bilgiliadam
Yeni Üye
Osmanlıda Harem
Osmanlıda Harem Kurumu
Osmanlıda Harem Hayatı
Haremde sultanlar ve cariyeler ne yaparlardı
Harem
Osmanlı sarayında, padişahın annesinin nezaretinde, sarayın hanım, cocuk ve hizmetcilerinin kaldığı bolum
Butun Musluman devlet başkanlarının evlerinde bulunan harem, ResUlullah efendimiz ve Hulefai Raşidin devirlerinden sonra Emeviler, Abbasiler, Selcuklular ile diğer İslam devletleri ve nihayet Osmanlı saraylarında daha teferruatlı ve teşkilatlı bir hale geldi Osmanlılarda padişah haremine “Haremi HumayUn adı verilmişti Osmanlı Devletinin gelişmesine paralel olarak, padişahların oturduğu saraylar da buyumuştu Bursa’daki mutevazi Osmanlı sarayına karşılık, Edirne’de daha teşkilatlı saraylar yapılmıştı Fatih’in İstanbul’u fethinden sonra ise bugunku Bayezid’de universitenin bulunduğu sahada bir saray yaptırıldı Daha sonra bu sarayın yerine Sarayburnu’nda bugunku Topkapı Sarayı imar edildi Fetihten sonra harem, Ucuncu Murad’a kadar eski sarayda, Dolmabahce Sarayı yapılıncaya kadar da Topkapı Sarayında idi
Saraylarda padişahın yakınlarının bulunduğu ve gunluk hayatlarını gecirdiği kısım olan harem, gayet itinalı bir şekilde inşa, tezyin ve tefriş edilirdiİki bolumden meydana gelen haremin birinci kısmına bazı gorevliler, şehzadelere ders veren hocalar girip cıkabiliyordu İkinci kısmı sadece kadınlara mahsustu Buraya padişaha haram olan kadınlar giremediği gibi, yabancı hicbir erkek de giremezdi O yuzden Osmanlı haremini kimse girip gorememiş, sonradan, yazıp soylenenler ise hayal mahsulu uydurmalardan ibaret kalmıştır
Topkapı Sarayında Haremi HumayUnun girişkapısı, etrafı dolaplarla cevrili olan dolaplı kubbeye acılır, buradan fıskiyeli avlu veya fıskiyeli şadırvan denen dikdortgen avluya cıkılırdı Avlunun sağında kulekapısı, solunda ise perde kapısı vardı Perde kapısından sonra dar sokağa benzeyen bir gecit başlar İki kısımdan meydana gelen haremin birinci bolumu ve haremağalarına mahsus hamam ile kızlarağası koşku burada idi Daha ileride harem ağalarına mahsus daireler, şehzadeler mektebi, baş muhasip ağa ve baş hazinedar ağa daireleri yer alırdı Haremağaları dairesi bir cok oda ve koğuştan meydana gelirdi
Şehzadeler mektebinde padişahın cocukları, yeğenleri ve amca oğulları eğitim gorurlerdi Burada ders gorenler kucuk yaştakiler olup, yetişkinlere hocaları dairelerine giderek ozel ders verirlerdi
Şehzadeler mektebi gecildikten sonra ileride sağda bulunan kuşhane kapısından girilince, harem ağalarının nobet tuttukları yere gelinirdi Haremle ilgisi olanlar bu kapıdan girip cıkarlardı Buranın sağ tarafında uzun bir koridor olup, buraya altınyol denilirdi Burası Hırkai Saadet dairesine kadar uzardı Ortadaki kapı, Valide Sultan taşlığına acılırdı Solda cariyeler dairesine aid olan ucuncu bir kapı daha vardı Bu alana harem ağalarının nobet yeri denilirdi Burada harem ağaları sıra ile nobet tutarlardı Haremi humayUn ağalarının en buyuğu “kızlar ağası da denilen “darussaade ağası idi (Bkz Darussaade Ağası) Haremin dış ile ilgisini bunlar sağlardı Bu bolumden sonra haremin ikinci bolumu başlardı Haremi humayUnun bu ic kesiminde sırasıyla, ceşmeli sofa denilen yer, hunkar sofası, hunkar hamamı, valide sultan dairesi, asmabahce ve daha birkac tane padişah odası yer alırdı Haremi humayUnda ayrıca birkac tane de mescid vardı
Haremi humayUnda padişah, padişah zevceleri, cocukları, hanedan uyelerinden bazı akrabaları yanında yuzlerce gorevli yaşamaktaydı
Osmanlı hareminin en yuksek makamı valide sultanlıktı Dolayısıyla haremin fahri başı padişahın annesiydi Haremde hunkar sofasından sonra en geniş daire de valide sultanınkiydi Valide sultanın geniş bir cariye (hizmetci) kadrosu vardı Haremi, hazinedar usta vasıtasıyla idare ederdi Butun kadınlar, sultanlar, ustalar ve cariyeler kendisinden cekinirler ve sayarlardı Haremdeki butun işler onun emriyle yapılırdı
Haremde valide sultandan sonra soz sahibi kadın efendiydi Osmanlı padişahlarının hanımlarına kadın, kadın efendi denilirdi Padişahın ilk hanımına başkadın denirdi Başkadın diğerlerine gore ustundu Dairesinde hizmet eden cariyeler ve kalfaları diğerlerinden fazla olurdu Padişahın hanımlarına 16 yuzyıldan itibaren haseki de denilmeye başlanmıştır
Başlangıcından itibaren padişahların evlilikleri husUsiyet arz eder İlk Osmanlı padişahları, 16 asır başlarına kadar, etrafındaki Anadolu beylerinin, Bizans İmparatorunun, Sırp ve Bulgar krallarının kızlariyle evlendiler Bunlarla evlenmeleri hissi olmayıp, akrabalık yoluyla kuvvetlenmek veya miras yoluyla toprak elde etmek gibi siyasi maksatlıydı Nitekim Germiyanoğullarından Yıldırım Bayezid Hana gelin gelen Devlet Hatun’la bu beylik topraklarından bir kısmı da ceyiz olarak verilmişti Yıldırım’ın ve İkinci Murad’ın Sırp prensesi olan zevceleri meşhurdur Bunların Sırbistan’daki Osmanlı siyasetinin desteklenmesi husUsunda buyuk rolleri olmuştur Hatta, Fatih Sultan Mehmed Han, validem diye hitab ettiği Sırplı uvey annesinden Balkanlardaki siyasi meselelerde cok faydalanmıştır
Bununla beraber 16 yuzyıl ortalarına kadar padişahların bu hanımları yanında cariyelerden de zevceleri vardı Ancak KanUni’den itibaren etrafta padişahların evleneceği hukumdar ve krallık aileleri kalmadığı veya luzum gorulmediğinden, bazı istisnaları dışında artık daimi olarak cariyelerle evlenme usUlu devam etti İslam hukUkuna gore hur kadınlarla olan evlilikteki tahdid, cariyelerle evlilikte konulmamıştır Buna rağmen padişahların cariyelerle evliliği de hep belli sayıdadır Soylendiği gibi padişahların yuzlerce cariye ile evlilik yaptığı doğru değildir Hatta 16 yuzyıl sonuna kadar omurleri seferlerde gecen padişahların, normal hayatlarını yaşayabildikleri bile soylenemez
Bunlardan başka padişahlar, tanınmış ve asil bir ailenin kızıyla evlenme imkanları olduğu halde, bazı mahzurlarından dolayı bu evliliği tercih etmemişlerdir Padişahın annesi veya zevcesi tarafından İstanbul’da veya taşrada akrabasının bulunması mahzurluydu Zamanla ana tarafından akrabalar saraya dolacak, şahsi ve siyasi birtakım isteklerde bulunacaklar, arzUları yerine getirilmeyenler, padişah ile akrabalığına guvenerek birtakım entrikalara teşebbus edecekler, neticede, o devir Avrupa devletlerinde olduğu gibi, kanlı hadiseler yuzunden devlet guvenliği sarsılabilecekti
Padişahların haremdeki diğer aile ferdleri şunlardır:
Sultanlar: Osmanlıların ilk devirlerinde, padişah kızlarına Selcuklularda olduğu gibi, “hatun deniliyordu Fatih devrinden sonra sultan denildi Osmanlı padişahları kızlarına daha cok Ayşe, Hadice, Fatma, Esma, Emine gibi isimler veriyorlardı Erkek evlada sultan tabiri isimden once soylendiği halde, kızlarda, isimden sonra soyleniyordu Ayşe Sultan, Fatma Sultan gibi Sultan tabiri yalnız olarak soylendiğinde de kız evlad anlaşılmaktaydı
Sultanlar doğar doğmaz kendisine bir daire ayrılır, emrine dadı, sutnine, kalfa ve cariyeler verilirdi Cocuğun eğitimiyle kendi anneleri, dadı ve kalfaları uğraşırdı Sultanlar okuma cağına gelince, derse merasimle başlarlardı Ekseriyetle merasimlere padişah da katılır ve “Besmeleyi bizzat kendisi cektirirdi Bundan sonra husUsi hocalar tarafından okutulurlardı Sultanların Kur’anı kerimi doğru okumaları husUsunda titizlikle durulurdu Sultanlara Kur’anı kerimden sonra luzumlu din ve dunya bilgileri de oğretilirdi
Şehzadeler: Osmanlı hanedanının erkek cocuklarına şehzade denirdi 56 yaşına geldiklerinde kendilerine hoca tayin edilerek torenle derse başlarlardı İlk dersi şeyhulislam verirdi Sonra husUsi hocalar okuturdu
Osmanlıda Harem Kurumu
Osmanlıda Harem Hayatı
Haremde sultanlar ve cariyeler ne yaparlardı
Harem
Osmanlı sarayında, padişahın annesinin nezaretinde, sarayın hanım, cocuk ve hizmetcilerinin kaldığı bolum
Butun Musluman devlet başkanlarının evlerinde bulunan harem, ResUlullah efendimiz ve Hulefai Raşidin devirlerinden sonra Emeviler, Abbasiler, Selcuklular ile diğer İslam devletleri ve nihayet Osmanlı saraylarında daha teferruatlı ve teşkilatlı bir hale geldi Osmanlılarda padişah haremine “Haremi HumayUn adı verilmişti Osmanlı Devletinin gelişmesine paralel olarak, padişahların oturduğu saraylar da buyumuştu Bursa’daki mutevazi Osmanlı sarayına karşılık, Edirne’de daha teşkilatlı saraylar yapılmıştı Fatih’in İstanbul’u fethinden sonra ise bugunku Bayezid’de universitenin bulunduğu sahada bir saray yaptırıldı Daha sonra bu sarayın yerine Sarayburnu’nda bugunku Topkapı Sarayı imar edildi Fetihten sonra harem, Ucuncu Murad’a kadar eski sarayda, Dolmabahce Sarayı yapılıncaya kadar da Topkapı Sarayında idi
Saraylarda padişahın yakınlarının bulunduğu ve gunluk hayatlarını gecirdiği kısım olan harem, gayet itinalı bir şekilde inşa, tezyin ve tefriş edilirdiİki bolumden meydana gelen haremin birinci kısmına bazı gorevliler, şehzadelere ders veren hocalar girip cıkabiliyordu İkinci kısmı sadece kadınlara mahsustu Buraya padişaha haram olan kadınlar giremediği gibi, yabancı hicbir erkek de giremezdi O yuzden Osmanlı haremini kimse girip gorememiş, sonradan, yazıp soylenenler ise hayal mahsulu uydurmalardan ibaret kalmıştır
Topkapı Sarayında Haremi HumayUnun girişkapısı, etrafı dolaplarla cevrili olan dolaplı kubbeye acılır, buradan fıskiyeli avlu veya fıskiyeli şadırvan denen dikdortgen avluya cıkılırdı Avlunun sağında kulekapısı, solunda ise perde kapısı vardı Perde kapısından sonra dar sokağa benzeyen bir gecit başlar İki kısımdan meydana gelen haremin birinci bolumu ve haremağalarına mahsus hamam ile kızlarağası koşku burada idi Daha ileride harem ağalarına mahsus daireler, şehzadeler mektebi, baş muhasip ağa ve baş hazinedar ağa daireleri yer alırdı Haremağaları dairesi bir cok oda ve koğuştan meydana gelirdi
Şehzadeler mektebinde padişahın cocukları, yeğenleri ve amca oğulları eğitim gorurlerdi Burada ders gorenler kucuk yaştakiler olup, yetişkinlere hocaları dairelerine giderek ozel ders verirlerdi
Şehzadeler mektebi gecildikten sonra ileride sağda bulunan kuşhane kapısından girilince, harem ağalarının nobet tuttukları yere gelinirdi Haremle ilgisi olanlar bu kapıdan girip cıkarlardı Buranın sağ tarafında uzun bir koridor olup, buraya altınyol denilirdi Burası Hırkai Saadet dairesine kadar uzardı Ortadaki kapı, Valide Sultan taşlığına acılırdı Solda cariyeler dairesine aid olan ucuncu bir kapı daha vardı Bu alana harem ağalarının nobet yeri denilirdi Burada harem ağaları sıra ile nobet tutarlardı Haremi humayUn ağalarının en buyuğu “kızlar ağası da denilen “darussaade ağası idi (Bkz Darussaade Ağası) Haremin dış ile ilgisini bunlar sağlardı Bu bolumden sonra haremin ikinci bolumu başlardı Haremi humayUnun bu ic kesiminde sırasıyla, ceşmeli sofa denilen yer, hunkar sofası, hunkar hamamı, valide sultan dairesi, asmabahce ve daha birkac tane padişah odası yer alırdı Haremi humayUnda ayrıca birkac tane de mescid vardı
Haremi humayUnda padişah, padişah zevceleri, cocukları, hanedan uyelerinden bazı akrabaları yanında yuzlerce gorevli yaşamaktaydı
Osmanlı hareminin en yuksek makamı valide sultanlıktı Dolayısıyla haremin fahri başı padişahın annesiydi Haremde hunkar sofasından sonra en geniş daire de valide sultanınkiydi Valide sultanın geniş bir cariye (hizmetci) kadrosu vardı Haremi, hazinedar usta vasıtasıyla idare ederdi Butun kadınlar, sultanlar, ustalar ve cariyeler kendisinden cekinirler ve sayarlardı Haremdeki butun işler onun emriyle yapılırdı
Haremde valide sultandan sonra soz sahibi kadın efendiydi Osmanlı padişahlarının hanımlarına kadın, kadın efendi denilirdi Padişahın ilk hanımına başkadın denirdi Başkadın diğerlerine gore ustundu Dairesinde hizmet eden cariyeler ve kalfaları diğerlerinden fazla olurdu Padişahın hanımlarına 16 yuzyıldan itibaren haseki de denilmeye başlanmıştır
Başlangıcından itibaren padişahların evlilikleri husUsiyet arz eder İlk Osmanlı padişahları, 16 asır başlarına kadar, etrafındaki Anadolu beylerinin, Bizans İmparatorunun, Sırp ve Bulgar krallarının kızlariyle evlendiler Bunlarla evlenmeleri hissi olmayıp, akrabalık yoluyla kuvvetlenmek veya miras yoluyla toprak elde etmek gibi siyasi maksatlıydı Nitekim Germiyanoğullarından Yıldırım Bayezid Hana gelin gelen Devlet Hatun’la bu beylik topraklarından bir kısmı da ceyiz olarak verilmişti Yıldırım’ın ve İkinci Murad’ın Sırp prensesi olan zevceleri meşhurdur Bunların Sırbistan’daki Osmanlı siyasetinin desteklenmesi husUsunda buyuk rolleri olmuştur Hatta, Fatih Sultan Mehmed Han, validem diye hitab ettiği Sırplı uvey annesinden Balkanlardaki siyasi meselelerde cok faydalanmıştır
Bununla beraber 16 yuzyıl ortalarına kadar padişahların bu hanımları yanında cariyelerden de zevceleri vardı Ancak KanUni’den itibaren etrafta padişahların evleneceği hukumdar ve krallık aileleri kalmadığı veya luzum gorulmediğinden, bazı istisnaları dışında artık daimi olarak cariyelerle evlenme usUlu devam etti İslam hukUkuna gore hur kadınlarla olan evlilikteki tahdid, cariyelerle evlilikte konulmamıştır Buna rağmen padişahların cariyelerle evliliği de hep belli sayıdadır Soylendiği gibi padişahların yuzlerce cariye ile evlilik yaptığı doğru değildir Hatta 16 yuzyıl sonuna kadar omurleri seferlerde gecen padişahların, normal hayatlarını yaşayabildikleri bile soylenemez
Bunlardan başka padişahlar, tanınmış ve asil bir ailenin kızıyla evlenme imkanları olduğu halde, bazı mahzurlarından dolayı bu evliliği tercih etmemişlerdir Padişahın annesi veya zevcesi tarafından İstanbul’da veya taşrada akrabasının bulunması mahzurluydu Zamanla ana tarafından akrabalar saraya dolacak, şahsi ve siyasi birtakım isteklerde bulunacaklar, arzUları yerine getirilmeyenler, padişah ile akrabalığına guvenerek birtakım entrikalara teşebbus edecekler, neticede, o devir Avrupa devletlerinde olduğu gibi, kanlı hadiseler yuzunden devlet guvenliği sarsılabilecekti
Padişahların haremdeki diğer aile ferdleri şunlardır:
Sultanlar: Osmanlıların ilk devirlerinde, padişah kızlarına Selcuklularda olduğu gibi, “hatun deniliyordu Fatih devrinden sonra sultan denildi Osmanlı padişahları kızlarına daha cok Ayşe, Hadice, Fatma, Esma, Emine gibi isimler veriyorlardı Erkek evlada sultan tabiri isimden once soylendiği halde, kızlarda, isimden sonra soyleniyordu Ayşe Sultan, Fatma Sultan gibi Sultan tabiri yalnız olarak soylendiğinde de kız evlad anlaşılmaktaydı
Sultanlar doğar doğmaz kendisine bir daire ayrılır, emrine dadı, sutnine, kalfa ve cariyeler verilirdi Cocuğun eğitimiyle kendi anneleri, dadı ve kalfaları uğraşırdı Sultanlar okuma cağına gelince, derse merasimle başlarlardı Ekseriyetle merasimlere padişah da katılır ve “Besmeleyi bizzat kendisi cektirirdi Bundan sonra husUsi hocalar tarafından okutulurlardı Sultanların Kur’anı kerimi doğru okumaları husUsunda titizlikle durulurdu Sultanlara Kur’anı kerimden sonra luzumlu din ve dunya bilgileri de oğretilirdi
Şehzadeler: Osmanlı hanedanının erkek cocuklarına şehzade denirdi 56 yaşına geldiklerinde kendilerine hoca tayin edilerek torenle derse başlarlardı İlk dersi şeyhulislam verirdi Sonra husUsi hocalar okuturdu