bilgiliadam
Yeni Üye
HERKES ASLINA CEKER
Bir gece sevgili aynacık yine gelmiş padişah kızının başucuna Masalını anlatmaya başlamadan once demiş ki:
Sevgili padişah kızı; buyuk kalpler, buyuk binalar gibidir; daima kendilerini gosterir
Pencereden baktığında goremediğin dağın ardında, kucucuk bir devlet varmış Kucuk bir devletmiş ama, insanları pek şirinmiş Irmakları, dereleri, ağacları, cicekleri her şeyi kucucukmuş bu devletin, hem de pek guzelmiş
İşte bu devletin bir de padişahı varmış Sarayında oturur, hic usanmadan duşunur dururmuş Artık dayanamayacak hale gelmiş Vezirlerini cağırmış yanına:
Zaman kaybetmeden haber salın memleketin dort bir koşesine Her kim bana Hızır’ı gosterirse, dilesin benden ne dilerse Her bir isteği emirdir benim icin Artık gucum kalmamıştır Bu merak birgun oldurecek beni
Vezirler bir telaşla emri yerine getirmeye calışmışlar Memleketin sağınasoluna, altınaustune; kuzeyineguneyine, doğusunabatısına adamlar gonderilmiş Padişahın bu sozleri insanlara duyurulmuş:
Duydukduymadık demeyin! Padişahımız Hızır’ı gormeyi arzu etmektedir Her kim padişahımıza onu gosterebilirse kıymetli hediyelerle odullendirilecektir Duydukduymadık demeyiiin!
Padişah bir haber gelir umidiyle uyku nedir unutmuş Sabahlara kadar pencerelerde gelenigideni gozetler olmuş Neredeyse gokte ucan kuşun kendisine geldiğini zannederek yakalatacakmış Vezirler korkmaya başlamışlar;
Aman padişahımızı bu dertten bir an once kurtaran biri cıkmalı, yoksa aklını kacıracak
Aradan bilmem kac ay gectikten sonra, ciceklerin meyveye durduğu bir bahar sabahı bir adam gelmiş saraya Kendinden emin bir hali, dimdik yuruyuşu varmış Kapıcıya demiş ki:
Tez padişahımıza haber salın, kendisiyle goruşmek isterim Ona guzel haberler getirdim
Kapıcı once umursamamış bu hali perişan adamın sozlerini:
Padişahımız senin gibi birisiyle zaman kaybetmek istemeyecektir Ne diyeceksen bana de, ben haberi padişahımıza veririm
Adam;
Ben bilmez miyim padişahımızın cok meşgul olduğunu, demiş Fakat haberi Hızır’dan getirdim Cok onemli
Kapıcı “Hızır ismini duyar duymaz telaşlanmış “Sen buradan ayrılma Hemen geliyorum diyerek vezirlerin yanına koşmuş Vezirler bu adamın gelişine pek sevinmişler:
İnşallah, demişler İnşallah bu adam padişahımızı bu dertten kurtarır Artık dayanacak gucumuz kalmadı
Hic zaman kaybetmeden adamı cağırtmışlar Padişaha da haber vermişler:
Sevgili padişahımız, Hızır’dan haber getiren bir adam sizinle goruşmek istiyor Huzura cağıralım ister misiniz?
Padişah oyle heyecanlanmış, oyle sevinmiş ki; “hemen gelsin, demiş Adam gururla o ihtişamlı kapıdan iceri girmiş Sanki padişah kendisi, sanki her şey onun emrinde Başlamış konuşmaya:
Efendimiz, duydum ki Hızır’ı gormek istiyormuşsunuz Ben bu isteğinizi yerine getirebilirm Ama onu, size ancak dort yıl sonra gosterebilirim Yalnız bir şartım var Bu dort yıl icinde her isteğimi yerine getireceksiniz Bir dediğim iki edilmeyecek
Padişah dinlemiş dinlemiş, sonra da;
Tamam, demiş Bir dediğin iki edilmeyecek Dort yıl boyunca dilediğin şeye sahip olacaksın Hickimse sana karşı gelmeyecek Fakat , dort yılın sonunda bana Hızır’ı gosteremezsen, eğer sozunde durmazsan olum icin hazırlan
Adam kendinden emin bir şekilde, sesini de gurleştirerek;
Beni dilediğiniz şekilde oldurebilirsiniz efendim, demiş
Ve padişah emir buyurmuş, adama bir koşk hazırlanmış İci altınlarla doldurulmuş Bu dunyada sahip olunacak ne kadar şey varsa bir bir verilmiş
Adam halinden memnun, dort yıl sonrasını hic duşunmeden yaşamaya başlamış Fakat dort yıl nedir ki, goz acıpkapayıncaya kadar gelirgecer Nitekim giden gunlerin hic farkına varmadan, adam bir de bakmış dort yıl bitivermiş Bir telaştır başlamış Padişaha gidip ne diyeceğini bilemiyormuş Hızır’ı nerede bulsun da getirsin!
Eğer yalan soylediğini padişah oğrenirse, onun cok sinirleneceğini de biliyormuş Dort yıl once konuştuklarını birden hatırlayıvermiş Tek careyi kacmakta bulmuş adam Şehirden cok uzakta bir yer bulmuş kendisine ve orada gizlenmeye başlamış
Padişah adamı getirmeleri icin koşke askerlerini gondermiş Fakat adamın kactığını oğrenmişler Butun askerler şehrin her yerini araştırmaya başlamışlar
Adam gizlendiği yerde gecegunduz dua edip yalvarıyormuş:
Beni kurtar Bu kuyudan cıkmama yardımcı ol Bunu ancak sen yapabilirsin Beni kurtar
Korkudan tit tir titriyormuş O sırada yanıbaşında bir dedecik belirivermiş Nasıl ve nereden geldiğini anlayamamış bu dedeciğin Dedecik adama bakmış, hali perişan Sormuş;
Neden korkuyorsun? Kimden saklanıyorsun boyle? Bana anlatırsan belki bir caresini bulabiliriz
Adam her şeyi acık acık anlatmış dedeciğe Dedecik de hic konuşmadan dinlemiş onu Sonra da;
Haydi beni padişaha gotur, demiş Onu bir de ben goreyim
Şehre doğru yola cıkmışlar Saraya daha varmadan padişahın askerleri yollarını kesmişler Adamı ellerinden bağlamışlar, doğruca saraya goturmuşler Dedecik de adamın yanındaymış Padişah adamı gorunce;
İşte dort yıl doldu, demiş Bana Hızır’ı gosterme vaktin geldi Her isteğini yerine getirdim Şimdi sıra sende Sen de benim isteğimi yerine getirmelisin Yoksa oleceksin
Adam caresiz, başını one eğmiş ve;
Efendimiz, ben size yalan soylemiştim; demiş
Padişah bir vezirlerine, bir adama, bir de dedeciğe bakmış ve şunları soylemiş:
Sen bize yalan soyledin Oyleyse bunun cezasını cekmelisin
Padişah once birinci vezirine, “Bu adama nasıl bir olumu uygun gorursun? diye sormuş Birinci vezir;
Sevgili padişahımız, demiş Bence bu adamı parca parca edelim ve parcalarını meydana asalım Boylece hickimse size yalan soyleme cesaretini bir daha gosteremesin
Bu cevap uzerine dedecik;
Herkes aslına ceker, demiş
Sıra ikinci vezire gelmiş O da fikrini soylemiş:
Bu yalancıyı bir kazana koyup kaynatalım En guzel ceza bu olur
Bu cevap uzerine dedecik yine;
Herkes aslına ceker, demiş
Ucuncu vezir de konuşmaya başlamış:
Bu adamı bir tepsiye koyup fırında kebap gibi pişirmeli
Dedecik bu sefer de aynı şeyi soylemiş:
Herkes aslına ceker
Sıra dorduncu vezire gelmiş Padişah onun duşuncesini de oğrenmek istiyormuş Dorduncu vezir;
Ey padişahımız, demiş Siz merhametli bir hukumdarsınız Hızır’ı ne kadar gormek istediğinizi biliyorum Oyleyse Hızır aşkına bu adamı affedin Cunku onu bağışlamanız size yakışan bir harekettir Mutlaka bunun karşılığında buyuk mukafatlar verilecektir
Bu sozlerin sonunda dedecik yine aynı cumleyi soylemiş:
Herkes aslına ceker
Padişah dayanamayıp dedeciğe donerek konuşmuş:
Kimsin bilmiyorum, fakat vezirlerim icin hep aynı şeyi soyledin Bu ne demek?
Dedecik padişaha şu cevabı vermiş:
Ey padişah! Birinci vezirin bir kasabın oğludur Bu yuzden adamı, bir kasap gibi parcalayıp astı İkinci vezirin bir aşcının oğludur O da adamı yemek gibi kazana koyup kaynattı Ucuncu vezirin bir kebapcının oğludur Bu sebeple adamı fırına koyup kebap gibi pişirdi Dorduncu vezirin ise, bir alimin oğludur O, “affedilsin dedi Cunku merhametli olmayı oğrenmişti Hepsi de gorgusune gore ceza verdi
Bu sozleri dinlerken padişah duşunceye dalmış Tam bu sırada dedecik;
İşte ben Hızır’ım, demiş ve ortadan kaybolmuş
Padişah hemen tahtından kalkmış, dışarıya bakmış Fakat hicbir şey gorememiş Sonra da şunları soylemiş:
Bu dunyada Hızır’ı gormeyi oyle cok istemiştim ki, bu adam sayesinde işte gordum Bana insanları nasıl tanıyacağımı da oğretti Ve merhametli olmanın ne kadar guzel olduğunu gosterdi
Boylece adam olumden kurtulmuş ve padişahla beraber sarayda yaşamaya başlamış Yine bir dediği iki edilmiyormuş, ama artık adam hicbir şey istemiyormuş
Bir gece sevgili aynacık yine gelmiş padişah kızının başucuna Masalını anlatmaya başlamadan once demiş ki:
Sevgili padişah kızı; buyuk kalpler, buyuk binalar gibidir; daima kendilerini gosterir
Pencereden baktığında goremediğin dağın ardında, kucucuk bir devlet varmış Kucuk bir devletmiş ama, insanları pek şirinmiş Irmakları, dereleri, ağacları, cicekleri her şeyi kucucukmuş bu devletin, hem de pek guzelmiş
İşte bu devletin bir de padişahı varmış Sarayında oturur, hic usanmadan duşunur dururmuş Artık dayanamayacak hale gelmiş Vezirlerini cağırmış yanına:
Zaman kaybetmeden haber salın memleketin dort bir koşesine Her kim bana Hızır’ı gosterirse, dilesin benden ne dilerse Her bir isteği emirdir benim icin Artık gucum kalmamıştır Bu merak birgun oldurecek beni
Vezirler bir telaşla emri yerine getirmeye calışmışlar Memleketin sağınasoluna, altınaustune; kuzeyineguneyine, doğusunabatısına adamlar gonderilmiş Padişahın bu sozleri insanlara duyurulmuş:
Duydukduymadık demeyin! Padişahımız Hızır’ı gormeyi arzu etmektedir Her kim padişahımıza onu gosterebilirse kıymetli hediyelerle odullendirilecektir Duydukduymadık demeyiiin!
Padişah bir haber gelir umidiyle uyku nedir unutmuş Sabahlara kadar pencerelerde gelenigideni gozetler olmuş Neredeyse gokte ucan kuşun kendisine geldiğini zannederek yakalatacakmış Vezirler korkmaya başlamışlar;
Aman padişahımızı bu dertten bir an once kurtaran biri cıkmalı, yoksa aklını kacıracak
Aradan bilmem kac ay gectikten sonra, ciceklerin meyveye durduğu bir bahar sabahı bir adam gelmiş saraya Kendinden emin bir hali, dimdik yuruyuşu varmış Kapıcıya demiş ki:
Tez padişahımıza haber salın, kendisiyle goruşmek isterim Ona guzel haberler getirdim
Kapıcı once umursamamış bu hali perişan adamın sozlerini:
Padişahımız senin gibi birisiyle zaman kaybetmek istemeyecektir Ne diyeceksen bana de, ben haberi padişahımıza veririm
Adam;
Ben bilmez miyim padişahımızın cok meşgul olduğunu, demiş Fakat haberi Hızır’dan getirdim Cok onemli
Kapıcı “Hızır ismini duyar duymaz telaşlanmış “Sen buradan ayrılma Hemen geliyorum diyerek vezirlerin yanına koşmuş Vezirler bu adamın gelişine pek sevinmişler:
İnşallah, demişler İnşallah bu adam padişahımızı bu dertten kurtarır Artık dayanacak gucumuz kalmadı
Hic zaman kaybetmeden adamı cağırtmışlar Padişaha da haber vermişler:
Sevgili padişahımız, Hızır’dan haber getiren bir adam sizinle goruşmek istiyor Huzura cağıralım ister misiniz?
Padişah oyle heyecanlanmış, oyle sevinmiş ki; “hemen gelsin, demiş Adam gururla o ihtişamlı kapıdan iceri girmiş Sanki padişah kendisi, sanki her şey onun emrinde Başlamış konuşmaya:
Efendimiz, duydum ki Hızır’ı gormek istiyormuşsunuz Ben bu isteğinizi yerine getirebilirm Ama onu, size ancak dort yıl sonra gosterebilirim Yalnız bir şartım var Bu dort yıl icinde her isteğimi yerine getireceksiniz Bir dediğim iki edilmeyecek
Padişah dinlemiş dinlemiş, sonra da;
Tamam, demiş Bir dediğin iki edilmeyecek Dort yıl boyunca dilediğin şeye sahip olacaksın Hickimse sana karşı gelmeyecek Fakat , dort yılın sonunda bana Hızır’ı gosteremezsen, eğer sozunde durmazsan olum icin hazırlan
Adam kendinden emin bir şekilde, sesini de gurleştirerek;
Beni dilediğiniz şekilde oldurebilirsiniz efendim, demiş
Ve padişah emir buyurmuş, adama bir koşk hazırlanmış İci altınlarla doldurulmuş Bu dunyada sahip olunacak ne kadar şey varsa bir bir verilmiş
Adam halinden memnun, dort yıl sonrasını hic duşunmeden yaşamaya başlamış Fakat dort yıl nedir ki, goz acıpkapayıncaya kadar gelirgecer Nitekim giden gunlerin hic farkına varmadan, adam bir de bakmış dort yıl bitivermiş Bir telaştır başlamış Padişaha gidip ne diyeceğini bilemiyormuş Hızır’ı nerede bulsun da getirsin!
Eğer yalan soylediğini padişah oğrenirse, onun cok sinirleneceğini de biliyormuş Dort yıl once konuştuklarını birden hatırlayıvermiş Tek careyi kacmakta bulmuş adam Şehirden cok uzakta bir yer bulmuş kendisine ve orada gizlenmeye başlamış
Padişah adamı getirmeleri icin koşke askerlerini gondermiş Fakat adamın kactığını oğrenmişler Butun askerler şehrin her yerini araştırmaya başlamışlar
Adam gizlendiği yerde gecegunduz dua edip yalvarıyormuş:
Beni kurtar Bu kuyudan cıkmama yardımcı ol Bunu ancak sen yapabilirsin Beni kurtar
Korkudan tit tir titriyormuş O sırada yanıbaşında bir dedecik belirivermiş Nasıl ve nereden geldiğini anlayamamış bu dedeciğin Dedecik adama bakmış, hali perişan Sormuş;
Neden korkuyorsun? Kimden saklanıyorsun boyle? Bana anlatırsan belki bir caresini bulabiliriz
Adam her şeyi acık acık anlatmış dedeciğe Dedecik de hic konuşmadan dinlemiş onu Sonra da;
Haydi beni padişaha gotur, demiş Onu bir de ben goreyim
Şehre doğru yola cıkmışlar Saraya daha varmadan padişahın askerleri yollarını kesmişler Adamı ellerinden bağlamışlar, doğruca saraya goturmuşler Dedecik de adamın yanındaymış Padişah adamı gorunce;
İşte dort yıl doldu, demiş Bana Hızır’ı gosterme vaktin geldi Her isteğini yerine getirdim Şimdi sıra sende Sen de benim isteğimi yerine getirmelisin Yoksa oleceksin
Adam caresiz, başını one eğmiş ve;
Efendimiz, ben size yalan soylemiştim; demiş
Padişah bir vezirlerine, bir adama, bir de dedeciğe bakmış ve şunları soylemiş:
Sen bize yalan soyledin Oyleyse bunun cezasını cekmelisin
Padişah once birinci vezirine, “Bu adama nasıl bir olumu uygun gorursun? diye sormuş Birinci vezir;
Sevgili padişahımız, demiş Bence bu adamı parca parca edelim ve parcalarını meydana asalım Boylece hickimse size yalan soyleme cesaretini bir daha gosteremesin
Bu cevap uzerine dedecik;
Herkes aslına ceker, demiş
Sıra ikinci vezire gelmiş O da fikrini soylemiş:
Bu yalancıyı bir kazana koyup kaynatalım En guzel ceza bu olur
Bu cevap uzerine dedecik yine;
Herkes aslına ceker, demiş
Ucuncu vezir de konuşmaya başlamış:
Bu adamı bir tepsiye koyup fırında kebap gibi pişirmeli
Dedecik bu sefer de aynı şeyi soylemiş:
Herkes aslına ceker
Sıra dorduncu vezire gelmiş Padişah onun duşuncesini de oğrenmek istiyormuş Dorduncu vezir;
Ey padişahımız, demiş Siz merhametli bir hukumdarsınız Hızır’ı ne kadar gormek istediğinizi biliyorum Oyleyse Hızır aşkına bu adamı affedin Cunku onu bağışlamanız size yakışan bir harekettir Mutlaka bunun karşılığında buyuk mukafatlar verilecektir
Bu sozlerin sonunda dedecik yine aynı cumleyi soylemiş:
Herkes aslına ceker
Padişah dayanamayıp dedeciğe donerek konuşmuş:
Kimsin bilmiyorum, fakat vezirlerim icin hep aynı şeyi soyledin Bu ne demek?
Dedecik padişaha şu cevabı vermiş:
Ey padişah! Birinci vezirin bir kasabın oğludur Bu yuzden adamı, bir kasap gibi parcalayıp astı İkinci vezirin bir aşcının oğludur O da adamı yemek gibi kazana koyup kaynattı Ucuncu vezirin bir kebapcının oğludur Bu sebeple adamı fırına koyup kebap gibi pişirdi Dorduncu vezirin ise, bir alimin oğludur O, “affedilsin dedi Cunku merhametli olmayı oğrenmişti Hepsi de gorgusune gore ceza verdi
Bu sozleri dinlerken padişah duşunceye dalmış Tam bu sırada dedecik;
İşte ben Hızır’ım, demiş ve ortadan kaybolmuş
Padişah hemen tahtından kalkmış, dışarıya bakmış Fakat hicbir şey gorememiş Sonra da şunları soylemiş:
Bu dunyada Hızır’ı gormeyi oyle cok istemiştim ki, bu adam sayesinde işte gordum Bana insanları nasıl tanıyacağımı da oğretti Ve merhametli olmanın ne kadar guzel olduğunu gosterdi
Boylece adam olumden kurtulmuş ve padişahla beraber sarayda yaşamaya başlamış Yine bir dediği iki edilmiyormuş, ama artık adam hicbir şey istemiyormuş