DSM-5 kriterlerine göre histrionik kişilik bozuklukları sınıflandırılması itibariye B grubu kişilik bozuklukları tanı kriterleri arasındadır. Histrionik kişilik bozukluklarını erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan aşırı duygusallık ve ilgi çekme arayışı ile yaygın bazı örüntüleri de mevcuttur. Bu tanı kriterlerinden beş ya da daha fazlası bireylerde var ise hekimler tarafından bu tanı girilmektedir. Peki, bu kriterler şunlardır: ilgi odağı olmadığı zamanlarda rahatsız olma, kişilerarası etkileşimlerinde, cinsel yönden, baştan çıkarıcı uygun olmayan davranışları varsa, birden değişken ve sığ duyguları var ise, ilgi çekmek için dış görünümünü kullanıyorsa, gereğinden çok etkileniyor ve yoksun bir konuşma biçimi varsa, yapmacık davranışlar sergiliyor ve duygularını abartıyorsa, kolay etki altında kalıyorsa, ilişkilerinde daha yakın olunması gerektiğini düşünüyorsa bu tanı aklımıza gelmektedir.
Bu kişilik bozukluğu yaşayan bireylerde aşırı duygusallık ve ilgi çekme arayışı görülen bir yapı vardır. Fiziksel çekicilikle açık bir biçimde baştan çıkarma ile ilgilidirler ve kendilerini en rahat hissettikleri an ilgi odağı oldukları durumdur. Kişilik bozukluğundaki kişilerin duygusallığı uygun olmayan şekilde mübalağatif, değişikli gösteren ve yüzeyden şeklinde görülür. Genel olarak izlenimci pozisyon biçimiyle canlı ve dramatiktirler. Çabuk heyecanlanan, uyarılmayı isteyen, küçük de olsa uyaran karşısında kolay öfkesini belirten, bağırıp çağıran yani gerçekçi olmayan tepkileriyle hayatını idame ettirmektedir. İlişkileri bozuktur, gergin ve bunları tarif eden kişiler olarak da belirtebiliriz. Bu yapıdaki kişilerin yakın ilişkilerinde fırtınalı ve tatminlik barındırmayan nitelikte olmaya eğilimlidirler. Kişilerarası ilişkilerinde ayrılma anksiyetesine karşı kırılgan bir yapıya sahiptir ki kolaylıkla incinebilir ve ilişkileri sonlandığında ise yoğun bir şekilde üzülerek tedavi arayışına gişrebilir.
Bu kişilik bozukluğundaki kişilerin intihar ve depresyon meyilli oldukları bulgulanmıştır. Fakat intiharlar olayları hayati önem taşımamış, öfke ve hayal kırıklıkları neticesinde ortaya çıktığı görülmüştür. Popülasyonlar bu kişilik bozukluğunda en sık görülen hastalık listesinde panik bozukluğu olduğunu göstermiştir. Diğer yaygın hastalılar ise, alkol bağımlılığı, konvesiyon bozukluğu ve somatizasyon bozukluğu tanıları da hastanın tedavi arayışına itmiştir.
Histriyonik kelimesi yakın zamanda ortaya çıkmasına karşın histerik adı ile bilinmekteydi ve bu kelimenin yerine kullanılmaktaydı. Tabi bu histerik kelimesi tarihi uzun zamanı almaktaydı. Histeri kelimesinin yerine histriyonik kelimesinin kullanılmasının sebebi ise kadın hastalıklarını tarif etmekle alakalı kullanılan aşırı stres kaynaklı kontrol kaybına ilişkin olgulara referans olarak gösteriliyordu. Bu konu tartışma sebebi olarak süregelirken feministler tarafından kadın sorunlarını küçümsemek için cinsiyetçi bir etiket olduklarını varsaymışlardır.
Histeri kavramı, Mısır inancıyla başlayarak rahmin vücudun perdeydey şekilde gezdiği ve durağan olmayan şekilde kalıp histerik belirtiler ürettiğini söyleyerek başlamıştır.
Freudyen kuram, hastalığın kökünde histeri belirtilerini açıklasa da konversif histeri üzerine daha yoğunlaşmıştır. Psikodinamik formulasyonlar, çözümlenmemiş ödipal evredeki çatışmaların bozukluk için en belirleyici özellik olduğunu ve savunma mekanizması olarak “bastırma” mekanizmasını gördüğünü ifade etmişlerdir. Bastırılmış cinsel duyguların gün yüzüne çıkarılması, histerinin erken analitik tedavisinde duygusal boşalmayı kolaykaştıran hipnoz ve telkinlerde çözüleceği görüşünü yansıtıyordu. Tabi histeriyle alakalı bir çok çalışmalar da yapılmaktaydı.