Son Konu

İç Anadolu Bölgesinin Folkloru

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
iç anadolu bölgesinin folklörü,
iç anadolu bölgesinin folklorik özellikleri,
İç Anadolu Bölgesinin Folkloru

İç Anadolu Bölgesinin yaşama biçimi daha fazla göçlerle belirlenmektedir Giyim kuşam ve beslenmede benzer özellikler görülür Kırsal kesimde geleneksel inşa belirginken kentlerde ikili bir yapı gözlenmektedir
Sivas'ta geleneksel el sanatlarının köklü bir geçmişi vardır dokumacılık bakırcılık çubukçuluk çorap örücülüğü çakıbıçak yapımcılığı günümüzde de sürdürülmektedir

Selçuklular döneminden başlayarak bölgenin yönetim ticaret bilim ve kültür merkezi olan Sivas dönemin mimarisi ve taş işçiliğini yansıtan benzersiz yapıtlarla doludur Şehir mimarisinde de o dönemin etkileri görülmektedir
Sivas folklorunun özgünlüğü renkliliği ve zenginliğiyle ülke folkloru içinde farklı bir yeri vardır Yöreden günümüzde de böylece çok millet ozanı yetişmektedir
Lokal ağız yörelere tarafından kayda değer ayrılıklar gösterir Merkeze yakınlık ulaşım ve pazar imkanları yerel ağız özellikleri üzerinde etkin olmuştur Yöre folkloru atasözleri deyimler tekerlemeler bilmeceler ninniler alkış ve kargışlar yönünden de fazla zengindir
Sivas halk ve oyunları yönünden acayip bir yöredir Ilk resmi derleme eser 1926'da ikinci 1937'de gerçekleştirilmiştir Türkü ve değişlerde 10 zamanlıdan başlayıp 15 zamanlıya dek karma usullerin örnekleri vardır



ÜST BAŞ

Orta Anadolu'nun giyimkuşam özellikleri Sivas yöresinde de belirgindir Özellikle erkek giyimi her dönemde bu etkiye tarafından biçimlenmiştir
Bayan giyiminde ise yerel özelliklerden kaynaklanan bir çeşitlilik görülür Merkezlerde kimi değişmelere rağmen bayan giyim kuşamında geleneksel özellikler yer yer korunmaktadır

Geleneksel Kadın Giyimi : Fes yörenin yaygın başlık türüdür Önüne ipekli yemenikrep dikilir yada bağlanır Uçları yanlamasına sallanır Günlük giyimde defalarca fes kullanılmaz Değirmidenen düz hindidenen renkli ve desenli tülbentler bağlanır İşlikdenen iç giysileri de ak bezdendir elde dikilir Tepede omuzlardan ve belden kırmalıüç etek biçiminde peşlidenen entarileri giyilir Kollar geniş ve dilmelidir Peşlerin ikisi öne birisi arkaya kazanç aradaki sayvanlıdır (dolgun) Kara yünden yada ketenden yapılmış nakışlı çevresi oyalı önlükler bağlanır Hem madeni kemerler el örmesi yün kuşaklarda kullanılır Bazı yerlerde kadife atlas üstüne sim işlemeli bindallılar giyilir Kolların yırtmaçlısı da yırtmaçsızı da geniş ve sarkıktır Entarilerin tümü yakasız önden göğüs altına dek düğmelidir Özel günlerde sırmalı ve işlemeli cepken de giyilir Kadife üstüne sırmalılara kadamadenir Alta bel ve parçaları uçkurları tuman(şalvar biçimli bol dikmeli don) giyilir Parçalar çoraba kadar uzanır Renkli ve desenli çoraplar mevsimine tarafından ince yada kalın yünden örülür Dışarılık giysi olarak çarşaf Cumhuriyet ardından da uzun vakit kullanılmıştır Günlük yaşamada tülbent baş örtüsü kullanılmaktadır Buna yaşmaklamak denir Yaşlı kadınlar namazlıkdenen uzunca bir baş örtüsü kullanır Son zamanlarda atkımanto biçimi üstteki giyiminde yaygınlaşmıştır Kelik yemeni çarık geleneksel bayan ayakkabılarıdır Bunların yerini giderek kara lastik ve plastik ayakkabılar almıştır Kentlerdeyse ayakkabı giyilmektedir

Geleneksel Erkek Giysisi : Poşu yada hindibağlanmış fes erkek giyimkuşamında da yaygın başlık biçimidir İnce ak ipekten ketenden yakası düz omuzdan düğmeli işliküzerine kolsuz yelek giyilir Bele şal bağlanır; kalçadan büzgülü şayakyada zıvgadenen pantolonlar kalın kumaştandır Akkara kırçal çoraplar nakışlıdır Tokalı çarık kulaklı yemeni yüksek ökçeli ve sivri burunlu iskarpinyaygın pabuç türleridir Gürün Şalları : Hint ve İran şallarının desen ve tekstil tekniğini Türk kumaşlarının desen ve dokuma tekniğini Türk kumaşlarının desen ve tekstil tekniğiyle birleşmiş Avrupa ’nın taklit şallarının özelliklerini Anadolu insanının haz ve giyim ihtiyaçlarıyla kaynaştırarak orijinal bir birleşim meydana getirmiştirDokuma Tekniği ve Motifler : Gürün şalları el tezgahlarında dokunmuştur Bu tezgahlar Jakar kadar ıslah edilmiş Gürün'de de Jakar tezgahlarından yararlanılmıştır 252 m boyunda ve 120 m eninde kesilme yerleri belli edilerek top halinde dokunmuştur
Gürün şallarında sadelik ve zeminde beyaz renk hakimdir İran (Acem) şallarında ise süs ön plandadır Zemin açık havada kırmızısarı veya kırmızımavi renkler çokça kullanılmıştır Yün iplikler bitki boyalarıyla boyanmıştır
Gürün şalları konusunda en geniş çalışmayı yapan Prof Kenan Özbel motiflerine kadar bu şalları dört gurupta toplamıştır

Serpme Motifli Şallar : Belli Başlı motifi badem ya da pençe adı verilen motiftir Bu motif insanlar arasında günümüzde şal desenidiye tanınmıştır Bademler gidip gelen ya da verev biçiminde dizilmiştir Bademlerin aralarında küçük çiçekler ve yapraklar dalcıklar seyrek olarak da çintemani motifleri doldurulmuştur Bademlerin içi anlamsız bırakıldığı gibi çiçekler ve yapraklarla da bezendiği olmuştur


Motifleri Birbirine Tabi Şallar : Bu cins şallara sarmaşıklı şalda denir Badem motifleri kumaşa serpme olarak yerleştirilmiş ancak bademler bir dalla birbirine bağlanmaya çalışılmıştır Bayan elbiseleri çoğunlukla bu şallardan yapılmıştır
Motifleri birbirine geçme şallar : Motifleri asma dalları gibi birbirine geçmiş kavisli dallardan oluşmuştur Bu yüzden ırk aralarında Asma dalı desenli şalolarak tanınmıştır Bayan elbisesi yapımında tercih edilmiştir
Çubuklu yollu şallar : Çubukların enleri ve araları dokuyanına kadar gizli ya da geniş tutulmuştur Çubukların lüzum içleri gerekse araları serpme veya alt badem çiçek yaprak asma dalı koç boynuzu saç bağı motifleriyle doldurulmuştur
Yaygın Gürün şalları bunlardır Başlık ve kuşak olarak kullanılmıştır


GELENEKSEL EL SANATLARI
Sivas'ta geleneksel el sanatları epeyce gelişmiştir Dokumacılık bakırcılık gümüş işçiliği çubukçuluk çorap örücülüğü ve çakıbıçak yapımcılığı en köklü el sanatlarıdır Bunlardan çorap örücülüğü gitgide artarak önemini yitirirken diğerleri günümüzde de sürdürülmektedir Sivas'ın çok zengin kompozisyonlu ve renkli dokumaları ile kara kemik saplı bıçakları ünlüdür
Dokumacılık : Selçuklular döneminde başlayan dokumacılık sonraki yüzyıllarda gelişmiştir Bunlardan bir dönem çok meşhur olan şal dokumacılığı günümüzde yapılmamaktadır Sivas halılarının en kayda değer özellikleri bütünüyle yün sık dokulu ince havlı olmasıdır Halının sık dokulu olması için kirkit epeyce sert vurulur sırası gelmişken esnekliği sağlamak için ilmikler iki tarandıktan daha sonra özel ayarlı makaslarla kesilerek hav yüksekliği ayarlanır Erişdenilen çözgü ipliği fazla bükümlü ve incedir


Bu yüzden halılarda düğüm sayısı epeyce yüksektir Selçuklu halılarındaki geometrik bir düzenle yerleştirilmiş motiflerin oluşturduğu kompozisyonlar geliştirilmiş biçimleriyle günümüz Sivas halılarında da görülmektedir Çeşmi bülbül çamurlu kuçlu lalezar yılanlıbunlar arasındadır Desenlerin kimileri kent adları kimileri de sayılarla anılır Sivas halılarının bir diğer özelliği de ters renklerden özenle kaçınılmasıdır Halılarda asgari 12 renk görülür Başlangıçta çok mat olan bu renkler kullanıldıkça canlılık kazanır Lacivert al ve tonları yaygındır

Kilim dokumacılığı daha çok köylerde gelişmiştir Seccade an taban ve duvar tipi kilimler çok yaygındır Keza 67 m kare büyüklüğünde kilimlere rastlanır Geçmişte Gürün Şarkışla Yıldızeli ve Kangal'da dokunan kilimler renk ve desen açısından çeşitlilik göstermekteydi Bunlarda geometrik motiflerin yanında değişik figüratif motiflerde kullanılırdı

Teknik kaygılarla kilimlerde başlıca geometrik motifler yeğlenir Al yeşil mavi kara ve turuncu en yaygın renklerdir

Çorap Örücülüğü :Geçmişte Gürün'de fazla gelişmiş olan çorap örücülüğü günümüzde yitmeye yüz tutmuştur Burada tiftikten ince görünümlü çorap örülürdü Kullanılan sitilize bitki hayvan ve insan motifleri dokuyanın iç dünyasını yansıtacak biçimde işlenirdi
Yandım alamadım yarimi eller aldı Kakül ergen bıyığı eli mektuplu elifbe aşık kirpiği gönül kilidi katip çimciği ve civan kaşıen yaygın motiflerdir

Çubukçuluk (Ağızlık Yapımcılığı) : Çubukçuluk köklü el sanatlarından biridir Bireysel başvuru formu yada satış için yapılan çubuklar günümüzde turistik bir bedel kazanmıştır Ağızlık yapımında yörede germişek yada karamuk denilen bir ağaç kullanılır Germişek çubukları istenilen boyda kesilir bunlar uzunluklarına göre Lüleli topcık başlı yanma başlı minik ağızlık ufak lüleli ağızlık arabalı ağızlık (birbirine geçmeli)gibi değişik adlar alır Tomruk makinesinde kabukları soyulan çubuklar tornaya bağlanır keski yatay yada düşey tutularak desenin dış çizgileri (konturlu) çizilir Sonra kalemle (ince uçlu işleme ve kakma gereci) desenler oluşturulur Bu işleme nakış keskisidenir İşlemleri bitirilen ağızlık kezzaba batırılır Ateşe tuttuktan sonra zımparalanır Her Yerde tornaya bağlanır ve matkapla ağız bölümü (sigara konulan yeri) açılır Çakıyla yassılaştırılan bu bölümde kezzaba batırma kızartma ve cilalama işlemlerinden geçirilir

Süslemede uygulanan bir diğer teknikte ekin saplarının üstüne ibrişim yada ipekli sarılmasıdır boyuna indirimli ekin sapları süslemenin yapılacağı bölümlere yerleştirilir Daha Aşağı ve üstlerden renkli ibrişim (yada ipek) sarılarak süslemeler oluşturulur Bu teknik genelde yazı yazmada uygulanır İlde ilk ağızlığı Şeyh Aziz Baba'nın yaptığı söylenir
Bakırcılık : Bakırcılık eski yaygınlığını yitirmiştir İl bakırcılığının en eski örnekleri Sivas müzelerinde sergilenmektedir Külçe bakır önce ufak parçalar halinde silindirden geçirilerek inceltilir daha sonra biçimlendirilir Biçimlendirmede kazan ve sinilerde dövme minik kaplarda çekme tekniği kullanılır Dövme tekniğinde bakır ağaç tokmakla dövülür; çekme tekniğindeyse istenilen tahta kalıplara tarafından tornada çekilir Süslemeler kakma yada çalma tekniğiyle yapılır Kakma tekniğinin iki başvuru formu biçimi vardır Birinde motifler kap üzerine kazılarak yada oyularak işlenir Diğerinde ise kabın üzeri bal mumuyla sıvanır motifler kalemle çizildikten daha sonra açılan oyuklara asit dökülür Asidin bakır üzerinde oluşturduğu karalanmalardan yararlanılarak motif işlenir Çalma tekniğinde motifler demir zımparalarla baskı yapılarak işlenir Yazılar bitkisel ve geometrik motifler en yaygın süslemelerdir Geometrik motiflerde geçmeli daireler üçgenler dörtgenler; nebati motiflerde yaprak lale nar nar çiçeği ve servi kullanılır
Ustaların yapıtlarına adlarını bir din büyüğünün adını yada ayeti yazması gelenektir Ancak yazıyı motifler arasına yatırım yapmak zorlama olduğundan bu gelenek artan bir şekilde kaybolmaktadır Bu cins süslemelere en çok Osmanlı dönemi yapıtlarında rastlanmaktadır
ÇakıBıçak Yapımcılığı : Geçmişin favori kılıçları kılınççılar çarşısında yapılırdı Kılıcın yerini gitgide artarak daha enerjik silahlar alınca kılıç ustaları çakıbıçak yapımına yöneldiler Günümüzde de sürdürülen çakıbıçak yapımı eski yaygınlığını yitirmiştir Kentte yer alan bıçakçı atölyelerinde; genelde kılıç tipli bıçaklar senet bıçakları büyük ekmek bıçakları bir iki üç ağızlı yada ustura ağızlı bıçaklar yapılır Kentin bilhassa kara saplı bıçakları ünlüdür Çakı ve bıçakların namludenilen ağızları çelikten sapları boynuzdan yapılır Ocakta kızdırılan çelik örste dövülerek namlu biçimi verilir Birincil düzenlemeden sonradan oluğu (tırnak oyuğu) açılır Her Tarafta düzenlenir su verip parlatılır Böylece namlu sapa takılacak ayla gelir Sap için başlıca öküz keçi ve koç boynuzu kullanılır Boynuz istenilen boyutta kesilir ısıtılarak mengenede düzeltilir kalıplanır Sonra içi testereyle oyulur Bıçak ustalarının elde fotoğraf yapmadedikleri son düzenlemeden geçirilir Rendelendikten ve zımparalandıktan daha sonra namluya takılacak duruma kazanç Namlu sapın yelken direği bölümünde açılan oyuğa yerleştirilir delinerek çivilenir Tırnak başları birer pul konduktan sonra ezilir çarkta parlatılır



ALAN SANATÇILARI ve OZANLARI

Kuşkusuz halk şairlerimizde öteki sanatçılarımız gibi birbirinden bambaşka özelliklere sahiptir Hiçbir şair ötekine tıpa tıp farklı Fakat az daha hepsine benzer gelenek ve törelerden geldikleri için birbirine benzer yanlarıda yetkisiz değildir
Bir Takım şairlerin hepside şiirlerini sazla çalıp çağırırlar Halk şairi ile sazını birbirinden ayıramayız Keramet sazdamıdır sözdemidir bilemeyiz? Aşık sazına gözü gibi bakar Aşık Veysel'in;
Ben ölürsem sazım sen kal dünyada Sıcacık sırlarımı aşikar etmedeyişi elbette ancak fazla anlamlıdır
Şairlerimizin derhal hepsi aşk ölüm hasret yiğitlik tabiat din gibi temalar işlemişlerdir Aşk konusu baş köşeyi tutmaktadır Vefat karşı şairlerimizin sakin teslimkar ama alabildiğine üzüntülüdür Ölümün bıraktığı yıkımlar kayıp olan güzellikler dostluklar terennüm edilir
Sivas'ın şair ve aşıkları şunlardır:
Şemseddin Sivasi Pir Sultan Abdal Ruhsati Kul Himmet Suzi Aşık Veysel Zaralı Halil Söyler Mesleki Aşık Talibi Recep Kamil Şeyh Halit
Öteki aşıklarımız ise; Sefil Selimi Aşık Talibi Gürünlü Aşık Rıza Ali İzzet Özkan Veysel Cehdi Kut Kul Gazi Feryadi Belcikli Seyit Karasarlı Seyit Aşık İsmeti Ali Dayı Şükrani Nuri Sivasi Kul Himmet
Tabiat teması da Sivas şairleri göre en iyi şekilde işlenmiştir Şairlerimizin en varlıklı yanlarından birini teşkil etmektedir Değişik hayvanlardan tasvir edilerek tabiat manzarasını tamamlar Tabiatın güzellikleri yanına farklı alanlara yönlendirilmiş afetlerde şairin ozanın gönlünde dile gelmiştir İşte o vakit şiir olmuş epope olmuş türkü olmuş Anadolu yaylasına göz atıldığı vakit Sivas'ın aşıklar yatağı olduğu görülür Sivas şairleri bununla birlikte Sivas büyükleridir Hepside en duru en veciz Türkçe ile söylemişlerdir Türküleri deyişleri jurnal müzik yaşantımıza girmiştir Radyo ve televizyon programlarında adeta hepsinin türkülerine yer verilir
Yurttan sesler Korosunun kurucusu millet müziğinin derleme eser ustası Muzaffer Sarısözen'i anmadan geçemeyiz Hem masal üstadı Eflatun Cem Güney Tevfik Aksoy Kayabeyzade Memduh Bey günümüz şairlerinden Vehbi Cem Aşkun edebiyat dalında denemeler yapmış; radyo sanatkarlarından Ömer Altuğ Emel Sayın ve Selehattin Erorhan da Sivas' ta yetişen Türk musiki ve millet ses sanatçılarıdır Irk şairlerimizin özelliklerini anlatan bir takım meşhur değişlerini şöyle sıralayabiliriz
AŞIK VEYSEL
1894 yılında Şarkışla ilçesine tabi Sivrialan köyünde doğdu Babası Karaca Ahmet annesi Gülüzar Hatun' dur
7 yaşına geldiğinde gözünün birini yakalandığı çiçek hastalığından kaybetti Öteki gözüne perde indi Çok geçmeden iki gözünüde kaybetti
Oyalanması için babası Aşık Veysel'e bir saz aldı Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin adlı saz ustalarından dersler aldı Önceleri Pir Sultan Abdal Yunus Emre Aşık Kerem Aşık Erzurumlu Emrah gibi ustaların türkülerini söyledi 1933 'te Cumhuriyetin 10 Yılı için yazdığı destanının yayınlanması ve Sivas Aşıklar Bayramındaki başarısı uyarı çekti Ahmet Kutsi Tecer'in de yardımlarıyla Veysel kırk yaşından sonradan kendi eserlerini vermeye başladı Farklı Alanlara Yönlendirilmiş Köy Enstitülerinde saz öğretmenliği yaptı Aşık Veysel İki kez evlendi İki oğul dört kız babasıdır Şiirlerinde yurt sevgisi kardeşlik birlik ve okuma sevgisi işledi 21 Mart 1973 tarihinde Sadık Yarımdediği kara toprakla kucaklaştı


Sivas ahali oyunları çok zengin ve çeşitlidir Sivas halay bölgesi içindedir Oyunlara eşlik eden çalgılar davul ve zurnadır Zurnanın yerini bazı zamanlar klarnetin aldığı da görülmektedir Ayrıca; Kaval bağlama tel kemençe kaşık ruzba saz darbuka gibi çalgılar Sivas'ta kullanılmaktadır
Sivas halay bölgesi olmakla beraber zeybek ve bar oyunlarının da oynandığı bilinmektedir
Erkeklerde; ayaklarda tokalı çarık veya yemeni bulunur Aynalı çorap denilen sırmalı yün çorap takılır Üstüne şalvar ve üzerine yakasız beyaz işlik giyilir
Kadınlarda; öncelikle fes bulunur Bu fes 56 santimetre kadardır Üstü düz olup bu kısma altın para döşenir Önüne krep örtü dikilir ve uçları iki yana ve arkaya sallandırılır

Seçme Parça *
 
Üst Alt