Normal gözler sürekli olarak, göz kırpmaları arasında sağlam kalmak üzere tasarlanmış, kalıcı bir tabaka olan bir göz yaşı zarı ile kaplıdır. Sağlam bir gözyaşı tabakası gözümüzün şeffaf ön yüzeyi olan korneanın sinirlerinin tahriş olmasını engeller ve gözün net, rahat görüşünü korumasına olanak sağlar.
Gözyaşı, su, yağlar, proteinler, elektrolitler, bakterilerle savaşan maddeler ve çeşitli hücre süreçlerini düzenleyen büyüme etkenlerinden oluşan karmaşık bir karışımdır. Bu karışım gözlerimizin yüzeyinin yumuşak ve temiz olmasına yardımcı olur. Gözyaşı filmi tabakası olmadan iyi görüş imkânsızdır.
Gözyaşı zarı gözlerimizi korur, ıslatır ve yağlar. Göz kapaklarımız her kırpıldığında, gözlerimizin her türlü kalıntıdan temizlenmesine yardımcı olarak göz infeksiyonu riskini azaltır. Tozdan tahriş olduğunda, ya da rüzgar, duman veya isten zarar gördüğünde, yabancı maddelerin yıkanmasına yardımcı olmak üzere fazladan göz yaşı oluşur.
Gözyaşı bezlerimizden gelen sıvıların üretiminde azalma gözyaşı zarının sağlamlığını bozarak, hızla parçalanmasına ve korneanın üzerinde, tahrişe ve görüş azalmasına neden olan kuru noktaların oluşmasına yol açar. Gözyaşı tabakasını oluşturan maddelerdeki bir dengesizlik de gözlerimizin kurumasına neden olabilir.
Göz kuruluğunun, genellikle iki gözde de olması beklenen belirti ve bulguları arasında aşağıdakiler bulunabilir :
*Gözde yabancı bir madde bulunduğu hissi
*Gözde batma, yanma veya kaşıntı hissi
*Gözün içinde veya çevresinde ip gibi kalıntılar oluşması
*Duman veya rüzgarda gözün tahrişinde artma
*Uzun süren bir okumadan sonra göz yorgunluğu ve/veya görme bulanıklığı
*Kontak lens kullananlarda lens takmada güçlük çekme
Bazı insanlarda, göz kuruluğunun nedeni gözyaşlarının bileşimindeki dengesizliktir. Bazı insanlarda ise, gözler yeterli biçimde yağlanmış ve ıslanmış olarak kalmasını sağlayacak kadar gözyaşı üretmez. İlaçlar ve çevresel etkenler gibi başka nedenler de göz kuruluğuna yol açabilir.
Gözyaşı üetiminde azalma veya kalitesinde olumsuzluk gelişimiyle göz kuruluğu oluşur. Tıpkı cilt ve saçta olduğu gibi, gözyaşı üretimimiz de genellikle yaşımız ilerledikçe azalma olur. Gözler yeterince gözyaşı üretmediği zaman, gözlerimiz kolayca tahriş olur. Bu rahatsızlığın tıbbi adı “keratokonjonktivitis sikka” dır.Gözyaşı zarının üç temel tabakası vardır: Yağ, su ve mukoza. Bu tabakaların herhangi birinde sorun olması göz kuruluğu semptomlarına yol açabilir.Göz kapaklarımız kırpılarak, gözlerimizin yüzeyinin her yanında, kesintisiz, ince bir zar halinde gözyaşını yayar.
Gözyaşı üretimi veya gözyaşı kalitesi ile ilgili olmayan sorunlar da gözlerde kuruluk ve kaşınmaya yol açabilir. Bunlar:
*Göz kapakları kenarı boyunca olan iltihaplanma (Blefarit)
*Göz kapağının içe döndüğü rahatsızlık (Entropion)
*Göz kapağının göz yuvarlağından sarktığı rahatsızlık (Ektropion)
*Duman, güneş, rüzgar, nem düşüklüğü, kapalı mekanda ısıtma gibi çevresel tahriş ediciler
*Göz kırpma refleksinde bozulma
*Göz damlalarına veya merhemlerine olan alerjik reaksiyon
*Bir şeye görsel olarak yoğunlaştığınız zaman, sözgelimi bilgisayarda çalışırken, araç kullanırken veya bir şeyler okurken, göz kırpma süreleri arasında geçen sürenin uzaması.
Göz kuruluğu hem erkekleri hem de kadınları her yaşta etkileyebilse de, rahatsızlık kadınlar arasında, özellikle menopozdan sonra daha yaygındır. Bunun nedeni hormonal değişiklik olabilir. İltihaplanma veya radyasyondan ötürü gözyaşı bezlerinde meydana gelen hasar gözyaşı üretimini sekteye uğratabilir. Ayrıca, romatoid artrit, sistemik lupus eritematozus, skleroderma ve Sjogren sendromu gibi tıbbi rahatsızlıklarla da göz kuruluğu oluşabilir.
Çelişkili gelebilir; göz kuruluğuna rağmen, yine de zaman zaman hastanın yanaklarından sicim gibi gözyaşı akabilir. Gözyaşlarının üretimi iki şekilde olur: 1-Temel gözyaşı üretiminde, gözyaşları yavaş, düzenli bir hızda üretilir ve gözleriniz yağlı tutulur. 2-Refleksten ötürü gözyaşı üretimi sürecinde, göz tahrişine veya duyulara tepki olarak büyük miktarlarda gözyaşı üretilir. Refleks gözyaşları temel gözyaşlarına göre daha fazla su içerir ve mukoza ile yağ miktarları düşüktür. Gözlerde kuruluktan ötürü tahriş olduğu zaman, lakrimal bezler gözleri refleks gözyaşlarından oluşan bir sele boğabilir. Sıvı, gözyaşı kanallarını doldurup taşırır ve gözkapaklarından taşar. Bu gözyaşları düşük kalitede olduğundan ötürü, kuruluğu geçirmez. Bu da, daha fazla gözyaşı üretimine neden olabilir.
Gözlerinizde uzun süren kızarıklık, tahriş hissi, yorgunluk veya acı varsa, yahut yukarıda belirtilen göz kuruluğu belirti veya bulguları sizde de varsa doktorunuza görünün. Doktorunuz, gözlerinize neyin zarar verdiğini belirlemek için adım atabilir veya sizi bir uzmana havale edebilir.
Göz kuruluğu olan çoğu insanda, bu kronik bir rahatsızlıktır. Tedavinin amacı ‘kötü günlerin’ sayısını azaltmak ve bu zamanlarda çekilen sıkıntıların mümkün olduğunca aza indirgenmesini sağlamaktır.
BİREYİN ALABİLECEĞİ ÖNLEMLER:
Koruma tedaviden üstündür. Önleyici adımlar atın. Her sıvı gibi, gözyaşları da havaya maruz kaldığı zaman buharlaşır. Buharlaşmayı yavaşlatmak amacıyla şu basit önlemler yararlıdır:
*Gözlerinize hava üflenmesinden kaçının. Saç kurutma makinelerini, otomobil radyatörlerini, klimaları veya pervaneleri gözlerinize doğrultmayın.
*Rüzgarlı günlerde gözlük takın. Gözlerin etrafını saran tarzdaki gözlükler rüzgarın etkilerini azaltmaya yardımcı olabilir.
*Evinizdeki nem oranını yüzde 30 ila yüzde 50 arasında tutun.
*Kışın kullanılabilecek bir nemlendirici, içerinin kuru havasına nem katabilir.
*Göz kırpmayı unutmayın. Bilinçli bir biçimde, tekrar tekrar göz kırpmak kendi gözyaşlarınızın daha eşit olarak göze dağıtılmasına yardımcı olabilir.
*Gözlerinizi ovmaktan kaçının. Gözlerinizi ovarak daha fazla tahriş edebilirsiniz.