Son Konu

ibni arabi kısaca hayatı

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
ibni arabi kısaca hayatı

Ibn Arabi 7 Ağustos 1165 Cumartesi gunu, kadir gecesinde Endulus Mursiye’de doğmuştur Babası Ali Ibn Muhammed, Ibn Arabi’yi kucukluğunde İslam Felsefe’sinin babası kabul edilen unlu alim ve bilim adamı Ibn Ruşd ile tanıştırmıştır Ibn Ruşd’e hayran kalan Ibn Arabi, kendisini tekrar ziyaret etmek istemiş ancak bir gece ruyasında Ibn Ruşd ile aralarına bir perde cekildiğini gormuştur Bunu aralarında ki meslek ve meşrep farklılığına yorarak, ilahi bir uyarı olduğu duşuncesiyle goruşmekten vazgecmiştir

imagesibniarabikisacahayati5ae215ba7d604
Bugun baktığımzda, Ibn Arabi nasıl tasavvuf ve gonul ehlinin yıldızı ise, Ibn Ruşd’de İslam Felsefesi olarak tanımlanan akılcı islam akımının yıldızıdır Bu bize, “ummetimin ihtilafı rahmettir diyen peygamberimizi hatırlatmaktadır Bu nokta da Ibn Arabi’nin Ibn Ruşd’e yakınlık duymasının dışa vurumu olarak şu sozleri de akla gelmektedir : “Hakikat, ister filozof tarafından keşif ve ilham yoluyla ifade edilmiş olsun, isterse mukaddes kitaplar tarafından telkin edilmiş olsun, ikisi musavidir Yeter ki hal’e ve makama uygun olsun
Bu ve benzeri tanışıklıklar gostermektedir ki Muhyiddin Ibn Arabi soylu ve ilişkileri kuvvetli bir ailenin mensubudur Sekiz yaşında ilim tahsili icin donemin en unlu ilim merkezlerinden birisi olan İşbiliye’ye gitmiştir Burada Ibn Beşkuval ve unlu hadis bilgini Ebu Muhammed’den ilim tahsil etmiştir
Tasavvuf yoluna girmesi yirmili yaşlarına denk duşer Doğuya yaptığı seyehatlarının ardından Konya’ya yerleşmiş, Sadreddin Konevi’nin dul annesiyle evlenmiş ve Konevi’yi yetiştirmiştir Muhyiddin Ibn Arabi, Abdulkadir Geylani’nin “Benden sonra Mağrip diyarından aziz bir zat zuhur edecektir, bu hırkamı ona teslim ediniz vasiyeti ile bu hırkayı teslim aldığını ve manevi oğlu Sadruddin Konevi’ye teslim ettiğini Fasu’l Hitap isimli eserinde anlatır
Kendisinin El – Futuhatu’l Mekkiyye isimli eseri başta olmak uzere belirttiği kadarıyla 54 farklı alimden zahiri ilimleri ve cok daha fazla alimden de batıni ilimleri tahsil etmiştir Ibn Arabi seyehatlerinde her zaman programlı davranmış ve gittiği yerlerde mutlaka bir alim kişinin bulunmasına dikkat etmiştir Her gittiği yerde bu kişilerle goruşmuş kendilerinden istifade etmiştir Bu goruşmeleri bazen ilim ve irfan olarak kendisinin daha ileri olduğu kişilerle gercekleşmiş ancak kitaplarında bu kişilerin hepsinden şeyhlerim, hocalarım diye bahsetmiştir
Sayısı 500′e ulaşan eserleri arasında Fususu’l Hikem ve 37 ciltten oluşan, 30 yılda tamamladığı El – Futuhatu’l Mekkiyye isimli kitapları en onemlileri olarak sayılabilir
Ebu’lAla Afifi bu konuyla ilgili şoyle der :
“Her ne kadar Muhyiddin Ibn Arabi’nin cıkış noktası esas itibariyle tasavvuf olsa da, İslami ilimlerin tum dallarında eser vermiştir Tasavvuf doktrini ve uygulamaları, tefsir, siyer, felsefe, edebiyat, şiir ve tabiat bilimleri uzerine eserler kaleme almıştır Muttaki bir zahid ve sufi olmasının yanında fıkıh, kelam ve felsefe alanlarında da onde gelen bir alimdir Eserleri tum bu konuların dikkat cekici bir harmanıdır
Muhyiddin Ibn Arabi, felsefe, fıkıh, tasavvuf ve diğer ilgi duyduğu tum ilim ve bilimleri ileri duzeyde bilmekte, bunları kullanmakta ve yeri geldiğinde de tenkit etmekteydi Tasavvufun felsefileşmesi noktasında onemli adımlar atmış, felsefe konularını tasavvufi bir bakış acısı ile eserlerinde işlemiş ve adeta her şey tasavvufta vardır ama tasavvuf her şeyde yoktur demiştir
“Filozofların her soyledikleri batıl değildir Eğer gercekleri bilmiyorsak, muayyen bir meselede filozofların doğru olan sozlerini tespit etmemiz gerekir diyerek filozofları korumuş ve destek cıkmış ve onları 6 farklı gruba ayırarak sadece bir grubun doğru yolda olduğunu duşunduğunu belirtmiştir Kısacası, Ibn Arabi, tasavvuf yolunda ki filozofları kabul etmiş, diğerlerini kabul etmemekle birlikte sozlerinde ki doğruluklardan istifa edilmesi gerektiğini belirtmiştir
Diğer taraftan tasavvuf ehli olan kişileri de tenkit etmiştir Orneğin, cok değer vermesine ve eserlerinden yararlanmasına karşın Gazali ve Kuşeyri’yi de bazı konularda tenkit etmiştir
Hicri 638, Miladi 16 Kasım 1240′da Şam’da vefat etmiştir Kabri Şam’ın Salihiyye bolgesinde, Kasyon dağı eteklerindedir Osmanlı Sultanlarından Yavuz Sultan Selim’in Şam’ı fethetmesinin ardından Arabi’nin unlu sozu ile (Sin Şın’a girdiği zaman Muhyiddin’nin kabri bulunur) kabri bulunmuş ve uzerine bir turbe yaptırılmıştır
 
Üst Alt