Fosil Yakıtlar Nedir - Fosil Yakıtlar Hakkında - Fosil Yakıtlar Kimyasal Özellikleri Nelerdir
Fosil yakıtlar, mineral yakıtlar olarak da bilinir. Hidrokarbon içeren kömür, petrol ve doğal gaz gibi doğal enerji kaynaklarıdır.Ölen canlı organizmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl boyunca,çözülmesi ile oluşur. Fosil yakıtlar endüstriyel alanda çok geniş bir kullanım alanı bulmaktadır.
Elektrik üretiminde, genelde fosil yakıtın yanması ile açığa çıkan enerji bir türbine güç olarak iletilir. Eski jeneratörlerde genelde yakıtın yanması ile elde edilen buhar türbini döndürmek için kullanılırdı, fakat yeni enerji santrallerinde yanma ile elde edilen gazlar, direkt olarak gaz türbinini döndürmektedir.
20 ve 21. yüzyılda dünya çapındaki teknolojik gelişmelerle, fosil yakıtlardan elde edilen enerjiye olan ihtiyaç artmaktadır. Özellikle petrolden elde edilen benzin, dünya çapında ve bölgesel olarak büyük çatışmaların ana sebebi haline gelmektedir. Dünya çapındaki bu enerji ihtiyacının artması ile çözüm arayışları, yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru yönelmelidir.
Fosil Yakıtların Geleceği ve Çevresel Etkileri
Dünya enerji tüketimi birçok etken dolayısıyla hızla artmaktadır. Bu etkenler arasında,
– sanayideki gelişmeler
– hızlı nüfus artışı
– sanayideki gelişmeler
– kaynakların verimli kullanılmaması
– enerji tasarrufu konusunda toplumda bilinç oluşturulmaması
– hergün piyasaya çıkan yeni elektrikli cihazların enerji ihtiyacı
bulunur.
Enerjiye olan bu ihtiyaç gitgide artarken enerjinin arz-talep ilişkisi,
– fosil yakıtların fiyatlardaki belirsizlik
– rezervlerin hızla tükenmesi,
– fosil yakıtların tüketilmesi durumunda oluşacak olan çevre kirliliği ve salınan CO2 ve diğer gazlar dolayısıyla oluşan sera etkisi
gibi nedenlerden dolayı gelecekte enerji üretiminde alternatif yöntemler aranmasına sebep olmaktadır. Ayrıca kullandığımız enerjinin %70’lik kısmını dışarıdan ithal ediyoruz ve bu da ülke ekonomisine ağır bir yük olmakla beraber, cari açığımızın neredeyse tamamı enerji kaynaklıdır.
Fosil Yakıtların Bugünü Ve Geleceği İle İlgili Bazı Veriler
Enerji, kullanım oranı ülkelerin gelişmişlik ve toplumların çağdaşlık oranını belirler. Dünya enerji tüketimi; yukarıda ilk bahsettiğimiz sebeplere bağlı olarak hızla artmaktadır. 2005 yılında 462 katrilyon BTU (BTU = 252 cal = 1055,07 joule) olan dünya enerji tüketiminin 2030’da %50’lik inanılmaz bir artışla 695 katrilyon Btu’ya ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Dünya enerji ihtiyacını karşılamada. Petrol yaklaşık olarak % 38’lik pay ile birinci sırada yer almaktadır. Petrolü % 26’lık pay ile kömür, % 23’lük pay ile doğal gaz takip etmektedir. Geleceğe yönelik yapılan tahminlerde enerji ihtiyacının karşılanmasında fosil yakıtların en çok kullanılacak kaynaklar arasında olacağı öngörülmektedir.
Petrol kullanımında arz- talep dengesinde çeşitli sebepler nedeniyle yaşanan iniş çıkışlar fiyat istikrarsızlıklarına yol açmakla beraber 2030 yılına yönelik olarak yapılan tahminler fiyatların 100 $/varil düzeyini aşacağı doğrultusundadır. Artan enerji ihtiyacı ekonomik sorunlara ek olarak fosil yakıt kullanımından kaynaklanan çevresel sorunları da arttırmaktadır.
Fosil yakıtların tüketilmesi sonucu atmosfere salınan gazlar çevre kirliliğinin yanı sıra oluşturdukları sera etkisi sonucu küresel ısınma ve iklim değişikliklerine sebebiyet vermektedirler. 2010 yılında yaklaşık olarak 31 milyar ton olarak gerçekleşen dünya enerji kaynaklı CO2 gazı emisyonunun 2030 yılında 43 milyar ton seviyelerine ulaşacağı tahmin ediliyor. CO2 ve diğer sera gazlarının emisyonundaki artıştan kaynaklanan küresel ısınma ve iklim değişikliği, su kaynakları, tarım ve doğa açısından tehdit oluşturmaktadır.
Geleceğe yönelik tahminlere göre yenilenebilir enerji kaynakları yüksek maliyetlerinden dolayı hemen yaygınlaşamayacak, bu süreç biraz zaman alacak. Çünkü yenilenebilir enerji kaynaklarının üretim maliyetleri her geçen gün düşmekte ve zamanla petrol, kömür ve doğalgazla rekabet edebilecek seviyeye gelecektir. Buna rağmen yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında büyük gelişmeler yaşanmakta, hibrid ve elektrikli otomobiller yaygınlaşmakta, rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları beklenenin üzerinde ilgi görmektedir.
Fosil yakıtlar, mineral yakıtlar olarak da bilinir. Hidrokarbon içeren kömür, petrol ve doğal gaz gibi doğal enerji kaynaklarıdır.Ölen canlı organizmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl boyunca,çözülmesi ile oluşur. Fosil yakıtlar endüstriyel alanda çok geniş bir kullanım alanı bulmaktadır.
Elektrik üretiminde, genelde fosil yakıtın yanması ile açığa çıkan enerji bir türbine güç olarak iletilir. Eski jeneratörlerde genelde yakıtın yanması ile elde edilen buhar türbini döndürmek için kullanılırdı, fakat yeni enerji santrallerinde yanma ile elde edilen gazlar, direkt olarak gaz türbinini döndürmektedir.
20 ve 21. yüzyılda dünya çapındaki teknolojik gelişmelerle, fosil yakıtlardan elde edilen enerjiye olan ihtiyaç artmaktadır. Özellikle petrolden elde edilen benzin, dünya çapında ve bölgesel olarak büyük çatışmaların ana sebebi haline gelmektedir. Dünya çapındaki bu enerji ihtiyacının artması ile çözüm arayışları, yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru yönelmelidir.
Fosil Yakıtların Geleceği ve Çevresel Etkileri
Dünya enerji tüketimi birçok etken dolayısıyla hızla artmaktadır. Bu etkenler arasında,
– sanayideki gelişmeler
– hızlı nüfus artışı
– sanayideki gelişmeler
– kaynakların verimli kullanılmaması
– enerji tasarrufu konusunda toplumda bilinç oluşturulmaması
– hergün piyasaya çıkan yeni elektrikli cihazların enerji ihtiyacı
bulunur.
Enerjiye olan bu ihtiyaç gitgide artarken enerjinin arz-talep ilişkisi,
– fosil yakıtların fiyatlardaki belirsizlik
– rezervlerin hızla tükenmesi,
– fosil yakıtların tüketilmesi durumunda oluşacak olan çevre kirliliği ve salınan CO2 ve diğer gazlar dolayısıyla oluşan sera etkisi
gibi nedenlerden dolayı gelecekte enerji üretiminde alternatif yöntemler aranmasına sebep olmaktadır. Ayrıca kullandığımız enerjinin %70’lik kısmını dışarıdan ithal ediyoruz ve bu da ülke ekonomisine ağır bir yük olmakla beraber, cari açığımızın neredeyse tamamı enerji kaynaklıdır.
Fosil Yakıtların Bugünü Ve Geleceği İle İlgili Bazı Veriler
Enerji, kullanım oranı ülkelerin gelişmişlik ve toplumların çağdaşlık oranını belirler. Dünya enerji tüketimi; yukarıda ilk bahsettiğimiz sebeplere bağlı olarak hızla artmaktadır. 2005 yılında 462 katrilyon BTU (BTU = 252 cal = 1055,07 joule) olan dünya enerji tüketiminin 2030’da %50’lik inanılmaz bir artışla 695 katrilyon Btu’ya ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Dünya enerji ihtiyacını karşılamada. Petrol yaklaşık olarak % 38’lik pay ile birinci sırada yer almaktadır. Petrolü % 26’lık pay ile kömür, % 23’lük pay ile doğal gaz takip etmektedir. Geleceğe yönelik yapılan tahminlerde enerji ihtiyacının karşılanmasında fosil yakıtların en çok kullanılacak kaynaklar arasında olacağı öngörülmektedir.
Petrol kullanımında arz- talep dengesinde çeşitli sebepler nedeniyle yaşanan iniş çıkışlar fiyat istikrarsızlıklarına yol açmakla beraber 2030 yılına yönelik olarak yapılan tahminler fiyatların 100 $/varil düzeyini aşacağı doğrultusundadır. Artan enerji ihtiyacı ekonomik sorunlara ek olarak fosil yakıt kullanımından kaynaklanan çevresel sorunları da arttırmaktadır.
Fosil yakıtların tüketilmesi sonucu atmosfere salınan gazlar çevre kirliliğinin yanı sıra oluşturdukları sera etkisi sonucu küresel ısınma ve iklim değişikliklerine sebebiyet vermektedirler. 2010 yılında yaklaşık olarak 31 milyar ton olarak gerçekleşen dünya enerji kaynaklı CO2 gazı emisyonunun 2030 yılında 43 milyar ton seviyelerine ulaşacağı tahmin ediliyor. CO2 ve diğer sera gazlarının emisyonundaki artıştan kaynaklanan küresel ısınma ve iklim değişikliği, su kaynakları, tarım ve doğa açısından tehdit oluşturmaktadır.
Geleceğe yönelik tahminlere göre yenilenebilir enerji kaynakları yüksek maliyetlerinden dolayı hemen yaygınlaşamayacak, bu süreç biraz zaman alacak. Çünkü yenilenebilir enerji kaynaklarının üretim maliyetleri her geçen gün düşmekte ve zamanla petrol, kömür ve doğalgazla rekabet edebilecek seviyeye gelecektir. Buna rağmen yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında büyük gelişmeler yaşanmakta, hibrid ve elektrikli otomobiller yaygınlaşmakta, rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları beklenenin üzerinde ilgi görmektedir.