Son Konu

Hacivat ile Karagöz skeçleri

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
BİLMECE

HACİVAT - (Gelir.) Efendim, Karagöz'üm yine penceresinde uyuklamaktadır. Rahatsız ediyo*rum diye kızıyor ama ne yapayım, çok sevdiğim için buradan her geçişimde onun yüzünü görmeden, çok sevgili arkadaşıma şöyle bir seslenmeden edemiyorum. Yine bir sesleneyim bakalım... Öhö öhö öhööö...

KARAGÖZ - (Gelir.) Aman Hacı Cavcav, hoş geldin!

HACİVAT - Hoş bulduk ama birden şaşırdım.

KARAGÖZ - Hangi treni kaçırdın?

HACİVAT - Tren değil Karagöz'üm, seni karşımda görünce şaşırdım.

KARAGÖZ - Beni çarşıda görünce .kaçırdın mı?

HACİVAT - Canım hemen yanlış anlama! Yani sana seslenmek için hazırlanıyordum ki ağzım açık kaldı.

KARAGÖZ - Hangi Kazım saçakta kaldı?

HACİVAT -Değil efendim, yani tam sana seslenecektim ki seni yanımda buldum.

KARAGÖZ - Öyle söylesene köftehor, şimdi anladım!

HACİVAT - Neyse efendim... Söyle bakalım acele bir yere mi gidiyorsun?

KARAGÖZ - Bir yere gitmiyorum.

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, desene beni

karşılamaya geldin!

KARAGÖZ - Hay, hay seni aşılamaya geldim.

HACİVAT - Aşılamak değil efendim, yani beni karşılamaya mı geldin demek istiyorum.

KARAGÖZ - Pataklarım ha!

HACİVAT - Canım durup dururken niye kızıyor*sun?

KARAGÖZ - Köftehor, durup-dururken olur mu? Ben kasap mıyım?

HACİVAT - Allah Allah, kasaplık da nereden çıktı Karagöz'üm?

KARAGÖZ - "Beni parçalamaya mı geldin?" dedin ya...

HACİVAT - Hah hah hah... Parçalamak olur mu, "Beni karşılamaya mı geldin?" dedim.

KARAGÖZ - İyi ya ben de seni karşılamaya

geldim! HACİVAT - İlahi Karagöz'üm, gördün mü aynı şeyi söylüyoruz! Demek ki küçük bir karışıklık oldu.

KARAGÖZ - Hay hay, küçük bir karışıklık oldu.

HACİVAT - Neyse efendim, söyle bakayım böyle

heyecanla, böyle telâşla beni karşılamanın sebebi nedir?

KARAGÖZ - Köftehor ben seni talaşla mı karşı*ladım?

HACİVAT - Talaş değil Karagöz'üm, telâşla dedim. Pekâlâ ne oldu?

KARAGÖZ - Aman Hacı Cavcav, şey, şey oldu!... Sana bir şey soracaktım ama adı neydi?...

HACİVAT - Unuttun mu?...

KARAGÖZ - Un yutmadım, unuttuğumun adı neydi diyorum? Hah, şey... Bin gece...

HACİVAT - Allah Allah, hiç duymamıştım, bin gece ne demek efendim?

KARAGÖZ - Ne bileyim ne demek... Ama, bin gece değildi galiba! Şey, binmece... O da değil!... Silmece....

HACİVAT - Karagöz'üm yoksa bilmece mi demek istiyorsun?

KARAGÖZ -Âmin!...

HACİVAT - Bilmece sormak için mi böyle heyecanla beni karşıladın? Haydi sor bakayım.

KARAGÖZ - Sorayım da, neydi?... Hah, şey, dinle Hacı Cavcav!

HACİVAT - Canım dinliyorum işte, sor bakayım?

KARAGÖZ - Soracağım ama laf sokuşturup aklımı karıştırıyorsun!

HACİVAT - Susuyorum Karagöz'üm!...

KARAGÖZ - Köftehor evde ayaklarını üşüttün gelip bizim evin önünü kirleteceksin!

HACİVAT - Allah Allah, yine ne anladın efendim?

KARAGÖZ - Pataklarım ha, "Kusuyorum!" dedin ya.

HACİVAT - ilahi Karagöz'üm, kusuyorum olur mu, susuyorum dedim.

KARAGÖZ - Su mu istiyorsun?...

HACİVAT - Öyle susuyorum değil canım, yani artık konuşmadan senin bilmeceyi sormanı bekleyeceğim.

KARAGÖZ - Öyle söylesene... Soracaktım değil mi? Pekâlâ hangi bilmeceyi

soracaktım?..

HACİVAT - Efendim ben ne bileyim?

KARAGÖZ - Köftehor hani konuşmayacaktın?

HACİVAT - Karagöz'üm geçerken bir hatırını sorayım dedim, bir bilmece işi çıkardın? İşim gücüm var, ne soracaksan sor?...

KARAGÖZ -Bırakmıyorsun ki aklıma gelsin?...

HACİVAT -Tamam efendim, konuşmuyorum, bek*liyorum!

KARAGÖZ - Kimi bekliyorsun?

HACİVAT - Yine sinirlerim bozulmaya başladı.

KARAGÖZ - Kilimlerin toz olmaya mı başladı?

HACİVAT - Hay bütün tozlu kilimler kafana geçsin! Hay bütün kilimlerin tozu kafana geçsin!

KARAGÖZ - Köftehor pataklarım ha, tozlar burnu*ma kaçarsa görürsün!

HACİVAT - Aman Allah'ım, geldiğime pişman oldum.

KARAGÖZ - Şişman oldunsa senin yemeklerini bana getir çabuk zayıflarsın!

HACİVAT - Ben gidiyorum...

KARAGÖZ - Ben bilmeceyi sormadan gidersen pataklarım!

HACİVAT - Canım işim var, soracaksan acele et!

KARAGÖZ - Köftehor, unuttum. Hangi bilmeceyi soracağımı aklıma getirmiyorsun ki sorayım.

HACİVAT - Efendim hangisi olursa olsun, sor da gideyim!

KARAGÖZ - Hangisi olur mu, zaten bir tane bilmece öğrendim.

HACİVAT - Biraz düşünürsen bulursun!

KARAGÖZ - Kirazı düşürürsem bulur muyum? Şey, kiraz nerede?...

HACİVAT - Yine aklın boğazına gitti.

KARAGÖZ - Tam bilmece aklıma gelmişti. Aklıma kirazı getirdin yine unuttum.

HACİVAT - Pekâlâ, nasıl bir bilmece idi?

KARAGÖZ - Çok iyi bir bilmece idi Hacı Cavcav.

HACİVAT -Tüh Allah müstehakını versin! Ben gidiyorum. (Gider.)

KARAGÖZ - Hay köftehor, tam bilmece aklıma gelirken gitti. Ben de kendime sorarım. Bir sin*cap var sandık açar, kabuklan yere saçar. Tüh bu sefer de cevabını unuttum. Gidip oğluma sorayım. (Gider.)
 

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
AĞAÇ SEVGİSİ

HACİVAT - (Şarkı söyleyerek gelir.)
Bahar oldu beyim evde durulmaz, Bu mevsimde çemenzare doyulmaz. Gezer bülbül gibi gönlüm yorulmaz, Bu mevsimde çemenzare doyulmaz.
(Perde gazelini okur.)
Hây Hak!...
Ne güzeldir bol bol gülmek. Sevgi demek, sağlık demek, Herkesi güldürmek için, Veririz nice yıl emek.
Güldürmeyi biliriz, Severiz ve seviliriz. Nerde kurulursa perde, Hemen karşınıza geliriz.
Efendim, yediden - yetmiş yediye hepiniz, gösterimize hoşgeldiniz! Aydınlık bakışlarınızla güzellikler getirdiniz! Derim ki iyi arkadaşlar bulunuz! Dilerim ki, iki yüzlüŞeytan'dan uzak durunuz! Büyüklerimiz ne demişler?
KARAGÖZ - (Pencereden görünüp - çekilerek) Kedinin burnunu yemişler!
HACİVAT - Evet efendim, büyüklerimiz demişler ki:
İyi arkadaş bulursan alırsın mertebe, Kötü arkadaşa kalırsan dönersin merkebe!
Yani, iyi arkadaş insanı iyi yola, kötü arkadaş ise kötü yola götürür. Biliyorum, hepinizin iyi arkadaşları, güzel arkadaşları var. Biliyorsunuz benim de bir arkadaşım var. Hele bir gelip benimle konuşsa, aman efendim sizi nasıl güldürür, nasıl güldürür.
KARAGÖZ - (Pencereden görünüp çekilerek) Şu çürük elma suratlı Hacivat’ta, sabah akşam kapıma geldikçe beni nasıl sinirden öldürür, nasıl öldürür.
HACİVAT - Çok sevgili arkadaşımın kapısına gelmişken hele bir sesleneyim. (Seslenir.) Karagöz, Karagöz!...
KARAGÖZ - (Pencereden) Yine mi geldin kapıma Kargagöz?
HACİVAT - Karagöz'üm demek penceredesin?
KARAGÖZ -- Hay hay, tenceredeyim! Karnın mı acıktı? Beni mî yiyeceksin?
HACİVAT -- Efendim saçmalamayı bırak! Yani, "Pencerenin yanında boş oturuyor musun?"di-yorum.
KARAGÖZ - Öyle söylesene! Boş oturmuyorum Hacı Cavcav!
HACİVAT -Aferin Karagöz'üm, nasıl oturuyorsun?
KARAGÖZ - Nasıl olacak, kucağımda kedi ile oturuyorum.
HACİVAT - Canım yine anlayamadın! Evde oturduğuna göre yine işsiz mi kaldın demek istiyorum.
KARAGÖZ - Söylediğini şimdi anladım ama, dişsiz kalmadım.
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Öyle değil, yani işin yok mu?
KARAGÖZ - Olmaz olur mu...
HACİVAT - Aferin Karagöz'üm!
KARAGÖZ - Sağolasın Hacı Cavcav! Tam otuz tane dişim var.
HACİVAT - Hay otuz dişin burnuna girsin e mi? Beni yine sinirlendirmeye başladın. Demek istiyorum ki, bir yerde çalışıyor musun?
KARAGÖZ - Köftehor, öyle söylesene! Çalışıyorum da dinlenmek için eve gelip pencerenin yanına oturdum.
HACİVAT - Aferin Karagöz'üm, memnun oldum!
KARAGÖZ - Nerede memur oldun?...
HACİVAT - Memur değil, memnun oldum. Yani çalıştığın için sevindim.
KARAGÖZ - İyi yaptın Hacı Cavcav!.
HACİVAT - Pekâlâ, ne işi yapıyorsun bakalım?
KARAGÖZ - Ne işi olacak, ağaç işi yapıyorum.
HACİVAT - Efendim ağaç işi ne demek? Ağaçları taşıyor musun?
KARAGÖZ - Hay hay, elime sopa alıp ağaçları kaşıyorum.
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Ağaç kaşınır mı? Ağaç mı taşıyorsun diye soruyorum?
KARAGÖZ - Hay hay, ağaç taşlıyorum.
HACİVAT ~ Canım şakayı bırak!... O hâlde ağaç kesiyorsun?
KARAGÖZ - Köftehor hiç ağaç keser miyim. Ellerim kırılır.
HACİVAT -Aferin Karagöz'üm! Demek sende de ağaç sevgisi var.
KARAGÖZ - Ağaç sergisi değil, ağaç kalabalığı var.
HACİVAT - Hah hah hah, beni yine güldürdün! Ona ağaç kalabalığı değil, orman denir.
KARAGÖZ ~ Hay hay, orman denir.
HACİVAT - Ağaç sevgin güzel, ormanda çalışman güzel de ne iş yaptığını hâlâ anlayamadım Karagöz'üm?
KARAGÖZ - (Hacivat'ın karşısına gelir.) Pataklarım ha, ormanda çalıştığımı da kim söyledi?
HACİVAT - Canım ne iş yaptığını açıkça söylemiyorsun, bende yanlış anlıyorum.
KARAGÖZ - Ormanda çalışacağım.
HACİVAT - Yani çalışmağa başlamadın mı?
KARAGÖZ - Çalışmağa başladım ama, orman daha orman olmadı.
HACİVAT - Allah Allah, ne demek o?...
KARAGÖZ - Yani ben çalıştıktan sonra ağaçlar orman olacak Hacı Cavcav!
HACİVAT - Şimdi anladım Karagöz'üm! Demek; ağaçları dikiyorsun?
KARAGÖZ - Hay hay, yanıma iğne - iplik alıp ağaçların söküklerini dikiyorum.
HACİVAT - Efendim öyle değil, yani kazma kürekle çukur açıyorsun...
KARAGÖZ -Âmin!...
HACİVAT - Sonra çukura ağacı gömüyorsun!
KARAGÖZ - Ağacı gömüp bir de mezar taşı dikiyorum.
HACİVAT - Hah hah hah, şaka yapmadan da konuşamazsın... Yani ağacın kökünüçukura sokup toprakla dolduruyorsun. Aman ne kadar güzel bir çalışma Karagöz'üm! Diktiğin bu ağaçlar büyüyünce orman olacak, havamızı temizleyecek, yeşillenecek, dallarında kuşlar ötüşecek...
KARAGÖZ - Biz de ailece gelip otururuz. Canlı Karagöz oynarız.
HACİVAT - Efendim yemekler yeriz!
KARAGÖZ - Hay hay... Yemekleri siz getirirsiniz! Ben de yemekten sonra uyurum.
HACİVAT - Ne güzel olur Karagöz'üm! Yakınımızda orman da yok... Ağaç diken ellerin dert görmesin!
KARAGÖZ - Sağolasın Hacı Cavcav!
HACİVAT - Pekâlâ ormanın bir adı da var mı?
KARAGÖZ - Köftehor, isimsiz orman olur mu? Karagöz ormanı...
HACİVAT - Efendim çok güzel... Ağaçların gölgesinde oturanlar sana dua ederler. Oturdukça ismini tekrar hatırlarlar.
KARAGÖZ - Ayakta duranlar ismimi unutacak mı Hacı Cavcav?
HACİVATı- Olur mu, herkes ismini güzellikle konuşacak... Ağaç dikimi için ne kadar para alıyorsun?
KARAGÖZ - Hiç para almıyorum.
HACİVAT -Allah Allah... Demek ki ağacı dikiminden para almayacak kadar çok seviyorsun'! Karagöz'üm!
KARAGÖZ - Köftehor ağaç sevilmez mi?
HACİVAT - Aferin!... Pekâlâ, bu ormanda meşe var mı?
KARAGÖZ -- Hay hay, bu ormanda neşe var.
HACİVAT - Efendim neşe değil, meşe ağacı... Peki ağaçların arasında çam var mı?
KARAGÖZ - Benimie alay mı ediyorsun? Ağaçların arasında cam da olur, teneke de... Pikniği gelenler çöplerini bırakmasınlar.
HACİVAT - Efendim ben onu sormuyorum? Yani Karagöz ormanında çam ağacı da diktin mi?
KARAGÖZ - Köftehor, öyle söylese ne... Bu ormanda meyva vermeyecek ağaç yok Hacı Cavcav!
HACİVAT - Şimdi anladım Karagöz'üm! Demek ki diktiğin ağaçlar büyüyünce çeşit çeşit meyva olacak...
KARAGÖZ - Hay hay... Meyva ormanı olacak Hacı Cavcav!
HACİVAT - Efendim ona meyva ormanı değil, meyva bahçesi denir. Pekâlâ, bu Karagöz meyva bahçesine kirazla kayısı da diktin mi?
KARAGÖZ - Kirazın yarısını dikmedim, hepsini diktim.
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Peki muşmula?...
KARAGÖZ - Pataklarım ha, muşmula sensin!
HACİVAT - Canım yanlış anlıyorsun! Yani muşmula ağacı da diktin mi?
KARAGÖZ - Hay hay, onu da diktim ama sonra söktüm.
HACİVAT - Canım yeni dikilmiş ağaç hemen sökülür mü?
KAIRAGÖZ - Köftehor, sökülmez olur mu? Ceviz ağacı kaldı, dikecek yer kalmadı. Ben de muşmulayı söküp cevizi diktim.
HACİVAT - Eeee, sonra Karagöz'üm? Muşmula fidanı ne oldu? Attın mı?
KARAGÖZ - Atar mıyım? Bu sefer de cevizi söküp muşmulayı diktim.
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Sonra ne oldu?
KARAGÖZ - Baktım ki ne yapsam bir tanesi atlı yor, ben de son çukura cevizle muşmulayı beraber diktim. Birbirlerine sarılıp kaldılar Hacı Cavcav!
HACİVAT - Neyse Karagöz'üm, kaç ağaç diktin?
KARAGÖZ - Köftehor ben saymasını biliyor muyum? Kaççukur varsa o kadar diktim.
HACİVAT - Bu işi anlayamadım doğrusu?... Efendim, bu meyva ağaçlarını diktiğin yer nerede acaba?...
KARAGÖZ - Nerede mi? Komşu mahallede boş bir arsada Hacı Cavcav!
HACİVAT - Tüh Allah müstehakını versin e mi? Yine saçmalayıp ağaç sevgisi, Karagöz ormanı falan diye beni boşuna sevindirdin! Yıktın perdeyi eyledin viran, varayım sahibine haber vereyim hemân! (Def vuruşu ile gider.)
KARAGÖZ - Köttehor, sen gidersin de ben kalır mıyım! Ben de gidip orman yapmak için yeni bir boş arsa arayayım. (Def vuruşu ile gider.) Hepiniz sağolun, varolun! Orman yapmak için siz de dolaşıp bir arsa bulun!
Müzik
 

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
BAYRAMLAŞMA BAYRAMI

(Karagöz gelir, içeri girerler.)

HACİVAT - Karagöz'üm hoş geldin!...

KARAGÖZ - Hoş bulduk Hacı Cavcav, hoş bulduk!... Ver elini öpeyim!

HACİVAT - Efendim, bu ne el öpmesi?...

KARAGÖZ - Pataklarım ha, öğrenemedin mi? Bayramlaşma el öpmesi tabii...

HACİVAT - Tamam, biliyorum da, bayramın daha ilk gününde bu kaçıncı bayramlaşma?

KARAGÖZ - Koftehor, kaçıncı olursa olsun, bayramlaşma kötü mü?

HACİVAT - Canım kötü olur mu? Bayram güzel, bayramlaş*ma çok güzel ama...

KARAGÖZ - İyi ya, benim bayramın ilk günü fırsat buldukça senin elini öpmem de hepsinden güzel...

HACİVAT - Artık yeter efendim! Bayram namazından sonra sabah camide bayramlaştık.

KARAGÖZ - Yalan söyleme! Bayram bahşişi almak herkesin içinde ayıp olur diye dışarda bayramlaştım.

HACİVAT - Her ne ise... Beraber yürüdük, evlerimize ayrılırken tekrar bayramlaştın! Yine ses çıkar*madım.

KARAGÖZ - Hele ses çıkar da göreyim. "Hacivat benimle bayramlaşmıyor, elini öptürmüyor." diye bağırırım.

HACİVAT - Zaten ben de, sana inanan çıkar de eşe dosta bayram günü rezil olurum diye çekiniyorum.

KARAGÖZ - İyi yapıyorsun Hacı Cavcav.

HACİVAT - İyi yapıyorum ya, durmadan elimi öpen sadece sen olsan ona da razıyım. Çocuklarınla torunların daha camide iken senin arkanda kuyruk olmaya başladı.

KARAGÖZ - Ağzını bozma, bayram demem pataklarım. Köftehor ben kedi miyim de arkamda kuyruk uza*sın?

HACİVAT - Yani, sen elimi öperken bir bakıyorum ki onlar da arkanda sırayı girmişler.

KARAGÖZ - Ne olacak ya?... Senin arkanda sıraya girecekler de, senden sonra ben çocuklarımın, torunlarımın mı elini öpeceğim?

HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Öyle değil... Yani onların da senden sonra el öpmelerine de bir şey dediğim yok amma..

KARAGÖZ - Eeee, amması ne demek oluyor?

HACİVAT - Bahşişini almadan önümden çekilmiyorsunuz.

KARAGÖZ - Senin iyiliğin için öyle yapıyoruz.

HACİVAT - O nasıl oluyor bakalım?

KARAGÖZ - Köftehor, el öpüp de bayram bahşişimizi almasak görenler ne der?

HACİVAT - Hiçbir şey demezler...

KARAGÖZ - Ben öğretirim. "Hacivat, bayramda elini öpen Karagöz ile çocuklarına ve torunlarına bahşiş ver*medi, çok ayıp etti" derler.

HACİVAT - İşin aslını astarını bilmezlerse tabii ayıplarlar. Fakat ben de senin çocuklarını torunlarını peşine takıp, benden bahşiş almak için kaç defa elimi öptüğünü söylersem ya sana ne derler?

KARAGÖZ - Bir şey demezler, beni ayıplamazlar.

HACİVAT - Allah Allah, neden?...

KARAGÖZ - Köftehor, sen Hacivat'sın, ben Karagöz'üm!... Hem gülüp geçerler, hem de "Aferin, Karagöz ne akıllı, işini bilen adammış..." derler.

HACİVAT - Hiç güleceğim yoktu. Hah hah hah!...

KARAGÖZ - Hah hah ya, ben seni şimdi iyi güldürürüm. Unuttum zannetme de hele şu el öpme bayram bahşişimi ver bakalım Hacı Cavcav!

HACİVAT - Pekâlâ, az olacak ya kusura bakma! (Verir.)

KARAGÖZ - Zararı yok, üstünü sonra tamamlarsın! (Alır.)

HACİVAT - Nasıl oldu da bu sefer yalnız geldin?

KARAGÖZ - Kim dedi yalnız geldiğimi? Çoluk çocuk da yola

çıkmışlardır. Sen paraları hazırla

HACİVAT - Aman Allah'ım, sen bana sabır ver!

KARAGÖZ - Tamam Hacı Cavcav, anlaştık! Allah sana sabır

versin, sen de bize her bayramda el öptükçe bahşiş ver.

(Karagöz ve sonra Hacivat giderler.)
 

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
BİLMECE

HACİVAT - (Gelir.) Efendim, Karagöz'üm yine penceresinde uyuklamaktadır. Rahatsız ediyo*rum diye kızıyor ama ne yapayım, çok sevdiğim için buradan her geçişimde onun yüzünü görmeden, çok sevgili arkadaşıma şöyle bir seslenmeden edemiyorum. Yine bir sesleneyim bakalım... Öhö öhö öhööö...

KARAGÖZ - (Gelir.) Aman Hacı Cavcav, hoş geldin!

HACİVAT - Hoş bulduk ama birden şaşırdım.

KARAGÖZ - Hangi treni kaçırdın?

HACİVAT - Tren değil Karagöz'üm, seni karşımda görünce şaşırdım.

KARAGÖZ - Beni çarşıda görünce .kaçırdın mı?

HACİVAT - Canım hemen yanlış anlama! Yani sana seslenmek için hazırlanıyordum ki ağzım açık kaldı.

KARAGÖZ - Hangi Kazım saçakta kaldı?

HACİVAT -Değil efendim, yani tam sana seslenecektim ki seni yanımda buldum.

KARAGÖZ - Öyle söylesene köftehor, şimdi anladım!

HACİVAT - Neyse efendim... Söyle bakalım acele bir yere mi gidiyorsun?

KARAGÖZ - Bir yere gitmiyorum.

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, desene beni

karşılamaya geldin!

KARAGÖZ - Hay, hay seni aşılamaya geldim.

HACİVAT - Aşılamak değil efendim, yani beni karşılamaya mı geldin demek istiyorum.

KARAGÖZ - Pataklarım ha!

HACİVAT - Canım durup dururken niye kızıyor*sun?

KARAGÖZ - Köftehor, durup-dururken olur mu? Ben kasap mıyım?

HACİVAT - Allah Allah, kasaplık da nereden çıktı Karagöz'üm?

KARAGÖZ - "Beni parçalamaya mı geldin?" dedin ya...

HACİVAT - Hah hah hah... Parçalamak olur mu, "Beni karşılamaya mı geldin?" dedim.

KARAGÖZ - İyi ya ben de seni karşılamaya

geldim! HACİVAT - İlahi Karagöz'üm, gördün mü aynı şeyi söylüyoruz! Demek ki küçük bir karışıklık oldu.

KARAGÖZ - Hay hay, küçük bir karışıklık oldu.

HACİVAT - Neyse efendim, söyle bakayım böyle

heyecanla, böyle telâşla beni karşılamanın sebebi nedir?

KARAGÖZ - Köftehor ben seni talaşla mı karşı*ladım?

HACİVAT - Talaş değil Karagöz'üm, telâşla dedim. Pekâlâ ne oldu?

KARAGÖZ - Aman Hacı Cavcav, şey, şey oldu!... Sana bir şey soracaktım ama adı neydi?...

HACİVAT - Unuttun mu?...

KARAGÖZ - Un yutmadım, unuttuğumun adı neydi diyorum? Hah, şey... Bin gece...

HACİVAT - Allah Allah, hiç duymamıştım, bin gece ne demek efendim?

KARAGÖZ - Ne bileyim ne demek... Ama, bin gece değildi galiba! Şey, binmece... O da değil!... Silmece....

HACİVAT - Karagöz'üm yoksa bilmece mi demek istiyorsun?

KARAGÖZ -Âmin!...

HACİVAT - Bilmece sormak için mi böyle heyecanla beni karşıladın? Haydi sor bakayım.

KARAGÖZ - Sorayım da, neydi?... Hah, şey, dinle Hacı Cavcav!

HACİVAT - Canım dinliyorum işte, sor bakayım?

KARAGÖZ - Soracağım ama laf sokuşturup aklımı karıştırıyorsun!

HACİVAT - Susuyorum Karagöz'üm!...

KARAGÖZ - Köftehor evde ayaklarını üşüttün gelip bizim evin önünü kirleteceksin!

HACİVAT - Allah Allah, yine ne anladın efendim?

KARAGÖZ - Pataklarım ha, "Kusuyorum!" dedin ya.

HACİVAT - ilahi Karagöz'üm, kusuyorum olur mu, susuyorum dedim.

KARAGÖZ - Su mu istiyorsun?...

HACİVAT - Öyle susuyorum değil canım, yani artık konuşmadan senin bilmeceyi sormanı bekleyeceğim.

KARAGÖZ - Öyle söylesene... Soracaktım değil mi? Pekâlâ hangi bilmeceyi

soracaktım?..

HACİVAT - Efendim ben ne bileyim?

KARAGÖZ - Köftehor hani konuşmayacaktın?

HACİVAT - Karagöz'üm geçerken bir hatırını sorayım dedim, bir bilmece işi çıkardın? İşim gücüm var, ne soracaksan sor?...

KARAGÖZ -Bırakmıyorsun ki aklıma gelsin?...

HACİVAT -Tamam efendim, konuşmuyorum, bek*liyorum!

KARAGÖZ - Kimi bekliyorsun?

HACİVAT - Yine sinirlerim bozulmaya başladı.

KARAGÖZ - Kilimlerin toz olmaya mı başladı?

HACİVAT - Hay bütün tozlu kilimler kafana geçsin! Hay bütün kilimlerin tozu kafana geçsin!

KARAGÖZ - Köftehor pataklarım ha, tozlar burnu*ma kaçarsa görürsün!

HACİVAT - Aman Allah'ım, geldiğime pişman oldum.

KARAGÖZ - Şişman oldunsa senin yemeklerini bana getir çabuk zayıflarsın!

HACİVAT - Ben gidiyorum...

KARAGÖZ - Ben bilmeceyi sormadan gidersen pataklarım!

HACİVAT - Canım işim var, soracaksan acele et!

KARAGÖZ - Köftehor, unuttum. Hangi bilmeceyi soracağımı aklıma getirmiyorsun ki sorayım.

HACİVAT - Efendim hangisi olursa olsun, sor da gideyim!

KARAGÖZ - Hangisi olur mu, zaten bir tane bilmece öğrendim.

HACİVAT - Biraz düşünürsen bulursun!

KARAGÖZ - Kirazı düşürürsem bulur muyum? Şey, kiraz nerede?...

HACİVAT - Yine aklın boğazına gitti.

KARAGÖZ - Tam bilmece aklıma gelmişti. Aklıma kirazı getirdin yine unuttum.

HACİVAT - Pekâlâ, nasıl bir bilmece idi?

KARAGÖZ - Çok iyi bir bilmece idi Hacı Cavcav.

HACİVAT -Tüh Allah müstehakını versin! Ben gidiyorum. (Gider.)

KARAGÖZ - Hay köftehor, tam bilmece aklıma gelirken gitti. Ben de kendime sorarım. Bir sin*cap var sandık açar, kabuklan yere saçar. Tüh bu sefer de cevabını unuttum. Gidip oğluma sorayım. (Gider.)
 

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
BORÇ KORKUSU

HACİVAT - (Hacivat dükkânın önünde otururken Karagöz geçmektedir. Seslenir) Karagöz, Karagöz!...

KARAGÖZ -.........

HACİVAT - (Söylenir.) Allah Allah ? Başına kötü bir şey mi geldi acaba, dalgın dalgın geçiyor? (Seslenir.) Karagöz, Karagöz!...

KARAGÖZ - Merhaba Hacı Cavcav, sen burada mısın?

HACİVAT - Canım nerede olacağım ya? Burası benim

dükkanım değil mi! Hele gel bakalım yanıma!...

KARAGÖZ - Hayırlı işler!...

HACİVAT - Sağ olasın Karagöz’üm! Fakat sen böyle dalgın ve düşünceli şekilde nereye gidiyorsun?

KARAGÖZ - Nereye gittiğimi biliyor muyum?

HACİVAT - Vah vah vah!...

KARAGÖZ - Başıma bu da mı gelecekti.

HACİVAT - Efendim derdini söylemeyen dermanını bulamaz. Hele anlat bakalım, neden kara kara düşünüyor*sun?

KARAGÖZ - Beyaz beyaz düşünemiyorum da onun için...

HACİVAT - Saçmalamayı bırak da derdini anlat! Belki yardım*cı olurum.

KARAGÖZ - Aman Hacı Cavcav, sahiden yardım eder misin?

HACİVAT - Canım bundan şüphen mi var? Altı yüz yıllık dostluğumuz var. Tabii yardım ederim.

KARAGÖZ - Hay sağ olasın, gönlümü rahatlattın!...

HACİVAT - Anlat bakalım, mesele nedir?

KARAGÖZ - Yardım edecek misin Hacı Cavcav?

HACİVAT - Edeceğimi söyledim ya!

KARAGÖZ - Öyleyse bana hemen borç para ver!

HACİVAT - Karagöz'üm para istemeyi bırak da bana derdini söyle!

KARAGÖZ - Pataklarım ha! Söyledim ya!... Eğer borcumu ödemezsem hayatım tehlikede...

HACİVAT - Her neyse... Sen şu işi başından iyice anlat?

KARAGÖZ - Aaaah ah Hacı Cavcav, her şey bugün yemekten sonra başladı. Sora gidip iş ararım diye köşemde şöyle bir şekerleme yapıyordum.

HACİVAT - Eeeeee, sonra?...

KARAGÖZ - Kes sesini de dinle! Birden acı acı kapı çalındı. Kapıyı açmamla iki kişinin beni yaka paça dışarı çıkarmaları bir oldu.

HACİVAT - Vah vah vah!... Kimse görmedi mi, "Kurtarın!..." diye çağırmadın mı?

KARAGÖZ - Ağzımı da kapattılar. Derken kendimi suratsız bir adamın önünde buldum. "Bana olan borcunu neden vermiyorsun?" diye bağırdı.

HACİVAT - Borcun mu varmış?...

KARAGÖZ - Ne bileyim?... "Borcum yok!" dedim. "Oğlun oto*mobil kredisi aldı, hanımın on tane bilezik kredisi aldı." dedi.

HACİVAT - Sana neden haber vermemişler?

KARAGÖZ - Onları bırak, ben de kendime haber vermeden villa kredisi almışım Hacı Cavcav!

HACİVAT - Allah Allah? Adamlar haklı Karagöz'üm neden işin bile yokken böyle kredi alıp yersin? KARAGÖZ - Bilmiyorum ki ne zaman alıp yedik!

HACİVAT - Eeeee, sonra ne oldu?

KARAGÖZ - Ne olacak, "Ödeyemiyorsan, aldığın paraları geri ver!" dediler. "Veremem!..." dedim.

HACİVAT - Hiç olmazsa "Geri veririm!" deseydin de, ödeme gününü ileri alıp bir çare arardık. "Veremem!.." dersen orada başına neler gelir.

KARAGÖZ - Geldi zaten... Suratsız adam bana öyle kızdı ki, kel kafama bir yumruk indirdi. Ben yere yuvar*landım.

HACİVAT - Aaaa, Karagöz'üm senin suratında, efendim bur*nunda çürükler var?

KARAGÖZ - Köftehor, söyledim ya yere yuvarladılar diye!

HACİVAT - Büyük geçmiş olsun!...

KARAGÖZ - Gözümü bir açtım ki Hacı Cavcav, uyukladığım yerden düşmüşüm!

HACİVAT - Allah iyiliğini versin, bana rüya mı anlattın! (Gülerler, Karagöz gider.)
 

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
ÇOCUK SAYFASI

HACİVAT - (Gelir ve söylet) Gördün mü başıma geleni! Kararlaştırdığımız saat geldi ama Karagöz'üm

meydanda yok! (Sevinçle) Aman, işte geliyor! (Seslenir.) Karagöz'üm çabuk ol!

KARAGÖZ - Bağırıp-durma, ben çubuk olamam!

HACİVAT - Çubuk değil... Gelmeyeceksin diye korktum.

KARAGÖZ - Koktunsa git yıkan da gel!

HACİVAT - Öyle değil efendim! Sözlerimi yine yanlış anlayıp benim kafamı karıştırma!

KARAGÖZ - Köftehor, kel kafanı ben ellemem, kendi ellerinle karıştır.

HACİVAT - Yani, aklımı karıştırma elemek istiyorum.

KARAGÖZ - Hay hay, karıştırmam Hacı Cavcav!

HACİVAT - Pekâlâ, zamanında gelmen için verdiğim kol saa*tine hiç bakmadın mı?

KARAGÖZ - Baka baka az kalsın gözlerim şaşı olacaktı.

HACİVAT - 0 halde neden geç kaldın?

KARAGÖZ - Saatten bir şey anlayamadım ki... İçimde kıl gibi

bir tel parçası kendi kendine dönüp duruyor. Nasıl da yorulmuyor anlayamadım?

HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Okula gitmezsen işte böyle saatten bir şey anlayamazsın!

KARAGÖZ - Köftehor, iftira etme! Dün okula gittim.

HACİVAT - Yaaa, aferin! Ne yaptın?

KARAGÖZ - Oğlumu kursa yazdırdım.

HACİVAT - Neyse... Kabahat bende ki, saatimi sana verdim. Hemen geri ver!

KARAGÖZ - Veremem!...

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, yoksa çaldırdın mı?

KARAGÖZ - Pataklarım ha, kim çıldırdı?

HACİVAT - Değil efendim, yani saatimi ne yaptın?

KARAGÖZ - Evdeki saat bozuk da, okula geç kalmasın diye oğluma verdim.

HACİVAT - Öyleyse benim ona hediyem olsun!

KARAGÖZ – Sağ olasın Hacı Cavcav ama söyle bakalım beni buraya neden çağırdın?

KARAGÖZ - Efendim biliyorsun, çocuklar hâlâ bizi çok sevi*yorlar Karagöz'üm!

KARAGÖZ - Âmin, onu bilmeyen mi var!... Eksik olmasınlar!

HACİVAT - İşte bu sebeple, bir gazeteden teklif aldım.

KARAGÖZ - Nasıl besleyeceksin Hacı Cavcav?

HACİVAT - Yine ne anladın, ne beslemesi canım?

KARAGÖZ - Ne anlaması var mı? "Kirli kafeste keklik aldım." demedin mi?

HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Bir arkadaşım, çalıştığı gazetenin çocuk sayfasına her hafta bizim de girmemizi istedi. Kabul ettim.

KARAGÖZ - Karagöz mü oynatacağız?

HACİVAT - Hah hah hah!... Gazetenin içinde Karagöz oynatılır mı? Sohbet yapacağız...

KARAGÖZ - Akşam yemeği için mi?

HACİVAT - Allah Allah, yine aklın yemeklere gitti.

KARAGÖZ - "Sulu et yapacağız." dedin ya!..

HACİVAT - Sulu et olur mu? Sohbet... Yani kitaplarda ve perdede yaptığımız gibi konuşacağız. Söylediklerimizi gazeteye yazacaklar. Çocuklar da okuyup eğlenecek, bizi daha çok sevecekler.

KARAGÖZ - Ne zaman konuşacağız Hacı Cavcav?...

HACİVAT - Canım işte konuşuyoruz ya!

KARAGÖZ - Söylediklerimizi neden kimse yazmıyor?

HACİVAT - Efendim, cebimde küçük bir ses kayıt aleti var. Bu kutu konuştuklarımızı aldı. Ben kaseti hemen matbaaya yetiştireyim de yazıya çevirip çocuk say*fasına koysunlar. Haydi, hoşçakal Karagöz'üm! (Gider.)

KARAGÖZ - Güle güle!... (Söylenir.) Aklım ermedi. Seslerimiz kutudan çıkınca havaya karışıp kaybolursa ne olacak?... (Gider.)
 

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
DAVUL BAHŞİŞİ

(İki arkadaş konuşarak yürüyorlar.)

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, beni bazen kızdırsan da seni görünce rahatlıyorum. Nasılsın?...

KARAGÖZ - Teşekkür ederim, iyiyim Hacı Cavcav!

HACİVAT - Hayrola, kendi kendine niye gülüp duruyorsun?

KARAGÖZ - Başıma gelenleri hatırladıkça gülmeden edemiyorum. Hah hah hah!...

HACİVAT - Hah hah hah!... Demek seni bu kadar çok güldürecek kadar tuhaf şeyler oldu.

KARAGÖZ - Pataklarım ha, sen gülme!

HACİVAT - Canım nasıl gülmeyeyim, baksana çok komikmiş...

KARAGÖZ - Köftehor, daha beni dinlemeye başlamadan neye gülüyorsun?

HACİVAT - Tamam efendim, gülmüyorum. Haydi anlat?...

KARAGÖZ - Biliyorsun, Ramazan gelince benim dededen kalma davulu köşesinden çıkarıyorum.

HACİVAT - İyi yapıyorsun Karagöz'üm! Davulsuz Ramazan tuzsuz yemeğe benziyor.

KARAGÖZ - İyi ya, ben de ilk günden davulumu gümbürdet-tim ki Ramazan şenlenir oldu.

HACİVAT - Aferin, eline koluna sağlık!... Sonra?...

KARAGÖZ - Dinleyeceksen çeneni kapat Hacı Cavcav!

HACİVAT - Kapattım!...

KARAGÖZ - Dün de davulumu sırtlayıp düştüm yollara... Komşu mahallede kapı numarası ile başlayıp salladım tokmağı...

HACİVAT - Aman çal davulu Karagöz'üm, çal ki şu güzel Ramazan âdetimiz unutulmasın!

KARAGÖZ - Pataklarım ha, yine çenen açıldı!

HACİVAT - Canım efendim, verdiğin bilgilere senin adına seviniyorum da konuşmadan edemiyorum.

KARAGÖZ - Davulun sesi bir güzel çıkıyor ki Hacı Cavcav, keyfime değme gitsin!...

HACİVAT - Oh oh, maşallah, gelsin bahşişler!...

KARAGÖZ - Bahşişler geldi de... Evin birisinde başıma bilsen ne işler geldi.

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, yanlışlık mı oldu?

KARAGÖZ - Yanlışlık falan olmadı da... Huysuz Haydar beyin kapısında işler karıştı. Evde sesler var, bekle bekle bahşiş yok...

HACİVAT - Efendim yoksa geç öteki kapıya... Herkes zorla para vermek zorunda değil ki...

KARAGÖZ - Bana bak, alamadığım bahşişleri sonra senden isterim ha! Koftehor, vermeyeceklerse önceden söylesinler de boşuna tokmak sallamayayım.

HACİVAT - Sen de haklısın Karagöz'üm! Pekâlâ, bekleyince ne oldu?

KARAGÖZ - Ne olacak, ben davul çalmaya devam edince üstüme pencereden bir kova suyu boşalttı.

HACİVAT - Çok ayıp etmiş ama bir şeye mi sinirlenmiş?

KARAGÖZ - Ben kapısında davul çalmadan az evvel evini

soyan hırsıza sinirlenmiş Hacı Cavcav!

HACİVAT - Canım olsun, hırsıza kızıp davulcunun başına su boşaltılır mı?

KARAGÖZ - Hay hay, boşaltılmaz ya... Huysuz Haydar beyin bütün parası çalınmış da bana verecek bahşiş bile kalmamış...

HACİVAT - Vah vah vah!... Pekâlâ sen ne yaptın?

KARAGÖZ - Ne bileyim!... Kafama su boşaltacağına, pencereden soyulduğunu söylese, topladığım bahşişleri de verirdim.

HACİVAT - Aferin Karagöz'üm ! Eeee, sonra?...

KARAGÖZ - Ben inadına kapıda çalmaya devam ediyorum.

HACİVAT - Şey, davulun ıslanmamış mı?

KARAGÖZ - Önce ıslanmamıştı. Çalıp söylediğim maniyi duyunca kafama bir kova daha su boşalttı.

HACİVAT - Ne mânisi söyledin bakayım?

KARAGÖZ - Yarım kaldı uykusu, Sardı bahşiş korkusu, Haydar Bey pencereden Başıma boşalttı su.

HACİVAT - Allah iyiliğini versin Karagöz'üm!... (Konuşarak yürümeye devam ederler.)
 

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
DİŞ MACUNU

HACİVAT - (Gelir ve söylenir.) Karagöz'üm yine nereye gidiyorsun acaba? Aaaa, durmadan da yalanıyor? (Seslenir.) Aman Karagöz'üm, nasılsın iki gözüm?..

KARAGÖZ - Cımcam cağcuğ... Ohhh.

HACİVAT - Anlamadım, ne diyorsun?...

KARAGÖZ - Ohhh, muuhhh...

HACİVAT - Allah Allah, neyin var?...

KARAGÖZ - Muğuhhh muğuhhh... Yine ne istiyorsun Hacı Cavcav?

HACİVAT - Bir şey istediğim yok! Seni gördüm de şöyle bir hatırını sorayım dedim ama acayip sesler çıkarıp-duruyorsun?

KARAGÖZ - Muuğhkkk... Âmin!...

HACİVAT - Üstelik yalanıp da duruyorsun? Boğazın falan mı ağrıyor.

KARAGÖZ - Sen yoluna git, ben bugün çok iyiyim!

HACİVAT - Hem de çok iyisin öyle mi? Şimdi daha çok merak ettim?

KARAGÖZ - Merak edecek ne var?

HACİVAT - Efendim durmadan yalanıp tuhaf sesler çıkarıyorsun. Seni böyle başkaları görürse ne derler? Aklından zorun mu var?

KARAGÖZ - Aklımdan zorum falan yok, bugün çok güzel bir gün Hacı Cavcav!

HACİVAT - Canım hava güzel, haklısın ama bunun için yalanmak mı lâzım?

KARAGÖZ - Hava değil, benim için çok güzel bir gün oldu.

HACİVAT - Yaaaaa, çok memnun oldum.

KARAGÖZ - Çok memur mu oldun?

HACİVAT - Değil canım, yani bu haberine çok sevindim.

KARAGÖZ – Sağ ol, teşekkür ederim!...

HACİVAT - İyi ama sebebini söylemeyecek misin? Güzel bir iş falan mı buldun?

KARAGÖZ - Diş falan bulmadım.

HACİVAT - Beni yine meraktan çatlatacaksın? Karagöz'üm neden yalanıp durduğunu başından güzelce bir anlatsan çok iyi olur?

KARAGÖZ - Sabah kahvaltısından sonra oğlum ders çalışmak için arkadaşlarına, hanım komşuya gitti. Ben de köşeme çekilip, iş verecekler beni kolay ve çabuk bulsun diye uyuklayıp beklemeye başladım.

HACİVAT - Uyuklayacağına kendin dolaşıp iş arasan daha iyi olmaz mı? Neyse, sonra?...

KARAGÖZ - Sonraaa... Birden aklıma geldi. Hanım dişlerini fırçalayıp gitti, oğlum da .... Hele bir de ben şu işi yapayım dedim.

HACİVAT - Aferin Karagöz'üm, sonra?...

KARAGÖZ - Sorup durma da söyleyeceğimi unutmayayım! Derken efendim, musluğun başına gittim, hanımın bana aldığı, hiç kullanmadığım diş fırçasını buldum.

HACİVAT - İyi ama bunları yalanlamakta ne ilgisi var?

KARAGÖZ - Dinleyeceksen doğru dinle, pataklarım ha!

HACİVAT - Tamam, dinliyorum!...

KARAGÖZ - Sonra diş macunu aradım, yok... Aaaa bir de baktım mutfakta unutmuşlar. Hemen alıp fırçanın üstüne sürdüm. Aman bir güzel kokuyor.

HACİVAT - Tabii, mis gibi kokar da insanın ağzını da ferahlatır.

KARAGÖZ - Ooohhh, mis gibi çikolata kokuyor!

HACİVAT - Demek ki kakaolu diş macunu da çıktı.

KARAGÖZ - Fırçayı ağzıma sokup macunu dişlerime bir güzel sürdüm. Aman ne güzel Hacı Cavcav! Tadı da çikolata gibi... Başladım macunu yemeye...

HACİVAT - Allah iyiliğini versin, diş macunu yenir mi?

KARAGÖZ - Hem de nasıl?... Fırçayı yaladım da, tüpü de sıkıp macunun hepsini yedim.

HACİVAT - Bu nasıl diş macunu imiş?...

KARAGÖZ - Diş macunu değilmiş... Hanım oğluma iyi not aldı diye tüp çikolata almış... Gelince bağırmaya başladı. Ben de evden kaçtım. (Gülerek giderler.)
 

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
GÜLMEK

(Karagöz ve Hacivat perdeye karşılıklı

HACİVAT - Karagöz'üm merhaba!...(gelirler)

KARAGÖZ - Hoş geldin sivri sakallı Hacivat Baba!...

HACİVAT - Efendim biz şimdi yine çocuklarımızı neşelendireceğiz. Hepsinin güldükçe yanakla*rında güller açacak...

KARAGÖZ - Aman, ben de toplar toplar satarım.

HACİVAT - Hayrola, ne anladın da ne satıyorsun bakayım?

KARAGÖZ - Köftehor, "Çocukların yanaklarında güller açacak..." dedin ya , ben de gülleri toplayacağım.

HACİVAT - Hay Allah iyiliğini versin! Efendim lafın gelişi, öyle denir. Hiç yanakta gül yetişil de koparılır mı? Yani çocuklarımız güldükçe yanakları, bakışları güzelleşir. Onları bol bol güldürdüğümüz için biz de çok seviniriz.

KARAGÖZ - Âmin!...

HACİVAT - Çocuklar ne güzel gülüşüyorlar değil mi Karagöz'üm?

KARAGÖZ - Hay hay, çocuklar gülleri bölüşüyor*lar.

HACİVAT - Sen yine lafları ters anlamaya başladın! Gülüşmek dedim. Aaaa, aklıma geldi. Gülmenin faydalarını biliyor musun?

KARAGÖZ - Benimle alay etme, pataklarım ha!

HACİVAT - Efendim alay olur mu!... Bol bol güldürdüğü için de Karagöz perdemizin kıymeti artıyor.

KARAGÖZ - Öyleyse perdemizi hemen satalım.

HACİVAT - Hah hah hah!... Beni de güldürüyor*sun Karagöz'üm!

KARAGÖZ - Şey, bazı seyirciler de benim işsiz kalmama, parasız gezmeme üzülüp ağlıyorlar Hacı Cavcav!

HACİVAT - Canım onlar ağlamıyorlar, çok gülmekten gözlerinden yaş geliyor.

KARAGÖZ - Vah vah vah!...

HACİVAT - Efendim, böyle gülerken gözyaşı gelmesi çok faydalı imiş... Gözyaşı kanalı ve gözlerin içi temizleniyormuş...

KARAGÖZ - Şey, öyleyse bizi seyredenlerden bir de gözleri temizleme parası alırız Hacı Cavcav!

HACİVAT - Olur mu Karagöz'üm! Zâten gülmek için para veriyorlar. Neyse... Gülmek ayrıca beynin çalışmasını da kuvvetlendiriyor.

KARAGÖZ - Bana bak Cavcav, ben Karagöz olmaktan da perdeye çıkmaktan da vazgeçi*yorum.

HACİVAT - Allah Allah, öyle şey olur mu?

KARAGÖZ - Köftehor, herkes bana gülüyor ama ben hiç gülmüyorum. Demek ki benim beynim hiç çalışmıyor.

HACİVAT - Allah iyiliğini versin Karagöz'üm! Sana niye gülüyorlar? Çünkü okula gitmediğin*den yanlış anlıyor, yanlış anlatıyorsun... Bilgisiz olduğun için her işi yüzüne gözüne bulaştırıyor*sun! Hem biz insanlar gibi gülendeyiz, çünkü birer gölge kuklasıyız. Beynimiz de yok...

KARAGÖZ - Beynimiz de mi yok?

HACİVAT - Neyse efendim, gülmenin faydaları*na devam edelim.

KARAGÖZ - Hay hay, gül vermenin faydalarına devam edelim.

HACİVAT - Gülmek, kalbin vuruşunu da kuvvetlendiriyormuş...

KARAGÖZ - Âmin, kalbin duruşunu da mı kuvvetlendiriyormuş...

HACİVAT - Duruşu değil Karagöz'üm, vuruşu... Yani kalbin atışları artıyor, böylece kanda dolaşım da hızlanıyor.

KARAGÖZ - Karda dolaşan sızlanıyor mu?...

HACİVAT - Değil efendim, kanın damarda dolaşımı hızlanıyor. Böylece o insanın iştahı da artıyor.

KARAGÖZ - Hangi İhsan pişmaniye satıyor?

HACİVAT - Canım ne pişmaniyesi... Çok gülenin karnı daha çok acıkıyormuş, anladın mı?

KARAGÖZ - Anladım da iyi ki ben çok gülmüyorum Hacı Cavcav.

HACİVAT - Allah Allah, o neden Karagöz'üm?

KARAGÖZ - Köftehor, işim yok aşım yok, çok gülüp acıktıkça ne yiyeceğim? Sonra gülerken açlıktan ölürdüm.

HACİVAT - Hah hah hah... Neyse efendim, konuya gelelim.

KARAGÖZ - Piknik mi yapacağız, hangi koruya gelelim?

HACİVAT - Yine aklın boğaza gitti!

KARAGÖZ - Hay hay, aklım Boğaz'a gitti, sakalım Karadeniz'e çıktı.

HACİVAT - Canım saçmalamayı bırak de dinle! Gülmenin bir başka faydası da akciğeri daha fazla çalıştırmasıymış...

KARAGÖZ - Âmin!... Şey, karaciğerin ne kabahati var?

HACİVAT - Kabahati yok Karagöz'üm! Gülmek karaciğeri de çalıştırıyor. Böylece mikroplara karşı vücut daha kuvvetli, daha dayanıklı olu*yor.

KARAGÖZ - Köftehor, bunları bana niye anlatıyor*sun? Bizim kıymetimizi anlamayanlara anlat-sana!

HACİVAT - Yoksa kafan mı karıştı?

KARAGÖZ - Kafam yapışmadı ama gülmeyen insanların hâli ne olacak?

HACİVAT - Aman Karagöz'üm ne güzel söyle*din?

KARAGÖZ - Ne zaman gazel söyledim?...

HACİVAT - Canım yani asık suratlı insanlar sinirli olur.

KARAGÖZ - Basık suratlı insanlar sihirli mi olur?

HACİVAT - Allah müstehakını versin! Yani yüzü gülmeyen insanlar çabuk kızarlar, güzel konuşamazlar. Bitti mi?...

KARAGÖZ - Kim bitli mi?...

HACİVAT - Bitti mi? Diyorum, hayır!... Çok gülen insan çok sevilir.

KARAGÖZ - Çok gülen insanlar çok mu sivrilir?

HACİVAT - İyice saçmalamaya başladın!

KARAGÖZ - Ne zaman saç taramaya başladım? Köftehor benim saçım var mı?

HACİVAT - Sonra efendim, çok gülenin ömrü uzar.

KARAGÖZ - Hacı Cavcav, lâstik mi bu güldükçe uzuyor?

HACİVAT - Hay aklını eşek arısı soksun! Herkesi güldürüyorsun ama beni de senden başka sinirlendiren yok! Gülmenin faydalan bitmedi ama yine tepem atmadan ben gideyim. (Gider.)

KARAGÖZ - Köftehor, "Hem gülmek çok iyidir/' dedi, hem de beni güldürmeden gitti. Ben de gider evde kendi kendime gülerim. (Gider.)
 

Forumdas

Editor
Katılım
6 Ara 2022
Mesajlar
7,544
Tepkime
15,298
Puanları
113
Konum
adana
Web
forumdas.com.tr
Credits
-11
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
İFTARIN BÖYLESİ

(İki arkadaş yolda karşılaşırlar.)

HACİVAT - Aman efendim, canım efendim! Böyle nereden gelip nereye gidiyorsun Karagöz'üm?

KARAGÖZ - Hay hay, dereden gelip dereye gidiyorum. Hacı Cavcav!

HACİVAT - Hah hah hah!... Seninle anlaşıp konuşmak için bin düşünüp bir söylemek lâzım... Söylediklerime hemen de neler bulup benzetiyorsun, neler uydu*rup yetiştiriyorsun!

KARAGÖZ - Köftehor, benzettiklerimle uydurduklarım hoşuna gitmiyorsa başka arkadaş bul kendine!

HACİVAT - Canım yalnız benim değil, bütün dünyanın hoşu*na gidiyor amma bazen de insanın canını sıkıyor*sun!

KARAGÖZ - Beni rahat bırak da kendi yoluna git!

HACİVAT - Ne dernek efendim, konuşa konuşa beraberce gidiyoruz işte... Şu mübarek Ramazan gününde bakıyorum çok neşelisin!

KARAGÖZ - Hiç sorma Hacı Cavcav, öyle neşeliyim ki içimden seni güle oynaya bir güzel pataklama geliyor.

HACİVAT - Karagöz'üm bırak şimdi şakadan pataklama laflarını da yüzünde güller açıyor.

KARAGÖZ - Haklısın, yüzümde güller açıyor, kulaklarım karan*fil saçıyor, burnumda menekşeler uçuyor.

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, maşallah, ne güzel, şair gibi konuşlun.

KARAGÖZ - Hay hay, istersem Mahir gibi, istersem Karagöz gibi konuşurum.

HACİVAT - Her neyse, Ramazanla aranız nasıl bakalım?

KARAGÖZ - Çok iyiydi amma dün bozuştuk Hacı Cavcav!

HACİVAT - Vah vah, ne oldu da orucu bozdun canım?

KARAGÖZ - Pataklarım ha, ne oruç bozması?

HACİVAT - Efendim "Dün bozmuştuk!.." demedin mi?

KARAGÖZ - Köftehor, bakkal Ramazan'ı sormadın mı? Tam Ramazan başında veresiyeyi kesti de aramız bozuldu.

HACİVAT - Allah iyiliğini versin, ben o Ramazan'ı söylemiyorum. Yani oruçla, iftarla aran nasıl?

KARAGÖZ - Benim aram çok iyi de cüzdanımın arası yok!

HACİVAT - Hah hah hah!.. Aman Karagöz'üm beni güldürme sen olmuyor. Ramazan'dan sonra sana iyi bir iş bulurum, borçlarını da ödeyip rahat edersin...

KARAGÖZ - Allah razı olsun Hacı Cavcav!

HACİVAT - Cümlemizden efendim... İnsanlık öldü mü? Şurada yedi yüz küsur yıllık dostluğumuz var.

KARAGÖZ - Aman birader, dostluk dedin de aklıma geldi. Bizi bu akşam iftara davet etsene!

HACİVAT - Canım ben zaten davet edecektim amma... Sen iftara kendini zorla davet ettiriyorsun!

KARAGÖZ - Pataklarım ha, sana yardım ediyorum.

HACİVAT - Canım efendim, iftara gelmek için aramızda teklif mi var?

KARAGÖZ - Aman ne iyi Hacı Cavcav! (Vurur.)

HACİVAT - Karagöz'üm ne vuruyorsun?

KARAGÖZ - Öyleyse sahura da davet etsene! (Vurur.)

HACİVAT - Efendim vurmaya ne lüzum var, sahura da buyrun!

KARAGÖZ - Hangi iftara, hangi sahura buyuralım Hacı Cavcav?...

HACİVAT - İkisine de istediğiniz zaman buyurun!...

KARAGÖZ - Köftehor, dün akşam yatakları da sırtlanıp geldik ama evde yoktunuz?

HACİVAT - Şey Karagöz'üm... Biz de iftara davetli idik ama haber verseydiniz gitmezdik...

KARAGÖZ - Öyleyse her akşam evde durun!

HACİVAT - Canım öyle şey olur mu?

KARAGÖZ - Pataklarım ha!... Başka yere davetli olsak bile oradan çıkınca size yine geliriz.

HACİVAT - Karagöz'üm her akşam beklenir mi?

KARAGÖZ - Beklemezseniz bizim iftar payımızı her gün gön*derin!

HACİVAT - Eh, bu daha iyi... Şey, iyi de dün akşam yatak*larınızla neden geldiniz anlayamadım?

KARAGÖZ - Köftehor, sahura da kalacaktık... O saatten sonra eve gidecek hâlimiz yok ya... Yatak sırtımızda yol*larda mı uyuyalım? (Karagöz gider.)
 
Üst Alt