bilgiliadam
Yeni Üye
HALK EDEBİYATI
İslamiyet oncesi sozlu geleneğin uzantısı olarak gelişen edebi devredir Bu edebiyat, halkın diliyle oluşturulduğu, halkın acılarını ve sevinclerini, heyecanını yansıttığı icin “Halk edebiyatı olarak adlandırılmıştır
Eserler genelde manzum olmakla birlikte masal, halk hikayesi gibi mensur turler de vardır Bu edebiyatın kaynağı isminden de anlaşılacağı gibi halk kulturu ve halk yaşayışıdır Halk edebiyatının; sahibi belli olmayan veya unutulmuş manzum ve mensur turlerden oluşan koluna “Anonim Halk edebiyatı; dini ve tasavvufi konuları ele alan turlerinden oluşan koluna “Tasavvufi Halk edebiyatı; sahibi belli olan urunlerin oluşturduğu koluna da “Aşık Edebiyatı adı ver
1Anonim Halk Edebiyatı
Sahibi belli olmayan ve dilden dile dolaşarak halka mal olmuş edebi urunlerin oluşturduğu edebi anlayışa “Anonim Halk edebiyatı diyoruz Anonim urunler, halkın ortak duygu ve duşuncelerinin ifadesi olduğu icin herkesce benimsenmiş ve soyleyeni unutulup halkın ortak malı oluvermiştir
Anonim Halk edebiyatının Ozellikleri:
Bu edebiyatın urunleri, ağızdan ağza dolaşırken halkın hayal gucu ve cevre unsurlarıyla yeniden şekillenmiştir Bundan dolayı bu urunlerin pek cok soyleniş şekli mevcuttur
Edebiyatımızın dış etkilerden uzak bir kolu olması hesabıyla hem şekil hem de muhteva bakımından gelişmesini gunumuze kadar surdurmuştur Bu bakımdan milletin hayat goruşu, olaylar karşısındaki tavrı, hayal gucu hakkında bize cok onemli bilgiler verir
Eserler, halkın konuştuğu dille soylenmiştir Bunun neticesinde ait olduğu yorenin ağız ozelliklerinin etkisi gorulur Manzum turlerde yalnızca hece olcusu kullanılmıştır
Bircoğu klasik olan manzum urunlerde, kulak kafiyesi vardır ve genelde yarım kafiye kullanılmıştır
Anonim edebiyatın mani, ninni, turku, destan gibi manzum turleri olduğu gibi; bilmece, ortaoyunu, halk hikayesi, karagoz, meddah, masal gibi mensur turleri de vardır Ayrıca kimi turlerde nazımla nesir ic icedir
Anonim Mensur Turler
Atasozleri: Atalarımız tarafından soylenmiş, kısa; fakat ozlu sozlerdir Atasozleri, kestirme ve ozlu anlatımın en guzel ornekleridir
“Kanı kan ile yumazlar, kanı su ile yurlar
“Taşıma su ile değirmen donmez
Bilmeceler: Halk edebiyatında bir nesnenin adını anmadan, niteliklerini belirterek, o nesnenin ne olduğunu dinleyene bırakan, genellikle tekerleme biciminde duzenlenen eğiticieğlendirici sorulardır
Kandil kandil asılır, vakit gelir kesilir(kiraz)
Minare, minarenin ucu kınare;
Karagoz: Bir tur golge oyunudur Cin ’de ortaya cıkmıştır Anadolu ’ya 14 yuzyılda Şeyh Kusteri adlı biri tarafından getirilmiştir Bundan dolayı Karagoz oyununa Kuşteri Meydanı da denir Oyunun ceşitli kişileri vardır: Karagoz, Hacivat, Tuzsuz Deli Bekir, Bebe Ruhi, Arap, Karadeniz Uşağı, Tiryaki… vb
Masallar:Yaşanması mumkun olmayan olayları olağanustu nitelikler icinde anlatan yazı turudur Bir tekerleme ile başlar
Ortaoyunu: Meydanda halkın ortasında oynanır Belli bir metni yoktur Konular eskilerden yenilere doğru, ağızdan ağza dolaşarak olgunlaşmıştır Her oyuncu kendinden bir şeyler eklemiştir Buyuk olcude cinas ve mizah gibi sanat unsurlarından faydalanılmıştır Pişekar, Kavuklu, Zenne, Arap, Arnavut, Acem gibi tipler vardır
Fıkralar: Ders vermek, bir duşunceyi acıklamak icin duzenlenen kucuk hikayelerdir Sozlu urunlerdir Halkın ortak malıdır
Efsaneler(Soylence): Tarihsel olayları, akıldışı acıklamalarla anlatan masallar, halk hikayeleridir Temeli bir gercek olay dayanan konular, halkın hayal gucuyle değişerek masallaşır ve efsane turu oluşur Zamanla yerini destanlara bırakmıştır
Halk Hikayeleri: Hikayeci aşıklar tarafından, bir topluluk onunde anlatılan manzum mensur karışık hikayelerdir Yazarı belli değildir Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber, Koroğlu, Aşık Garip, Tahir ile Zuhre hikayeleri bugun de yaşayan onemli orneklerdir
2 Aşik Edebiyatı
Bu edebi donemimiz aşık adı verilen, coğunluğu okumayazma bilmeyen; yeniceri ocağında, mahalle kahvelerinde veya koy odalarında yetişen, şiirlerini saz eşliğinde irticalen soyleyen şairlerin oluşturduğu edebiyattır Aşık tarzı Turk şiiri başlangıcta koy odalarında ve aşık kahvelerinde eski destan geleneğinin devamı olarak ortaya cıkmıştır Ozellikle 16 ve 17 Yuzyıldan sonra hızlı bir şekilde gelişmesini gunumuze kadar surdurmuştur Bu edebiyatın mensuplarına aşık, saz şairi, ozan, halk şairi gibi isimler verilirAşıklar, 16 yuzyıldan itibaren Anadolu ’ da, koy koy, şehir şehir dolaşarak halk hikayeleri anlatırlar, kendi koşmalarını okurlardı Bu sebeple Anadolu ’da “gezgin aşıklar diye de anılmışlardır
Aşık Edebiyatının Ozellikleri
Başlangıcta okuma yazma bilmeyen, gezgin aşıklar tarafından oluşturulmuştur Sozlu geleneğin bir uzantısı olarak ortaya cıkmıştırAşıklar şiirlerini ve biyografilerini conk veya mecmua adını verdikleri kitaplarda toplamışlardır
Koşma, destan, semai varsağı gibi heceli turler kullanılmıştır Zamanla an, selis, kalenderi, satranc ve vezni aher gibi aruzlu turler de geliştirilmiştir
Nazım birimi olarak dortlukler kullanılmıştır Bentlerle yazılan nazım bicimleri de vardır
Milli olcumuz olan hece olcusu kullanılmıştır17 yuzyıldan sonra yetişen kentli aşıklar, an şairlerine ozenerek aruz veznini kullanmışlardır
Aşıklar eserlerini genellikle hazırlıksız (irticalen) soyledikleri icin ahenk unsuru olarak coğunlukla yarım kafiyeler kullanılmıştır
Kulak kafiyesi benimsenmiş, redifli soyleyişler onemsenmiş ve genelde yarım kafiye kullanılmıştır
Aşk, tabiat, sevgi, sevgilinin guzellikleri, gurbet, hasret, ozlem, kahramanlık ve yiğitlik gibi konular işlenmiştir
Şiirlerinin son dortluğunde şairin adı veya lakabı gecer, buna “tabşırma denir
Yetişme Yerlerine Gore Aşıklar
Halk şairleri, halk şiirinin yerleşmiş kurallarına bağlı kalmakla birlikte, değişik nedenlerle dil, anlatım ve olcu kullanımı bakımından farklı yonelişler icine girebilmişlerdir Ayrıca yaşadıkları cevre de onların sanat anlayışlarını farklılaştıran bir etken olarak karşımıza cıkmaktadır Bu gibi noktaları dikkate aldığımızda halk şairlerini şoyle sınıflandırabiliriz:
1Gocebe(Gezgin) Şairler 2Yeniceri Şairler 3 Koylu Şairler 4Kentli Şairler 5 Tasavvuf (Tekke ) Şairleri
AŞIK EDEBİYATININ ONEMLİ ŞAİRLERİ
Koroğlu
Doğum ve olum tarihi bilinmemektedir Asıl adı Ruşen Ali'dir Eski bir Anadolu destanındaki Koroğlu adını kendisine mahlas secmiştir Eşkıya Koroğlu ile destan kahramanı Koroğlu' nun aynı kişi olması mumkun değilse de bu iki kişilik, halkın hayalinde birleşmiştir
Koroğlu ’nun şiirlerinde, aşk, yiğitlik, arkadaşlık ve tabiat sevgisi gibi temalar coşkulu bir soyleyişle işlenir Daha cok kocaklamalarıyla tanınan şair, kavganın ve yiğitliğin simgesi olmuştur
Kayıkcı Kul Mustafa
17 yuzyılda yaşamıştır Deniz eri olarak Cezayir ’de bulunduğu, bundan oturu Kayıkcı lakabını aldığı sanılıyor IV Murat ’ın Bağdat seferine katılan yeniceri aşıklarındandır
Bektaşiliği benimsedikten sonra tasavvufla ilgili guzel nefesler soylemiştir
Kusurlu bir nazım tekniği olan şair, şiirlerinin ictenliği ve yalınlığıyla kendinden sonraki şairleri de etkilemiştir
Karacaoğlan
16 Yuzyılın sonu ile 17 Yuzyılın başlarında Guney Anadolu bolgesinde yaşadığı tahmin edilmektedir
Halk arasında cok sevilen, şohreti Anadolu'yu aşarak Kırım'a kadar uzanan şair, imparatorluğun bircok yerini gezmiştir
Şiirlerinde halk şiirinin dil, olcu ve soyleyiş ozelliklerine bağlı kalmış; benzetme ve mecazlarını doğadan almıştır
Karacaoğlan, lirik şiirlerin yanında didaktik şiirler de soylemiştir Yaşadığı donemin onemli siyasi ve sosyal olaylarına da şiirlerinde yer vermiştir
Aşık Omer
Hayatı hakkında kesin bilgiye sahip olmadığımız şairin, aslen Aydınlı bir aileye mensup olduğu bilinmektedir
Asker kokenli bir şairdir Serhat kalelerinde bulunmuş, IV Mehmet, II Ahmet ve II Mustafa zamanlarındaki savaşlara katılmıştır Saz şairleri arasında ustat kabul edilen şairin 2000 civarında şiiri vardır
Eserlerinden cok kucuk bir kısmını ihtiva eden Divan ’ı defalarca taşbaskısı olarak basılmıştır Ayrıca bir de şairnamesi vardır
Gevheri
17yuzyılın tanınmış halk şairlerinden biri de Gevheri'dir Asıl adının Mustafa olup İstanbul'da doğduğu, an katipliği yapacak kadar iyi bir eğitim gorduğu sanılmaktadır
Aşıkane tarzda soylenmiş şiirleriyle tanınan Gevheri, toplumsal olaylarla ilgilenmemiş, bu yonuyle Divan şairlerine benzer bir yol izlemiştirGevheri ’nin koşma, semai ve turkulerinde Divan şiirinin etkisi gorulur
Halk dili, halk zevki, hece olcusu ve yarım kafiye ile yazdığı şiirlerinin yanı sıra aruz olcusuyle yazılmış şiirleri de
Ercişli Emrah
Yaşamı ile ilgi kesin bilgiler bilinmemektedir Van ’ ın Erciş ilcesinde doğduğu ve 17yuzyılda burada yaşadığı biliniyor
Şiirlerinde yurt sevgisi, aşk, doğa guzelliği, ozlem gibi konuları işledi
Kendi hayatını anlattığı Emrah ile Selvihanadlı halk oykusuyle tanınmıştır
Ercişli Emrah ’ın en şanssız yanı Erzurumlu Emrah ile karıştırılmasıdır Bu karışıklık sonucu bazı guzel şiirleri Erzurumlu Emrah ’a mal olmuştur
Dertli
1772 yılında Bolu Cağa ’nın Şahnalar koyunde dunyaya gelmiştir Asıl adı İbrahim ’dir Cobanlık yapmış, gezgin aşıklardan saz calmayı oğrenmiştir Lutfi mahlasını kullanırken, bu olaydan sonra “Dertli mahlasıyla yazmaya başlarAleviBektaşi inanclarına bağlı olan şairin ağır bir dili vardır Şiirlerinde toplumsal eleştiri ve taşlamalar da onemli bir yer tutar
Bayburtlu Zihni(1797–1859)
Doğum yılı kesin olarak bilinmemektedir Şiirlerinde kendinden soz ederken verdiği bilgilerden cıkarılan sonuca gore 1797–1799 yıllarında doğduğu anlaşılmaktadır Divanı, Kitabı Hikayei Garibe ve başından gecen olayları anlattığı Serguzeştname adlı eserleri vardır
Dadaloğlu
19 yuzyılda yaşamış TurkmenAvşar aşıklarının onde gelen aşıklarındandır Asıl adı Veli ’dir Toros dağlarında Kozan, Erzin, Payas yorelerinde yaşayan Turkmenlerin Avşar boyundandır
Az da olsa eğitim almıştır Şiirlerinde gocerlik koşullarını, doneminde Orta Anadolu ’da hukum suren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı Devleti ile savaşlarını duru ve yalın bir dille yansıttı
Karacaoğlan'ın aşk ve doğa şiirlerindeki ustun yeteneği ile Koroğlu'nun yiğit ve kavgacı anlatımını birleştirmiştir
Seyrani
Taşlamalarıyla tanınan halk şairidir Kayseri ’nin Develi ilcesi Everek Koyu ’nde 1800 yılında bir imamın oğlu olarak dunyaya gelmiştir İstanbul ’da aşıkların toplandığı semai kahvelerinde duzenlenen atışmalara katılmış, atışmalarda devlet buyuklerini sert dille eleştirmeye başlayınca başı derde girmiştir
Fuzuli, Yunus Emre, Karacaoğlan, Aşık Omer ve Gevheri ’den etkilenmiştir Divan şairleri arasında Nef ’i ’nin yeri neresiyse halk şairleri arasında da Seyrani ’nin yeri orasıdır
Hıfzi
Kağızman ’da doğmuştur Asıl ismi Recep ’tir Aşk, doğa, kahramanlık konularındaki guclu deyişleriyle tanınmıştır
Kucuk yaşta Kur ’an ezberlediği icin Hıfzi mahlasını kullanmıştır Genc yaşlarda şiire başlayan şair; ciftcilik, koy imamlığı ve muderrislik yapmıştır
Erzurumlu Emrah
Erzurum ’un Tanbura koyunde doğmuş ve medrese eğitimi almıştır Onceleri sadece saz calıp ustasının şiirlerini soylerken sonraları kendisi de deyişler soylemiştir
Aşıklık geleneğinin butun ozelliklerini taşıyan bir şairdir Şiirlerinde aşk, gurbet, sıla ozlemi, yazgıdan yakınma gibi konuları işledi Duyarlı ve coşkulu soyleyişiyle dikkat cekmiştir
Ruhsati
1832 yılında Sivas ’ın Kangal ilcesi Deliktaş koyunde yoksul bir ailenin cocuğu olarak dunyaya gelmiştir
Aruzla şiir soyleme denemesi yapmış; ancak başarılı olamamıştır Edebiyat dunyasına Eflatun Cem Guney tarafından tanıtılmıştır
Aşık Veysel (1894–1973)
25 Ekim 1894 ’te Sivas ’ın Şarkışla ilcesi Sivrialan koyunde dunyaya gelmiş, 21 Mart 1973 ’ te yine Sivrialan ’da yaşamını yitirmiştir Cocukken gecirdiği cicek hastalığı yuzunden bir gozunu, daha sonra bir kaza sonucu diğer gozunu kaybetmiştir
Anadolu ’yu kent kent dolaşıp şiirlerini sazıyla seslendirmiş, Koy Enstituleri ’nde saz ve halk turkuleri dersleri vermiştir Şiirlerinde dunyanın geciciliğinden, olumden, ayrılıktan, aşktan ve gurbetten dem vurmuştur
Edebiyat dunyasına Ahmet Kutsi Tecer tarafından tanıtılmıştır Şiirleri, Deyişler, Sazımdan Sesler, Dostlar Beni Hatırlasın isimli kitaplarında toplanmış, olumunden sonra Butun Şiirleri adıyla eserleri tekrar yayınlanmıştır
Aşık Seyrani (1932–2006)
1932 yılında Hasankale'nin Alvar koyunde doğdu Asıl adı Yaşar Yılmaz ’dır Okuma yazmayı okula gitmeden oğrenmiş, sonraki yıllarda ise dışarıdan sınava girerek diploma almıştır
Bayburtlu Aşık Hicrani tarafından Reyhani mahlası verilmiştir
Aşık Reyhani ’nin, şiirlerinin bir bolumunu topladığı Alvarlı Reyhani, Boyle Bağlar, Kervan; bazı duşunce ve şiirlerinden oluşan Şu Tepenin Arkasındaadlı kitapları vardır
Murat Cobanoğlu(19402005)
Asıl soyadı Cobanlar olan Murat Cobanoğlu 1940' ta Kars'ta doğmuştur Kars'ta “Cobanoğlu Halk Ozanları Kahvesini acıp işletmiş, yurt icinde ve dışında duzenlenen bazı şenliklere katılmıştır
Aşıklık geleneğinin bir parcası olan turkulu hikayeler anlatma konusunda da başarılı ornekler veren Cobanoğlu, kendi turkulerinin yanı sıra usta malı turkuleri de genc kuşaklara aktarmaktadır
Şeref Taşlıova(1938…)
1938 yılında Kars iline bağlı Cıldır ilcesinin Gulyuzu koyunde dunyaya gelmiştirŞiirle 10 yaşında tanışmış, aşıklıkla ilgili bilgi ve terbiyesini, Doğu Anadolu ve Azerbaycan sahasında tanınan Cıldırlı Aşık Şenlik ’in oğlu Aşık Kasım ’dan almıştır
1971 yılından itibaren “Sanat Elcisi sıfatıyla Almanya ’dan başlayan yurt dışı seyahatleri, yapmış, bircok ulkede davetli olarak programlara katılmıştır
3 Tasavvuf Edebiyatı
Turklerin İslamiyet ’ i kabul etmeleri, onların sosyal, siyasi yaşamlarına yeni bir duzen getirmiştir Bu etkilenme sanata ve edebiyata da yansımış ve bu daha cok tasavvuf kanalıyla gercekleşmiştir Bu etkilenme sonucunda, 13 ve 14 yuzyılda Anadolu ’ da dergah ve tekkeler yaygınlaşmıştır Burada yetişen dervişler halk şiirini dini tasavvufi oğelerle kaynaştırarak dini kokenli bir edebi gelenek oluşturmuşlardır İşte 13 ve 14 yuzyıllarda bu tekke ve dergah ekseninde gelişen, daha cok Anadolu ’da kendini gosteren bu edebi devreye Dini Tasavvufi Turk Edebiyatı diyoruz Bu edebiyata tekke cevresinde geliştiği icin Tekke Edebiyatı da denilebilir
Tasavvuf Edebiyatının Ozellikleri
Dini tasavvufi Turk şiirinde hem halk hem de Klasik edebiyat nazım şekilleriyle şiirler yazılmıştır Eserlerde ağırlıklı olarak hece olcusu kullanılmakla birlikte aruz olcusu de kullanılmıştır
İlahi aşk, guzel ahlak, insan sevgisi, ilmin ustunluğu, nefsin terbiyesi ve dunyanın geciciliği gibi konular işlenmiştir
Bu edebiyat, an şiirinin de onemli bir kaynağını teşkil eder Tasavvuf edebiyatının kurucusu Anadolu dışında Hoca Ahmet Yesevi, Anadolu ’da Yunus Emre ’dir
Genellikle didaktik bir tarz benimsenmiş, tasavvufi terimlerin cok kullanıldığı şiirlerde dil nispeten ağırlaşmıştır Dini Tasavvufi Turk Edebiyatı nazım turleri şunlardır İlahi, deme, nefes, şathiye, devriye, nutuk
Tasavvuf Edebiyatı Şairleri
Yunus Emre
Eskişehir'in Mihalıccık ilcesine bağlı Sarıkoy'de doğduğu sanılmaktadırBazı araştırmacılar Yunus'un ummi (okumayazma bilmeyen) olduğunu soyleseler de şiirle¬rinden iyi bir medrese eğitimi aldığı anlaşılır
Şiirlerinde genellikle hece olcusunu kullanmıştır Aruz olcusunu kullandığı eserleri de vardırİlahi, nutuk ve nefeslerinin yanında Divan şiiri tarzında yazılmış gazel ve mesnevileri de vardır
Yunus,Yaratılmışı severiz yardandan oturu diyerek insanı hicbir ayrım gozetmeksizin sevmiştir Yunus Emre'nin, Divan'ından başka 1307'de ya¬zıldığı anlaşılan Risaletu'nNushiyye adlı beyitten oluşan bir mesnevisi vardır Eser dini, tasavvufi, ahlaki bir kitaptır Oğutler Kitabıanlamına gelmektedir
Hacı Bayramı Veli (1352–1429)
Hacı Bayram Veli XIV yuzyılda daha cok fikirleriyle ve yetiştirdiği oğrencileriyle un yapmış, mutasavvıf şairlerindendir Somuncu Baba'ya bağlanarak onunla Şam ve Hicaz'ı dolaşmış, Sonra Ankara'ya donmuş, Halveti ve Nakşi tarikatlarının esaslarını birleştirerek Bayramilik tarikatını kurmuştur
Fatih'in hocası Akşemseddin, Eşrefoğlu Rumi ve Şeyhi gibi bilgin ve şairler ondan ders almıştır
Pir Sultan Abdal (?1560)
Şiirlerinden anlaşıldığına gore Sivas'ın Yıldızeli ilcesine bağlı Banaz koyunde doğmuştur Derin bir tasavvuf kulturuyle yetişmiş olan şairin şiirlerinde AleviBektaşi kulturunun izleri vardır
Şiirlerinde vahdeti vucut felsefesini de işlemiş; fakat bu Yunus Emre'de gor¬duğumuz kadar derin değildir Pir Sultan, halk kulturunden yararlanmış, aşk, tabiat ve halk yaşamını konu edinmiştir
Hacı Bektaşı Veli (1210–1270)
Bektaşiliğin kurucusu olan Hacı Bektaş Veli, Horasan'ın Nişabur şehrinde doğmuştur Horasan'da Turk dunyasının ilk mutasavvıfı olan Hoca Ahmet Yesevi'nin oğrencilerinden olmuş, ondan ilham almıştır
Makalat adlı Arapcayla yazılmış tasavvufi bir eserinin varlığı bilinmektedir; fakat elimizde Makalat'ın manzum bir cevirisi vardır
Hacı Bektaş Veli Turk halkına sade bir Turkceyle seslenmiş; tasavvufun Arapca ve Farsca olan terimlerinin yerine, Turkcesini kullanmıştır
İlahiler, Turkce soylendiği icin Bektaşilik, dilde ve şekilde milli cizgileri korumuş ve yaşatmıştır
Kaygusuz Abdal
XIV Yuzyıl sonları ile XV Yuzyıl başlarında II Murat zamanında yaşamıştır Alanya beyinin oğludur Asıl adı Gaybi'dir
Kaygusuz Abdal, uzun yıllar Anadolu ve Rumeli'de dolaşmış, daha sonra Hicaz ve Mısır'a gitmiştir Piri Abdal Musa'ya olan bağlılığını şiirlerinde sıkca ifade etmiş, Yunus ’tan etkilenmiştir Eserlerinde dini ve tasavvufi konuları işlemiş, Bektaşilik ilkelerini nukteli bir dille anlatmıştır
Vucutname, Kitabı Miglate ve Budalaname Tasavvufi ilkeleri acıklayan oğretici hikayelerden oluşmuş mensur eserlerdir Bunların dışında Sarayname, Gulistan, Dilguşa adlı eserleri de vardır
Eşrefoğlu Rumi (? — 1469)
Mutasavvıf bir şairdir Asıl ismi Abdullah ’ tır Kadiriliğin bir kolu olan Eşrefiliğin kurucusudur
Babasından ve devrin onde gelen alimlerinden ders almış, bir sure Hacı Bayram Veli ’nin yanında kalmıştır
İznik'te başlarda munzevi bir yaşam surse de daha sonraları halkla iletişime gecmiş kendi tasavvufi goruşunu yaymıştır Eşrefoğlu'nun en onemli eseri Divan'ıdır MuzekkinnufUs isimli meşhur eseri, dini ve tasavvufi nasihatler iceren bir eserdir
İslamiyet oncesi sozlu geleneğin uzantısı olarak gelişen edebi devredir Bu edebiyat, halkın diliyle oluşturulduğu, halkın acılarını ve sevinclerini, heyecanını yansıttığı icin “Halk edebiyatı olarak adlandırılmıştır
Eserler genelde manzum olmakla birlikte masal, halk hikayesi gibi mensur turler de vardır Bu edebiyatın kaynağı isminden de anlaşılacağı gibi halk kulturu ve halk yaşayışıdır Halk edebiyatının; sahibi belli olmayan veya unutulmuş manzum ve mensur turlerden oluşan koluna “Anonim Halk edebiyatı; dini ve tasavvufi konuları ele alan turlerinden oluşan koluna “Tasavvufi Halk edebiyatı; sahibi belli olan urunlerin oluşturduğu koluna da “Aşık Edebiyatı adı ver
1Anonim Halk Edebiyatı
Sahibi belli olmayan ve dilden dile dolaşarak halka mal olmuş edebi urunlerin oluşturduğu edebi anlayışa “Anonim Halk edebiyatı diyoruz Anonim urunler, halkın ortak duygu ve duşuncelerinin ifadesi olduğu icin herkesce benimsenmiş ve soyleyeni unutulup halkın ortak malı oluvermiştir
Anonim Halk edebiyatının Ozellikleri:
Bu edebiyatın urunleri, ağızdan ağza dolaşırken halkın hayal gucu ve cevre unsurlarıyla yeniden şekillenmiştir Bundan dolayı bu urunlerin pek cok soyleniş şekli mevcuttur
Edebiyatımızın dış etkilerden uzak bir kolu olması hesabıyla hem şekil hem de muhteva bakımından gelişmesini gunumuze kadar surdurmuştur Bu bakımdan milletin hayat goruşu, olaylar karşısındaki tavrı, hayal gucu hakkında bize cok onemli bilgiler verir
Eserler, halkın konuştuğu dille soylenmiştir Bunun neticesinde ait olduğu yorenin ağız ozelliklerinin etkisi gorulur Manzum turlerde yalnızca hece olcusu kullanılmıştır
Bircoğu klasik olan manzum urunlerde, kulak kafiyesi vardır ve genelde yarım kafiye kullanılmıştır
Anonim edebiyatın mani, ninni, turku, destan gibi manzum turleri olduğu gibi; bilmece, ortaoyunu, halk hikayesi, karagoz, meddah, masal gibi mensur turleri de vardır Ayrıca kimi turlerde nazımla nesir ic icedir
Anonim Mensur Turler
Atasozleri: Atalarımız tarafından soylenmiş, kısa; fakat ozlu sozlerdir Atasozleri, kestirme ve ozlu anlatımın en guzel ornekleridir
“Kanı kan ile yumazlar, kanı su ile yurlar
“Taşıma su ile değirmen donmez
Bilmeceler: Halk edebiyatında bir nesnenin adını anmadan, niteliklerini belirterek, o nesnenin ne olduğunu dinleyene bırakan, genellikle tekerleme biciminde duzenlenen eğiticieğlendirici sorulardır
Kandil kandil asılır, vakit gelir kesilir(kiraz)
Minare, minarenin ucu kınare;
Karagoz: Bir tur golge oyunudur Cin ’de ortaya cıkmıştır Anadolu ’ya 14 yuzyılda Şeyh Kusteri adlı biri tarafından getirilmiştir Bundan dolayı Karagoz oyununa Kuşteri Meydanı da denir Oyunun ceşitli kişileri vardır: Karagoz, Hacivat, Tuzsuz Deli Bekir, Bebe Ruhi, Arap, Karadeniz Uşağı, Tiryaki… vb
Masallar:Yaşanması mumkun olmayan olayları olağanustu nitelikler icinde anlatan yazı turudur Bir tekerleme ile başlar
Ortaoyunu: Meydanda halkın ortasında oynanır Belli bir metni yoktur Konular eskilerden yenilere doğru, ağızdan ağza dolaşarak olgunlaşmıştır Her oyuncu kendinden bir şeyler eklemiştir Buyuk olcude cinas ve mizah gibi sanat unsurlarından faydalanılmıştır Pişekar, Kavuklu, Zenne, Arap, Arnavut, Acem gibi tipler vardır
Fıkralar: Ders vermek, bir duşunceyi acıklamak icin duzenlenen kucuk hikayelerdir Sozlu urunlerdir Halkın ortak malıdır
Efsaneler(Soylence): Tarihsel olayları, akıldışı acıklamalarla anlatan masallar, halk hikayeleridir Temeli bir gercek olay dayanan konular, halkın hayal gucuyle değişerek masallaşır ve efsane turu oluşur Zamanla yerini destanlara bırakmıştır
Halk Hikayeleri: Hikayeci aşıklar tarafından, bir topluluk onunde anlatılan manzum mensur karışık hikayelerdir Yazarı belli değildir Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber, Koroğlu, Aşık Garip, Tahir ile Zuhre hikayeleri bugun de yaşayan onemli orneklerdir
2 Aşik Edebiyatı
Bu edebi donemimiz aşık adı verilen, coğunluğu okumayazma bilmeyen; yeniceri ocağında, mahalle kahvelerinde veya koy odalarında yetişen, şiirlerini saz eşliğinde irticalen soyleyen şairlerin oluşturduğu edebiyattır Aşık tarzı Turk şiiri başlangıcta koy odalarında ve aşık kahvelerinde eski destan geleneğinin devamı olarak ortaya cıkmıştır Ozellikle 16 ve 17 Yuzyıldan sonra hızlı bir şekilde gelişmesini gunumuze kadar surdurmuştur Bu edebiyatın mensuplarına aşık, saz şairi, ozan, halk şairi gibi isimler verilirAşıklar, 16 yuzyıldan itibaren Anadolu ’ da, koy koy, şehir şehir dolaşarak halk hikayeleri anlatırlar, kendi koşmalarını okurlardı Bu sebeple Anadolu ’da “gezgin aşıklar diye de anılmışlardır
Aşık Edebiyatının Ozellikleri
Başlangıcta okuma yazma bilmeyen, gezgin aşıklar tarafından oluşturulmuştur Sozlu geleneğin bir uzantısı olarak ortaya cıkmıştırAşıklar şiirlerini ve biyografilerini conk veya mecmua adını verdikleri kitaplarda toplamışlardır
Koşma, destan, semai varsağı gibi heceli turler kullanılmıştır Zamanla an, selis, kalenderi, satranc ve vezni aher gibi aruzlu turler de geliştirilmiştir
Nazım birimi olarak dortlukler kullanılmıştır Bentlerle yazılan nazım bicimleri de vardır
Milli olcumuz olan hece olcusu kullanılmıştır17 yuzyıldan sonra yetişen kentli aşıklar, an şairlerine ozenerek aruz veznini kullanmışlardır
Aşıklar eserlerini genellikle hazırlıksız (irticalen) soyledikleri icin ahenk unsuru olarak coğunlukla yarım kafiyeler kullanılmıştır
Kulak kafiyesi benimsenmiş, redifli soyleyişler onemsenmiş ve genelde yarım kafiye kullanılmıştır
Aşk, tabiat, sevgi, sevgilinin guzellikleri, gurbet, hasret, ozlem, kahramanlık ve yiğitlik gibi konular işlenmiştir
Şiirlerinin son dortluğunde şairin adı veya lakabı gecer, buna “tabşırma denir
Yetişme Yerlerine Gore Aşıklar
Halk şairleri, halk şiirinin yerleşmiş kurallarına bağlı kalmakla birlikte, değişik nedenlerle dil, anlatım ve olcu kullanımı bakımından farklı yonelişler icine girebilmişlerdir Ayrıca yaşadıkları cevre de onların sanat anlayışlarını farklılaştıran bir etken olarak karşımıza cıkmaktadır Bu gibi noktaları dikkate aldığımızda halk şairlerini şoyle sınıflandırabiliriz:
1Gocebe(Gezgin) Şairler 2Yeniceri Şairler 3 Koylu Şairler 4Kentli Şairler 5 Tasavvuf (Tekke ) Şairleri
AŞIK EDEBİYATININ ONEMLİ ŞAİRLERİ
Koroğlu
Doğum ve olum tarihi bilinmemektedir Asıl adı Ruşen Ali'dir Eski bir Anadolu destanındaki Koroğlu adını kendisine mahlas secmiştir Eşkıya Koroğlu ile destan kahramanı Koroğlu' nun aynı kişi olması mumkun değilse de bu iki kişilik, halkın hayalinde birleşmiştir
Koroğlu ’nun şiirlerinde, aşk, yiğitlik, arkadaşlık ve tabiat sevgisi gibi temalar coşkulu bir soyleyişle işlenir Daha cok kocaklamalarıyla tanınan şair, kavganın ve yiğitliğin simgesi olmuştur
Kayıkcı Kul Mustafa
17 yuzyılda yaşamıştır Deniz eri olarak Cezayir ’de bulunduğu, bundan oturu Kayıkcı lakabını aldığı sanılıyor IV Murat ’ın Bağdat seferine katılan yeniceri aşıklarındandır
Bektaşiliği benimsedikten sonra tasavvufla ilgili guzel nefesler soylemiştir
Kusurlu bir nazım tekniği olan şair, şiirlerinin ictenliği ve yalınlığıyla kendinden sonraki şairleri de etkilemiştir
Karacaoğlan
16 Yuzyılın sonu ile 17 Yuzyılın başlarında Guney Anadolu bolgesinde yaşadığı tahmin edilmektedir
Halk arasında cok sevilen, şohreti Anadolu'yu aşarak Kırım'a kadar uzanan şair, imparatorluğun bircok yerini gezmiştir
Şiirlerinde halk şiirinin dil, olcu ve soyleyiş ozelliklerine bağlı kalmış; benzetme ve mecazlarını doğadan almıştır
Karacaoğlan, lirik şiirlerin yanında didaktik şiirler de soylemiştir Yaşadığı donemin onemli siyasi ve sosyal olaylarına da şiirlerinde yer vermiştir
Aşık Omer
Hayatı hakkında kesin bilgiye sahip olmadığımız şairin, aslen Aydınlı bir aileye mensup olduğu bilinmektedir
Asker kokenli bir şairdir Serhat kalelerinde bulunmuş, IV Mehmet, II Ahmet ve II Mustafa zamanlarındaki savaşlara katılmıştır Saz şairleri arasında ustat kabul edilen şairin 2000 civarında şiiri vardır
Eserlerinden cok kucuk bir kısmını ihtiva eden Divan ’ı defalarca taşbaskısı olarak basılmıştır Ayrıca bir de şairnamesi vardır
Gevheri
17yuzyılın tanınmış halk şairlerinden biri de Gevheri'dir Asıl adının Mustafa olup İstanbul'da doğduğu, an katipliği yapacak kadar iyi bir eğitim gorduğu sanılmaktadır
Aşıkane tarzda soylenmiş şiirleriyle tanınan Gevheri, toplumsal olaylarla ilgilenmemiş, bu yonuyle Divan şairlerine benzer bir yol izlemiştirGevheri ’nin koşma, semai ve turkulerinde Divan şiirinin etkisi gorulur
Halk dili, halk zevki, hece olcusu ve yarım kafiye ile yazdığı şiirlerinin yanı sıra aruz olcusuyle yazılmış şiirleri de
Ercişli Emrah
Yaşamı ile ilgi kesin bilgiler bilinmemektedir Van ’ ın Erciş ilcesinde doğduğu ve 17yuzyılda burada yaşadığı biliniyor
Şiirlerinde yurt sevgisi, aşk, doğa guzelliği, ozlem gibi konuları işledi
Kendi hayatını anlattığı Emrah ile Selvihanadlı halk oykusuyle tanınmıştır
Ercişli Emrah ’ın en şanssız yanı Erzurumlu Emrah ile karıştırılmasıdır Bu karışıklık sonucu bazı guzel şiirleri Erzurumlu Emrah ’a mal olmuştur
Dertli
1772 yılında Bolu Cağa ’nın Şahnalar koyunde dunyaya gelmiştir Asıl adı İbrahim ’dir Cobanlık yapmış, gezgin aşıklardan saz calmayı oğrenmiştir Lutfi mahlasını kullanırken, bu olaydan sonra “Dertli mahlasıyla yazmaya başlarAleviBektaşi inanclarına bağlı olan şairin ağır bir dili vardır Şiirlerinde toplumsal eleştiri ve taşlamalar da onemli bir yer tutar
Bayburtlu Zihni(1797–1859)
Doğum yılı kesin olarak bilinmemektedir Şiirlerinde kendinden soz ederken verdiği bilgilerden cıkarılan sonuca gore 1797–1799 yıllarında doğduğu anlaşılmaktadır Divanı, Kitabı Hikayei Garibe ve başından gecen olayları anlattığı Serguzeştname adlı eserleri vardır
Dadaloğlu
19 yuzyılda yaşamış TurkmenAvşar aşıklarının onde gelen aşıklarındandır Asıl adı Veli ’dir Toros dağlarında Kozan, Erzin, Payas yorelerinde yaşayan Turkmenlerin Avşar boyundandır
Az da olsa eğitim almıştır Şiirlerinde gocerlik koşullarını, doneminde Orta Anadolu ’da hukum suren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı Devleti ile savaşlarını duru ve yalın bir dille yansıttı
Karacaoğlan'ın aşk ve doğa şiirlerindeki ustun yeteneği ile Koroğlu'nun yiğit ve kavgacı anlatımını birleştirmiştir
Seyrani
Taşlamalarıyla tanınan halk şairidir Kayseri ’nin Develi ilcesi Everek Koyu ’nde 1800 yılında bir imamın oğlu olarak dunyaya gelmiştir İstanbul ’da aşıkların toplandığı semai kahvelerinde duzenlenen atışmalara katılmış, atışmalarda devlet buyuklerini sert dille eleştirmeye başlayınca başı derde girmiştir
Fuzuli, Yunus Emre, Karacaoğlan, Aşık Omer ve Gevheri ’den etkilenmiştir Divan şairleri arasında Nef ’i ’nin yeri neresiyse halk şairleri arasında da Seyrani ’nin yeri orasıdır
Hıfzi
Kağızman ’da doğmuştur Asıl ismi Recep ’tir Aşk, doğa, kahramanlık konularındaki guclu deyişleriyle tanınmıştır
Kucuk yaşta Kur ’an ezberlediği icin Hıfzi mahlasını kullanmıştır Genc yaşlarda şiire başlayan şair; ciftcilik, koy imamlığı ve muderrislik yapmıştır
Erzurumlu Emrah
Erzurum ’un Tanbura koyunde doğmuş ve medrese eğitimi almıştır Onceleri sadece saz calıp ustasının şiirlerini soylerken sonraları kendisi de deyişler soylemiştir
Aşıklık geleneğinin butun ozelliklerini taşıyan bir şairdir Şiirlerinde aşk, gurbet, sıla ozlemi, yazgıdan yakınma gibi konuları işledi Duyarlı ve coşkulu soyleyişiyle dikkat cekmiştir
Ruhsati
1832 yılında Sivas ’ın Kangal ilcesi Deliktaş koyunde yoksul bir ailenin cocuğu olarak dunyaya gelmiştir
Aruzla şiir soyleme denemesi yapmış; ancak başarılı olamamıştır Edebiyat dunyasına Eflatun Cem Guney tarafından tanıtılmıştır
Aşık Veysel (1894–1973)
25 Ekim 1894 ’te Sivas ’ın Şarkışla ilcesi Sivrialan koyunde dunyaya gelmiş, 21 Mart 1973 ’ te yine Sivrialan ’da yaşamını yitirmiştir Cocukken gecirdiği cicek hastalığı yuzunden bir gozunu, daha sonra bir kaza sonucu diğer gozunu kaybetmiştir
Anadolu ’yu kent kent dolaşıp şiirlerini sazıyla seslendirmiş, Koy Enstituleri ’nde saz ve halk turkuleri dersleri vermiştir Şiirlerinde dunyanın geciciliğinden, olumden, ayrılıktan, aşktan ve gurbetten dem vurmuştur
Edebiyat dunyasına Ahmet Kutsi Tecer tarafından tanıtılmıştır Şiirleri, Deyişler, Sazımdan Sesler, Dostlar Beni Hatırlasın isimli kitaplarında toplanmış, olumunden sonra Butun Şiirleri adıyla eserleri tekrar yayınlanmıştır
Aşık Seyrani (1932–2006)
1932 yılında Hasankale'nin Alvar koyunde doğdu Asıl adı Yaşar Yılmaz ’dır Okuma yazmayı okula gitmeden oğrenmiş, sonraki yıllarda ise dışarıdan sınava girerek diploma almıştır
Bayburtlu Aşık Hicrani tarafından Reyhani mahlası verilmiştir
Aşık Reyhani ’nin, şiirlerinin bir bolumunu topladığı Alvarlı Reyhani, Boyle Bağlar, Kervan; bazı duşunce ve şiirlerinden oluşan Şu Tepenin Arkasındaadlı kitapları vardır
Murat Cobanoğlu(19402005)
Asıl soyadı Cobanlar olan Murat Cobanoğlu 1940' ta Kars'ta doğmuştur Kars'ta “Cobanoğlu Halk Ozanları Kahvesini acıp işletmiş, yurt icinde ve dışında duzenlenen bazı şenliklere katılmıştır
Aşıklık geleneğinin bir parcası olan turkulu hikayeler anlatma konusunda da başarılı ornekler veren Cobanoğlu, kendi turkulerinin yanı sıra usta malı turkuleri de genc kuşaklara aktarmaktadır
Şeref Taşlıova(1938…)
1938 yılında Kars iline bağlı Cıldır ilcesinin Gulyuzu koyunde dunyaya gelmiştirŞiirle 10 yaşında tanışmış, aşıklıkla ilgili bilgi ve terbiyesini, Doğu Anadolu ve Azerbaycan sahasında tanınan Cıldırlı Aşık Şenlik ’in oğlu Aşık Kasım ’dan almıştır
1971 yılından itibaren “Sanat Elcisi sıfatıyla Almanya ’dan başlayan yurt dışı seyahatleri, yapmış, bircok ulkede davetli olarak programlara katılmıştır
3 Tasavvuf Edebiyatı
Turklerin İslamiyet ’ i kabul etmeleri, onların sosyal, siyasi yaşamlarına yeni bir duzen getirmiştir Bu etkilenme sanata ve edebiyata da yansımış ve bu daha cok tasavvuf kanalıyla gercekleşmiştir Bu etkilenme sonucunda, 13 ve 14 yuzyılda Anadolu ’ da dergah ve tekkeler yaygınlaşmıştır Burada yetişen dervişler halk şiirini dini tasavvufi oğelerle kaynaştırarak dini kokenli bir edebi gelenek oluşturmuşlardır İşte 13 ve 14 yuzyıllarda bu tekke ve dergah ekseninde gelişen, daha cok Anadolu ’da kendini gosteren bu edebi devreye Dini Tasavvufi Turk Edebiyatı diyoruz Bu edebiyata tekke cevresinde geliştiği icin Tekke Edebiyatı da denilebilir
Tasavvuf Edebiyatının Ozellikleri
Dini tasavvufi Turk şiirinde hem halk hem de Klasik edebiyat nazım şekilleriyle şiirler yazılmıştır Eserlerde ağırlıklı olarak hece olcusu kullanılmakla birlikte aruz olcusu de kullanılmıştır
İlahi aşk, guzel ahlak, insan sevgisi, ilmin ustunluğu, nefsin terbiyesi ve dunyanın geciciliği gibi konular işlenmiştir
Bu edebiyat, an şiirinin de onemli bir kaynağını teşkil eder Tasavvuf edebiyatının kurucusu Anadolu dışında Hoca Ahmet Yesevi, Anadolu ’da Yunus Emre ’dir
Genellikle didaktik bir tarz benimsenmiş, tasavvufi terimlerin cok kullanıldığı şiirlerde dil nispeten ağırlaşmıştır Dini Tasavvufi Turk Edebiyatı nazım turleri şunlardır İlahi, deme, nefes, şathiye, devriye, nutuk
Tasavvuf Edebiyatı Şairleri
Yunus Emre
Eskişehir'in Mihalıccık ilcesine bağlı Sarıkoy'de doğduğu sanılmaktadırBazı araştırmacılar Yunus'un ummi (okumayazma bilmeyen) olduğunu soyleseler de şiirle¬rinden iyi bir medrese eğitimi aldığı anlaşılır
Şiirlerinde genellikle hece olcusunu kullanmıştır Aruz olcusunu kullandığı eserleri de vardırİlahi, nutuk ve nefeslerinin yanında Divan şiiri tarzında yazılmış gazel ve mesnevileri de vardır
Yunus,Yaratılmışı severiz yardandan oturu diyerek insanı hicbir ayrım gozetmeksizin sevmiştir Yunus Emre'nin, Divan'ından başka 1307'de ya¬zıldığı anlaşılan Risaletu'nNushiyye adlı beyitten oluşan bir mesnevisi vardır Eser dini, tasavvufi, ahlaki bir kitaptır Oğutler Kitabıanlamına gelmektedir
Hacı Bayramı Veli (1352–1429)
Hacı Bayram Veli XIV yuzyılda daha cok fikirleriyle ve yetiştirdiği oğrencileriyle un yapmış, mutasavvıf şairlerindendir Somuncu Baba'ya bağlanarak onunla Şam ve Hicaz'ı dolaşmış, Sonra Ankara'ya donmuş, Halveti ve Nakşi tarikatlarının esaslarını birleştirerek Bayramilik tarikatını kurmuştur
Fatih'in hocası Akşemseddin, Eşrefoğlu Rumi ve Şeyhi gibi bilgin ve şairler ondan ders almıştır
Pir Sultan Abdal (?1560)
Şiirlerinden anlaşıldığına gore Sivas'ın Yıldızeli ilcesine bağlı Banaz koyunde doğmuştur Derin bir tasavvuf kulturuyle yetişmiş olan şairin şiirlerinde AleviBektaşi kulturunun izleri vardır
Şiirlerinde vahdeti vucut felsefesini de işlemiş; fakat bu Yunus Emre'de gor¬duğumuz kadar derin değildir Pir Sultan, halk kulturunden yararlanmış, aşk, tabiat ve halk yaşamını konu edinmiştir
Hacı Bektaşı Veli (1210–1270)
Bektaşiliğin kurucusu olan Hacı Bektaş Veli, Horasan'ın Nişabur şehrinde doğmuştur Horasan'da Turk dunyasının ilk mutasavvıfı olan Hoca Ahmet Yesevi'nin oğrencilerinden olmuş, ondan ilham almıştır
Makalat adlı Arapcayla yazılmış tasavvufi bir eserinin varlığı bilinmektedir; fakat elimizde Makalat'ın manzum bir cevirisi vardır
Hacı Bektaş Veli Turk halkına sade bir Turkceyle seslenmiş; tasavvufun Arapca ve Farsca olan terimlerinin yerine, Turkcesini kullanmıştır
İlahiler, Turkce soylendiği icin Bektaşilik, dilde ve şekilde milli cizgileri korumuş ve yaşatmıştır
Kaygusuz Abdal
XIV Yuzyıl sonları ile XV Yuzyıl başlarında II Murat zamanında yaşamıştır Alanya beyinin oğludur Asıl adı Gaybi'dir
Kaygusuz Abdal, uzun yıllar Anadolu ve Rumeli'de dolaşmış, daha sonra Hicaz ve Mısır'a gitmiştir Piri Abdal Musa'ya olan bağlılığını şiirlerinde sıkca ifade etmiş, Yunus ’tan etkilenmiştir Eserlerinde dini ve tasavvufi konuları işlemiş, Bektaşilik ilkelerini nukteli bir dille anlatmıştır
Vucutname, Kitabı Miglate ve Budalaname Tasavvufi ilkeleri acıklayan oğretici hikayelerden oluşmuş mensur eserlerdir Bunların dışında Sarayname, Gulistan, Dilguşa adlı eserleri de vardır
Eşrefoğlu Rumi (? — 1469)
Mutasavvıf bir şairdir Asıl ismi Abdullah ’ tır Kadiriliğin bir kolu olan Eşrefiliğin kurucusudur
Babasından ve devrin onde gelen alimlerinden ders almış, bir sure Hacı Bayram Veli ’nin yanında kalmıştır
İznik'te başlarda munzevi bir yaşam surse de daha sonraları halkla iletişime gecmiş kendi tasavvufi goruşunu yaymıştır Eşrefoğlu'nun en onemli eseri Divan'ıdır MuzekkinnufUs isimli meşhur eseri, dini ve tasavvufi nasihatler iceren bir eserdir