Son Konu

GÖZ ÇEVRESİ ESTETİĞİ İLE GÖZLERİN GÖRÜNÜMÜNÜ DEĞİŞTİRMEK MÜMKÜN MÜ?

makaleci

Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2020
Mesajlar
351,088
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
36
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0


Göz kapağı ameliyatları ile gözlerin görünümünü değiştirmek mümkündür. Peki ne ölçüde, hangi amaçla ve hangi sınıra kadar?

En baştan söyleyelim; katalogdan beğendiğiniz göz modelini seçebilmeniz mümkün değil.

Gözlerim çekirdek gibi çekik olsun, badem gibi olsun, Disney karakterleri gibi yuvarlak olsun yüzümün yarını kaplasın, filanca aktris gibi olsun… Sevgili hastalarımız bize bunlarla gelmeyiniz.


Her bireyin kendisine has bir göz biçimi vardır ve her göz eşsiz ve güzeldir. Estetik cerrahi bilim alanın içerisinde tanımlanmış bazı doğumsal, edinilmiş veya yaşlanma ile ilişkili deformasyonları saymazsak çirkin veya itici göz şekli diye bir şey yoktur, tanımlanmamıştır. Üstelik deformasyonlar bile söz konusu yüz güzelliği olduğunda bir ölçüye kadar tartışmaya açıktır.

Mesela alt göz kapağının göz bebeğine göre aşağıda olmasının bir sonucu olarak gözün beyazının görünmesi estetik cerrahide “Scleral Show” adını verdiğimiz bir deformitedir. Bu deformite alt göz kapağı ameliyatlarının bir komplikasyonu olabileceği gibi Türkan Şoray gibi güzellik ikonu kadınların güzel gözlerinin belirleyici bir özelliği de olabilir.
Peki hangi durumlarda ve nasıl gözün görünümünü değiştirebiliyoruz?

Göz kapaklarını bir hamak gibi düşünelim. Hamağın ağaçlara bağlı olduğu en uçtaki köşelere “kanthus” diyoruz. Bu köşeler anatomide göz kapaklarının kemik iskelete tutunduğu noktalara karşılık geliyor. Bir de bu hamağı hareket ettiren oldukça karmaşık bir bağ doku ve kas yapısı mevcut.

Göz kapağının şeklini değiştiren tüm ameliyatlar temel prensip olarak bu mekanizmalarda bir düzeye kadar hasar oluşturuyor. Bu nedenle bir göz kapağını mesela 10 kez ameliyat edemezsiniz 3-4 kereden sonra dokular arasındaki kaygan planlar ve dokuların mikroskobik anatomisi cerrahi ile düzeltilemeyecek bir seviyede bozulabilir.

Göz kapağının şeklini değiştirdiğimiz birinci ve en önemli durum “rekonstrüksyon cerrahisi” yani göz kapağının doğumsal, travmatik, tümöral, veya estetik cerrahiye ikincil gelişen deformasyonlarının düzeltilmesidir. Yani normalden sapmaların normale yaklaştırılmaya çalışıldığı ameliyatlar. Göz kapağındaki deformitenin boyutuna göre kanthusların yeniden oluşturulması veya kapağın kemiğe tutunduğu bu noktaların yeniden dizayn edilmesi mümkün, üst göz kapağını açan ve kapatan kasların tamiri, alt kapağı kapatan ve açık tutan mekanizmaların onarılması, kapaktaki deri eksikliklerinin veya fazlalıklarının düzenlenmesi mümkün.

Göz kapaklarının şeklini değiştirdiğimiz ikinci önemli durum ise estetik ameliyatların komplikasyonlarından hastayı korumak için aldığımız önlemler. Özellikle alt göz kapağı ameliyatlarında ameliyattan sonra göz kapağının aşağıya çekmesi ve gözden uzaklaşarak dışarıya dönmesini engellemek için alt göz kapağı hamağının dış köşesini yani lateral kanthusu şekillendirmemiz gerekebiliyor. Bu bölgede gevşeyen ligamenti veya kapağı kısaltmak, kas dokusunu göz kapağını taşıyacak ve gergin tutacak biçimde daha yüksek bir seviyeye asmak veya kapağın kemiğe tutunduğu noktayı tamamen serbestleştirerek yeni bir pozisyonda kemiğe tespit etmek gerekebiliyor.
Burada amacım cerrahi teknikler ile kafa karıştırmak değil, karar ve uygulama sürecinin ne kadar özellikli olduğunu anlatabilmek. Alt göz kapağı gençleştirme ameliyatına girerken kapağın destek mekanizmalarının zayıf olduğu hastalarda “göz kapağının şeklini uzun vadede koruyabilmek için erken dönemde çekik gözlü olmanız gerekebilir, bu durumun normale dönmesi genellikle 6-12 hafta sürmekle beraber bazı tekniklerde 1 yıla kadar uzayabilir” şeklinde bir bilgilendirmeyi mutlaka yapıyoruz.


Bu gerekliliklerin dışında, göz çevresinde yaşlanmaya bağlı değişimlerin henüz ameliyat gerektirecek düzeyde olmadığı hastalarımızın, smartphone ekranından tarif ederek; gözlerim şu kızınki gibi çekik, şununki gibi badem, zeytin, ahu, şehla olsun tarzındaki isteklerini karşılıksız bırakmak durumundayız.
Zira bu hasta grubunda yapılacak olan cerrahi girişimlerin riskleri, komplikasyon oranları, uzun vade sonuçları gibi veriler henüz elimizde yok. Size tavsiyem zamanın testinden geçmemiş, literatüre girmemiş, uluslararası kongrelerde sunulmamış, plastik cerrahi camiasının büyük bölümü tarafından kabul görmemiş hiçbir cerrahi işlemin adayı olmayın. Ameliyatın ismi ne kadar havalı gelse de, doktor ne kadar sevimli olsa da, televizyonlarda ve sosyal medyada ne kadar sık duyanız da…
Güvenli tarafta kalın.
Sevgiyle kalın
Güzel kalın.


 
Üst Alt