osmanlıda Kayıtlar,osmanlı arşivi,Hazînei Evrak ne aramak
Hazînei Doküman (Osmanlı Arşivi, Arşiv)
Osmanlı devlet arşivi Önceleri sarayda iki evrâk mahzeni vardı Bunlardan biri PaşakapısıâÂ?Â?nda, diğeri de eski Dîvânhâne yeri yakınındaydı Tüm kânunlar, nizamlar ve mühim emirler âit oldukları kalem defterlerine tescil olunurlar ve bu defterler dolduktan sonradan saraydaki evrâk mahzenine gönderilirdi Yeni kayıtlar ise PaşakapısıâÂ?Â?ndaki (BâbıâlîâÂ?Â?deki) mahzende saklanırdı 1846 yılından daha sonra sadrâzamlık (Paşakapısı) arşivi, Hazînei evrâk adıyla anılmaya başladı
Başta pâdişâh edinmek üzere, Enderünı Hümâyünda bütün bir disiplin ve âhenkli bir edep sistemiyle yetiştirilen üstteki aşama Osmanlı devlet adamları, bütün bir tertip ve düzenle yazdıkları evrâkları usülüne uygun bir şekilde saklamaya îtinâ gösterirlerdi
Bugünün Bakanlar Kurulu çağrıda bulunmak olan Dîvânı Hümâyünda alınan kararların yazıldığı mühimme defterleri, sıcacık yazılan hüküm ve fermânların yazıldığı mektüm mühimme defterleri, ordu mühimmesi ve rikâb mühimmesi, ahkâm defterleri, kayüdi ahkâmı mîrî defterleri, tahvîl ve rüüs defterleri, düveli ecnebiye defterleri, icmâl ve mufassal tahrîr defterleri ile rüznâmçe gibi defterlerde, her türlü kaydı tutup, devletin ve halkın yargı ve hukükunun zâyi olmaması için de bu defter ve evrâkları sıkı bir muhâfaza ve disiplinli bir faydalanma nizâmı ile evraklar ve mahzenlerde sakladılar Devlet arşivi durumunda olan bu mahzenler, pâdişâhın vezîri âzamda yer alan mührüyle mühürlenen üç devlet hazînesinden biriydi Hükümetin her toplantısından sonradan bu mühürle mühürlenirdi Zîrâ milletin bütün huküku bu kayıtlara bağlıydı Devleti ayakta tutan dirlik (tımar) sisteminin dolayısıyla ordunun, verginin, sanâyî, ticâret ve tarımın esasları mahzenlerdeki defterlerdeydi
Dîvânı Hümâyünda ve BâbıâlîâÂ?Â?deki doküman ve vesîkaların birçok parça kâğıtlar, bir kısmı da cildli defterler hâlindeydi Bu defter ve evraklar, senelerine tarafından tasnifleri yapılarak mahzenlerde saklanırdı Mühim olanları, kese ve torbalara konulurdu Her dâirede işleme tâbi tutulan bir jurnal evrâk tomar yapılır, her ayın tomarı bir torbaya ve her yılın torbaları da bir sandık veya sandıklara konularak muhâfaza edilirdi Mâliye Hazînedârbaşısı göre hazırlanan doküman keseleri, lüzümunda sadrâzamın buyruldusu ile îcâb eden yerlere verilirdi Yeni kayıtlar, PaşakapısıâÂ?Â?ndaki (sonraları Bâbıâlî) mahzende saklanır, görmek îcâb ettiği zaman veya tashih lüzümunda izinle saray mahzenindeki eski kayıtlara bakılırdı Kalemlere gelen evraklar, işi bitsin bitmesin, akşam mahzene kaldırılır, sabah yeniden getirilirdi
Pâdişâhların hattı hümâyünları görüldükten sonra reîsülküttâba teslim edilir, o da her ay bunları birer torbaya koyup mühürledikten sonra husüsî bir sandıkta muhâfaza ederdi Bu süretle pâdişâhların sadrâzamlara gönderdiği her türlü hattı hümâyünlar, ayrı ayrı torbalarda saklanırdı Pâdişâh okumak arzu ettiği zaman emânet olarak kendisine gönderilir, daha sonra geri alınarak bitmiş yerine konurdu
Evrâkların muhâfazasından Dîvânı Hümâyün üyesi olan Nişancı sorumluluk sahibi idi Reîsülküttâb ve defter emîni onun emrinde idi (Bkz Nişancı) Ama 16 yüzyıl ortalarından daha sonra reîsülküttâb ile defter emîni nişancının önüne geçtiler Defter ve kayıtlarda yapılan her türlü ayarlama, nişancının kalemi ve mârifetiyle yapılırdı Nişancının bu vazîfesi ile ilgili pâdişâhtan başkasının sözlü emri geçersizdi Hattâ sadrâzam bile pâdişâh tuğrası ve muvaşşah ferman ile evrâk isteyebilir ve bana kalırsa nişancı göre verilip alınırdı Diğer nâzırlar nişancının makâmında teslim alırlardı Tapu tahrir defterinde yapılacak bir tescil tashihi için nişancıya yazılacak fermâna bana kalırsa sadrâzam pâdişâhın tuğrasını çeker, nişancı da kendisine gelen fermanın köşesine; âÂ?Â?Defteri geleâÂ? diye yazarak defter emînine gönderirdi Hoş bir şekilde tasnif edilen milyonlarca vesika ve defter arasından istenilen defteri hızlı bir şekilde bulup çıkaran defter emîni de, defterhâne kesedârı vâsıtasıyla defteri nişancıya yollar Nişancı, defter üstünde zorunlu tashihi yaptıktan sonra oraya fermânı da ekler, defterhâneye gönderirdi Tâlî derecedeki defterlerin başka yerlere gönderilmesi îcâb ettiği durumlarda, sadrâzamın defter emînine yazdığı buyruldu ile defterhâneden çıkarılarak istenilen yere gönderilir ve defter emîni kadar tâkib edilirdi Defter iâde edilince ne kadarı açık havada kaldığı deftere kaydedilirdi Son devirlerde nişancının derecesi düşmesine rağmen kayıtlarda yapılacak tashihler, yine onun kalemiyle yapılırdı Ama tımar ve zeâmet işlerine, dîvânı hümâyün reîsi olan reîsülküttâblar bakardı
Sefer durumunda gerekli defterler de birlikte götürülür, nişancı ve defter emîni merkezde birer temsilci bırakarak sefere iştirak ederlerdi Defter emîni defterleri muhâfaza eder, nişancı da zorunlu tescil ve tashihleri yapardı Devletin her türlü hukükî bilgilerine sâhib olan nişancı hâricinde, hiç kimse pâdişâh dâhi olsa eski evrâka tashih için dahi hiçbir şekilde bir çizik çizemez ya da silemezdi Nişancı da sadrâzamdan pâdişâh tuğrası çekilmiş fermân almadan kendisi hiçbir işâret koyamazdı Değişikliğe fermânı da eklerdi Vesîkaların çalınmasında veya tahrif edilmesinde rolü olanlar cezâlandırılırdı
Osmanlı Devletinde millî arşivcilik konusunda ileri derecede teşebbüs, devrin mâliye nâzırı olan Safveti Paşanın 1845âÂ?Â?te EnderünâÂ?Â?daki târihî vesîka ve defterleri bir tertibe koyması ile başlamıştır Günümüz anlayışına uygun arşivcilik 1846âÂ?Â?da Hazînei Evrâk dâiresinin kurulmasıyla başlar ve bu da bugünkü Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün çekirdeğini teşkil eder Hazînei Evrâk nezâretinin başına getirilen Hasan Muhsin Efendinin kıymetli çalışmalarıyla arşive dâhil vesîkaların tertibi ve arşivin egzersiz tarzını bildiren 1849 Hazînei Evrâk nizamnâmesi ile Türk arşivciliği kayıtlı bir düzene girmiştir *