bilgiliadam
Yeni Üye
Halikarnas Balıkcısı Mavi Surgun Ozeti
Halikarnas Balıkcısı Mavi Surgun Ozet
Kitabın en başında yazar İstanbul'daki rutin hayatından, yaptıklarından, cevresinden ve I Dunya Savaşı sırasındaki ortamdan bahseder Burada ceşitli gazete ve dergiler icin yazdığı yazıları ve cizdiği karikaturleri anlatır Bunların yanında yazarın alışveriş sonraları poşetleri taşımasına yardım eden ve sadece yazarın guvendiği yoksul cocuklar geniş olarak anlatılır Bu şekilde devam eden hayatının ardından bir gun yazarın kapısına polisler dayanır Apar topar karakola goturulen yazar, burada İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanmak uzere Ankara'ya cağrıldığını oğrenir
Yolda o zamanlarda calıştığı derginin sahibi olan Zekeriya Sertel ile karşılaşan yazar, ona ne icin goturulduklerini sorar Sertel de ona dergilerinde yayınladıkları ve asker kacaklarının idamını eleştiren yazıları yuzunden cağrıldıklarını, fakat kısa bir azardan sonra geri yollanacaklarına inandığını soyler Ancak Halikarnas Balıkcısı, bu mahkemenin coğunlukla idamla sonuclandığını bildiğinden tedirgin davranmaktadır
Ankara'da yer alan Cebeci'deki hapishanede alıkonan ikili burada iki defa İstiklal Mahkemesi'nin karşısına cıkar Yazar, o zamanlar cok kucuk bir kent olan Ankara'da yine hapishanelerin de imkansızlıklarla boğuştuğunu belirtir Burada cok zor şartlar altında uzun bir sure kalan ikili, en sonunda bekledikleri idamın aksine surgun kararını oğrenirler İlk once dergi sahibi Sertel Sinop'a surulur Ancak yazar buna rağmen daha uzun sure daha burada tutulur
Uzun bekleyişin ardından yazar, iki jandarmayla beraber İzmir'e trenle yola cıkar Burada yolcuların davranışlarını, konuşmalarını, doğanın canlılığını devamlı olarak betimleyen yazar, sonunda İzmir'e varır Burada da gorduğu muamele değişmez Uzun bir sure burada kalan yazar, yakınlarından aldığı bir miktar parayla ve yeni jandarmalarla yoluna devam eder Sonraki durakları Aydın'dır Yazar buranın tahtakurusu ve sivrisinek dolu karanlık koğuşlarında uzun bir sure kalır Bu yaşantıları hakkında ayrıntılı bilgiler veren yazar, Bodrum hakkında da henuz hicbir şey bilmiyordur Ayrıca ilcenin ismini soğuk ve urkutucu bulduğunu birkac kez tekrarlar
Aydın'dan sonra Cine ilcesine doğru, bir minibusle yola cıkarlar Yazar bu ilcede oldukca iyi karşılanır Oyle ki, berbere hicbir başka gozetmen olmaksızın gitmesine izin verilir Yazar başta kabul eder, fakat berberde sıra olduğundan dolayı fazla bekleyerek iyi niyeti suistimal etmememek uzere karakola geri doner Burada da bir sure kalan yazar, sırasıyla Muğla, Milas ve yuruyerek Bodrum'a uğrayarak aylar suren yolculuğunu tamamlar
Yazar, uc yıllık surgun donemini sandığının aksine bir hapishanede değil, kalebentlik şeklinde surdurecektir Ancak Halikarnas Balıkcısı, buraya gelir gelmez Bodrum'a aşık olur ve yıllar surecek olan Bodrum yaşantısını surdurmeye karar verir Oyle ki, mahlas olarak Bodrum'un eski adı olan Halikarnası kullanarak Halikarnas Balıkcısı ismini secer Yazar burada Musa adlı bir arkadaşından ve nişanlısından, oltayla tuttuğu balıklardan, 25 liraya kiraladığı evden, kahvehanedeki insanlardan ve bolgedeki genel yaşamdan bahseder
Bir bucuk yıllık surgun donemini tamamlayan yazar, kendi deyimiyle adeta buranın yerlisi olmuşken birden gelen ve surgunun geri kalan kısmını İstanbul'da tamamlayabileceğini bildiren haberle umutsuzluğa kapılır Aslında bu durumun yazar icin olumlu olması beklenirken, yazar bunun buyuk bir mutsuzluk kaynağı olduğunu soyler Bir bucuk yılını İstanbul'da annesinin yanında geciren yazar, sonrasında ailesiyle beraber yeni aldığı tarım kitapları ile beraber Bodrum'a geri doner Burada ciftcilikle ve balıkcılıkla uğraşan yazar II Dunya Savaşı'na kadar burada yaşar Ancak bu savaşın verdiği ekonomik zorluklar ve ilcede okulun bulunmaması gibi nedenlerle ailesiyle beraber burayı terketmek zorunda kalır Yazar, geri kalan hayatını İzmir'de surdurur
kaynak:wikipedia
Halikarnas Balıkcısı Mavi Surgun Ozet
Kitabın en başında yazar İstanbul'daki rutin hayatından, yaptıklarından, cevresinden ve I Dunya Savaşı sırasındaki ortamdan bahseder Burada ceşitli gazete ve dergiler icin yazdığı yazıları ve cizdiği karikaturleri anlatır Bunların yanında yazarın alışveriş sonraları poşetleri taşımasına yardım eden ve sadece yazarın guvendiği yoksul cocuklar geniş olarak anlatılır Bu şekilde devam eden hayatının ardından bir gun yazarın kapısına polisler dayanır Apar topar karakola goturulen yazar, burada İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanmak uzere Ankara'ya cağrıldığını oğrenir
Yolda o zamanlarda calıştığı derginin sahibi olan Zekeriya Sertel ile karşılaşan yazar, ona ne icin goturulduklerini sorar Sertel de ona dergilerinde yayınladıkları ve asker kacaklarının idamını eleştiren yazıları yuzunden cağrıldıklarını, fakat kısa bir azardan sonra geri yollanacaklarına inandığını soyler Ancak Halikarnas Balıkcısı, bu mahkemenin coğunlukla idamla sonuclandığını bildiğinden tedirgin davranmaktadır
Ankara'da yer alan Cebeci'deki hapishanede alıkonan ikili burada iki defa İstiklal Mahkemesi'nin karşısına cıkar Yazar, o zamanlar cok kucuk bir kent olan Ankara'da yine hapishanelerin de imkansızlıklarla boğuştuğunu belirtir Burada cok zor şartlar altında uzun bir sure kalan ikili, en sonunda bekledikleri idamın aksine surgun kararını oğrenirler İlk once dergi sahibi Sertel Sinop'a surulur Ancak yazar buna rağmen daha uzun sure daha burada tutulur
Uzun bekleyişin ardından yazar, iki jandarmayla beraber İzmir'e trenle yola cıkar Burada yolcuların davranışlarını, konuşmalarını, doğanın canlılığını devamlı olarak betimleyen yazar, sonunda İzmir'e varır Burada da gorduğu muamele değişmez Uzun bir sure burada kalan yazar, yakınlarından aldığı bir miktar parayla ve yeni jandarmalarla yoluna devam eder Sonraki durakları Aydın'dır Yazar buranın tahtakurusu ve sivrisinek dolu karanlık koğuşlarında uzun bir sure kalır Bu yaşantıları hakkında ayrıntılı bilgiler veren yazar, Bodrum hakkında da henuz hicbir şey bilmiyordur Ayrıca ilcenin ismini soğuk ve urkutucu bulduğunu birkac kez tekrarlar
Aydın'dan sonra Cine ilcesine doğru, bir minibusle yola cıkarlar Yazar bu ilcede oldukca iyi karşılanır Oyle ki, berbere hicbir başka gozetmen olmaksızın gitmesine izin verilir Yazar başta kabul eder, fakat berberde sıra olduğundan dolayı fazla bekleyerek iyi niyeti suistimal etmememek uzere karakola geri doner Burada da bir sure kalan yazar, sırasıyla Muğla, Milas ve yuruyerek Bodrum'a uğrayarak aylar suren yolculuğunu tamamlar
Yazar, uc yıllık surgun donemini sandığının aksine bir hapishanede değil, kalebentlik şeklinde surdurecektir Ancak Halikarnas Balıkcısı, buraya gelir gelmez Bodrum'a aşık olur ve yıllar surecek olan Bodrum yaşantısını surdurmeye karar verir Oyle ki, mahlas olarak Bodrum'un eski adı olan Halikarnası kullanarak Halikarnas Balıkcısı ismini secer Yazar burada Musa adlı bir arkadaşından ve nişanlısından, oltayla tuttuğu balıklardan, 25 liraya kiraladığı evden, kahvehanedeki insanlardan ve bolgedeki genel yaşamdan bahseder
Bir bucuk yıllık surgun donemini tamamlayan yazar, kendi deyimiyle adeta buranın yerlisi olmuşken birden gelen ve surgunun geri kalan kısmını İstanbul'da tamamlayabileceğini bildiren haberle umutsuzluğa kapılır Aslında bu durumun yazar icin olumlu olması beklenirken, yazar bunun buyuk bir mutsuzluk kaynağı olduğunu soyler Bir bucuk yılını İstanbul'da annesinin yanında geciren yazar, sonrasında ailesiyle beraber yeni aldığı tarım kitapları ile beraber Bodrum'a geri doner Burada ciftcilikle ve balıkcılıkla uğraşan yazar II Dunya Savaşı'na kadar burada yaşar Ancak bu savaşın verdiği ekonomik zorluklar ve ilcede okulun bulunmaması gibi nedenlerle ailesiyle beraber burayı terketmek zorunda kalır Yazar, geri kalan hayatını İzmir'de surdurur
kaynak:wikipedia