Kan dolaşımı için damarlarımızda gerekli olan kan basıncının normal değerlerin üzerinde olması durumudur. Yüksek tansiyon ülkemizde her üç kişiden birinde görülen yaygın ve önemli bir sağlık sorunudur.
Stresli hayat, sigara, beslenme tarzımız, kilolarımız ve kötü yaşam alışkanlıkları hipertansiyona neden olabilir. Tükettiğimiz besinler hipertansiyon üzerinde oldukça etkilidir.
En yaygın belirtileri; baş dönmesi, baş ağrısı, kalp ağrısı, kulak çınlaması, nefes darlığı, çift veya bulanık görme, halsizlik, yorgunluk,bacaklarda şişlik, sık idrara çıkma, burun kanamaları ve düzensiz kalp atışlarıdır. Hipertansiyon ilaç, egzersiz ve doğru beslenme ile kontrol altına alınabilir. Ancak tedavi edilmediğinde; kalp yetmezliği, kalp büyümesi, damarlarda daralma, felç, böbrek yetmezliği ve körlük gibi ciddi sorunlara neden olur.
Hastaların % 90-95’inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık yoktur. Bu primer (birincil) hipertansiyon olarak sınıflanır. Zaman içinde kademeli olarak gelişir. İkincil (sekonder) hipertansiyon olarak adlandırılan bu yüksek tansiyon tipi, altta yatan bir nedene bağlı olarak gelişir. Aniden ortaya çıkma eğilimindedir ve primer hipertansiyondan daha yüksek tansiyona neden olur.
Kalp, beyin, böbrekler, büyük atardamarlar ve gözler hipertansiyondan özellikle etkilenen organlardır.
Hipertansiyon için özellikle beslenme alışkanlıklarımıza dikkat etmeliyiz. Tuz ve tuzlu besinler, çay ve kahve, alkol ve sigara, kolalı içecekler, margarin ve tereyağı tüketiminden kaçınılmalı. Kalsiyumdan zengin beslenme, potasyum alımının arttırılması, magnezyum içeren gıdalar tüketilmesi önemlidir. Doymuş yağlardansa doymamış yağlar( zeytinyağı, ayçiçeği yağı) tercih edilmelidir.
Hipertansiyonu çok yüksek olmayan hastalarda bir takım genel önlemlere dikkat etmek koşuluyla (beslenme, zayıflama, düzenli egzersiz, yaşam tarzı değişikliği gibi) doktorun kararı ile ilaç tedavisine bir süre ara vererek kan basıncı değerlerini izlemek ve normal değerler saptanırsa ilaç kullanmamak söz konusu olabilir. Her türlü önleme rağmen tansiyon kontrol altına alınamıyorsa ilaç tedavisi gereklidir.
Hamilelerde kan basıncı hafif yüksek ve doğuma zaman varsa istirahat ile kan basıncı ayarlanabilir. Eğer kan basıncı tehlikeli değerlere kadar yükselmiyorsa (hafif preeklampsi) doğum başlayana dek gebeliğin devamına izin verilebilir. Bazen tansiyon düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Eğer şiddetli preeklampsi veya eklampsi gelişirse tek tedavi doğumdur. Doğum kararı anneye ait riskler ve bebeğin anne karnında taşıdığı riskler ile doğum sonrası karşılaşacağı riskler dikkate alınarak verilir. Bazen sezaryen gerekebilir.