bilgiliadam
Yeni Üye
Bir hormonun diğer bir hormonu tetiklediği veya kontrolü karşılamak için iki hormonun sinerjetik veya antagonistik olarak etki ettikleri birçok koşul gördük. Antagonist etkileşim, nispeten daha yaygındır. Bir metabolik olay (mesela bir takım maddelerin kandaki derişimleri) bir hormon kadar arttırılırken diğeri göre azaltılacaktır. Bu müşteri bir teftiş mekanizmasının tek bir hormon kullanmaya göre asgari iki avantajı vardır. Birincisi hızdır. Bir olayı durdurmak için bir antagonist salgılamak, uyarıcı hormonun ortadan kalkmasını beklemekten daha hızlıdır. İkinci menfaat duyarlılıktır. Bir hormonun diğerine oranına bağımlı olan bir sistem, tepki göstermek açısından çok aklıselim olabilir. Hatta bu koşul, vücudun, dolaşım azlığı veya reseptörler tarafından tutulma gibi nedenlerle mutlak hormon derişimlerinin düşük olduğu bölgelerinde de geçerlidir. Yerel Kimyasal Aracılar Hayvan hormonları, hormon sentezi için özelleşmiş organlar tarafından yapılan maddelerdir; dolaşım sistemi kadar taşınırlar ve gaye doku üstünde çok yüksek özgüllükte etkiler yaparlar. Nörotransmitterleri (bir asap hücresinden diğerine ya da bir kas hücresine mesaj ileten asetilkolin gibi kimyasalları) bu tanımın dışarıda bıraktık. Çünkü bu haberleşme kimyasalını yapan hücresel, bunu aracısız amaç gözenekli olan üstüne salgılar ve meydana gelen etki, hedefte metabolik aktiviteden çok elektriksel aktivite değişikliğidir. Endokrin sistem hormonlarının uzun mesafeli kimyasal etkileri ile nörotransmitterlerin hücreden hücreye doğrudan elektriksel etkileşimleri aralarında bir yerde lokal kimyasal aracıların etkileri yer alır. Bu maddeler, özelleşmiş kimyasal yoklama organlarına ait olmayan <img src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentshormonlarin-etkilesimleri-ve-endorfinler-5c71e3b637025.jpgURL" " width="300" height="172">hücrelerden salgılanırlar ve bazen öyle ivedi ortadan kaldırılırlar oysa fakat çok yakındaki hücreleri etkileyebilirler. Ara Sıra de kan akımıyla uzak hedeflere taşınabilirler. Histamin nasıl olursa olsun en iyi aşina yerel kimyasal aracı, bir histidin amino asidi türevi olan histamindir. Histamin, olarak bağ dokudaki mast hücreleri kadar yapılır. Bu hücreler, histamini büyük veziküller içinde ambar ederler ve bölgede bir yaralanma ya da toksik madde saptadıkları zaman bunu salgılarlar. Histamin, bölgedeki kılcal damarların genişlemesini ve geçirgenliklerinin artmasını sağlar. Bu Nedenle bölgeye daha fazla kan geçmesi ve bağışıklık sistemi hücreleri ile hücresel onarım sistemi hücrelerinin kılcalları terkedip yardıma lüzum duyan dokuya ulaşması sağlanır (şüphesiz, damar dışına sızan sıvılar bununla beraber şişmeye de neden olurlar). Histaminin bölgeye çektiği bu yenileme hücreleri, histamini inaktive edici bileşikler salgılarlar. Bir soğuk algınlığının en keskin etkilerinden biri -burun dokusunun yaygın olarak şişmesi- histamin salgılanmasının sonucudur ve bu nedenle antihistaminler kısmen semptom giderici fayda sağlarlar. Allerjik reaksiyonların birçok (bunların aralarında yabanarısı ya da balarısı zehirlerine karşı tepkime da vardır), bağışıklık sistemindeki bir aksaklığı izleyen kontrolsüz histamin salgılanması sonucudur. Kan sıvısının dokulara geçmesi, kan basıncında düşüşe yol açar ve dokuların şişmesi bazen <img src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentshormonlarin-etkilesimleri-ve-endorfinler-5c71e3b69c711.jpgURL" " width="295" height="171">havanın akciğerlere akışını engeller. Ciddi bir allerjik reâksiyon, anında adrenalin enjekte edilmezse öldürücü olabilir. HO, hatta bahar nezlesi gibi hafif reaksiyonlar bile kuvvetsiz düşmeye yol açabilir. 1957’den beri, dikkatler prostaglandinler adı bahşedilen bir grup madde üzerine odaklandı. Bunlara birincil keşfedildikleri yer olan prostata izafeten ad verilmişse de artık birçok hayvan dokusu kadar salgılandıkları bilinmektedir. Prostaglandinler, hayret verici ölçüde çok dağıtılmış etkiler gösterirler. Bunlar arasında sayabileceklerimiz şunlardır: Düz kasların kasılması ya da gevşemesi, kan damarlarının daralması veya genişlemesi, bağırsak hareketlerinin uyarılması, asap sisteminde sinaptik iletimin değiştirilmesi, sızı algılanmasının arttırılması. Aspirinin yangıya ve ağrıya karşı etkisi, en azından kısmen, prostaglandin sentezini inhibe etmesinin bir sonucudur. <img src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentshormonlarin-etkilesimleri-ve-endorfinler-5c71e3b6e7ac1.jpgURL" " width="262" height="192">Prostaglandinler, hücreli zarındaki fosfolipitlerden durmadan sentez edilirler ve kan akımına ya da çevredeki sıvılara verilirler. Etkileri, birleşim hızlarındaki değişmeye bağlıdır. Sentez hızı ise büyükçe farklılık belirten uyarımlarla denetleme edilir. Örneğin hormonlar, sinir impulsları, mekanik uyarımlar, oksijen yokluğu bu uyarımlardan bazılarıdır. acayip olanı prostaglandinlerin komşu hücreleri olduğu değin, kendilerini yapan hücreleri de etkilemeleridir. Bazı durumlarda, hormonlar gibi kanda dolaşarak uzakta hedeflere kan akımıyla taşınmaksızın ulaşırlar. Örneğin erkek seminal veziküllerinden salgılanan semen içindeki prostaglandinler, dişide uterus kaslarında kasılmalara niçin olurlar. Prostaglandinler, hedef hücre üzerindeki reseptörlere bağlanırlar. Dağıtılmış hücrelerdeki etkileri üstünde yapılan araştırmalar, çoğunlukla uygun uyarıcı hormonların etkisini taklit ederek ve cAMP mekanizmasının bir çeşidini kullanarak etki ettiklerini ortaya koymuştur. Histamin gibi bunlar da sürekli olarak, hücreler arası sıvıdaki ve gözenekli olan zarındaki enzimlerle parçalanırlar. Nitrik oksit, en yeni keşfedilen lokal kimyasal aracı nitrik oksittir. Bu gazın bağışıklık sisteminde makrofajlar tarafından tanıdık olmayan hücreleri öldürmekte kullanıldığını daha önce görmüştük. Bu fazla yönlü maddeyi asap sistemiyle bağlantılı olarak da ileride inceleyeceğiz. Keşfedilmesi oldukça gecikmiştir çünkü nitrik oksit salgılandıktan birkaç saniye sonra başka kimyasallara dönüştürülür ancak bu özellik keza transınitterlerinkine keza de kısa mesafede etkin hormonlarınkine uyar. Salgılanınca, kan damarları baştan başa uzanan hücrelerden bunları çevreleyen düz kaslara gider ve bunların gevşemesini sağlar. Bu Nedenle kan basıncını düşürür. Endorfinler Hormonlarla nörotransmitterleri ayıran sanal çizgiye yakın olarak endorfinler de yer alılar. Hormonlar gibi kan akımıyla taşınarak belirtilmiş uzaklıklardaki hücreleri de etkileyebilirse de asıl hedefleri sinir hücreleridir ve metabolik aktiviteyi değil elektriksel aktiviteyi etkilerler. Bu bileşik grubunun keşfi, yüksek ölçüde bağımlılık yaratan sancı dindirici ilaçlar grubu olan opiatlar üzerinde yapılan araştırmaların sonucunda gerçekleşmiştir. En sonunda, morfin gibi opiatların sinir hücreleri üzerindeki özgül reseptörlere bağlandığı anlaşılmıştır. Araştırıcılar, reseptörlerin doğal olarak yer alan kimyasalları bağladıklarını öğrenmiş olduklarından, arayış, vücutta sentezlenen sancı dindirici opiatlar <img src="URLhttp:bilgilihocam.cominternal_dataattachmentshormonlarin-etkilesimleri-ve-endorfinler-5c71e3b745f87.jpgURL" " width="300" height="225"> olabileceği düşünülen bu tip kimyasallara yöneltilmiştir. Arayış başarılı olmuştur. Derhal, vücudumuzun, opiat reseptörlerine bağlanan yarım düzineden pozitif polipeptit sentezlediği bilinmektedir. Bunlardan iki kısa zincirli polipeptit, tüm asap sistemi her tarafında asap hücreleri tarafından yapılırlar. Bu ikisiyle aynı terminal dizilişine sahip olan diğerleri ise ön hipofızde sentezlenirler. Ortak terminal dizilişi, bunların niçin benzer reseptörlere bağlandığını açıklayabilir. Zincir uzunluğundaki farklılıklar ise bunların aktivitelerindeki çeşitliliği yaratır. Niçin bu değin çok ayrı endorfin bulunduğu ve bunların kasıt hücrelerle nasıl etkileştikleri henüz anlaşılmamıştır. Litaratür: URLsciencedirect.comURL