Son Konu

Hasan Sezau238;

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
HASAN SEZAÎ

İslam alimlerinden ve evliyanın buyuklerinden İsmiHasan bin Ali, mahlası Sezai'dir Tasavvufta Gulşeni yoluna mensUb idi 1669 (H1080) yılında Gordes'de doğdu Şehrin bugunku adı Korent olup, Yunanistan sınırları icinde kalmıştır 1738 (H1151) senesinde Edirne'de vefat ettiKendi ismi ile anılan dergahının bahcesinde defnedildi

Hasan Sezai, on sekiz yaşına kadar doğum yeri olan Gordes'te kaldı 1687 senesinde Venedikliler o beldeyi istila edince, gemi ile Gordes'ten İstanbul'a geldi Yolculuk esnasında, Halvetiyye yolunun buyuklerinden biri ile tanışıp sohbetinde bulundu Hasan Sezai, genc ve yakışıklı olmakla, zahiri guzelliğe sahib olduğu gibi, edeb ve ahlakının fevkalade olması ve cok iyi terbiye edilmesiyle batıni guzelliğe, kalb ve rUh temizliğine sahib idi Anlayış ve istidadının pekcok olması, ilerde yuksek ilmi mertebelere yukseleceğini gosteriyordu

İstanbul'dan Edirne'ye gecen HasanSezai bir taraftan oradaki alimlerden zahiri ilimleri tahsil ederken, diğer yandan kendisini tasavvuf yolunda yetiştirip, manevi terbiye verecek bir rehber aradı Gemi yolculuğu esnasında tanıştığı zatın tesiri ve gorduğu bir ruyadaki işaret uzerine, Aşık MUsa Dergahında bulunan Şeyh Muhammed Sırri Efendiye talebe olup bir muddet hizmetinde bulundu Muhammed Sırri'nin vefatından sonra onun vekili olup, yerine gecen Muhammed La'li Fenai Efendiye bağlandı Muhammed La'li Efendi aslenKastamonulu olup, Edirne'de Şeyh Şuca' Zaviyesinde talebe yetiştirmekle meşgUl idi Hasan Sezai'ye dergahın vakıflarının icarlarını toplamak vazifesi verildi Bunun icin Sezai'ye; Cabi Dede Efendi de denilmiştir Hasan Sezai ondan mezun olup, Gulşeni Veli DedeDergahının şeyhi oldu Buradaki vazifesi altı ayı dolunca, hocası Muhammed La'li'nin halifesi olan Muhammed Hamdi Efendi vefat etti Bunun uzerine Sezai onun yerine gecti

Hasan Sezai Efendi bir gun talebeleriyle sohbet ederken kalp gozuyle hocası La'li Efendinin vefat ettiğini anlayıp, şiddetli uzuntuye kapıldı ve kendinden gecerek yere duştu Bu esnada bir dişi kırıldı ve bu dişi bir tahtaya saplandı Gunumuzde de bu dişi, mihrabın sağ tarafında bulunmakta ve ziyaret edenler tarafından gorulmektedir

Hasan Sezai Efendi bir araİstanbul'a gelmişti Daha once Edirne'de iken ismi her tarafta duyulmuş olduğundan, İstanbul'a gelince, bircok kimse onu gormek arzusu ile bulunduğu yere akın etti Fakat o, tevazusunun cokluğundan, gayet sakin idi Boyle gelip sohbette bulunanlardan bazılarının kalbine, HasanSezai'yi tahmin ettikleri gibi bulamama duşuncesi geldi O gece bu kimselerin herbiri, ruyalarında, ResUlullah efendimizi ziyaret icin Medinei munevvereye gittiklerini, fakat kapıda HasanSezai'nin bulunduğunu ve huzUrı seadete girebilmek icin onun yardımı gerektiğini gorduler Ertesi gun ruyalarını birbirine anlattıklarında, hepsinin aynı ruyayı gordukleri anlaşıldı BoyleceHasan Sezai hazretlerinin, ResUlullah efendimizin varisi olan buyuk alimlerden olduğunu yakinen anladılar

Hasan Sezai hazretleri daha sonra Mısır'a gitti Kahire'de, Gulşeni Dergahında vazife yapan İbrahim Celebi tarafından, Gulşeni tarikatinde ikinci pir olarak kabUl edildi

Hasan Sezai Efendi, gayet kibar, asil ve heybet sahibi, iyi ahlaklı, cok zeki ve yakışıklı bir zat idi Edirne'deki dergahında 53 sene talebe yetiştirdi Talebelerinin sayısının beş yuz bini bulduğu ve bunların yiyip icmelerinin bizzat kendisi tarafından karşılandığı bilinmektedir İlme cok hizmet ettiDergahın yanında bir sebzeci dukkanı vardı Bir gun talebeleri ile sohbet ederken o dukkana bakarak şu şiiri soyledi:

Derd ile daim yanmakta bu dil
Aşkın narına olmuşlar fitil
Pervanesıfat olmaya vasıl
Şem'i cemale sUzana geldik

Cismimiz bunda, canımız onda,
Gevherimizin aslı ol kanda
Sezai, şimdi biz bu dukkanda,
Biraz eylenip seyrane geldik

Talebeleri once bu sozlerin hikmetini anlayamamışlardı Ancak cok gecmeden dukkanın yeri satın alınarak dergaha ilave olundu ve Sezai Efendi vefat edince o yere defnolundu Yerine oğlu Muhammed Sadık Efendi gecti Bundan sonra gelen torunları da, asırlar boyunca ilme hizmet etmişler, Edirne'de ilim ve feyz kaynağı olmuşlardır

Hasan Sezai Efendinin menkıbe ve kerametleri pekcoktur

Rivayet edilir ki: Zamanın Edirne valisi, adamlarından ikisine birer kese altın vererek; Gidiniz Bunların birini Guzelcebaba'daki dergahın şeyhi Enis Dede'ye, diğerini de Bostanpazarı'ndaki Hasan Sezai'ye verinizdedi Vazifeliler Enis Dede'ye gelip parayı vermek istediklerinde, Enis Dede; Evladım, vali paşaya selamlarımı soyleyiniz Biz bir şeyimiz kalmadığı zaman sahib olduklarımıza bakarız ve Rabbimize şukrederek ne kadar cok nimete kavuştuğumuzu anlarız Siz lutfen bunu muhtac birine veriniz O zaman ben de memnun olurumdedi Bunun uzerine oradan ayrılan vazifeliler Hasan Sezai'nin dergahına doğru yola cıktılar

Bu sırada Sezai Efendi dergahının esnafa olan borcları birikmiş olduğundan, bazı esnaf, alacaklarını istemek uzere dergaha gelmişlerdi HasanSezai alacaklıları iltifat ile karşılıyarak; Buyurunuz Lutfen oturunuz Paranız gelmek uzeredirdedi Hasan Sezai'nin yanında para olmadığını bilen talebeleri bu alacaklıların sıkıştırmasından, bu sebeple hocalarının zor durumda kalacağından dolayı uzgun idiler Az sonra valinin adamları geldiler Hasan Sezai onları gorunce; Nerede kaldınız evlatlarım Bizleri beklettiniz Şu altınları verin de alacaklıların hesaplarını kapatalım Kendilerini bekletmeyelimdedi Oradakiler Sezai hazretlerinin bu kerameti karşısında şaşa kaldılar Hepsi onun talebesi oldular

Hasan Sezai hazretlerinin hayatında cok kerametleri gorulduğu gibi vefatından sonra da boyle fevkalade halleri, kerametleri cok gorulmuştur Vefatından yuz sene kadar sonra, Kabrini su basmıştı Dergahın bulunduğu yerdeki caminin hatibi ruyada birkac defa ikaz olundu Bunun uzerine, hurmetle ve hukumetin de malUmatı olarak, tasavvuf ehli zatların da huzUrunda, besmele ile kabir acıldı Bu arada Hasan Sezai'nin cesedi de gorundu Vefatından sonra aradan yuz kusUr sene gecmiş olmasına rağmen, vucUdu eskisi gibi duruyordu Kabirden alınıp yan tarafta bir odaya kondu Oraya konulduğu anda etrafı cok guzel bir koku kapladı Kabir tamir edilip ve su basması onlendikten sonra tekrar aynı kabre defnolundu Bu hali goren ve duyanların muhabbet ve bağlılıkları daha da arttı

SefinetulEvliya kitabının muellifi Huseyin Vassaf Halveti şoyle anlatır: 1906 senesinde Sezai hazretlerinin turbesini ziyaret icin Edirne'ye gitmiştim Ziyaret esnasında duyduğum, hissettiğim manevi haz pek yuksekti Başucundaki taşın uzerine kutubluk alameti olmak uzere siyah bir sarık sarılmıştı Bu ziyaretim manevi bir hava icerisinde gecti

Edirne'ye daha sonraları birkac defa gittim Son ziyaretim 1922 senesinde oldu Sezai Efendinin guzel kokulu turbesini ziyaretle şereflendim O sıralarda turbeye bakmakla vazifeli olanlar her nasılsa dunyaya duşkun kimseler olduğundan, onların alakasızlığı ve lakayd halleri sebebiyle turbe bakımsız haldeydi İceriyi orumcek ve tozlar kaplamıştı Cildleri bozulmuş, sahifeleri eskimiş Kur'anı kerimler de ortalıkta duruyordu Bu duruma cok uzuldum Hatta bir kimse iceriye kadar girmiş, sandukanın uzerinde ortulu bulunan değerli kumaşın yarısını keserek, goturup satmıştı Bunu oğrenince uzuntum daha da arttı Cok mahzUn oldum Boyle yuksek bir zatın turbesinin bu derece bakımsızlık icinde bulunması ne kadar acıydı Mahalli vakıfların bozulması ve dergaha bakanların gecim derdine duşmeleri, turbeye hizmeti aksatmıştı Hemen turbeyi temizlemek icin teşebbuse gectim Allahu tealanın izni ve yardımı ile turbeyi layık olduğu hale getirdik

Hasan Sezai Efendi uzak bir yere gittiğinde oğullarına ve talebelerine yahut uzakta bulunan sevdiklerine mektuplar gonderir, onların dinin emir ve nehiylerini yerine getirmekte gayret ve şevklerini artırırdı

Oğluna yazdığı bir mektuptan bazı kısımlar:

Gozumun nUru evladım Her halinle seni cenabı Hakk'a emanet ettim Kalb gozun acık olsun MahlUklara guzel ahlak ile muamele edesin Butun amellerin en guzeli, guzel huylu olmaktır Dili tatlı olanın dostu cok olur, buyrulmuştur Daima insanların aybını gizle Kimsenin aybını yuzune vurma Gadab ve kızgınlığını yenmeye calış İhtiyarlara karşı hurmet et Bir fakir gorduğun zaman, gucun yettiği kadar elinde bulunandan yardımda bulun Bunlara riayet edersen omrun uzun olur, Hak teala her yerde seni aziz eder

Daima affedici ol Vasiyetlerimi tutarsan dunyada rahat ve muhterem, ahirette de mukerrem olur ve rızamı kazanırsın Daima itikadı duzgun, salih kimselerle birlikte bulun Dunya fanidir Ne sana kalır ne de başkasına Baki kalacak şey, Allahu teala icin olan muhabbettir
 
Üst Alt