödenmesi gerekir Buna karşılık kişinin, bakımını üstlendiği kişiler de olsa, belli başlı babası, büyük çocukları, karısı, kardeşleri ve diğer yakınları için fitre ödemesi gerekmez Lakin vekâletleri olmadığı halde bunlar için ödeme yapsa geçerli olur

Hanefîler dışındaki bilginlere göre ise, kendisine fitre vâcip olan kişinin gücü varsa müslüman ve bakmakla sorumlu olduğu (asıl baba gibi) akrabası, karısı ve köleleri için de fitre vermesi gerekir Ebû Hanîfe'ye göre, evli kadınlar fitrelerini kendileri öderler Mâlikî mezhebinde, babanın kız çocuğu ile ilgili fitre yükümlülüğü kızın koca evine intikali zamanına değin devam eder

5 Zaman Hanefîler'e tarafından fıtır sadakası ramazan bayramının 1 günü fecrin doğuşu ile (tan yeri ağarınca) vâcip olur Çünkü fitre bayrama izâfe edilmiş, ona ait kılınmıştır Bu Nedenle oruç tutmanın haram olduğu bir günde, fitre ile fakir müslümanların sevindirilerek bayrama iştirakleri amaçlanmıştır

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine tarafından ise fitre ramazanın son günü güneşin batması ile vâcip olur

Bu durumda Hanefîler'e kadar bayram gecesi müslüman olan kişinin, veya o gece doğan çocuğun fitresinin verilmesi gerekir Fakihlerin çoğunluğuna göre ise bu kişiler fitre ile mükellef değillerdir Hanefîler'e tarafından ramazan bayramının birincil günü fecrin doğumundan önce ölüm eden ya da fecirden daha sonra doğan çocuk için fitre vâcip olmaz Fakihlerin çoğunluğuna tarafından bu iki durumda da kişilere fitre yükümlülüğü doğar


*
 
Üst Alt